Sezai Temelli’nden iktidardan gelen ‘Kürtler kardeşimiz’ açıklamalarına tepki gösterdi.
Temelli, “Sizin kardeşliğinizi Afrin’de gördük. ‘Afrin’de Kürtçe eğitimi bitirdik’ diye övünen sizdiniz. Bu nasıl kardeşlik? İnsan kardeşinin elinde kalmış tek geçim kaynağı zeytinleri çalar mı? Bu nasıl kardeşlik?” dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. “Tecrit zaten bir hak gaspı rejimidir. Tecritin sürdüğü bir ülkede hak savunusu mümkün değildir” diyen Temelli, iktidardan gelen ‘Kürt kardeşlerimiz’ açıklamalarına da tepki gösterdi. “Kürtçenin bir tabelada olmasına bile tahammülü olmayanlar hangi kardeşlikten bahsediyor” diyen Temelli’nin açıklamalarından satır başları şöyle:
TECRİDE SON VERMEDEN KURTULAMAYIZ: Tüm Türkiye halklarına çağrısını her gün yineliyor. Bu sese kulak vermeyenler, savaş çığırtkanlarının değirmenlerine su taşıyor. Hatırlayacaksınız bundan 2 buçuk yıl önce İmralı’da Mehmet Öcalan’ın katılımıyla bir görüşme gerçekleşmişti. Sayın Öcalan’la görüştü. Bu görüşme bir aile ziyareti. Her hafta olması gereken bir ziyaret. Bir hak, gasp edilmiş bir hak. 2 buçuk yıl sonra bir lütuf gibi bu hakkın kullanılması sağlandı. Tecrit zaten bir hak gaspı rejimidir. Tecritin sürdüğü bir ülkede hak savunusu mümkün değildir. AKP, ‘Türkiye’de hak ihlali yok’ diyor. Türkiye’de hak bırakmadınız. Türkiye tecrit altında, hepimiz tecrit altındayız. Tecrit demokrasiyedir, tecrit barışadır. Tecrite son vermeden bu zulüm cenderesinden kurtulmak mümkün değildir. Açlık grevindekiler haklı bir talebi dile getiriyor.
ADALET KRİZİ VAR: Bugün bu ülkede bir adalet krizi var. Yargı siyasete alet olmuş, yargı vesayet altında. Adalet krizi dediğimiz vicdanı kararmış olanların bu ülkeye dayattığı rejimdir. Kadın siyasetçilere bu saldırılar devam ederken, çocuk istismarında bulunanlara ‘evlilik affı’ geliyor. 18 yaşından küçük herkes çocuktur ve onlara yönelik her tür istismar cezalandırılmalıdır. Bu ülkede, bu iktidarın erkek egemen zihniyeti her geçen gün kadına yönelik şiddeti de çocuk istismarını da arttırıyor. İşte böyle bir adalet krizinin içinde yaşıyoruz. Tüm bu yaşadıklarımızın sebebi bu iktidarın savaş ve yolsuzluk politikalarında ısrarıdır. Bu ısrar bu ülkeyi büyük bir felakete sürüklüyor. Bu savaş çığırtkanları Rojava’yı hedef haline getiriyor. Afrin’de olduğu gibi aynı senaryoyu hayata geçirmek istiyorlar. Sizin El Bab’da ne işiniz var. Suriye Suriyelilerindir. Afrin Afrinlilerindir. Suriye’den çıkın. ABD’nin Suriye’den çıkması yetmez, Türkiye dahil tüm dış güçler oradan çıkmalıdır. Oradaki çeteler tasfiye edilmeli ve Suriye’nin kaderine Suriyeliler karar vermelidir.
SAVAŞ SANAYİSİ TEZGAHI KURDULAR: IŞİD’in Türkiye’deki üst düzey yöneticileri serbest bırakıyor, Rojava’yı IŞİD’e karşı savunanlar ‘terörist’ oluyor. Bu savaş politikaları bneden ısrarla dayatılıyor, aslında Erdoğan bunu her konuşmasında ifade ediyor. Bir savaş sanayisi tezgahı kurdular ve o sanayiyi beslemek için Ortadoğu halklarına savaş götürüyorlar. Toplumun kaynaklarının savaş sanayisinde yok edilmesine karşı çıkalım. Son günlerde yine bir ‘Kürtler kardeşimizdir’ sözleri sarf ediyorlar. Kürtçenin bir tabelada olmasına bile tahammülü olmayanlar hangi kardeşlikten bahsediyor. Kürt kentlerini tanklarla yerle bir edenler neyin kardeşliğinden bahsediyor. Sizin kardeşliğinizi Afrin’de gördük. ‘Afrin’de Kürtçe eğitimi bitirdik’ diye övünen sizdiniz. Bu nasıl kardeşlik? İnsan kardeşinin elinde kalmış tek geçim kaynağı zeytinleri çalar mı? Bu nasıl kardeşlik? Irak Kürdistan Bölgesi’nde yapılan referandumda, ‘vanaları kapatırız, aç kalırsınız’ diyenler hangi kardeşlikten bahsediyor. Rojava’da Kürtler size sesleniyor; ‘Gölge etmeyin başka ihsan istemez.’
TRUMP TWEET ATIYOR TELEFONA SARILIYORLAR: Afrin’de 200 binden fazla insan yerinden yurdundan edildi. O insanların dönmesi için sizin oradan çıkmanız gerekiyor. Bir gün ABD’yle bir gün Rusya’yla kapalı kapılar ardından toplantılar yapıyorlar. Bu toplantılarda neler konuşulduğunu Trump’ın tweetlerinden anlıyoruz. Trump bir tweet atıyor, hemen telefona sarılıyorlar. Trump bir tweet atıyor, Dışişleri Bakanı ‘gerekirse aç kalırız’ diyor. Saray razı değil aç kalmaya. Her konuşmalarında esip gürlüyorlar. Bunların minik ortağı ‘toplumun ruh hali iyi değil’ diyor. Evet iyi değil, çünkü toplumun ruh sağlığını bozdunuz. Bu Cumhur İttifakı denen şer ittifakı toplumun ruh sağlığını bozdu. 300 kanaldan her gün halka sesleniyor, ‘hainler, ihanet odakları, raconu ben keserim, teröristler’ diyor. Bu ruh sağlığı sorununun düzelmesi bu sesin susmasından geçiyor. 31 Mart’ta bu sesi susturacağız. Şiddet her yeri kaplamış durumda. Sokak ortasında bir Kürt katlediliyor, bir üniversitede öğretim görevlisi katlediliyor. Bütün bu şiddet ortamında polis şiddeti de buna ekleniyor. Emekçilerin sokakta hakkını araması polis terörüyle engelleniyor. Toplumun ruh sağlığı böyle bozuluyor.
KRİZİN MALİYETİ VATANDAŞIN SIRTINA YÜKLENİYOR: Ekonomideki bu kötü gidişat çok ciddi bir geçim sıkıntısına neden oluyor. Yakında negatif büyüme rakamları açıklanacak. Ekonomi küçülmeye devam edecek. Bu derin kriz koşullarından çıkmak yerine halâ masal anlatıyorlar. Krizin maliyeti vatandaşın sırtına yükleniyor. Milyonlarca insan çok ciddi borç içinde yaşıyor. Borcu yapılandırarak, bir seçim rüşveti vererek, vatandaşı borçla yaşamaya ve kendi iktidarlarına mahkum etmek istiyorlar. Yüzde 1’in hayrına yüzde 99’un mağdur edilmesi demektir AKP. Halka zamlarla yükleniyor. Şimdi de poşet parası çıktı. O 25 kuruşun içinde bile AKP’nin zihniyetini görürsünüz. Oradan bile 15 kuruşu tırtıklama derdinde. Ormanları yakıyor HES projeleriyle. Bir bakıyorsunuz çevreci kesiliyor. Bilmeseniz ne muhterem adam diyeceksiniz. Bunu söyleyen insan ülkede ağaç bırakmadı. Sırf yazlık sarayı için 40 bin ağacı kesmiş biri çıkmış çevrecilikten bahsediyor.