Analiz / Ramazan Faruk Güzel (E. Hakim @rfguzel)
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) sessiz sedasız kabul edilen bir yasa ile Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Devlet Denetleme Kurulu’na (DDK) her kademedeki kamu görevlisini görevden uzaklaştırma yetkisi verildi. Bu yetki, seçilmiş belediye başkanlarını da kapsıyor.
Bu yeni düzenleme, sadece hukukun üstünlüğüne değil, demokrasinin temel ilkelerine de ağır bir darbe vuruyor. Artık yargı kararı olmaksızın, sıradan bir denetçi raporuyla herhangi bir kamu görevlisi—seçilmiş veya atanmış—görevden alınabilecek.
Bu, Türkiye’de yeni bir OHAL düzeninin başlangıcı mı? Yoksa, 15 Temmuz sonrası başlatılan “sivil darbe”nin en radikal aşaması mı? Bu yazıda, düzenlemenin içeriğini, hukuki boyutlarını, tarihi örneklerini ve olası sonuçlarını analiz edeceğiz.
1. Yeni Yasa Ne Getiriyor?
TBMM’de kabul edilen “191 Sıra Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile Devlet Denetleme Kurulu’na olağanüstü yetkiler tanındı.
Bu düzenleme ile:
- DDK, herhangi bir yargı kararı olmaksızın her kademeden kamu görevlisini görevden alabilecek.
- Seçilmiş belediye başkanları bile DDK tarafından görevden uzaklaştırılabilecek.
- Sendikalar, barolar, meslek odaları, düzenleyici kurumlar ve üniversiteler de bu yetkinin kapsamına giriyor.
- DDK, artık sadece denetim yapan bir organ değil, bir icra makamına dönüşüyor.
Bu yetkiler, sadece kamu görevlilerini değil, tüm demokratik yapıları hedef alıyor.
2. Benzer Düzenlemeler: Türkiye ve Dünyadan Örnekler
Bu tür yetkiler, otoriter rejimlerin karakteristik özelliklerindendir. Tarihte ve dünyada benzer uygulamalara baktığımızda, baskıcı yönetimlerin temel muhalefeti susturmak için aynı yolu izlediğini görüyoruz.
Türkiye’de Daha Önce Neler Yaşandı?
- 12 Eylül Dönemi
- 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu ile binlerce kamu görevlisi görevden alındı.
- Seçilmiş belediye başkanları, akademisyenler, yargı mensupları tasfiye edildi.
- 28 Şubat Süreci (1997):
- Binlerce kamu çalışanı “irticai faaliyet” bahanesiyle ihraç edildi.
- Milli Güvenlik Kurulu’nun tavsiyeleriyle üniversitelerde ve kamuda büyük bir tasfiye yapıldı.
- 15 Temmuz Sonrası (2016):
- KHK’lar ile 152 bin kişi kamu görevinden ihraç edildi.
- Binlerce hakim, savcı, akademisyen, öğretmen, doktor tasfiye edildi.
- Mallara el konuldu, seyahat yasakları getirildi.
Bugün DDK’ya verilen yetkiler, 15 Temmuz sonrası OHAL yetkilerinin bile ötesine geçiyor.
Dünyadan Örnekler: Tek Adam Rejimlerinde Benzer Uygulamalar
- Hitler Almanyası (1933):
- “Yetki Kanunu” ile yargı bypass edilerek muhalifler görevden alındı.
- Devlet memurları “Ari ırk” şartına bağlandı, muhalifler tasfiye edildi.
- Mussolini İtalya’sı (1922-1943):
- “Fascist Exceptional Laws” ile belediye başkanları merkezi hükümet tarafından atanır hale getirildi.
- Putin’in Rusya’sı:
- 2014’te çıkarılan yasalarla belediye başkanları atama ile belirlenmeye başlandı.
- Muhalif belediye başkanları görevden alındı, bazıları hapse atıldı.
DDK’ya verilen bu yetkiler, Türkiye’yi hızla otoriter rejimlerin standartlarına yaklaştırıyor.
3. Hukuki Boyut: Anayasa, AİHM ve Uluslararası Hukuk Açısından
Bu düzenleme, hem Türkiye Anayasası’na hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) açıkça aykırı.
Türk Anayasası’na Aykırılık
- Anayasa Madde 127:
- Yerel yönetimler “yerinden yönetim” ilkesine göre çalışır.
- Seçilmiş belediye başkanlarının sadece yargı kararıyla görevden alınabileceği hükme bağlanmıştır.
- Anayasa Madde 138:
- “Yargı yetkisi, bağımsız mahkemelerce kullanılır.”
- DDK’nın herhangi bir yargı kararı olmadan görevden alma yetkisi, açıkça yargı bağımsızlığını ihlal ediyor.
AİHM ve Avrupa Hukukuna Aykırılık
- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) Madde 6 – Adil Yargılanma Hakkı
- Bir kişinin görevinden uzaklaştırılması için adil yargılama hakkı garanti altına alınmalıdır.
- Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı:
- Türkiye’nin taraf olduğu bu anlaşma, seçilmiş belediye başkanlarının ancak yargı kararıyla görevden alınabileceğini belirtmektedir.
Bu yasa, hem iç hukuk hem de uluslararası hukuk açısından tamamen yasa dışıdır.
4. Sonuç: Türkiye Nereye Gidiyor?
Bu yasa, Türkiye’de hukukun tamamen askıya alındığını gösteriyor.
- Yeni bir OHAL rejimi fiilen başlatıldı.
- Yerel yönetimler tamamen merkezi hükümetin kontrolüne geçirildi.
- KHK zulmüne sessiz kalan muhalefet, şimdi kendisi için endişeleniyor.
Bugün belediye başkanları görevden alınıyor, yarın sıradan vatandaşların hakları daha fazla kısıtlanabilir.
5. Dersler ve Öneriler
- Her türlü hukuksuzluk karşısında ses çıkarmak zorundayız.
- Bugün susarsak, yarın sıra hepimize gelir.
- AİHM’ye başvurular hızlandırılmalı, uluslararası hukuk yolları zorlanmalıdır.
Bu yasa, Türkiye’nin daha da otoriterleştiğini gösteren bir dönüm noktasıdır. Eğer bu gidişata dur denmezse, Türkiye hızla bir hukuk devleti olmaktan çıkacaktır.
Şimdi susma zamanı değil. Hukuk, ancak savunulursa yaşar.