Analiz / Doç. Dr. Osman TEK
Beyler bayanlar, hazır mısınız? Bugün sahnemizde “Suriye’nin geleceğini Suriyeliler belirleyecek” diyen bir BOP Eş Başkanı var. Antepsporun atkısı boynunda, “kardeşim” dediği Esad’ın tükenişini Antep’den seyrediyor. Gelmişken Anteplilere biraz kaval çalıyım demiş. Bravo! Alkış! Gerçekten inanılmaz bir performans. Vallahi kim yazdıysa bu senaryoyu Oscar’lık.
Ama durun, daha bitmedi! Bir de üstüne diyor ki: “Suriye’nin tek çakıl taşında gözümüz yok.” Ya gerçekten mi? Çakıl taşıymış! Sizin petrol aşkınız var, çakıl taşıyla ne işiniz olur? Taş dediğin ne ki? “Sen bana kuyuyu göster, ben sana giderken el sallarım” modunda herkes. Çakıl taşı masalını dinleyenlere de bir alkış! Bravo millet, güzel izliyorsunuz, popcorn falan almadınız mı?
“Esad, Uzattığım Eli Görmedi” Meselesi
Sonra geliyor bomba açıklama: “Esad uzattığım eli görmedi.” Bakın, şu cümleyi duyan biri iki seçeneği düşünüyor. Ya bu bir komedi filminden alıntı, ya da “Gerçek mi bu ya?” diye soruyor.
Ya arkadaş, sen şimdi Esad’a el uzatıyorsun, tamam. Ama senin elinin arkasında cihatçılar, tanklar, bombalar var. Toz duman içinde, adam elini nasıl görsün? “Hocam, bir el var ama bu o el mi? Bu nedir Allah aşkına?” Senin uzattığın el mi, yoksa arkadan gelen yumruk mu, Esad nereden bilecek? Şaka mı yapıyorsunuz?
Cihatçıları Besle, Sonra da Şikayet Et
Bak sen, “Esad uzattığım eli görmemiş.” Ya dostum, sen o kadar cihatçı grubu beslemişsin, onların çıkardığı toz duman arasından senin el mi seçilecek? O kadar toz içinde adamın gözleri yaşarmış, görememiş olabilir. Sen elini uzatmadan önce bir sor kendine: “Ben bu eli nereye soktum?”
Halk da bu arada durmuyor, alkışlıyor. Bravo millet, sizin de hakkınızı yemeyelim. Düşünceye katılım yok ama alkış var. “Görüşümüz nedir?” diye soruyorsun, adam çayını almış: “Yok bir şey, devam edin.” Vallahi bravo!
Bir de işin Esad yanı var; bu Esad’lar ve Fesatlar yıllardır acı çeken mazlum halkının elini görmemiş, senin elini mi görecek! Bu aslında bir diktatör alışkanlığı. Siz “körlüğü” de diyebilirsiniz.
Milletin Rolü: Alkış ve Destek
Bizim halkın rolü de çok güzel, hiç bozmuyorlar. Adam sahnede ne söylese alkış! “Suriye’nin geleceğini Suriyeliler belirleyecek” deyince alkış. “Suriye’nin tek çakıl taşında gözümüz yok” deyince alkış. Ama birinin çıkıp şunu sorması lazım: “Kardeşim, çakıl taşında gözün yoksa niye tankı tüfeği yolluyorsun?”
Sahnede oyun devam ederken halk olarak biz de popcornumuzu almış, tribünden izliyoruz. Kimi zaman gülüyoruz, kimi zaman ağlıyoruz. Ama en çok ne yapıyoruz biliyor musunuz? “Aman bana dokunmasın da, kim ne yaparsa yapsın” diyoruz. İşte milletin durumu bu.
Sonuç: Komedi ile Dram Arasında Bir Suriye Hikayesi
Velhasıl kelam, bu hikayenin komedi mi dram mı olduğuna siz karar verin. Ama sahnede bol bol tiyatro, bol bol alkış, bol bol göz boyama var. İşin komik yanı, kimse bu oyunun bir parçası olduğunu fark etmiyor. Suriye’de olanları izlerken şunu düşünün: “Acaba gerçekten bir el uzatılıyor mu, yoksa bu sadece perde arkasında bir gölge oyunu mu?”