“Gözaltında da ev hapsinde de değilim”
Gözaltına alındığı iddiasını yalanlayan İpek, ‘Hukuki sürecin bütün prosedürleri burada yerine getirildi. Şimdi bunun politik bir istek olup olmadığı anlaşılacak. Yargılama sonucunda bu ortaya çıkacak’ dedi.
Pasaportuna el konulmadığını, ev hapsi ya da yurtdışı yasağının da bulunmadığını söyleyen Akın İpek, “Yayınlara bakınca, herhalde bu Tahkim davasından sonra başladı. Belki uluslararası yargıya yansıyacak olan şeyin önüne geçmek istiyorlardır veya etkilemeye çalışıyorlardır diye düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
Bugün önce iktidara yakın medyada, sonra The Times gibi bazı medya kuruluşlarında da gözaltına alındığınıza dair haberler yayınlandı. Gözaltına alındınız mı?
Eşref Bey bu yargı meselesi herhalde yaklaşık 1 yıl önce başlayan bir mesele. Türkiye’de ‘Çatı İddianamesi’ne benim adım konulmasından sonra ben İngiltere’de olduğum için İngiltere’deki makamlara kendimle alakalı, şirketlerimle alakalı bütün bilgileri verdim. Dedim ki; böyle bir durum var, gerek olduğu taktirde lütfen bana bilgi verin, ben gelip gerekli mevzuatı tamamlayayım.
Bu da aylar önce, Mayıs ayında, sanırım Binali Yıldırım’ın gelmesinden sonra olabilir, bizi aradılar, avukatımla beraber gittim, prosedür olarak ifademizi verdik, burada mahkemeye çıkılıyor, bu tamamen iki ülke arasında yasal bir mevzuat. Bu prosedür olarak Mayıs ayında oldu ve bitti. Ben ifademi verdim orada. Konu tamamen Mayıs ayında gerçekleşen bir hadisedir. Bu yeni bir olay değil.
Bugünkü haberleri nasıl yorumluyorsunuz?
Bir süreden beri zaten, geçen Cuma’dan beri sanıyorum bana yönelik anormal bir hakaret, tehdit var. Bu 2013’ten, 2015’ten beri gelen bir süreç ama, ara ara böyle bir sebep vesilesiyle anormal bir şekilde artmaya başlıyor. Yine böyle bir artış oldu. Ofisime girmişler. Ofisime girdiklerinden, Anadolu Ajansı’nda (AA) çıkan bir resimle haberim oldu.
Yoksa ofisime girdiklerinden de haberim yok. Tabi bu artışın mutlaka bir sebebi vardır, ne olduğunu tam olarak söylemek mümkün değil. Ama yayınlara bakınca, herhalde bu Tahkim davasından sonra başladı bu. Belki uluslararası yargıya yansıyacak olan şeyin önüne geçmek istiyorlardır, veya etkilemeye çalışıyorlardır diye düşünüyorum. Başka bir sebebi benim gördüğüm kadarıyla yok.
BBC de benzer bir haber girdi, haberi İngiltere İçişleri Bakanlığı’na dayandırdı…
Beni az önce oradan da aradılar. Durumun ne olduğunu anlattım onlara, düzelteceklerdir. İçişleri Bakanlığı, hukuki bir süreç olduğu için bilgi vermemiştir. O prosedürü söylemiştir.
Yani şu an tam olarak mesele şu; Türkiye’nin iade talebi nedeniyle İngiltere’de yasal prosedür işliyor, Eylül’de de mahkemeniz var…
Evet, hukuki süreç başladı. Hukuki sürecin bütün prosedürleri burada yerine getirildi. Şimdi bunun politik bir istek olup olmadığı anlaşılacak. Çünkü politik bir istekse, siyasi bir istekse, biliyorsunuz yasalar politik taleplere izin vermiyor. Şimdi
yargılama sonucunda bu ortaya çıkacak.
Bunlar tabi şöyle bir netice verdi; sizler gibi gerçek gazetecilerin konuya dikkatlerini çekti. Onlar şimdi soru sormaya başladılar. Akın İpek kimdir, neden şirketlerine el konuldu, evveliyatta Akın İpek’le ilgili insanların düşünceleri neydi, neler konuşuluyordu. Bütün bunların tamamını incelemeye başladılar.
Bana şimdi yavaş yavaş soru sormaya başladılar. Ben de tabi bu soruları cevaplıyorum, cevaplama mecburiyetim var. Çünkü bir anda hiç istemememe rağmen kamuoyunun önüne çıktım. Bütün ışıklar üzerime çevrildi. Üzerime sıçramış bir şey yok diyorum, ben dikkatli yaşadım diyorum. Ben bunların cevaplarını vereceğim.
Ondan sonra bana bu çamuru atanlara dönüp sormaları gerekecek; ‘madem bu adam temiz neden bu çamuru atıyorsun’ diye. Onlar da onun cevabını versinler. Neden yıllardan beri Hitler’in ‘Goebbels’vari bir kara propagandayla bu aile bu insanlar şeytanlaştırılıyor, bunun cevabını vermeleri gerekecek.
Pasaportunuza el konulduğu iddiası doğru mu?
Ben pasaportumu Mayıs ayında kendim gittim verdim. Benim kardeşim Tekin kayyum atanmasından sonra ‘Abi yanlış anlaşılmasın’ dedi, atladı Türkiye’ye gitti, pasaportunu kendisi ilgili mercilere teslim etti, buna rağmen o da tutuklandı. Ben de aynen onun gibi burada götürdüm verdim.
Bakın yokluğumda tutuklama kararı çıkardılar benim Eşref Bey. Ben gelmeden önce avukatım vasıtasıyla savcıya söylememe rağmen, dedim ki ‘kardeşim benimle ilgili biri herhangi bir soru sorarsa geleyim ifadem vereyim, yurtdışına gidip geliyorum.’ Hiçbir şey söylemediler. Ben döndüğümde bana davet çıkarmaları gerekirken, yokluğumda tutuklama kararı çıkardılar.
Şimdi böyle olunca ben dönsem tutuklanmak üzere dönecektim. Hukuki olarak anlaşılmasını bekledim konunun. Ama Tekin gibi, ben de burada benimle ilgili böyle bir dava açılınca kendim gittim pasaportumu yetkililere teslim ettim. Dedim ki ‘Ne zaman isterseniz ben gelirim, adresim belli. Hiçbir suçum yok, trafik suçum dahi yok. Beni adli prosedür neyse onun içinde burada değerlendirin.’ Konu budur.
Yurtdışı yasağı, ev hapsi kararı vs olduğu da yazıldı bazı medya organlarında. Var mı böyle bir karar?
Şöyle; zaten pasaportumu teslim etmem demek, ne zaman isterseniz İngiltere’deyim demek. Sene içerisinde zaten burada mahkeme sürecinin sonuçlanmasını bekleyeceğim.
Yani bir yurtdışı yasağınız yok, siz kendiniz gidip pasaportunuzu teslim ettiniz?
Evet, ben kendim gidip pasaportumu teslim ettim, yargısal prosedürü tamamladım, mahkemenin sonuçlanmasını bekliyorum. Bir yere gitmeyeceğimi de ifade ettim. Kardeşimin Türkiye’de yaptığı gibi. Yurtdışı yasağı, ev hapsi kararı vs. hiçbirisi yok.
Türkiye, iade talebine dayanak gösterdiği suçlamalarda sizi 15 Temmuz darbe girişimiyle de bağlantılandırıyor…
Şimdi zaten Türkiye’nin beni bu ‘Çatı Davası’ndan istemesinin 12 tane 13 tane sebebi var. Bunun içerisinde bir de darbe teşebbüsü var. Biliyorsunuz Kanun Hükmünde Kararname(KHK) ile bir şey çıkardılar, diyorlar ki; ‘Siz herhangi bir
topluluğun üyesiyseniz, o topluluğun yapmış olduğu her şeyden sorumlusunuz’. Dünyada bunun örneği yok. Dünyanın herhangi bir yerinde, siz bir sivil toplum örgütünün üyesiyseniz, aynı binada oturuyorsanız, oradaki diğer insanların yaptığı suçlarla suçlanamazsınız.
Cezalandırılamazsınız. Onlar şimdi burada İngiltere hukukuna göre ve uluslararası hukuka göre suç olabilecek şeyler nelerdir onlara baktılar. Buna baktıkları için bu suçlamaların 12 tanesini dikkate almadılar. Yok darbeyle bağlantılı, soru çalınmış vs böyle saçmalık olabilir mi? Tabi hiçbirisi dikkate alınmadı, tamamını kaldırıp attılar bunun.
Ama maddi suçlar, para aklama, kara para, terörü finansman gibi şeyler bütün dünyada hukuki olarak suç olduğu için, bununla alakalı şimdi konuya bakacaklar. Yani ben bir kara para mı akladım, yoksa tamamen bana atılmış, uydurulmuş bir suç mudur, buna bakılacak. Bu da tabi benim memnun olduğum bir hale geldi.
Ben zaten yıllardan beri ‘kardeşim beni incelediniz, bir kuruşluk gayrimeşru bir harcamam yok, en ufak bir suçum yok’ diyorum diyorum, bu tek taraflı yayın yapan medyada yok. Şimdi burada tabi uluslararası medyanın da dikkatle izleyeceği bir dava haline geldi. Göstersinler bakalım benim maddi olarak ne suçum varmış Eşref Bey.
Türkiye’deki rejim maalesef insanların hayatını o kadar pervasızca mahvediyor, mahvetti ki. İnsanların şahsi hayatlarını, ailelerinin hayatlarını, yaşamlarını o kadar kolaylıkla ellerinden almaya başladılar ki. Bunu vicdanı olan, zerre kadar ahlakı olan, insan olan yapmaz korkar. Siz bugün yaşlı bir insanın sizin yüzünüzden gözyaşlarını akıttığını duysanız gece uyuyabilir misiniz Eşref Bey?
Fakat sanki bunlar Türkiye’de yaşanmıyormuş gibi tebessüm içinde gezen bir güruh var ve bunlar Türkiye’yi yönetiyorlar şu anda. Bakın Meriç’te nehirde bir anne ve evladı dün vefat etmiş. Çok masumane bunu dile getirdim Twitter’da, aşağısına yığılan bir kalabalık var Eşref Bey, bakın mübalağa etmiyorum, eğer bu kalabalık artarsa Türkiye’de hiç kimsenin ırz, can, mal emniyeti kalmaz. Bunlar insan falan değiller. Bunlar insanlara her şeyi yapabilecek bir yaratık türü. O kelimeler, o küfürler, kahkahalar…
Bunların insanlıkla falan alakası yok. Bunun siyasi düşünce farklılığıyla falan da alakası yok. Bunun insanın dindar olup olmamasıyla da ilgisi yok. Bu, tamamen insan veya mahluk olmasıyla ilgili bir konu. Kardeşim, insanların her şeyi bir tarafa bırakıp bu yaratık türüyle, hastalanmış enfeksiyon kapmış yaratık türüyle mücadele etmesi lazım.
Bu yayılıyor. İnsanların vicdanını içinden söküp alırsanız insanlar canavarlaşmış. En büyük tehlike şu anda bu. Anneme dokunmayın diyor, adamın anasına saldırıyorlar. Evladıma dokunmayın diyenin evladına saldırıyorlar. Bu, gözü dönmüş bir güruh ve konuşulabilecek bir durum yok adamlarla Eşref.
Geçen bir tweet attınız “Az önce zorla evimize girmeye çalıştılar, iş iyice zıvanadan çıktı” diye. Detayı nedir bu konunun? Anadolu Ajansı’ndan mı bahsediyorsunuz?
Şimdi Eşref Bey, Cuma günkü haberden sonra bir şey tetikledi olayı. Anadolu Ajansı’nın o resmi ben bilerek kullandığına ihtimal vermiyorum. O resmi gizli çekmişler ve esasında o, gazete haberi için çekilmiş bir fotoğraf değil. Siz de yıllardır medyanın içerisindesiniz, elinde kamerası olan mikrofonu olan bir insana siz gazeteci dersiniz.
Ama kamerası ve mikrofonu yoksa, kendisini başka bir isimle tanıyor ve gizli olarak öne çıkıyorsa, amacını gizliyorsa bu bir ajanlık faaliyetidir. Ben o resmin Anadolu Ajansı’yla irtibatını, resmi gördükten sonra anladım. Benim ofisime girildiğini ve bunun AA ile irtibatı olduğunu anladım. Ama kaç defa girdiler, kimler, bununla alakalı şu anda bir fikrim yok. Bunun üzerine kalabalıklar birikti benim evimin önünde, işyerimin önünde.
Tanımadığım insanlar… Ve ben Londra dışındaydım, telefonum da bir müddet kapalıydı. Uzaktan telefonla takip edebildiğim olaylar, bu kadarını bilebiliyorum. Kimdir, ne yapmaya çalışıyorlar bilmiyorum. 2 tane burada problem var, bir tanesi; bu dediğim yaratıklaşmış güruh bir yerden bir şey gördüğü zaman bir anda oraya saldırıyor. Kim tetikliyor, kim bunlara komut veriyor bilmiyorum.
Ama bu adamlar herkese her şeyi her an yapabilecek zihniyette, radikal düşüncelere sahip bir güruh. Bundan sonra ne olacağıyla ilgili bilemiyorum.
Bu konuda oradaki makamlarla görüştünüz mü, bir soruşturma söz konusu mu?
Tabi, olay büyüdü, polisler aradılar, konuyla alakalı resmi olarak hukuki süreç başladı. Örtbas edilebilecek bir konu değil. Yarın bir gün bu radikallerin ne yapacağı belli değil. Londra merkezi çok büyük bir yer değil. Burada bir sürü insan dolaşıyor, ne yapar kimdir hiçbirini tanımıyorum ama hepsi beni tanıyor şu anda.
Zamanla beni hedef haline getirdiler, arabamın plakasına kadar. Değiştirmeyeceğim kardeşim. Ben hayatımı, bu insanların beni zorlamasıyla değiştirmeyeceğim. Ama ne olacaksa bekliyoruz artık olacak şeyleri, olsun bakalım.
Eklemek istedikleriniz var mı?
Çok teşekkür ediyorum. Şunu söyleyeyim, benim suçlanma sebebim şu an iki tane. Bunu herkesin bilmesini istiyorum. Benim şirketime baskın yaptıklarındaki gerekçeler, zır deli saçması gerekçeler. Kayyum atanmasına gerekçe olan zır deli gerekçeler, bunların hepsi ortadan kalktı, hiçbirisi yok bunların. Sadece önemli olduğunu düşündüğüm bir şey söyleyeceğim, 04.05.2016 tarihinde MASAK benim şirketlerimle ilgili incelemeyi tamamlamış. İncelenme tamamlanmasına rağmen Kayyum kararı kaldırılmamış, beklenmiş. Sorum şu; daha sonra darbe teşebbüsü oluyor ve KHK çıkıyor, siz 2017’de açtığınız davayı, tamamen KHK kararına dayandırmışsınız.
Demek ki bu KHK olmasaydı benimle ilgili bir dava açılamayacaktı. Yani KHK benim üniversitemi ve medya grubumu müsadere ettiği için oralara yapılan yardımlar ve bağışlar terörü finansman sayılmış, ve ben bundan suçlanıyorum şu anda.
Yani bütün mesele KHK’ya dayandırılarak hakkımda suçlama oluşturulmuş. İnsan sormaz mı kardeşim nasıl oldu da siz 2 yıl süren bir soruşturmada KHK’yı beklediniz de, nereden biliyordunuz bu KHK’ya dayanarak bir iddianame hazırladınız? Bunu sorarlar…
ahval