ABD Başkanı Donald Trump’ın ünlü “You’re fired” (Kovuldun) ifadesi, bir zamanlar yaptığı “The Apprentice” (Çırak) adlı televizyon programının sloganı haline gelmişti. İş dünyasında başarılı olmak isteyen yarışmacıları bir araya getiren programın sunuculuğunu Trump yapıyordu.
Trump’ın Başkanlık döneminde de kendine bağlı çalışanları kovmakta çekingen davranmıyor.
Ancak Türkiye’deki TÜİK’in ABD’deki karşılığı olan Çalışma İstatistikleri Bürosu’nun (BLS) başkanı Erika McEntarfer’i Ağustos ayı başında görevden alması yine de farklı bir anlam taşıyor. McEntarfer, BLS’nin başkanlığını Trump’ı eleştirdiği ya da Cumhuriyetçileri karşısına aldığı için değil yalnızca işini yaptığı için kaybetti.
McEntarfer’in Ocak 2024’teki ataması, ABD Senatosu’nda iki partiden de geniş çoğunlukla (86’ya karşı 8 oyla) onaylanmıştı.
“Onu kovdum”
McEntarfer’in kovulması, başındaki kurumun Ağustos başında her zamanki gibi iş gücü piyasası raporunu sunmasının ardından gerçekleşti. Rapora göre, son aylarda ABD’de beklenenden daha az yeni istihdam yaratılmıştı.
Raporun açıklanmasından sadece birkaç saat sonra ise Trump, istatistik kurumunun başkanını görevden aldığını duyurdu. Rakamların “phony”, yani “sahte” ya da “garip” olduğunu söyleyerek ABD medyasına “Onu kovdum” açıklamasını yaptı.
Peki tam olarak aslında ne oldu?
Bunun yanıtını DW’ye Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü’nden (IfW) ekonomist Hendrik Mahlkow anlattı.
Mahlkow, “Yeni yaratılan iş sayısında ciddi bir aşağı yönlü revizyon yapılması gerekti, önceki tahmin gerçekleşmedi. Son iki ayda beklenenden 200 binden fazla daha az iş yaratıldı. Bu da Trump’ın politikasının rüzgârı arkasına almadığını gösteriyor” dedi.
Kötü haberi getirenin başı belada
Kendi sosyal medya platformu Truth Social’da da McEntarfer’i “yetersiz” olmakla suçlayan Trump, rakamları kendisine zarar vermek için değiştirdiğini öne sürdü.
IfW uzmanı Mahlkow ise bunun için Trump’ın “hiçbir kanıt” olmadığını belirtiyor. Çalışma İstatistikleri Bürosunun, anketler ışığında önümüzdeki aylarda iş gücü piyasasının nasıl gelişebileceğine dair bir öngörü sunduğuna dikkat çekiyor:
“Daha sonra gerçek rakamlar, yani kaç yeni işin yaratıldığı ortaya çıktığında, tahminler revize edilmek zorunda. Bu düzeltmeler her iki yönde de olabilir. Bu kez aşağı yönlü oldu, bu da Trump’ı kızdırdı.”
Mahlkow sözlerini şöyle sürdürdü:
“Trump’ın politikasının özünde, kendini ekonomiyi canlandıran lider olarak sunması var. Ekonomik göstergeler onun anlatısına uymadığında, kötü haberi getiren kişi kovuluyor.”
ABD’nin ekonomik verileri hâlâ güvenilir mi?
Peki bu durumda ABD’de her istatistik yayınlanmadan önce Trump’ı kızdırıp kızdırmayacağı mı kontrol edilecek? Bu rakamların gerçeği yansıtma amacına ne olacak?
Bu sorular, McEntarfer’in görevden alındığı gün borsada sert düşüşler yaşanmasına yol açtı. İstatistik kurumunun başkanını kovmak, Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü’nden Jed Kolko’ya göre, ABD ekonomik verilerinin ve tüm istatistik sisteminin bütünlüğüne kasıtlı bir saldırı.
ABD Merkez Bankası (Fed) da doğru iş gücü verilerine ihtiyaç duyuyor. Fed’in görevi, para politikası yoluyla tam istihdamı sağlamak. Mahlkow, “Fed artık iş gücü piyasası verilerine güvenemezse, para politikası da buna güvenerek doğru tepki veremez” diyor.
IfW uzmanı, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Onlarca yıl boyunca ABD ekonomik verileri, adeta şaşmaz bir ‘altın standart’ olarak görülüyordu. Bu kadar büyük bir ekonomi için bu denli iyi ve ayrıntılı verilere sahip olmak ABD’yi farklı kılıyordu. Bu imaj şimdi sarsılıyor.”
ABD, Çin’e mi benziyor?
Bu gidişin nereye varabileceği, Çin’de görülüyor. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin’de komünist yönetim, planların yerine getirilmesine büyük önem veriyor. Bunun sonucu olarak resmi büyüme rakamlarına güven düşük.
Mahlkow, “Yatırımcılar, bankalar, uluslararası kuruluşlar gerçek rakamların peşine düşmek için büyük çaba harcıyor” diyor. Örneğin Çin’in ihracat rakamları, diğer ülkelerin ithalat verileriyle karşılaştırılıyor ya da hareketlilik verilerinden ekonomik aktiviteye dair çıkarımlar yapılıyor.
İktisatçı Mahlkow’a göre, ABD verilerine duyulan şüphe henüz bu boyutta değil:
“Ama son aylardaki gelişmeler, onlarca yılda oluşmuş güvenin ne kadar hızlı aşınabileceğini gösteriyor.”
Sırada kim var?
Zaten güven, ticaret tehditleri, anlaşmalar ve son tarihlerin haftalık değiştiği bir dönemde nadir bulunan bir şey.
Leibniz Finans Piyasaları Araştırma Enstitüsü bilimsel direktörü ve Frankfurt Goethe Üniversitesi profesörü Florian Heider, “Trump bize artık kuralların onun ve ABD için geçerli olmadığını öğretti. Artık sadece güçlü olanın hakkı var ve sürekli sınırlar test ediliyor” değerlendirmesini yapıyor.
Bu belirsizlik, finans piyasaları için aslında zehir. Yatırımcılar son dönemde, karşılıklı gümrük tarifelerinin en kötü sonuçlarının geride kaldığını düşünerek biraz toparlanmıştı.
Ama Trump’ın bir başka “You’re fired” çıkışı kolayca paniğe yol açabilir. Heider, DW’ye şu olası senaryoyu anlatıyor:
“Düşük faiz oranları istediği için sadece Fed Başkanı Jerome Powell’ı kovması yeterli olur. Böylece merkez bankasının bağımsızlığını sorgular. İşte asıl o zaman işler çok hızlı bir şekilde kötüye gidebilir.”
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE