Yunan Ethnos gazetesine konuşan Osman Kavala: Siyasi mesajlar ve imalar tutukluluğumun devamında önemli bir rol oynuyor. Bu bir tür “düşman hukuku” olarak düşünülebilir ama neden düşman olarak görüldüğümü anlayamıyorum.
Gezi davasından beraat ettikten sonra 15 Temmuz soruşturmaları kapsamında tutuklanan iş insanı ve aktivist Osman Kavala, Kasım 2017’den beri tutulduğu Silivri Cezaevi’nden Yunanistan’daki Ethnos gazetesine bir söyleşi verdi. Kendisine açılan davaların siyasi olabileceğine dikkat çeken Kavala, hala neden “düşman” ilan edildiğini anlamadığını söyledi.
İşte Kavala söyleşinin tamamı:
Daha önce cezaevindeki kalışınızı uzatmak için “ortak bir çaba” olduğunu söylediniz. Bu çabalar nereden kaynaklanıyor ve ne amaçlıyor?
Birbiri ardına üç farklı suçlama ile tutuklanmam ve birinden beraat etmiş olmam, yargının rutin işleyişi ile açıklanamaz. Bu tutuklama emri çıkaran savcılar arasında bir tür koordinasyon olduğunu gösterir.
Bence hukuka aykırı siyasi mesajlar ve imalar tutukluluğumun devamında önemli bir rol oynuyor. Yasadışı tutuklamalardan ve politik duruşun belirlediği bir operasyon sisteminden yararlanılarak “paralel” bir infaz sistemi yürütülüyor.
Bu uygulama aslında bir tür “düşman hukuku” olarak düşünülebilir ama neden düşman olarak görüldüğümü tam olarak anlayamıyorum. İnsan hakları, azınlık hakları ve sorunları ile ilgili çabalarım ve ya demokratik Avrupa kurum ve kuruluşları ile ilişkilerim olması, beni düşman olarak algılamış olamalarına sebebiyet vermiş olabilir.
31 ay hapis yattıktan sonra hala Türk kurumlarına olan inancınızı koruyor musunuz? Bu kurumlar demokratik saygı ve meşruiyetlerini geri kazanabilir mi?
Tüm hukuk sisteminin tamamen siyasi etki altında olduğu ve yasal normlardan tamamen koparıldığını sonucuna varmak doğru olmaz. Özellikle Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi gibi yüksek mahkemeler tarafından hala evrensel yasal ilkelere uygun olarak verilen kararlara tanıklık edebiliyoruz. Ancak, alt mahkemelerde yeni atanan savcılar ve hakimler arasında siyasi söylemin etkisinde olanların oranı oldukça yüksek. Bu durum adli süreçlerin meşruiyetini karartmakta, ve bu nedenle hukuka olan güveni zayıflatmakta.
Ne yazık ki, medya ve üniversiteler ciddi bir kontrole tabi tutulduklarından ve eleştiri yapma kapasiteleri kısıtlandığından, hukuktaki norm erozyonuna karşı hatırı sayılır bir tepki verilemiyor. Ve yine ne yazık ki, bu yeni rejim altında ne Meclis ne de Meclis komisyonları ciddi adli meseleleri etkin bir şekilde çözemezler.
Türkiye rotasını değiştirebilir mi? Yapılması gereken nedir?
Rotayı değiştirebilmek için insan haklarına, temel özgürlüklere ve evrensel yasal normlara saygı duyulan siyasi bir ortamın geliştirilmesine ihtiyaç var. Bunun gerçekleşmesi için ise siyasi görüşlerinden bağımsız olarak bu değerlere inanan herkesin katılımıyla demokratikleşmeye doğru anlamlı bir adım atmaya ihtiyaçımız var.
Hem Türkiye’den hem de dış dünyadan aldığınız destek mesajlarına ne dersiniz?
Arkadaşlarımdan, tanıdığım ve hiç tanımadığım insanlardan aldığım destek mesajları benim için büyük bir moral kaynağı oldu. Yurt dışından aldığım destek mesajları, hukukun üstünlüğü ve demokrasiyi savunanların aslında aynı duyarlılık ve aidiyet duygusunu paylaştıklarını görmek açısından da benim için çok değerliydi. Bu duyarlılığın ülkemizin demokratikleşmesine de katkı sağlayacağına inanıyorum.
Yunanlara göndermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesi için çabalayan ve iki ülke halklarının yıllarca yakınlaşmasına katkıda bulunmak için çaba sarf eden bir kişi olarak, Ethnos’un durumumla ilgisinden çok memnunum.
Ayrıca ailemin kenti Kavala’nın fahri vatandaşlığı bana layık görüldüğü için onur duyuyorum. Kavala’dan bir heyetin, duruşmalarıma katılması da benim için çok değerliydi.
Bu saçmalık biter bitmez güzel ülkenizi ziyaret etmeyi ve arkadaşlarla bir araya gelmeyi dört gözle bekliyorum. Umarım insanlık koronavirüs pandemisinden gerekli dersleri alır ve ülkelerimiz eşitlikçi ve özgürleşmiş bir sosyal-politik sistemi gerçek kılabilir.
Silivri Cezaevi’nden Yunanistan’daki tüm arkadaşlarıma saygılarımı gönderiyorum.
Gezi Parkı davası kapsamında “anayasal düzeni bozmaya teşebbüs” suçlamasıyla tutuklanan ve mahkemenin beraatle tahliye kararı verdiği Kavala, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden çıkmadan 15 Temmuz soruşturması kapsamında “siyasi ve askeri casusluk” suçlamasıyla tekrar tutuklanmıştı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Kavala hakkındaki “derhal serbest bırakılması gerektiğine” ilişkin kararı ise 12 Mayıs’ta kesinleşti.