Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İlnur Çevik Altan kardeşler ve Nazlı Ilıcak’a verilen cezayı eleştirdi:
İlnur Çevik’in Yeni Birlik’te “Basın mesleği çok zor ve stresli bir meslektir” başlığıyla yayımlanan (19 Şubat 2018) yazısı şöyle:
Hele hele 60’lı, 70’li ve 80’li yılların imkânsızlıkları ve zorlukları göz önünde bulundurulduğu zaman bu mesleği icra edenlerin yıpranma payları çok yüksekti… O yüzden o yıllarda gazeteciler 20 yıllık hizmetten sonra emekli oluyorlardı…
O devirlerde hükümetlerin basın üzerindeki baskısı, ülke yönetiminde söz sahibi olan askerlerin “benim gazetecim ve düşman gazeteci” gibi ayrımlar yapıp gazete çalışanlarının hayatlarını karartmaları hiç de anormal sayılmıyordu.
O devirlerden gelen Nazlı Ilıcak ve bir derece o devirleri biraz yaşamış Altan kardeşler gazeteciliğin bütün cilvelerini yaşamış kişiler.
F..Ö Medya Yapısı davasında aldıkları “ağırlaştırılmış müebbet” cezası her gazeteci gibi benim de içimi burktu. İlk duyduğumda “hüzünlenmedim” desem ve birkaç saat bunu etkisi altında kalmadım desem yalan olur.
Eskiden en ağır ceza idamdı ama 1980 darbesinden sonraki yıllarda kimse Türkiye’de idam edilmedi. Bu cezanın yerini ağırlaştırılmış müebbet aldı… O yüzden Nazlı Ilıcak ve Altan kardeşlere verilen ceza birçok meslektaşımız tarafından “kantarın topu fazla” kaçmış olarak kabul edildi. Nazlı Ilıcak için atıp tutanlar gazete arşivlerine girip biraz araştırma yapsınlar…
Görülüyor ki iş F..Ö davası oldu mu bazı yargıçlar “cezayı keselim bu işten kurtulalım sonra temyiz safhasında düzeltme yapılır” gibi bir tutum içindeler.
…
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İlnur Çevik Altan kardeşler ve Nazlı Ilıcak’a verilen cezayı eleştirdi:
İlnur Çevik’in Yeni Birlik’te “Basın mesleği çok zor ve stresli bir meslektir” başlığıyla yayımlanan (19 Şubat 2018) yazısı şöyle:
Hele hele 60’lı, 70’li ve 80’li yılların imkânsızlıkları ve zorlukları göz önünde bulundurulduğu zaman bu mesleği icra edenlerin yıpranma payları çok yüksekti… O yüzden o yıllarda gazeteciler 20 yıllık hizmetten sonra emekli oluyorlardı…
O devirlerde hükümetlerin basın üzerindeki baskısı, ülke yönetiminde söz sahibi olan askerlerin “benim gazetecim ve düşman gazeteci” gibi ayrımlar yapıp gazete çalışanlarının hayatlarını karartmaları hiç de anormal sayılmıyordu.
O devirlerden gelen Nazlı Ilıcak ve bir derece o devirleri biraz yaşamış Altan kardeşler gazeteciliğin bütün cilvelerini yaşamış kişiler.
F..Ö Medya Yapısı davasında aldıkları “ağırlaştırılmış müebbet” cezası her gazeteci gibi benim de içimi burktu. İlk duyduğumda “hüzünlenmedim” desem ve birkaç saat bunu etkisi altında kalmadım desem yalan olur.
Eskiden en ağır ceza idamdı ama 1980 darbesinden sonraki yıllarda kimse Türkiye’de idam edilmedi. Bu cezanın yerini ağırlaştırılmış müebbet aldı… O yüzden Nazlı Ilıcak ve Altan kardeşlere verilen ceza birçok meslektaşımız tarafından “kantarın topu fazla” kaçmış olarak kabul edildi. Nazlı Ilıcak için atıp tutanlar gazete arşivlerine girip biraz araştırma yapsınlar…
Görülüyor ki iş F..Ö davası oldu mu bazı yargıçlar “cezayı keselim bu işten kurtulalım sonra temyiz safhasında düzeltme yapılır” gibi bir tutum içindeler.
…