CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP’nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında “siyasal casusluk”tan tutuklama kararı verilmesine Çağlayan Adliyesi önünde tepki gösterdi. “Onlar yolun sonunda biz daha yolun başındayız” diyen Özel, “Veriler yurt dışına gitmekle yargılanacak olsa ilk başta bir önceki MİT Başkanı, MİT’teki bütün verileri çaldıran önceki MİT Başkanı olan Dışişleri Bakanı yargılanmalıdır. En başta Recep Tayyip Erdoğan yargılanmalıdır” ifadeleriyle eski MİT Başkanı ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında soruşturma başlatılması için çağrı yaptı. İmamoğlu’nun tutuklanması hakkında konuşan Özel, “Dünyanın bütün diktatörleri gibi sandığa girecek rakibi ortadan kaldırdıktan sonra yapacağın şeyin adına seçim mi denir?” diye konuştu.
CHP’nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında başlatılan “casusluk” soruşturması kapsamında Çağlayan Adliyesi’nde ifade verdi. 19 Mart’ta gözaltına alınıp 23 Mart’ta tutuklanan İmamoğlu, Silivri’deki Marmara Cezaevi’nden 7 ay sonra ilk kez çıktı. Beş saat boyunca adliye nezaretinde tutulan İmamoğlu’nun ifadesi üç saat sürdü. İfade işlemlerinin ardından hâkimliğe sevk edilen İmamoğlu, TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ ile İmamoğlu’nun tutuklu danışmanı ve kampanya direktörü Necati Özkan, “siyasi casusluk” iddiasıyla tutuklandı.
Süreci adliyede takip eden CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Çağlayan Adliyesi’nden ayrılmadan şu açıklamaları yaptı:
“Hiçbiri ümit etmesin ki ne moralsiziz, ne bizi yıkabildiler, ne de yıkabilecekler”
“Adliyesinden ayrılıyoruz. Saat iki buçuk. Bir gün önce saat on birde bizler buraya geldik.
Saat dokuzu biraz geçe Ekrem Başkan, Necati Bey, Merdan Bey arkadaşlarımız buraya getirilmişlerdi. O vakitten bu vakitte Çağlayan zulmüne onlar katlandılar, aileler katlandılar. Elbette yorgunuz, kızgınız, tepkiliyiz.
Ama hiçbiri ümit etmesin ki ne moralsiziz, ne bizi yıkabildiler, ne de yıkabilecekler. Bugün yukarıda bu kanunlara son derece hâkim, son derece yetkin avukatların ortak değerlendirmesi şuydu. Demek ki bu kadar aciz bir duruma düştüler.
Demek ki diğer suçlamalarda vatandaşı ikna edemediler. Ekrem İmamoğlu’ndan ve arkadaşlarımızdan ne terör örgütüne destek başta söyledikleri gibi kent ulaşımı söyledikleri terör örgütüyle ilişkiyi ne hırsızlığı ne yolsuzluğu ispat edemediler. Neredeyse sekiz ay oldu.
Ellerine ayaklarına bulaştırdılar, dolandırdılar. En sonunda son çare yeni baştan bir şey yapalım. Biz bu sefer bunlara casusluk suçlamasında bulunalım dediler.
Belki vatandaşı böyle ikna ederiz diye bir şey söylüyorlar ortaya. Sorulan sorular, verilen cevaplar okunduğunda ve daha sonra da tutuklama gerekçeleri okunduğunda aslında tamamen altı boş ne dediğini kendisi de bilmeyen birbiriyle çelişen ve hukuku ve anayasayı ayaklar altına alan bir durumla karşı karşıyayız. Daha karar yüzlerine okunuyor.
“Esas algı oluşturmaya çalışan bir kişi var”
Daha avukatlara çıktısı verilmemiş kararın. Başsavcılık bilgi notu var. Bilgi notunda da şöyle başlıyor.
Ekrem İmamoğlu’nun Cumhuriyet Halk Partisi’ni yasa dışı yollarla ele geçirmek ve cumhurbaşkanlığı için fon sağlamak için kurduğu terör örgütünün diğer suçlarının yanında. Yahu o suçların onun suç olabilmesi için adının çıkar amaçlı suç örgütü olabilmesi için sen önce iddianameyi yazacaksın. Delilleri koyacaksın.
Bunun üzerine yargılama başlayacak. Yargılamanın sonunda burada bir karar verilecek. Olumsuz bir karar olsa istinafı olacak, yargıtayı olacak, karar kesinleşecek ancak ondan sonra buna suç örgütü denilebilir.
Ama kendi hayalini, kendi sanrısını birisinin kendisine verdiği talimatla bir cumhurbaşkanı adayının önünü kesmek için ortaya attığı dünya kadar iftirayı gerçekmiş gibi gecenin iki buçuğunda bir basın bilgilendirilmesine alelacele konu eden içeride algı oluşturmaya çalıştı falan diyor. Esas algı oluşturmaya çalışan bir kişi var. O da bu yedinci kattaki aciz.
Kendi yalanını doğruymuş gibi, kendi iftirasını gerçekmiş hakikatmiş gibi ifade edip insanlara iftira atıyor. Elde ettiği kamu gücü yoluyla anayasal düzeni askıya alıyor. Yarın öbür gün gerçekten birileri bir yargılama yapacak olursa burada anayasal düzene karşı bir suç işleniyor.
“Seçimi ortadan kaldırmak için ya sandığı ortadan kaldırırsın ya sandığa girecek rakibi ortadan kaldırırsın”
Birilerinin demokrasiyi kullanarak, seçimleri kullanarak elde ettikleri makamları kötüye kullanarak demokrasiyi ve seçimleri ortadan kaldırmak. Seçimi ortadan kaldırmak için ya sandığı ortadan kaldırırsın ya sandığa girecek rakibi ortadan kaldırırsın. Dünyanın bütün diktatörleri gibi sandığa girecek rakibi ortadan kaldırdıktan sonra yapacağın şeyin adına seçim mi denir? Bugün burada yapılmaya çalışan tam olarak da budur.
Bundan önce MİT’in ve sekiz bakanlığın ve bağlı kurumların bütün verilerini çaldırdılar. Dark Web denen sitede sattılar kendileri de söylüyorlar. Sitelerde parasını verene cumhurbaşkanının da ana muhalefet liderinin de TC numarasından başlayın kullandığı ilaçlara, tahlillere, sağlık bilgilerine, en mahrem bilgilere kadar gelirine giderine vergisine kadar bu ülkedeki herkesin bilgileri orada duruyor ve satılıyor.
Neymiş efendim? Bir kısım İstanbullunun bu bilgisi alınmış da yabancı örgütlerin, yabancı ülkenin desteği için yabancı ülkelere satılmış. Onlara götürüp hani satmaya kalksan kardeşim bunların zaten önceden çalınmışı var. İnternette satılmışı var derler sana.
“MİT’teki bütün verileri çaldıran önceki MİT Başkanı Dışişleri Bakanı yargılanmalıdır”
Adalet ve Kalkınma Partisi övüne övüne bitirmiyordu. Veri madenciliği yapıyormuş. Çeşitli verileri birleştiriyormuş. Oradan seçmen analizi yapıyormuş. Bunları yapmakla övünen siyasetini böyle kurmakla övünen birisi bunu yarım yamalak anlamış birkaç tane anlattıkları yarım yamalak anlamış anlamamış savcının yazdıklarıyla bunun bir benzerini bizim yaptığımızı ve bunun suç olduğunu iddia ediyor. Veriler yurt dışına gitmekle yargılanacak olsa ilk başta bir önceki MİT Başkanı, MİT’teki bütün verileri çaldıran önceki MİT Başkanı Dışişleri Bakanı yargılanmalıdır.
Bakan yargılanmalıdır. O sekiz bakan yargılanmalıdır. En başta Recep Tayyip Erdoğan yargılanmalıdır.
“Bir sekiz ay on ay da buradan elimizde tut bulursunlar. Milletle kucaklaşmasınlar”
Aman ha elimizden kaçmasınlar. Silivri’den bir çıkarlarsa iktidara yürürler. Bir daha tutamayız. Buradan da yedekleyelim.
Orada yargılama başladığında buradan tutalım. Bir sekiz ay on ay da buradan elimizde tut bulursunlar. Milletle kucaklaşmasınlar.
Millet bunu görüyor. Biz buna teslim olmayız. Türkiye’nin dört bir yanında daha bugün Eskişehir’de yüz binlerce kişi inanılmaz bir enerjiyle bu insanlara sahip çıktılar.
Her şeyi yasakladınız, metroları kapattınız, buraya kuş uçamaz dediniz, on binlerce kişi gün boyunca geldiler, burada mücadele verdiler. Bir tarafta haklı olmanın gücü, bir tarafta iftiracı olmanın mahcubiyeti ve korkusu var. Biz buradan arkadaşlarımızın eşleriyle dimdik onlara inanarak, onlara güvenerek aslanlar gibi çıkıyoruz.
Böyle kapılardan çıkamayanlar, katlarına binlerce polisi koyanlar, asansörden aşağı inip dizi titreyerek o makam arabalarını bilip de buradan gidenler düşünsün. Biz düşünmeyeceğiz. Millet bizimle beraberdir.
Biz korkuyu, biz endişeyi, haklılığımızdan dolayı taşımıyoruz. Ama iftiracıların korkuları, endişeleri bu gece onlara uyku ürünülecek. En sonunda gün gelecek bu iftiracılar bunun hesabını verecek.
“Onlar yolun sonunda biz daha yolun başındayız”
Arkadaşlarımız da haklı olmanın, namuslu olmanın, dürüst olmanın onuruyla her demide bu ülkede çok daha önemli görevlere gelecek. Bugün bugün bir bitiş değil bir başlangıçtır. Biten varsa bu acizler bitmiştir.
Onlar yolun sonunda biz daha yolun başındayız. Onlar yolun sonuna geldi. Biz daha ilk adımlara atıyoruz.”
Mansur Yavaş’tan ‘casusluk’ tepkisi: Ekrem Başkan’ımızı böyle bir iddiayla hedef almak; milyonların oyuna, iradesine de yönelmiş bir saldırıdır
Mansur Yavaş, sosyal medya hesabından, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen “casusluk” soruşturması kapsamında Ekrem İmamoğlu, Merdan Yanardağ ve Necati Özkan hakkında tutuklama kararı verilmesine ilişkin yaptığı açıklamada, şunları kaydetti:
“Bu iddia ve verilen tutuklama kararı mantıkla, hukukla bağdaşmıyor. Bir belediye başkanına ‘siyasal casusluk’ gibi trajikomik bir suçlama yöneltmek; adalet kavramını, devlet ciddiyetini ve hukuk devleti ilkesini yerle bir etmektir. Ekrem başkanımızı böyle bir iddiayla hedef almak; bir kişiye değil, milyonların oyuna, iradesine de yönelmiş bir saldırıdır.
Biz inanıyoruz; adalet bir gün mutlaka yerini bulacaktır. Ama o güne kadar herkes bilmelidir ki hukukun siyasete alet edilmesine, milletin iradesine gölge düşürülmesine elbette sessiz kalmayacağız. Ve biz, adaletin yeniden güven kazanacağı, hukukun tekrar saygı duyulan bir değer haline geleceği günlerin çok yakın olduğuna inanıyoruz.”
Dilek İmamoğlu’ndan ‘casusluk’ tutuklamasına tepki: Bu iftiralar bize yapışmaz çünkü güneş balçıkla sıvanmaz
Dilek Kaya İmamoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Aklın, mantığın, vicdanın kabul edemeyeceği bu hukuk garabeti karşısında; memleketini seven tüm yurttaşları, baroları, avukatları, siyasi partileri, devlet insanlarını sorumluluk almaya ve bu hukuksuzluk karşısında adalete ve demokrasiye sahip çıkmaya davet ediyorum. Adliye koridorlarında hukukla verilmediği aşikar olan bu karar karşısında bilinmelidir ki; bu iftiralar bize yapışmaz çünkü güneş balçıkla sıvanmaz. Bu kötülük bize değil, 86 milyona ve bu ülkenin geleceğine yapılmıştır. Adalet bir gün herkese lazım olur.”
CHP’den İmamoğlu’nun ‘casusluk’ iddiasıyla tutuklanmasına sert tepki: AKP aynaya baksın, bu iddianamede sadece kendisini görür
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer, Ekrem İmamoğlu, Merdan Yanardağ ve Necati Özkan’ın tutuklanması kararına ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, şu ifadeleri kullandı:
“85 milyonun e-devlet’teki bilgileri çalındı. Yani siber vatan işgal edildi. Bir kişi bile vatana ihanetle yargılanmadı. E-nabız’daki sağlık bilgileri sızdırıldı. Bırakın soruşturmayı, bir kamu görevlisinin tansiyonu bile çıkmadı. Kimlik bilgilerimiz, telefon numaralarımız, dolandırıcılara satıldı. İktidarın kılı kıpırdamadı. Ulaştırma Bakanı ‘bir kısım verilerimiz sızdı’ dedi, koltuğunda oturmaya devam etti. Şimdi çıkmışlar, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız ve Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu’ndan casus yaratmaya çalışıyorlar. AKP aynaya baksın, bu iddianamede sadece kendisini görür!”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sevgi Kılıç, “İddianamelerden gerçeği değil, kendi korkularını çıkarabildiler. Kurdukları kumpaslar o kadar ortalığa saçıldı ki artık ne üstünü örtebiliyorlar ne de kılıf uydurabiliyorlar. Şimdi, halkın değişim iradesini tutuklayarak kurtulacaklarını sanıyorlar. Oysa hakikatin karşısında uydurdukları her sahte dosya, kendi çöküşlerinin tutanağına dönüşüyor. Bugün Çağlayan’da yargılanan Cumhurbaşkanı Adayımız Ekrem İmamoğlu yoksulluğa, adaletsizliğe, çürümüş düzene karşı ayağa kalkan bir halkın umududur. Ve o iradeyi hiçbir mahkeme kararı, hiçbir yalan, hiçbir korku zapt altına alamaz” ifadelerini kullandı.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir de şunları söyledi:
“Biz çöpten oy pusulası topladığımız günleri hatırlarız. Oylarımızı çöpe atarak kazandığımız seçimleri gasbetmeye çalışanları da hatırlarız. O günlerden bugünlere geldik; buradan da iktidara yürüyoruz. Biz pes etmedik, siz kaybetmeye doymadınız. Kumpaslarınız yalnızca korkunuzun büyüklüğünü gösterir. Halkın iradesiyle savaşan her rejim gibi, siz de yenileceksiniz. Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu’nu değil iki, iki bin dosyadan da tutuklasanız; değil diplomasını doğum belgesini de iptal etseniz, sonuç değişmeyecek. Gidiyorsunuz, gideceksiniz.”






















