Avukat Nahit Eren, Narin’in dosyasına müşteki olarak başvuru yaptıklarını belirterek, “Bütün aile bireylerinin bu dava dosyası açısından şüpheli konumunda ve tutuklu oldukları için, müşteki sıfatı kazanamayacaklarından dolayı, dosyaya resmi anlamda müşteki sıfatıyla dahil edilme talebinde bulunduk.” dedi.
Güran ailesinin olay yaşandığı zaman, Diyarbakır Barosu’na başvuruda bulunduğu bilgisini veren Eren “Başvuruyu geçmiş tecrübelerimize dayanarak kabul etmedik” diye belirtti. İlk ifadenin Narin’in kaybolduğu günden sekiz gün sonra alındığını belirten Eren, Narin’in ailesinin yakınlarının fail olabileceğini belirtmelerine rağmen ilgili birimlerin kendilerini dikkate almadığını ifade etti.
Baro Başkanı Eren’in açıklaması şöyle:
“21 Ağustos’ta Narin kaybettirildi, 8 Eylül’de cansız bedeni bulundu. Yayın yasağı vardı biliyorsunuz, hep şu ricada bulunduk; lütfen yayın yasağıyla gizlilik ihlalini karıştırmayalım. Şu itirazı hep yaptık; biz de yayın yasağına karşıyız ama soruşturmaya zarar vermeyelim. Ama bazı yayın organlarının, etik olmayan, haber hakkı kapsamında görmediğim yöntemlerle elde edilen tutanaklar paylaşıldı. Kamuoyu tabii ki Narin ile ilgili sağlıklı bilgi almak istiyor. Bu duyarlılık çok değerli, bu sayede adalette önemli bir noktaya geldik. Bilgi kirliliğini gidermek için buradayız.
Baro Narin’in kaybolduğu ilk andan itibaren soruşturma sürecine de kamuoyunda duyarlılık oluşturmak için de devredeydi. Narin ve onun gibi çocukların dosyalarına baromuz hep müdahil olmuştur. Biz dosyaya müşteki olarak başvuru yaptık. Aileyle ilgili ilk şüphe 8 gün sonra dikkate alındı. Oysa biz geçmiş tecrübelerimizle paralel olarak yakınların yeri geldiğinde fail olabileceğini belirttik. Ama nedense ilgili birimler hiçbir şekilde bunu dikkate almadı. Tanık beyanlarıyla ‘Narin kaçırıldı’ algısı oluşturdular. Bu anlamda geç kalındığını düşünüyorum. Her evden örnek alınmalıydı.
Adli soruşturmada şüphelinin üzerindeki izlerin aradan zaman geçti denerek belirlenemediği söylendi. Basın diş izleri Narin’in diye haber yapıp sonra tam aksi yönde yaptı. Halbuki iki türlü de bu belirlenemedi. Nevzat gözaltına alındığında adeta bir gizli tanık, adeta kendisinin itirafçı olduğu algısı kamuoyuyla paylaşıldı. Bu da doğru değil. Kamuoyuna yanlış bir saat verdi ancak Narin 15.15 ile 15.40 arasında öldürülüyor. Nevzat tarafından da torbaya konuluyor.
Köyde bulunan kayalıklardaki kan örneğinin mahalle sakinlerinde bir çocuğun burun kanamasından oluştuğu açıklandı ancak bu hangi bilimsel veriye göre yapılıyor? Hala DNA sonuçlarını bekliyoruz. Böyle bir rapor henüz yok. Sadece köy sakinlerinin söylemleriyle hareket ediliyor. Görevliler onların ifadeleriyle yönlendirilmiş.
Bir otopsiye katıldım, bir sonuç çıktı ve ön adli rapor dediler. O tutanaktı, adli rapor değildi. Bir tespit raporuydu, o da yanlış lanse edildi. Nevzat’ın ifadeleri de çarşaf çarşaf yayımlandı. Orada torbaya ilişkin ifadeler var. Narin’in bacağının dışarıda kaldığını söylüyor, o bacak kopmuştu doğrudur. Ama savcılık tutanağına göre dizden aşağıdaki kemiklerin üzerinde bir et parçası yok. Narin’in bacağı dışarıdan bir canlının müdahalesiyle kopmuş görünüyor.
Dün ifadeleri alındıktan sonra tutuklanan kişilere vakıfsınız. Bu ifadelerden sonra yeni deliller de göz önüne alındığında amca Salim’in en kısa sürede ifade işlemleri için savcılığa getirilmesi lazım. Verdikleri tüm ifadelerde tüm söylemler yer zaman itibarıyla tamamen çelişiyor. Olayın oluş tarzına yönelik ifadeler tutarlı değil. Tutuklu olmayanların da ağız birliği ettiği görülüyor. Birileri tarafından ilk günden nasıl ifade verecekleri aktarılıyor.
Nevzat’ın Narin’in bedenini amcasının talebiyle gizlediği beyanı var. Bu olayın faillerinin ortaya çıkacağı inancındayım. İlk gün aileden şüphelenip adım atılmış olsa Narin bulunurdu. Şu an Narin’den alınan DNA örneklerine bakınca, suyun sıcaklığın niteliğine göre, 19 gün suda duran bir bedendeki diğer DNA örneklerinin kaybolması olağan. Ancak adli tıpta pek çok seçenek var. Narin’in kırmızı eşarbı, mor eteği çantasının içerisindeydi. Dişlerinden, elbisesinden, terliklerinden, tokasından 91 numune alındı ve başkasına ait DNA bulunamadı.
Biz burada şu anda hiç kimseye hüküm giydirmiyoruz. Tutuklama dediğiniz şey zaten kuvvetli şüpheyle olur ama masumiyet karinesine inancımız da tamdır. Diyarbakır Barosu, kim olursa olsun Narin faillerinin cezasız kalmasına izin vermeyecek.
Narin 30 dakika içinde öldürülüyor, alınıp götürülüp gömülüyor. Dikkat çekmek istediğim nokta o 30 dakikada kimin nerede ne yaptığının belirlenmesi. Bu olduğunda her şey çözülecek ve katil ortaya çıkacak. 10 tutuklu var, katil yok. Hiçbiri cinayeti üstlenmedi, katili de söylemedi.”
Av. Nahit Eren sözlerine şöyle devam etti:
“Kayalıklardaki kan Narin’in değil dendi. Hala dosyaya kan örneklerini beklediğimiz sonuçlar. Hangi bilimsel veriye göre bu açıklama yapıldı? Köylülerden alınan beyan üzerine bu açıklamanın yapıldığını anlıyoruz.”
“Amcanın acilen yeniden ifadesi alınmalı”
Eren, ortaya çıkan yeni deliller uyarınca amca Salim Güran’ın acilen yeniden ifadesinin alınması gerektiğini söyledi. “Şu çok net” diyen Eren, “Özellikle Enes’in gözaltına alındığı 29 Ağustos itibarıyla… Sonrasında köyde yapılan toplantılar, ki bunlar basına da yansıdı. Ağız birliği, ifade tutanaklarına yansıyor. Ne tür ifade vermeleri gerektiği, ilk gün kendilerine aktarılıyor. Olayların oluş tarzı, yer zaman itibarıyla tamamen çelişiyor. İfadelerin tamamı çelişiyor” diye konuştu.
Av. Nahit Eren, Narin Güran’ın suda kalan cesedinin üzerinde başka kişilerin DNA örneklerinin ilk etapta bulunamamasının normal olduğunu söyledi; alınan 91 adet numune üzerindeki incelemelerin sürdüğünü söyledi. Eren, İstanbul Adli Tıp’tan nihai raporun beklendiğini vurguladı.
Ses kaydına dikkat çekti
Salim Güran’la Ramazan Atasoy arasında geçtiği iddia edilen ses kaydı ile ilgili konuşan Eren, “Dosyaya gelen bir kayıttan söz edildi. Dikkatimizi çeken bir ifade de sorulan bir soruydu. Evet söz konusu kişi ve üçüncü bir kişi arasında -onun da amca olduğu söyleniyor- bir ses bir görüşme imajı ortaya çıktı. Ama içerik itibariyle soruşturmaya zarar vermemek için söylüyorum çünkü bu bilgi kamuoyuna yansıdı; sorulan soru ve alınan cevap iddia edildiği gibi değil. Delil mi önemli mi? Bana göre çok önemli. Soru işaretlerini gidermek adına biraz daha zamana ihtiyacımız var.” ifadelerini kullandı. Söz konusu kayıtta, amca Salim Güran’ın, birine “Kız yaşıyor mu öldü mü?” diye sorduğu iddia edilmişti.