HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, seçim öncesi tutuklu kaldığı Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nden gazetecilerin sorularını yanıtlayarak mesajlarını iletmeye devam ediyor.
HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, seçim öncesi tutuklu kaldığı Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nden gazetecilerin sorularını yanıtlayarak mesajlarını iletmeye devam ediyor.
Demirtaş, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlayan süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemlerine ilişkin olarak, “tecridi sona erdirmesi için herkesin elindeki tüm olanaklarla seferber olması gerektiğini” söylüyor.
Almanya’dan yayın yapan Yeni Özgür Politika’nın sorularını yanıtlayan Demirtaş, Erdoğan’ın seçim meydanlarında kendi söylemlerinden oluşan videolar da paylaşarak kampanyasını yürütmesini “Müflis tüccar eski defterleri karıştırırmış” göndermesi ile yorumluyor ve ekliyor:
“Kaldı ki, benim arkasında duramayacağım, savunamayacağım tek bir videom yoktur. Meydanlarda beni izletmesi çok ironik olmuş. AKP mitinglerine katılıp AKP seçmenlerine gerçekleri anlatabilmeyi hep arzulamıştım, sağ olsun kendisi bu eksiği de gidermiş oluyor. Söylemlerimize herkesin kulağının biraz daha aşina olması fena olmaz. Ben hapisteyim ama her gün AKP mitinglerinde halka sesleniyorum. İlginç bir seçim stratejisi olmuş, bakalım sonunda kime yarayacak bu. 31 Mart’a fazla zaman kalmadı.”
Son günlerde Davutoğlu ve Gül’ün ayrı ayrı iki parti kuracağı iddiası da sorulan Demirtaş, şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Faşizmin son aşamasına yaklaşırken iç iktidar kavgaları da boy göstermeye başlar. Bu zaten beklenen bir şeydi. Bir demokrasi arayışından çok “sen rolünü artık oynayamıyorsun, sıra bizde, biraz da biz faşizmin kontrolünü ele alalım” kavgasıdır. Ama bizim için zararı yoktur, hatta oldukça yararlı sonuçlara da fırsat yaratabilir. Demokrasi güçleri faşizm sonrası döneme güçlü bir hazırlık, planlama ve öngörüyle giremezlerse otoriter güçler el değiştirerek kendini var etmeye devam eder. Ama iktidar odaklarının kendi aralarındaki çelişki, çatışma vs. yaratacağı geçici (kısa süreli) boşluk iyi değerlendirilirse demokrasi güçleri başat rol oynayabilir ve iktidar değişiminde halktan, ezilenden yana bir alternatif egemen kılabilir. Meseleye buradan bakarak dikkatli takip etmekte ve hazırlıklı olmakta fayda var.”
4 Kasım 2016’dan bu yana tutuklu bulunan Demirtaş, “Açlık grevindeki tek bir arkadaşımızın dahi asla arzu etmediğimiz bir sonuçla karşılaşmaması için sahiplenmenin çok daha üst düzeyde sürdürülmesi en acil konudur” diyor.
Mehmet Öcalan’ın ağabeyi Abdullah Öcalan’la yaptığı son görüşme için şunları söylüyor:
“Tek bir görüşme ile tecridin kırılmayacağı doğrudur elbette. Tecrit sadece aile, avukat görüşünün engellenmesi de değildir. Bir bütün olarak Sayın Öcalan’ın rolü, misyonu, konumu ve etkisini yok sayma, yok etme girişimi olarak ‘İmralı Sistemi’nin kendisidir tecrit. Bu yaklaşımın köklü değişimi olmadan tecrit kalkmış sayılmaz.”
“Kardeşi Mehmet’in gidişini önemsizleştirip, anlamsızlaştırmayı da doğru bulmuyorum” diyen Demirtaş, “‘Çöktürme Planı’nın parçalarından biri de HDP’yi tasfiye etmek, olmuyorsa sınırlamaktır. Sayın Öcalan’ın ‘Çözüm Süreci’nde demokratik siyasetin önünü açma gayretleri, çatışma-isyan ikileminden çıkışın ve demokratik bir seçeneğin güçlenmesi noktasında verdiği desteklerin sonucunda HDP çizgisi hızla gelişti ve kalıcı hale geldi. Bu bile başlı başına Sayın Öcalan’ın barışa ve demokratik yaşama verdiği stratejik önemin göstergesidir” görüşünü dile getiriyor.
Demirtaş’a göre, toplum için uzun yıllar sonra ilk defa ortaya çıkmış olan güçlü bir demokratik seçeneği yok etmeye çalışıyorlar.
Demirtaş, seçimlerde Dersim de kritik bir öneme sahip. “Komünist başkan” olarak bilinen Fatih Mehmet Maçoğlu’nun adaylığına ilişkin olarak, “Dersim halkına özel çağrım ve ricamdır: Kimseyi karşıtlaştırmadan, kafa bulandıranlara da kulak asmadan HDP’nin adaylarını desteklemenizi bekliyor, rica ediyorum. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı seçiminden kalma bir borcunuz var” çağrısı yapıyor.