Tazminatını almak için gittiği Çalık Holding önünde dövülen ve götürüldüğü hastanede ölen Erol Eğrek’in iş arkadaşları aynı yerde toplanarak seslerini yükseltti. Eğrek gibi hakkını alamayan işçiler, “Biz 180 işçi olarak Çalık’tan hakkımızı almak için dava açtık. Hakkımızı istemeye geldik diye bizi de mi döverek öldüreceksiniz?” dedi.
Çalık Holding’in Türkmenistan’daki tesislerinde çalışırken işten çıkarılan Erol Eğrek, tazminatını alamadığı gerekçesiyle gittiği Şişli Esentepe’deki holding binası önünde yaklaşık 10 kişi tarafından dövüldükten sonra öldü. Erol Eğrek’in iş arkadaşları da bugün Çalık Holding önünde toplanarak, işverene seslendi. İşçiler adına açıklamayı okuyan Ahmet Karaarslan, 180 kişinin daha tazminatını alamadığını söyleyerek, “Hakkımızı istemeye geldik diye bizi de mi döverek öldüreceksiniz?” diye sordu.
“Biz de katledilen işçi arkadaşımız ile aynı fabrikalarda çalıştırıldık. Bizim de hakkımız verilmedi”
İşçiler şunları söyledi:
“Hakkını talep ederken İstanbul Çalık Holding binası önünde güvenlik görevlisi ve Çalık’ın korumaları tarafından darp edilerek, dövülerek öldürüldü. Biz de katledilen işçi arkadaşımız ile aynı fabrikalarda çalıştırıldık. Bizim de hakkımız verilmedi. Ey Ahmet Çalık, hakkımızı vermen için daha kaç işçinin ölmesi gerekiyor? İşçi olarak senden sadaka değil, alacaklarımızı istiyoruz. Mezarda mı ödeyeceksin? Ey Ahmet Çalık, yetkililerden işçiler olarak destek istiyoruz. Ölüyoruz. Sesimizi duyun artık. Emek sömürgesine dur demeli. Türk adaletine, savcı ve hakimlerimize sesleniyoruz. Gecikmiş adalet zulümdür. İşçilerin hakkı teslim edilsin. Vicdanlı herkese sesleniyoruz. Bu ölen işçinin alacakları kul hakkıdır. Ve kul hakkı zaman aşımına uğramaz. Sesimizi duyun. Ölüyoruz. Biz 180 işçi olarak Çalık’tan hakkımızı almak için dava açtık. 9 yıldır mahkemelerde sürünüyoruz. Bizim sulh olduğunuz 33 işçiden ne farkımız var? ”
“Sadaka değil hakkımızı istiyoruz”
Çalık Holding’in Türkmenistan’daki tesislerinde çalışan ve hakkını alamayan işçi Atanur Güneş ise ANKA’ya şunları anlattı:
“Çalık Holding tarafından 2000 yılında Türkmenistan’a işçi olarak götürüldüm. 17 yıl orada çalıştırıldım. 17 yıl sonra bir kağıda imza atmamız istendi. Biz de atmayı kabul etmedik. Dolayısıyla bizi tazminatsız, mesaisiz, ikramiyesiz hiçbir hakkımızı vermeden işten çıkardılar. 9 yıldır mahkememiz devam ediyor. Bir türlü sonuçlanmıyor. Biz sadaka istemiyoruz. Kimseden bir şey istemiyoruz. Biz alacaklarımızı, hakkımızı istiyoruz.”
“Bu şirket sahibi 6 yıldır 1 kuruş vergi ödememiş. Neden devletin TOMA’ları, polisleri burada?”
Bir diğer işçi Ahmet Karaarslan ise şunları söyledi:
“Malatya’dan geliyorum. 1997 yılında Çalık bünyesinde ocak ayında işe başladım. 97 yılının temmuz ayında Türkmenistan’da çalışmamı istediler. Bizzat Ahmet Bey ile görüştüm. Bizler Türkmenistan’ın örf ve adetlerini bilmeyiz. Ahmet Bey’in aracılığıyla gittik görevli olarak. Orada 19,5 yıl çalıştık. Ne sigortamız yattı, ne tazminatımız, ne de mesai ücretlerimiz ödendi. Hem arkadaşımızı anmaya hem de sesimizi duyurmaya, alacaklarımızı istemeye geldik. Ben aylık 10.000 liraya yakın vergi ödüyorum. Bu şirket sahibi 6 yıldır 1 kuruş vergi ödememiş. Neden devletin TOMA’ları, polisleri burada? Yani vergi 1 kuruş ödemeyen insana bu kadar hizmet neden? Yani amaç ne?”
KAYNAK: ANKA – ZUHAL ÇİLOĞLAN / MEHMET ÇALPAR