Gazze’nin bölgelerine göre yapılan analiz çalışmasında, yaklaşık 2 milyon insan kıtlık derecesinde ‘akut gıda güvensizliği’ yaşıyor. Gıda güvenliği konusunda analiz çalışmaları yapan Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC), son raporunda kıtlığın gerçekleşebileceği konusunda uyardı.
Gıda güvenliği ve beslenme analizi çalışmaları yapan çok ortaklı bir girişim Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) adlı kurumun hazırladığı ve 17 Ekim’de yayımladığı raporuna göre, İsrail saldırılarının başlamasından bir yıl sonra, Gazze Şeridi’nin tamamında kıtlık riski devam ediyor. Son zamanlarda artan saldırılar göz önüne alındığında, kıtlığın gerçekleşebileceğine dair endişeler artıyor.
Şiddet, yaklaşık 2 milyon insanı yerinden etti, geçim kaynaklarını yok etti, gıda sistemlerini felç etti, ekin tarlalarının yüzde 70’ini yok etti, insani yardımları ciddi şekilde kısıtladı ve sağlık hizmetleri ile su, sanitasyon ve hijyen sistemlerinin çökmesine neden oldu.
IPS, Gazze Şeridi’ndeki bölgeleri, gıda güvenliği aşamalarına göre sınıflandırarak yaptığı analizde şu çıkarımlarda bulundu:
“Eylül ve Ekim 2024 arasında, tüm bölge acil durum olarak sınıflandırılmıştır. Gazze Şeridi’nde yaklaşık 1.84 milyon kişi, kriz veya üzeri olarak sınıflandırılan yüksek düzeyde akut gıda güvensizliği yaşıyor. Bunların arasında felaket düzeyinde gıda güvensizliğiyle karşı karşıya olan yaklaşık 133 bin kişi ve acil durum kapsamındaki 664 bin kişi de bulunuyor. Akut Yetersiz Beslenme ciddi seviyelerde ve düşmanlıkların tırmanmasından öncekinden on kat daha yüksek.”
Gazze’deki nüfusun neredeyse tamamı, genellikle devam eden bombardıman ve hava bombardımanları altında birçok kez yerinden edildi. Birçok hane, özellikle de en savunmasız olanlar, yer değiştiremiyor veya güvenli bir barınak bulamıyor.
Çoğunluk, kilometrekare başına yaklaşık 40 bin kişilik endişe verici bir yoğunluğa sahip geçici derme çatma kamplarda yaşıyor. Geçtiğimiz haftalarda daha da yoğunlaşan tahliye emirleri ve askeri saldırı, insani operasyonları önemli ölçüde aksattı ve tekrarlanan yerinden edilmeler, insanların başa çıkma ve gıda, su ve ilaca erişim yeteneklerini giderek aşındırdı ve tüm toplulukların savunmasızlığını derinleştirdi.