Türkiye’deki insan hakları ihlalleri ve Avrupa kurumlarının bu ihlaller karşısındaki tepkisizliğine dikkat çekmek amacıyla Fransa’nın Strazburg kentinde kitlesel bir eylem düzenlendi. Yaklaşık 500 metrelik bir yürüyüşten sonra Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) önünde gelen eylemciler renkli görüntüler oluşturdu. Protesto eylemine Avrupa’nın birçok ülkesinden gelen sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar destek verdi.

Uluslararası insan hakları örgütü Peaceful Actions öncülüğünde düzenlenen protesto gösterisinde Türkiye’de baskı altındaki milyonlar için adalet talep edildi. Yapılan çağrıda AİHM kararlarının Türkiye tarafından uygulanması için Avrupa Konseyi’ne daha somut ve kararlı adımlar atması istendi.

AVRUPA PARLAMENTOSU MİLLETVEKİLLERİ DESTEK VERDİ
Avrupa saatiyle 11.30’da başlayan eyleme Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nden 6 milletvekili katıldı. AKPM Fransa milletvekili Emmanuel Fenandes, İspanya milletvekili Laura Castel, Belçika milletvekilleri Benjamin Dalle ve Christophe Lacroix, Fransa Milletvekili Sandra Regol, Almanya milletvekili Vinzenz Glasser yaptıkları konuşmalarla Türkiye’deki insan hakları ihlallerine dikkati çekti. Milletvekilleri, annesi tutuklandıktan sonra kardeşlerine bakmak zorunda kalan ve üç ay önce hayatını kaybeden 15 yaşındaki Sümeyra Gelir, tutuklu belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ve Kürt siyasetçi Selahattin Demirtaş başta olmak üzere Türkiye’deki birçok hukuksuzluğu dile getirdi.

Programda ayrıca gazeteci Erkam Tufan Aytav, yazar Hilal Nesin, NBA eski oyuncusu Enes Kanter, Paris Barosu İnsan Hakları Avukatı Anais Lefort, Fransız insan hakları aktivisti Valerie Thatcher, Norveçli eski siyasetçi ve yazar Odd Anders With, Norveçli Kilise Diyalog Merkezi yöneticisi Dag Aakre, konuşmalarıyla tam demokrasi ve özgürlük talebinde bulundu.

AİHM KARARLARI UYGULANSIN
Yapılan konuşmalarda geçen yıl Avrupa Konseyi’ne “Yalçınkaya kararı uygulansın” çağrıda bulunan KHK’lılar, Konsey’den insiyatif almasını, Yalçınkaya, Kavala ve Demirtaş kararlarının Türkiye tarafından geciktirmeden uygulanmasını talep etti. Ayrıca hala Türkiye’de Yalçınkaya kararına rağmen insanların kanunsuz suç ve ceza uydurularak hapse atılmasının önüne geçilmesini istedi.

BİNLERCE KHK’LI AİHM ÖNÜNDE BULUŞTU
Avrupa Konseyi ile AİHM binalarının önündeki All de la Robertsau Caddesi üzerinde 900 metrelik alanda gerçekleştirilen protesto eylemine, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edildikten sonra Türkiye’den ayrılan binlerce KHK’lı aileleriyle katıldı.

TÜRKİYE’NİN HUKUK GÜNDEMİ AİHM ÖNÜNE TAŞINDI
Türkiye’yi de ilgilendiren önemli kararların alındığı Avrupa Konseyi’ne önüne gelen sarı tişörtlü, mağdur maskeleri takan KHK’lılar, Konsey’in kapısında durarak, “Herkes için Adalet”, “Mahkeme kararını verdi! Sıra Konsey’de”, “Ekrem İmamoğlu’na Özgürlük”, “İmamoğlu 99 gündür cezaevinde”, “Kanunsuz ceza olmaz”, “Kayyımlara Değil, Halka Güvenin”, “Seçilmiş Belediye Başkanlarından Elinizi Çekin”, “Protesto İnsan Hakkıdır”, “Öğrenciler Serbest Bırakılsın, “Hasta Mahkumlar Serbest Bırakılsın, “Özgür Basın Olmadan demokrasi olmaz”, “Çocukların yeri cezaevi değildir” şeklinde Türkçe ve İngilizce sloganlar attı ve Konsey’in ile AİHM’in ana kapısında yetkililere taleplerini ileten mektuplar verdi.

KHK’LILARDAN AVRUPA KURUMLARINA MEKTUP
Barışçıl sivil toplum hareketi Peaceful Action Platform yetkilileri tarafından AİHM Başkanı Mattias Guyomar, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Alain Berset ve Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Michael O’Flaherty’ye hitaben mektup yazıldı.

Avrupa’daki 16 dernek logosu ve özellikle altı insan hakları derneği temsilcilerinin adının ve imzasının yer aldığı mektuplarda, Türkiye’de özellikle 2016’dan bu yana ciddi insan hakları ihlalleri olduğunu, bu ihlallerin bazılarının AİHM ve BM yetkili organlarınca tespit edilip düzeltilmesi kararlarının çıktığı ifade edildi.

AĞLATAN KONUŞMALAR: ‘OĞLUMUN CENAZESİNE KELEPÇEYLE GÖTÜRÜLDÜM’
İhraç edildikten sonra 20 kiloya kadar düşen KHK’lı öğretmen Fatma Görmez’in eşi Bekir Berk Görmez, kızıyla birlikte hapis yatan avukat Özge Elif Hendekçi ve eşini ve oğlunu Egede kaybeden Hasan Aksoy’un kızkardeşi Hatice Aksoy programda bir konuşma yaptı.

Görmez şöyle konuştu: “Oğlumuz Berk vefat ettiğinde henüz 14 yaşındaydı. Bir çocuk olarak yaşamla değil, kanserle savaştı. Annesiyle hastane koridorlarında hayata tutunmaya çalıştı. Ama ben, bir baba olarak, son anlarında yanında olamadım. Çünkü cezaevindeydim. Oğlumun cenazesine bile kelepçeyle getirildim. O anın acısını tarif edebilecek bir kelime bu dilde yok.

Fatma ise acıların yükünü bir başına taşıdı. Hem hasta, hem yaslı, hem de evladını yitirmiş bir anne olarak. Azize’mize hem annelik hem babalık yapmaya çalıştı. Ama artık takati kalmamıştı. Sadece 29 kiloya düşmüştü. Tek dileği, yanında olmamdı. O da gerçekleşemedi.

Bugün burada yalnızca bir kadını değil, bir haksızlıklar zincirini, görmezden gelinen bir adalet çağrısını uğurluyoruz. Fatma’nın hikâyesi, bu topraklarda susturulan binlerce çığlıktan yalnızca biri. Bizim aradığımız şey adalet değil; yalnızca adil davranılması. Herkes gibi, insan onuruna yakışır bir yaşam hakkı. Fatma’nın, Berk’in ve sesini duyuramadan göçen nice insanın anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Onların mücadelesi, bizim vicdanlarımızda yaşamaya devam edecek.”

AVUKAT ÖZGE ELİF HENDEKÇİ CÜBBESİYLE KONUŞTU
Avukat cübbesiyle sahneye çıkan Özge Elif Hendekçi, 27 yaşında elinden alınan, gaspedilen cübbemin onurunu geri almak için buradayım. Üç aylık bebeğimle birlikte adım attığım cezaevinde, ömrümüzden tam beş yıl çalındı. Bugün buradayım; Başka bebekler cezaevlerinde büyümesin, hastalar tedavi haklarına erişebilsin, yaşlılar, ömürlerinin son günlerini ailelerinin yanında huzur içinde geçirebilsin diye.” Strazburg’ta olduğunu belirtti.

SIRA DIŞI HAYATLAR
Hayatının rotasının 2013’te liseyi bitirip Afrika’ya giden ve farklı eğitim kurumlarında çalışan Hatice Aksoy da, Ege Denizi’nde hayatını kaybeden abisi Hasan Aksoy’un eşi Sena Aksoy ve 3 yaşındaki yeğeni Yusuf Baha Aksoy’u anlattı.

PİKACHU BURADA, ADALET NEREDE?
Geçtiğimiz mart ayında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonların ardından başlayan eylemlerde tüm dünyanın ilgi odağına olan Pokemon karakteri Pikachu da, 4. Strazburg Adalet Buluşması’na katıldı. Ancak sevimli karakter bu kez, Antalya’da olduğu gibi polis müdahalesinden kaçmadı, demokratik bir şekilde hak aradı ve alnız çizgi roman dünyasının değil, aynı zamanda adalet arayışının ve evrensel insan haklarının da simgesi haline gelen Süpermen ve Batman’i de yanına alarak eylemdeki yerini aldı.

HAKLAR İÇİN PEDAL ÇEVİRDİLER
Öte yandan; “Haklar İçin Pedal Çevir” etkinliği kapsamında Avrupa’nın 5 ülkesinden Strazburg’a ulaşan bisikletçiler kortejin önünde yer alacak.

Peacifull Action Platform’un çatısı altındaki; Solidarity With OTHERS HRD, Others, HRD ve HRS gibi derneklerin katkılarıyla düzenlenen 2. Strazburg Adalet Buluşması, sanatçı Süvari Öztürk ve sanatçı Ercan Aydın’ın konseriyle 15.00’te sona erdi.

Ayrıca; Peaceful Actions’un 25 Haziran’da Avrupa Konseyi ve AİHM önünde yapılan adalet buluşması için yaptığı duyuruda şu ifadeler yer aldı:

Türkiye’de insan hakları her geçen gün daha fazla ihlal ediliyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları uygulanmıyor, siyasi tutuklular serbest bırakılmıyor.

Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, Hidayet Karaca, Mehmet Baransu ve seçilmiş milletvekili Can Atalay ve İBB belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte muhalif beledi başkanları ve onbinlerce Gülen Hareketi üyesi hala cezaevinde. AİHM’in Yalçınkaya kararına rağmen yüzbinlerce kişi hukuksuz şekilde mahkum edildi. Türkiye, uluslararası hukuk yükümlülüklerini açıkça ihlal ediyor.

HAMİLE KADINLAR, HASTA VE YAŞLILAR HÂLÂ CEZAEVİNDE
Her gün keyfi operasyonlar yapılıyor. Halk tarafından seçilmiş belediye başkanları tutuklanıyor, gençler hukuksuzluklara karşı seslerini duyurmaya çalışırken gözaltına alınıyor.
Cezaevleri; hamile, hasta, yaşlı ve çocuklu kadın tutuklularla dolu. Yıllardır özgürlüklerinden yoksun öğrenciler, öğretmenler, memurlar, esnaf, yargı mensupları ve güvenlik güçleri hukuksuz gerekçelerle cezaevinde tutuluyor. Aileleri ise ekonomik ve sosyal yalnızlığa itiliyor, yardım edenler tutuklanıyor.

HERKES İÇİN ADALET, AİHM KARARLARI UYGULANSIN
Türkiye’de yargının bağımsız olmadığını ve siyasi baskının adaletin önüne geçtiğini her geçen gün daha yakından şahit oluyoruz. Bu açık hukuk tanımazlık karşısında sessiz kalamayız. Türkiye’de demokrasinin gereği olan halkın iradesi sistematik şekilde gasp edilmektedir. “Herkes için adalet” isteniyorsa, öncelikli olarak AİHM kararlarının uygulanması sağlanmalıdır.

MUHALİF BELEDİYE BAŞKANLARI VE GAZETECİLER TUTUKLANIYOR
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu gibi seçilmiş birçok muhalif belediye başkanının hapse atılması ve yerlerine kayyım atanması, çalışanlara yönelik operasyonlar ve tüm bunları haberleştiren gazetecilerin susturulması, Türkiye’de demokrasinin artık işletilmediğini göstermektedir. Siyasallaşmış yargı ve hükümetin emrinde hareket eden kolluk kuvvetleriyle hukuk, muhalifleri baskı altına almak için bir araç haline getirilmiş durumda.

GÜLEN HAREKETİ ÜYELERİ KEYFİ TUTUKLAMA, KIZ ÇOCUKLARINA İŞKENCE
AİHM’in Yalçınkaya kararında açıkça vurguladığı “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesine rağmen, her gün onlarca kişi Gülen Hareketi’ne üye olduğu iddiasıyla keyfi şekilde gözaltına alınarak tutuklanmaktadır. Temelsiz terör suçlamaları artık çocuklara, özellikle kız öğrencilere kadar uzanmaktadır. Gençlerin birlikte ders çalışması, eğitim ve kültürel amaçlı yurt dışına gitmesi, dua etmesi, hatta bowling oynaması bile suçlama gerekçesi yapılmaktadır. Polis, gözaltına aldığı küçük yaştaki çocuklara saatlerce psikolojik baskı yaparak anne ve babaları aleyhine ifade vermeye zorlamaktadır. Ailelerini geçindirmek için çalışan KHK’lıların iş yerleri gasp edilerek sermayelerine çökülmektedir.

KÜRT SİYASETÇİLER VE GAZETECİLER TUTUKLANIYOR
Kürt siyasetçiler ve gazeteciler de yaptıkları açıklamalardan sonra terör propagandası suçlamasıyla tutuklanarak susturulmaya çalışılıyor. Hükümeti eleştirenler “halkı yanıltıcı bilgi yaymak” ya da “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamaları ile cezaevine atılıyor.
Bu baskı ve korku iklimine sessiz kalamayız. Siyasetten bağımsız bir yargı olmadan, “herkes için adalet” mümkün değildir. “Geç gelen adalet, adalet değildir.”

CEZAEVLERİNDE İNSANİ ŞARTLAR YOK, TUTUKLULAR YERDE YATIYOR
Cezaevleri tıka basa dolu, tutuklular yerde betonun üzerine yatıyor, yeterli tıbbi bakıma erişememekteler; dışarıdaki aileleri ise toplumsal dışlanma, damgalanma ve ciddi ekonomik zorluklarla baş etmeye çalışmaktadır. Sağlık raporlarına rağmen hasta, yaşlı ve hamile kadınlar tahliye edilmiyor. Bu adaletsizliklere zamanında müdahale edilmediğinde, mağduriyetler daha da derinleşmektedir.

AİHM KARARLARINI UYGULANSIN
Türkiye’de siyasallaşan yargı sistemi, insan hakkı ihlalleri için bir çözüm sunmamaktadır. Ancak Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar, otoriterliğin baskısı altında bulunan on binlerce insan için hala temel hak ve özgürlüklerin güvencesi olma niteliğini korumaktadır. Avrupa Parlamentosu’na bir kez daha “Türkiye’ye, altına imza attığı yükümlülükleri hatırlatın ve AİHM kararlarının uygulanmasını sağlayın” çağrısı yapıyoruz.