15 Temmuz’dan sonra tutuklanan eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk’ün, Yargıtay’ın kısmi bozma kararı sonrası yeniden görülen ‘Genelkurmay Çatı Davası’nda yaptığı savunmaya dair tartışmalar sürüyor. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Keyfi Tutuklama Çalışma Grubu’nun makûl şüphe olmaksızın tutuklanıp, adil yargılanmadığı gerekçeleriyle derhal tahliye edilmesini istediği Akın Öztürk, Genelkurmay Çatı Davası’nda savunma yapmıştı.
Hukukçu Kerem Altıparmak, Öztürk’ün Roboski Katliamı’na dair dile getirdiği “Emri kimin verdiğini biliyorum ama şimdi değil zamanı gelince söyleyeceğim. Ceridelerde geçiyor. O bombalamaya Hava Kuvvetleri Komutanlığından itiraz edeni de biliyorum” sözlerini Mezopotamya Ajansından (MA) Ömer Güngör’e değerlendirdi.
“Emri veren soruşturulmadı”
Öztürk’ün yeni bir şey söylemediğini ancak önemli bir noktaya dikkat çektiğini belirten Altıparmak, katliamın yaşandığı 2011’den beri çeşitli soruşturma ve incelemeler yürütüldüğünü hatırlattı. “Dört farklı inceleme ve soruşturmanın hiçbirinde aslında gerçekte bu emri veren kişinin kim olduğu soruşturulmadı” ifadelerini kullandı.
“Aslında çoktan sorulması gereken bir soru”
Soruşturma aşamasında “Emri kim verdi” sorusu sorulmadan, “kovuşturmaya yer yok” kararının verildiğini hatırlatan Altıparmak, şöyle devam etti:
“Şüpheli sıfatı, emri veren değil emrin uygulanmasında aracı olan rütbeli kişilere yüklendi. Yani ‘Nihai kararı kim verdi, ne şekilde gerçekleşti’ sorusu sorulmadı. İlk defa, bu sorunun sorulması gerektiğini, o teşkilatın içerisinde bulunan üst düzey komutanlardan biri söylüyor. Aslında çoktan sorulması gereken bir soru gündeme geliyor. Biz 14 senedir Roboski konuşuyoruz ama emri kimin verdiği meselesini bilmiyoruz.”
“Öztürk sözlerini deliller ile güçlendirmeli”
Anayasa Mahkemesinin Akın Öztürk’ün ifadesi doğrultusunda yapılabilecek olası bir başvuruyu “soyut iddia” gerekçesiyle reddedebileceğini dile getiren Altıparmak, Öztürk’ün sözlerini deliller ile güçlendirmesi gerektiğini belirtti.
Anayasa Mahkemesinin 2021’deki kararının ardından Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komitesine de başvuru yaptıklarını belirten Altıparmak, BM’nin 2024’te hükümetten savunma istediğini hatırlattı. Hükümetin 9 ay sonra BM’ye savunma gönderdiğini anımsatan Altıparmak, “BM, başvurudaki karar noktasına çok ciddi yaklaştı. Akın Öztürk açıklaması ve Anayasa Mahkemesinin ret kararı, bu iki süreci de etkileyecek bir nitelik taşıyabilir” şeklinde konuştu.
“Söylediğinin doğru olduğu kanaatindeyim”
Akın Öztürk’ün eski Hava Kuvvetleri Komutanı olduğunu belirten Altıparmak, “Ben dosyada açık olan şeyleri biliyorum. Muhtemelen o daha fazlasına hakimdir. Bu nedenle söylediğinin doğru olduğu kanaatindeyim. Yani ne amaçla söylediğini bilmiyorum; o, kişisel ve duygusal bir şey ama Akın Öztürk biliyor mudur, bence biliyordur. Biliyorsa birilerinin sorumlu olduğunu da düşünüyordur” diye konuştu.
“Bu ifade fırsat olarak okunabilir”
Mecliste kurulan komisyonun geçmişi yok sayarak başarı sağlayamayacağını söyleyen Altıparmak, Roboski’nin çatışmalı sürecin sembolik olaylarından olduğunu belirtti. “Bu nedenle Akın Öztürk’ün bu ifadesi gerçekten bir fırsat olarak okunabilir. Buna ilişkin kapı aralayan bir şeyin takip edilmesi gerekir” dedi. Altıparmak, sürecin toplumsallaşmasında da Roboski ile yüzleşmenin önemli olduğunun altını çizerek, “Bundan daha açık bir toplumsallaştırma örneği olabilir mi” diye sordu.
“Komisyonda bir fotoğraf ortaya konulmalı”
Komisyonun sadece ileriye bakarak farklı kesimleri ikna etmesinin mümkün olmayacağını kaydeden Altıparmak, şöyle devam etti:
“Komisyonun rolü kaçınılmaz olarak toplumsal travmaların nasıl çözümleneceğine ilişkin bir yol haritası çizmektir. Bu komisyon 40 yıllık yaşanan vakalarının hepsini çözemez, hatta 10 komisyon kurulsa yine yetmez ama bir fotoğrafın da ortaya konulması gerekir.”