Avrupa Birliği’nin (AB) Sayıştayı Avrupa Birliği’ni Türkiye’ye yapılan mali yardımlarla ilgili eleştiriler yöneltti.
Sayıştay’ın Türkiye’ye yardımlarla ilgili açıkladığı inceleme raporunda, mali yardımların yeterli koşullara bağlanmadığı ve mali yardım yetkisini kullanan AB Komisyonu’nun yargı bağımsızlığı, basın özgürlüğü ve sivil toplumun güçlendirilmesi projelerine yaptığı yardımların etkisinin sınırlı kaldığı belirtildi.
Deutsche Welle Türkçe’nin aktardığına göre, devam etmekte olan üyelik müzakereleri sırasında Türkiye’ye sağlanan mali destek, AB’de özellikle gazeteci ve insan hakkı savunucularının tutuklanması nedeniyle aylardır tartışmalara yol açıyordu.
YARDIMLAR BEKLENTİYE UYGUN KULLANILMADI
Avrupa Sayıştayı raporunda, gelecekteki projelerin başarı şansının artması için uyum yardımlarının daha denetlenebilir koşullara bağlanmasını tavsiye etti. Sayıştay, AB Komisyonu’nun Türkiye’nin yerine getirmediği projelerin yönetimini bizzat üstlenme tehdidinde bulunabileceği ve yardımları sorunlu alanlara odaklayabileceği görüşünü de dile getirdi.
İnceleme ekibinin başkanı Bettina Jakobsen da raporla ilgili açıklamasında “şimdiye kadar uyum yardımlarının yargının bağımsızlık ve tarafsızlığı, yolsuzlukla mücadele ve basın özgürlüğü gibi en temel beklentilere uygun kullanılmadığını” söyledi.
Raporda, “Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi durum karşısında uyum yardımlarını sürdürmenin anlamı olup olmadığı” sorusuna ise net bir yanıt verilmedi. İnceleme ekibinden Dennis Wernerus, “Türk yargı sistemine yapılan yardımların iyi bir yatırım olmadığını, ancak sivil toplum kuruluşlarına yapılan yardımların halk için de yararlı olduğunu” değerlendirmesini yaptı.
Wernerus, AB Komisyonu’nun uyum yardımlarını şarta bağlamamış olmasının Avrupa yönündeki kaçak göçün önlenmesinde Türkiye’nin önemli rol oynamasıyla ilgili olduğunu belirterek “Türkiye AB için her zaman önemli olmuştur, mülteci meselesinde ise önemi daha da artmıştır” dedi.
Sayıştay tarafından yapılan tavsiyelerin AB Komisyonu’nun kabul ettiğine de inceleme raporunda yer verildi. Komisyon’un “hukukun üstünlüğü alanında ilerleme kaydedilmesinin Türkiye’nin gerekli iradeyi ortaya koymasına bağlı olduğu” görüşünde olduğu aktarıldı.
9 MİLYAR AVROLUK YARDIM ÖNGÖRÜLMÜŞTÜ
Türkiye’nin AB ile uyumlu hale getirilmesi için 2007 – 2020 yılları arasında Türkiye’ye toplam 9 milyar euroluk mali yardım yapılması kararlaştırılmıştı. AB Komisyonu müzakereler devam ettiği sürece yardımların devam etmesi gerektiğini savunuyor. Komisyon yardımların demokrasinin gelişmesi, hukuk devleti prensipleri ve sivil toplumun güçlendirilmesi alanlarında kullanıldığını açıklamıştı.
Mali yardımların kesilmesi için 2005 yılında başlatılan Türkiye ile AB arasındaki tam üyelik müzakerelerine resmen son verilmesi gerekiyor. Ancak AB ülkeleri arasında bu konuda görüş ayrılıkları mevcut.
Avrupa Birliği’nin (AB) Sayıştayı Avrupa Birliği’ni Türkiye’ye yapılan mali yardımlarla ilgili eleştiriler yöneltti.
Sayıştay’ın Türkiye’ye yardımlarla ilgili açıkladığı inceleme raporunda, mali yardımların yeterli koşullara bağlanmadığı ve mali yardım yetkisini kullanan AB Komisyonu’nun yargı bağımsızlığı, basın özgürlüğü ve sivil toplumun güçlendirilmesi projelerine yaptığı yardımların etkisinin sınırlı kaldığı belirtildi.
Deutsche Welle Türkçe’nin aktardığına göre, devam etmekte olan üyelik müzakereleri sırasında Türkiye’ye sağlanan mali destek, AB’de özellikle gazeteci ve insan hakkı savunucularının tutuklanması nedeniyle aylardır tartışmalara yol açıyordu.
YARDIMLAR BEKLENTİYE UYGUN KULLANILMADI
Avrupa Sayıştayı raporunda, gelecekteki projelerin başarı şansının artması için uyum yardımlarının daha denetlenebilir koşullara bağlanmasını tavsiye etti. Sayıştay, AB Komisyonu’nun Türkiye’nin yerine getirmediği projelerin yönetimini bizzat üstlenme tehdidinde bulunabileceği ve yardımları sorunlu alanlara odaklayabileceği görüşünü de dile getirdi.
İnceleme ekibinin başkanı Bettina Jakobsen da raporla ilgili açıklamasında “şimdiye kadar uyum yardımlarının yargının bağımsızlık ve tarafsızlığı, yolsuzlukla mücadele ve basın özgürlüğü gibi en temel beklentilere uygun kullanılmadığını” söyledi.
Raporda, “Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi durum karşısında uyum yardımlarını sürdürmenin anlamı olup olmadığı” sorusuna ise net bir yanıt verilmedi. İnceleme ekibinden Dennis Wernerus, “Türk yargı sistemine yapılan yardımların iyi bir yatırım olmadığını, ancak sivil toplum kuruluşlarına yapılan yardımların halk için de yararlı olduğunu” değerlendirmesini yaptı.
Wernerus, AB Komisyonu’nun uyum yardımlarını şarta bağlamamış olmasının Avrupa yönündeki kaçak göçün önlenmesinde Türkiye’nin önemli rol oynamasıyla ilgili olduğunu belirterek “Türkiye AB için her zaman önemli olmuştur, mülteci meselesinde ise önemi daha da artmıştır” dedi.
Sayıştay tarafından yapılan tavsiyelerin AB Komisyonu’nun kabul ettiğine de inceleme raporunda yer verildi. Komisyon’un “hukukun üstünlüğü alanında ilerleme kaydedilmesinin Türkiye’nin gerekli iradeyi ortaya koymasına bağlı olduğu” görüşünde olduğu aktarıldı.
9 MİLYAR AVROLUK YARDIM ÖNGÖRÜLMÜŞTÜ
Türkiye’nin AB ile uyumlu hale getirilmesi için 2007 – 2020 yılları arasında Türkiye’ye toplam 9 milyar euroluk mali yardım yapılması kararlaştırılmıştı. AB Komisyonu müzakereler devam ettiği sürece yardımların devam etmesi gerektiğini savunuyor. Komisyon yardımların demokrasinin gelişmesi, hukuk devleti prensipleri ve sivil toplumun güçlendirilmesi alanlarında kullanıldığını açıklamıştı.
Mali yardımların kesilmesi için 2005 yılında başlatılan Türkiye ile AB arasındaki tam üyelik müzakerelerine resmen son verilmesi gerekiyor. Ancak AB ülkeleri arasında bu konuda görüş ayrılıkları mevcut.
Avrupa Birliği’nin (AB) Sayıştayı Avrupa Birliği’ni Türkiye’ye yapılan mali yardımlarla ilgili eleştiriler yöneltti.
Sayıştay’ın Türkiye’ye yardımlarla ilgili açıkladığı inceleme raporunda, mali yardımların yeterli koşullara bağlanmadığı ve mali yardım yetkisini kullanan AB Komisyonu’nun yargı bağımsızlığı, basın özgürlüğü ve sivil toplumun güçlendirilmesi projelerine yaptığı yardımların etkisinin sınırlı kaldığı belirtildi.
Deutsche Welle Türkçe’nin aktardığına göre, devam etmekte olan üyelik müzakereleri sırasında Türkiye’ye sağlanan mali destek, AB’de özellikle gazeteci ve insan hakkı savunucularının tutuklanması nedeniyle aylardır tartışmalara yol açıyordu.
YARDIMLAR BEKLENTİYE UYGUN KULLANILMADI
Avrupa Sayıştayı raporunda, gelecekteki projelerin başarı şansının artması için uyum yardımlarının daha denetlenebilir koşullara bağlanmasını tavsiye etti. Sayıştay, AB Komisyonu’nun Türkiye’nin yerine getirmediği projelerin yönetimini bizzat üstlenme tehdidinde bulunabileceği ve yardımları sorunlu alanlara odaklayabileceği görüşünü de dile getirdi.
İnceleme ekibinin başkanı Bettina Jakobsen da raporla ilgili açıklamasında “şimdiye kadar uyum yardımlarının yargının bağımsızlık ve tarafsızlığı, yolsuzlukla mücadele ve basın özgürlüğü gibi en temel beklentilere uygun kullanılmadığını” söyledi.
Raporda, “Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi durum karşısında uyum yardımlarını sürdürmenin anlamı olup olmadığı” sorusuna ise net bir yanıt verilmedi. İnceleme ekibinden Dennis Wernerus, “Türk yargı sistemine yapılan yardımların iyi bir yatırım olmadığını, ancak sivil toplum kuruluşlarına yapılan yardımların halk için de yararlı olduğunu” değerlendirmesini yaptı.
Wernerus, AB Komisyonu’nun uyum yardımlarını şarta bağlamamış olmasının Avrupa yönündeki kaçak göçün önlenmesinde Türkiye’nin önemli rol oynamasıyla ilgili olduğunu belirterek “Türkiye AB için her zaman önemli olmuştur, mülteci meselesinde ise önemi daha da artmıştır” dedi.
Sayıştay tarafından yapılan tavsiyelerin AB Komisyonu’nun kabul ettiğine de inceleme raporunda yer verildi. Komisyon’un “hukukun üstünlüğü alanında ilerleme kaydedilmesinin Türkiye’nin gerekli iradeyi ortaya koymasına bağlı olduğu” görüşünde olduğu aktarıldı.
9 MİLYAR AVROLUK YARDIM ÖNGÖRÜLMÜŞTÜ
Türkiye’nin AB ile uyumlu hale getirilmesi için 2007 – 2020 yılları arasında Türkiye’ye toplam 9 milyar euroluk mali yardım yapılması kararlaştırılmıştı. AB Komisyonu müzakereler devam ettiği sürece yardımların devam etmesi gerektiğini savunuyor. Komisyon yardımların demokrasinin gelişmesi, hukuk devleti prensipleri ve sivil toplumun güçlendirilmesi alanlarında kullanıldığını açıklamıştı.
Mali yardımların kesilmesi için 2005 yılında başlatılan Türkiye ile AB arasındaki tam üyelik müzakerelerine resmen son verilmesi gerekiyor. Ancak AB ülkeleri arasında bu konuda görüş ayrılıkları mevcut.
Avrupa Birliği’nin (AB) Sayıştayı Avrupa Birliği’ni Türkiye’ye yapılan mali yardımlarla ilgili eleştiriler yöneltti.
Sayıştay’ın Türkiye’ye yardımlarla ilgili açıkladığı inceleme raporunda, mali yardımların yeterli koşullara bağlanmadığı ve mali yardım yetkisini kullanan AB Komisyonu’nun yargı bağımsızlığı, basın özgürlüğü ve sivil toplumun güçlendirilmesi projelerine yaptığı yardımların etkisinin sınırlı kaldığı belirtildi.
Deutsche Welle Türkçe’nin aktardığına göre, devam etmekte olan üyelik müzakereleri sırasında Türkiye’ye sağlanan mali destek, AB’de özellikle gazeteci ve insan hakkı savunucularının tutuklanması nedeniyle aylardır tartışmalara yol açıyordu.
YARDIMLAR BEKLENTİYE UYGUN KULLANILMADI
Avrupa Sayıştayı raporunda, gelecekteki projelerin başarı şansının artması için uyum yardımlarının daha denetlenebilir koşullara bağlanmasını tavsiye etti. Sayıştay, AB Komisyonu’nun Türkiye’nin yerine getirmediği projelerin yönetimini bizzat üstlenme tehdidinde bulunabileceği ve yardımları sorunlu alanlara odaklayabileceği görüşünü de dile getirdi.
İnceleme ekibinin başkanı Bettina Jakobsen da raporla ilgili açıklamasında “şimdiye kadar uyum yardımlarının yargının bağımsızlık ve tarafsızlığı, yolsuzlukla mücadele ve basın özgürlüğü gibi en temel beklentilere uygun kullanılmadığını” söyledi.
Raporda, “Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi durum karşısında uyum yardımlarını sürdürmenin anlamı olup olmadığı” sorusuna ise net bir yanıt verilmedi. İnceleme ekibinden Dennis Wernerus, “Türk yargı sistemine yapılan yardımların iyi bir yatırım olmadığını, ancak sivil toplum kuruluşlarına yapılan yardımların halk için de yararlı olduğunu” değerlendirmesini yaptı.
Wernerus, AB Komisyonu’nun uyum yardımlarını şarta bağlamamış olmasının Avrupa yönündeki kaçak göçün önlenmesinde Türkiye’nin önemli rol oynamasıyla ilgili olduğunu belirterek “Türkiye AB için her zaman önemli olmuştur, mülteci meselesinde ise önemi daha da artmıştır” dedi.
Sayıştay tarafından yapılan tavsiyelerin AB Komisyonu’nun kabul ettiğine de inceleme raporunda yer verildi. Komisyon’un “hukukun üstünlüğü alanında ilerleme kaydedilmesinin Türkiye’nin gerekli iradeyi ortaya koymasına bağlı olduğu” görüşünde olduğu aktarıldı.
9 MİLYAR AVROLUK YARDIM ÖNGÖRÜLMÜŞTÜ
Türkiye’nin AB ile uyumlu hale getirilmesi için 2007 – 2020 yılları arasında Türkiye’ye toplam 9 milyar euroluk mali yardım yapılması kararlaştırılmıştı. AB Komisyonu müzakereler devam ettiği sürece yardımların devam etmesi gerektiğini savunuyor. Komisyon yardımların demokrasinin gelişmesi, hukuk devleti prensipleri ve sivil toplumun güçlendirilmesi alanlarında kullanıldığını açıklamıştı.
Mali yardımların kesilmesi için 2005 yılında başlatılan Türkiye ile AB arasındaki tam üyelik müzakerelerine resmen son verilmesi gerekiyor. Ancak AB ülkeleri arasında bu konuda görüş ayrılıkları mevcut.