Orta Doğu’da son dönemde tırmanan gerilim ve son olarak İran-İsrail çatışması hava savunmasının modern savaşlardaki önemini gözler önüne sererken kritik bir konumdaki Türkiye’nin bu alanda hangi noktada olduğu konusu eksileri ve artılarıyla tartışılıyor.
Türkiye’nin hava savunma sistemi İran-İsrail çatışmalarında gözlemlenen modern savaş senaryolarına karşı bazı sınırlılıklar taşıyor. Türkiye’nin özellikle uzun menzilli ve hipersonik füze tehditlerine karşı hava savunmasının henüz tam anlamıyla hazır olmadığı belirtiliyor.
Bu noktada geç kalınan en önemli konulardan birisi olarak insanlı savaş uçakları gösteriliyor. Türkiye’nin F-16 filosu, bölgedeki diğer aktörlere örneğin İsrail’in F-35’lerine kıyasla teknolojik olarak geride.
Savunma yayını yapan TurDef.com Genel Yayın Yönetmeni Özgür Ekşi, hava savunma konseptinin önemli unsurlarından biri olan hava platformlarıyla havada yani savaş uçakları ile yapılan savunmada yenilenmeye ihtiyaç olduğunu belirtiyor ve Türkiye’de bazı modernizasyonlar yapıldığı için elde uçak bulunduğunu, bunların günümüzün şartlarına çoğunlukla yanıt verecek kadar seviyede olduğunu ama bu şekilde devam ederse gelecek için yetersizlik oranının radikal şekilde artacağını belirtiyor.
Bağımsız savunma analisti ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Bölge Çalışmaları Enstitüsü Öğretim Üyesi Barın Kayaoğlu ise, insanlı savaş uçaklarının alımında geç kalındığı eleştirilerine katılıyor ve Türk Hava Kuvvetleri’ne son insanlı savaş uçağının 2012’de katıldığını anımsatıyor.
Öte yandan 2019’da Rusya’dan alınan S-400 sisteminin aktif olarak kullanılamaması ve NATO sistemleriyle yaşanan entegrasyon sorunları da Türkiye’nin hava savunmasında stratejik bir boşluk yaratıyor.
Türkiye’nin hava savunma ağının en uzun menzilli sistemi şu anda S-400’ler; ancak o da kullanılamıyor.
Ekşi’nin verdiği bilgilere göre şu anda Türkiye’nin orta ve yakın menzilli bazı yabancı menşeili füzeleri var ancak teknolojileri eski olduğu için artan yeni tehdit tiplerine karşı çok yeterli değiller. Bunlara ek olarak Türkiye’de ABD yapımı Stinger ve Roketsan’ın Sungur füzeleri olduğunu söyleyen Ekşi, Sungur füzelerinin daha iyi olduğuna işaret ediyor. Ekşi, füzelerin yerli üretiminde sayıların düşük olmasının yabancı menşeili füzelerin önemini artırdığını da sözlerine ekliyor.
Kayaoğlu, hava savunma sistemleri ile ilgili şu stratejik riske dikkat çekiyor:
“Türkiye, 80 küsür milyonluk nüfusunun 4’te 1’inden fazlasının sadece iki vilayette toplandığı bir ülke. GSYİH’nin de hemen hemen yüzde 40’ı bu iki ilde. Bu iki ilden başlayarak tüm ülkeyi kapsayacak ciddi bir hava ve anti-füze savunma sistemi geliştirmemiz gerekiyor.”