Kamu bütçesinden eğitime yeterli bütçe ayrılmayınca devlet okulları ellerini velilerin cebine daha fazla atıyor. Artık herkesin bildiği kayıt parası astronomik rakamlara ulaşmış.
Evrensel’den Vural Nasuhbeyoğlu’nun haberine göre, her eğitim öğretim yılının başında Milli Eğitim Bakanlarının “Kayıt parası alınması mümkün değildir” açıklamaları ile velilerinin kendilerinden istendiğini dile getirdikleri ‘kayıt, bağış parası’ tartışmaları bu yıl da devam ediyor.
Google’da şikayetvar’a okul kayıt parası yazdığınızda bile birçok ilden velilerin isyanları, istenen paralar, okul isimleri alt alta diziliyor.
Türkiye’de zaten devlet okullarında okul öncesi eğitim ücretli. Anayasa’nın 42. maddesinde ücretsiz olduğu belirtilse de ilköğretim ve ortaöğretimde özellikle 1. ve 5. sınıflara kayıtlarda velilerden ‘kayıt veya bağış’ adı altında talep edilen paralar dudak uçuklatıyor. İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyükşehirlerde talep edilen miktarlar 30 bin TL’den başlayıp 300 bin TL’ye kadar çıkıyor.
İktidarın her yıl dile getirdiği “Bütçeden aslan payını eğitime ayırdık” iddialarına rağmen eğitime ayrılan pay devede kulak kalıyor. 2016’da MEB’e genel bütçeden ayrılan pay yüzde 13.6 iken 2025’teki bu pay yüzde 10’a bile ulaşamamış durumda. Üstelik ayrılan bütçenin yüzde 80’inden fazlası da personel (daha çok da öğretmen) maaşlarına gidiyor.
Hal böyle olunca geçtiğimiz yıl binasında temizlik, kapısında güvenlik personeli, temizlik malzemesi olmayan okullarda yaşanan hijyen ve güvenlik sorununu arşa çıktı. Birçok okul eğitim öğretim yılına veliler tarafından temizlenerek hazırlandı. Okullarda pislik içindeki lavaboların, tuvaletlerin fotoğrafları ortaya saçıldıktan sonra MEB geçici çözümler arasa da sorunlar büyüyerek yeni döneme taşındı.
Kamuya yetersiz ödenek, özel okula teşvik
Tüm bu yaşananların temel nedenini kayıtlar sırasında okul müdürleri velilere anlatarak neden ‘bağış, kayıt parası’ vermeleri gerektiğine ikna etmeye çalışıyor. Denklem de çok basit “MEB vermiyor, veliler versin.” Bir veli bu yıl İstanbul’da ortaokula kaydetmek istediği çocuğu için kendisinden 30 bin TL kayıt parası isteyen okul müdürünün gerekçelerini sıralıyor. Müdür, 900’ü aşkın öğrencisi, 63 öğretmeni olan ortaokula bu yıl MEB tarafından temizlik ödeneği olarak sadece 76 bin TL gönderildiğini söylüyor. İdareci, öğretmen ve öğrencisiyle bin kişilik bir okula MEB tarafından verilen temizlik ödeneği bu ay açıklanan özel meslek lisesi patronlarına öğrenci başına verilen 77 bin 626 TL’den daha az.
Müdür mü şirket yetkilisi mi?
Veli, müdürün yıl sonuna kadar okulun temizlik personeli ücreti, elektrik, su, internet, kırtasiye vb. masrafları için en az 4 milyon TL gerektiğini aktardığını ve adeta bir şirket yetkilisi gibi bilanço çıkardığını aktarıyor. “Bu yüzden kaydı düşenden de kayıt dışlı olanlardan da para talep etmek zorundayız. Gönül ister ki bir eğitimci olarak parayı değil, eğitime dair konuşalım ama mecburuz. Siz de çocuğunuz için bu parayı vermelisiniz” ifadelerini kullanan müdür çekmecesinden çıkardığı okul aile birliğinin IBAN’ının olduğu küçük kağıdı velinin eline uzatıyor. Bu ihtiyaçlar için veliden 30 bin TL talep eden okul müdürü, bu ihtiyaçların zaruri olduğuna vurgu yapıp, pazarlık yapmayı da ihmal etmiyor. Okul müdürü okulları mahkum ettikleri durumu en iyi bilen MEB yetkililerinin de eskisi kadar okul müdürlerine ‘kayıt parası almayın’ baskısı yapamadığını ekliyor.
Öte yandan kamu okulları arasındaki imkan farkları (spor salonu, laboratuvar vb.) velilerin adresleri dışında ama imkanları daha iyi olan okullara yönelmesine yol açıyor. Her ne kadar adrese kayıt sistemiyle öğrencilerin kayıtları otomatik olarak en yakın adresteki okula düşse de çocuğunu daha iyi bir okula kaydettirmek için ikametini taşıyanlar, başkasının yanına taşınanlar, araya hatırlı kişiler sokanlar hatta kayıt için yöneticileri hediye ile ziyaret eden veliler de az değil. Yani daha iyi okul ve eğitim için daha çok para verilmesi şart.
‘100 bin ne ki 300 bin TL isteyenler var’
Semte göre okulların öğrencilere sunduğu imkanlar, başarı düzeyi değişince veliler de çocukları için en iyi okulu seçmek için çeşitli yöntemler denemek zorunda kalıyor. Bu yüzden de birçok okulda ‘Kayıt Bölgesi’ ve ‘Kayıt Bölgesinde Olmayanlar’ için istenen belgeler için notlar asılmış. Yani adres dışından öğrenci kabul ediliyor. Spor salonu, geniş bahçesi olan, başarı yüzdesi yüksek, çok dilli eğitim veren okullara doğal olarak her ilde talep yüksek. Bu okulların idarecileri adeta kral gibi. Birçok yerde il, ilçe milli eğitim müdürlerinin bile sözü geçmiyor buralarda. Bu okullarda kayıt dışından gelen velilerden 300 bine kadar para istendiği rivayet ediliyor. Bir veli bunun rivayet olmadığını kayıt için kendisinden 100 bin TL isteyen okul müdürünün çevredeki başka okulları örnek göstererek “100 bin size çok geldi ama 300 bin isteyen okullar var” diyerek veliyi razı etmeye çalıştığını anlatıyor. Bir anlamda sıtmayı gösterip ölüme razı etme durumu…
Özel okullarla yarışıyor
Devlet okullarında kayıt ücretleri 300 bin liraya çıkarken özel okul ücretleri de 300 bin liradan başlayarak şehrine ve okuluna göre 1 milyon liraya kadar çıkıyor. Bu okullarda yemek ücretleri de fahiş. 150 bin lirayı bulan yemek ücretleri var.
Aynı okul içinde özel sınıf
81 ilde hatta deprem bölgesinde bile velilerin kayıt, bağış adı altında para ödenmeye zorlandığı biliniyor. Kimi yerde fazla kimi yerde az ama illa ki bu paralar alınıyor. Hatta bazı yerlerde velilerle okul yöneticileri arasında bu yüzden fiziksel şiddete varan, para vermeyenin çocuğunun okula kaydedilmeyeceği tehditleri haberlere yansıyor.
Kamusal ve ücretsiz olması gereken eğitimin artık her aşaması paralı hale getirilmiş durumda. Sadece kayıt parası değil kamu okulu içinde özel sınıflar, çok dilli eğitim adı altında (İngilizce-Almanca) eğitim veren sınıflar açılıyor. Bunlar için de ekstra paralar talep ediliyor. Eğitim yılı boyunca etüt adı altında da yine ekstra paralar isteniyor. MEB ve okul yöneticileri velilere karşı çok net: “İyi bir eğitim istiyorsanız, bedelini siz ödeyeceksiniz.” Yani varsa paran çocuğuna iyi bir eğitim ve gelecek sağlayabilirsin ancak…
Yetkililer ne derse desin hemen her il, ilçe ve kasabadaki devlet okulunda kayıt ücreti artık mecburi. Özetle, Leonard Cohen’in sözleriyle “Herkse biliyor, zarların hileli olduğunu…”
“Herkes biliyor, eğitime yeterli bütçenin ayrılmadığını
Herkes biliyor, yetkililerin yalan söylediğini
Ve herkes biliyor, kayıt parası alındığını…”
Okul Aile Birliği A.Ş.
Kayıt ya da bağış adı altında istenen paraların yatırılacağı adres de belli. Kimi yerlerde velilerden okulu boyayan şirkete vs. para yatırmaları istense de asıl adres velilerden oluşturulan Okul Aile Birlikleri. Bu birliğin en önemli işlevi de velilerden MEB’in karşılamadığı ihtiyaçlar için paraların toplandığı adres olmaları. Bu gizli saklı da değil.
Hemen her okulun internet sitesinde bu birliğin özel sekmesi, faaliyetleri, genel kurulları ve mali tabloları da var.
Şikayet çok!
Şikayetvar’da hemen her il ve ilçeden çok sayıda veri var görmek isteyene:
6 yaşındaki kızımı Ümraniye M** A** Y** İlköğretim Okulu’nda anaokuluna yazdırdım. Benden kayıt parası istiyorlar. Vermedim, durmadan arıyorlar ve yasal takibe vereceklerini söylüyorlar. Şimdi başka bir okula, Z* H İlkokulu’na yazdıracağım bugün ve benden yine para talep edecekler. Vermeyince kayıt etmiyorlar.
Ankara M** R* B Okulu anasınıfı kayıt parası olarak 10 bin TL istediler. Asgari ücret alıyoruz. Eşimle birlikte evimiz kira, bu parayı nasıl vereceğiz? Kayıt yaptırmadan geri geldim. Çok yazık bu sisteme, biri dur demeli. Sesimizi nereye duyurmamız gerek? Yeter artık, devletin okulunda böyle yaparlarsa…
Bugün çocuğumu B** G* Z* Ü** Ortaokulu 5. Sınıf kaydı için götürdüm. Görevli benden 10.000 TL ve temizlik ürünleri getirmem istedi. Param olmadığını ve eşimden de ayrı olduğumu, maddi durumumun bu ödemeleri karşılamaya yetmediğini belirttim. Buna rağmen, “Bunları yapmanız gerekiyor, bunları yaparsanız kaydınızı oluştururuz” şeklinde yanıt verdiler.
Eğitim ateş pahası: Yemek, servis, alışveriş…
Okulların açılmasına günler kala veliler kara kara düşünüyor. Eğitim masrafları milyonlarca ailenin bütçesini zorluyor. Eğitim giderlerinin en temel kalemlerine bile güç yetmiyor. Servis ücretleri belediyeler tarafından belirleniyor. Ancak pek çok okulda bu fiyatlar asgari ücret olarak uygulanıyor.
İzmir’de en yakın mesafe ücreti devlet okullarında 2 bin 762 TL, anaokulu ve özel okullarda 3 bin 313 TL yapıldı. İstanbul’da servis ücretleri henüz kesinleşmedi ancak İstanbul Servis İşletmecileri yüzde 50 zam talebinde bulunuyor. Yüzde elli zam taleplerinin kabul edilmesi durumunda en kısa mesafe ücreti 3 bin 800 TL olacak. En uzak mesafe ise 9 bin lirayı aşacak.
Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonunun yaptığı hesaplamaya göre ise okula yeni başlayan bir öğrenci için yapılan başlangıç alışverişi 12 bin lirayı aşıyor.
Bir öğrencinin sağlıklı beslenmesi için yapılması gereken aylık harcama minimum 8 bin 700 TL. Geçtiğimiz yıl devlet okulundaki bir kantinde satılan en ucuz tostun fiyatı ortalama 70 TL, ayranın fiyatı ise 20 TL’ydi.
KAYNAK: BİRGÜN – VURAL NASUHBEYOĞLU