Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, CHP İstanbul İl Başkanlığı seçimlerinin iptaline ilişkin kararın 15 Eylül’de görülecek CHP kurultayı davasını etkileyebileceğini söyledi. Tunç ayrıca, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in açıklamalarına yanıt verdi.
İstanbul 45’inci Asliye Hukuk Mahkemesi, CHP’nin 8 Ekim 2023 tarihli İstanbul İl Kongresi’ni iptal etti. İl Başkanı Özgür Çelik ve yönetimi görevden alındı.
İl Başkanlığına Gürsel Tekin ve geçici heyet kayyum olarak atandı.
“İKİ DAVA BİRBİRİNİ ETKİLEYEBİLECEK DÜZEYDE”
TRT Haber’de gündemi değerlendiren Bakan Tunç, CHP İstanbul İl Kongresi’nin iptal edilmesine ilişkin şöyle konuştu:
“İstanbul’da devam eden davaların yanı sıra Ankara’da da, biliyorsunuz, Ankara’da önce başlamıştı. Hatay eski Büyükşehir Belediye Başkanı, CHP delegesi başvuruda bulunmuştu. Hem suç duyurusunda bulunmuşlardı hem de asliye hukukta kurultayla ilgili iptal davaları açmışlardı. Onlar bir taraftan yürüyor, 15 Eylül’e duruşma günü verilmişti. Bir taraftan ceza soruşturması, ceza davaları, bir taraftan da Asliye Hukuk Mahkemesi’nde Siyasi Partiler Kanunu ve Dernekler Kanunu’na atıfla yapılan davalar var. Tabii her iki dava birbirini etkileyebilecek düzeyde.
Çünkü burada İstanbul İl Kongresi ile ilgili olarak dün açıklanan karar, henüz tabii dava devam ediyor. Burada davanın esasıyla ilgili olarak kimin haklı, kimin haksız, bu konuda değerlendirmeyi yapacak olan elbette ki yargı makamıdır. Sonuçta kararı mahkeme verecektir ve bu mahkemenin kararı da itiraza, istinafa ve temyize tabi olacaktır. Bu süreçler şu anda devam ediyor.
Dünkü İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararda, 38. İstanbul İl Kongresi’nde seçilen il yönetiminin, il yönetim kurulu üyelerinin, il disiplin kurulu üyelerinin görevden el çektirilmesi ve tedbiren el çektirilmesi ve 39. kurultayla ilgili olarak devam eden seçim süreçlerinin İstanbul bakımından durdurulması, sadece İstanbul bakımından. Çünkü 39. kurultayla ilgili karar alındı biliyorsunuz CHP Genel Merkezi tarafından ve delege seçimleri şu anda devam ediyor. Eğer bir hukuki sakatlık var ise, o zaman bu delege seçimlerinin ötelenmesi gerektiği kanaatinde mahkeme. O nedenle o açıdan bir tedbir kararı var.”
“ÖZGÜR ÖZEL’İN İFADELERİ TALİHSİZ”
CHP lideri Özgür Özel’in, kongre iptali kararına tepki göstermesini eleştiren Tunç, şunları söyledi:
“Böyle bir ifade söz konusu olamaz. Bir ana muhalefet Partisi genel başkanının mahkeme kararını tanımıyoruz demesi bir kere çok talihsiz ve uygun olmayan bir açıklama. Mahkeme kararının son fıkrasını okuduğunuz zaman kabul edilen talepler bakımından itiraza tabi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince, reddedilen talepler bakımından da çünkü taleplerin tamamı kabul ya da reddedilmemiş. Bir kısmı kabul edilmiş, bir kısmı reddedilmiş. Reddedilen talepler bakımından da Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince istinafa tabi. Bu hukuki yolları tüketmeden siz verilen bir kararı tanımıyoruz demeniz o zaman demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz. Burada mahkeme kararları eleştirilebilir. Bu kararın yanlış olduğu da söylenebilir. Bu kararı doğru bulan hukukçular da var, eleştiren hukukçular da var. Neticede ortada bir yargı kararı var ve o yargı kararına uyulması hukuk devletinin gereğidir.”
AKIN GÜRLEK’E YANIT VERDİ
Bakan Tunç, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in adliye muhabirleri ile yaptığı açıklamaya da yanıt verdi.
Tunç, “Başsavcımızın bunu tek başına yürütmüyor Cumhuriyet Başsavcılığı. Yani savcılar dosyalara hakimdir ve sonrasında bu savcıların bunlar iddiadır. Neticede savcılık iddia makamıdır” ifadelerini kullandı.
Tunç, sözlerine şöyle devam etti:
“İddia makamının öne sürdüğü bu iddialarla ilgili olarak bunu değerlendiren ilk aşamada tutuklama kararlarını veren sulh ceza hakimleridir. Sulh ceza hakimlerinin verdiği kararlara karşı asliye ceza mahkemesine itiraz edilir. 27. yasama döneminde bir reform gerçekleştirmiştik. Sulh ceza hakiminin kararlarına karşı yine sulh ceza hakimine itiraz edilebilirdi.
Biz bunu daha hukuk devleti ve hak arama ilkesine uygun olması için 27. yasama döneminde ben o zaman Adalet Komisyonu başkanıydım, dikey itiraz dediğimiz usulü getirdik. Yani sulh ceza hakiminin kararına sulh ceza hakimi itiraza sulh ceza hakimi karar vermesin, asliye ceza mahkemesine götürülsün dedik ve böylece bu mekanizma işliyor. Bu mekanizmanın verdiği kararlarla ilgili olarak elbette ki eleştiriler söz konusu olabilir ama bunu tehdide varan cümlelerle özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızla ilişkilendirerek savunma yapmaları doğru değil. Savunmanın yapılacağı yer yargı makamlarıdır. Zaten iddianame yazılma süreçleri de devam ediyor. Tutuklama kararlarının nasıl verileceği kanunlarımızda belli. Eğer bu kararlar yanlış, hatalı olduğu kanaatinde ise insanlar, kişiler itiraz mekanizmaları da açık.
Dolayısıyla sadece tanık ifadesiyle ya da gizli tanık ifadesiyle tutuklama, eğer böyle bir durum varsa itiraz edilebilir. İtiraz mekanizması bunu denetler. Başka somut deliller var mı ona bakar. Çünkü Ceza Muhakemesi Kanunumuzda tutuklamanın en önemli şartlarından biri kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin varlığı. Bu somut delillerin içerisinde evet tanık delili takdiri bir delildir ama onu destekleyen MASAK raporları varsa, emniyet kayıtları varsa, HTS kayıtları varsa, baz kayıtları varsa tüm bunlar hepsi birden değerlendirilir ve sonucunda mahkeme karar verir.”
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek, “100 yılın en büyük yolsuzluk dosyası bu. İBB yolsuzluk dosyasında iddianame yazılmaya başladı. 6 ay oldu ilk operasyon yapılalı aslında çok kısa bir süre iddianame için, kimse adli tatil bile yapmadı. Bizde sadece tanık beyanıyla tutuklu kimse yok. Beyanı delillendirmeden tutuklamıyoruz. Varsa öyle biri söyleyin hemen ertesi gün tahliye edelim. Kuyumcu terazisi hassasiyetiyle iş yapıyoruz” sözlerini kaydetmişti.