7 yaşından 19 yaşına kadar 12 kez gözaltına alınan ve bir kez tutuklanan Cotkar Amara Yürek, “O yaşta cezaevine girmem, gece geç saatlerinde uyurken ev baskınlarının gerçeklemesi çok vahşiceydi” dedi.
Bugün Dünya Çocuk Hakları Günü.
Türkiye’de, sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporlara göre çocuk hakları ihlallerinin her yıl katlanarak artıyor.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Nisan 2018 verilerine göre, cezaevlerinde 12-17 yaş arasında (18 yaşından gün almamış) çocukların sayısı 2 bin 491.
Bu çocuklardan bin 719’u tutuklu, 772’si hükümlü. Bazı verilere göre ise, Türkiye’de halen 0-6 yaş grubu 800’ü aşkın çocuk anneleri ile birlikte cezaevinde bulunuyor.
Dünya ve Türkiye ölçeğinde çocuk hakları ihlallerindeki artış bölge kentlerinde de belirgin bir şekilde hissediliyor.
“O YAŞTA CEZAEVİNE GİRMEN VAHŞİCE”
Diyarbakır’da 19 yaşındaki Cotkar Amara Yürek, 7 yaşından beri 12 defa gözaltına alındı.
17 yaşındayken girdiği cezaevinden 18 yaşında çıktı.
Yürek, Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde 10 ay kaldıktan sonra tahliye edildi.
Yürek, yaşadıklarını Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı:
“O yaşta cezaevine girmem, gece geç saatlerinde uyurken ev baskınlarının gerçeklemesi çok vahşiceydi. Ailen veya çevrendekiler sana bakıyor ve yalnız olmadığını anlıyorsun ama tutuklandığında farklı bir duyguya geçiyorsun. Korku atmosferi yaşıyor, gittiğim yerlerde neler karşına çıkacak diye sürekli endişeleniyorsun. Gittiğim cezaevinde de başka çocukları gördüm ve yaşatılanların sadece bana karşı olmadığını anladım. Ve bir çocuğun asla tutuklanmaması gerektiğini fark ettim ve bu durumun hayatınızdan bazı şeyleri alıp götürüyor.”
“BÖLGEDE BİR ŞEYLERİN NORMALLEŞMESİ CİDDİ BİR SORUN”
Bir çocuk için cezaevi ortamının oldukça zor olduğuna dikkat çeken Yürek, “Gece yapılan baskınlar, gözaltına alınmak, bir çocukta zaten bir travma yaratıyor. Düşünün evde yatıyorsunuz ve baskın gerçekleştiriliyor, bundan daha kötü bir şey olabilir mi? Çocukken gözaltına alınmam aslında genel bir sorunun varlığını işaret ediyor. Yaşadıklarımın çok derinine inmeye gerek yok. A veya B kişisine yapılan bir durum değil, genel bir durum. Şu an bu bölgede bu gibi şeyler artık normalleşmiş ve ciddiyetini kaybetmiş ama kaldı ki bu durum ciddi bir sorundur. Dünya geneline bakıldığında, yaşadığımız bölgenin koşulları aslında olağan dışı koşullar. İlk çocukluk dönemine bakıldığında da bu durum görülüyor, her zaman bir yönelim var. Bu da aslında seni çocuk olarak kabul etmeyen, önünü kesmek, toplumsal durumun genelleşmiş hali. Aslında bu bir zihniyet meselesidir” diye belirtti.
“KOŞULLAR İYİLEŞTİĞİNDE ANLAYACAĞIZ”
Çocuk Hakları Günü’ne ilişkin de değinen Yürek, “Koşullar iyileştiğinde biz bu günün anlam ve önemini anlayıp anacağız. Hayatımızda o zaman bu gün yer edinecek, yoksa pratikte bu günün hiçbir anlamı yok. Bunu deneyimleyerek yaşıyoruz. Bir çocuğun dayatmalara maruz bırakıldığı, öldürüldüğünü değerlendirip çözme odaklı yaklaşmamız gerekir. Cizre’de Sur’da ölen çocuklar yaşadıklarımızla bir bütündür” dedi.
7 yaşından 19 yaşına kadar 12 kez gözaltına alınan ve bir kez tutuklanan Cotkar Amara Yürek, “O yaşta cezaevine girmem, gece geç saatlerinde uyurken ev baskınlarının gerçeklemesi çok vahşiceydi” dedi.
Bugün Dünya Çocuk Hakları Günü.
Türkiye’de, sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporlara göre çocuk hakları ihlallerinin her yıl katlanarak artıyor.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Nisan 2018 verilerine göre, cezaevlerinde 12-17 yaş arasında (18 yaşından gün almamış) çocukların sayısı 2 bin 491.
Bu çocuklardan bin 719’u tutuklu, 772’si hükümlü. Bazı verilere göre ise, Türkiye’de halen 0-6 yaş grubu 800’ü aşkın çocuk anneleri ile birlikte cezaevinde bulunuyor.
Dünya ve Türkiye ölçeğinde çocuk hakları ihlallerindeki artış bölge kentlerinde de belirgin bir şekilde hissediliyor.
“O YAŞTA CEZAEVİNE GİRMEN VAHŞİCE”
Diyarbakır’da 19 yaşındaki Cotkar Amara Yürek, 7 yaşından beri 12 defa gözaltına alındı.
17 yaşındayken girdiği cezaevinden 18 yaşında çıktı.
Yürek, Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde 10 ay kaldıktan sonra tahliye edildi.
Yürek, yaşadıklarını Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı:
“O yaşta cezaevine girmem, gece geç saatlerinde uyurken ev baskınlarının gerçeklemesi çok vahşiceydi. Ailen veya çevrendekiler sana bakıyor ve yalnız olmadığını anlıyorsun ama tutuklandığında farklı bir duyguya geçiyorsun. Korku atmosferi yaşıyor, gittiğim yerlerde neler karşına çıkacak diye sürekli endişeleniyorsun. Gittiğim cezaevinde de başka çocukları gördüm ve yaşatılanların sadece bana karşı olmadığını anladım. Ve bir çocuğun asla tutuklanmaması gerektiğini fark ettim ve bu durumun hayatınızdan bazı şeyleri alıp götürüyor.”
“BÖLGEDE BİR ŞEYLERİN NORMALLEŞMESİ CİDDİ BİR SORUN”
Bir çocuk için cezaevi ortamının oldukça zor olduğuna dikkat çeken Yürek, “Gece yapılan baskınlar, gözaltına alınmak, bir çocukta zaten bir travma yaratıyor. Düşünün evde yatıyorsunuz ve baskın gerçekleştiriliyor, bundan daha kötü bir şey olabilir mi? Çocukken gözaltına alınmam aslında genel bir sorunun varlığını işaret ediyor. Yaşadıklarımın çok derinine inmeye gerek yok. A veya B kişisine yapılan bir durum değil, genel bir durum. Şu an bu bölgede bu gibi şeyler artık normalleşmiş ve ciddiyetini kaybetmiş ama kaldı ki bu durum ciddi bir sorundur. Dünya geneline bakıldığında, yaşadığımız bölgenin koşulları aslında olağan dışı koşullar. İlk çocukluk dönemine bakıldığında da bu durum görülüyor, her zaman bir yönelim var. Bu da aslında seni çocuk olarak kabul etmeyen, önünü kesmek, toplumsal durumun genelleşmiş hali. Aslında bu bir zihniyet meselesidir” diye belirtti.
“KOŞULLAR İYİLEŞTİĞİNDE ANLAYACAĞIZ”
Çocuk Hakları Günü’ne ilişkin de değinen Yürek, “Koşullar iyileştiğinde biz bu günün anlam ve önemini anlayıp anacağız. Hayatımızda o zaman bu gün yer edinecek, yoksa pratikte bu günün hiçbir anlamı yok. Bunu deneyimleyerek yaşıyoruz. Bir çocuğun dayatmalara maruz bırakıldığı, öldürüldüğünü değerlendirip çözme odaklı yaklaşmamız gerekir. Cizre’de Sur’da ölen çocuklar yaşadıklarımızla bir bütündür” dedi.
7 yaşından 19 yaşına kadar 12 kez gözaltına alınan ve bir kez tutuklanan Cotkar Amara Yürek, “O yaşta cezaevine girmem, gece geç saatlerinde uyurken ev baskınlarının gerçeklemesi çok vahşiceydi” dedi.
Bugün Dünya Çocuk Hakları Günü.
Türkiye’de, sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporlara göre çocuk hakları ihlallerinin her yıl katlanarak artıyor.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Nisan 2018 verilerine göre, cezaevlerinde 12-17 yaş arasında (18 yaşından gün almamış) çocukların sayısı 2 bin 491.
Bu çocuklardan bin 719’u tutuklu, 772’si hükümlü. Bazı verilere göre ise, Türkiye’de halen 0-6 yaş grubu 800’ü aşkın çocuk anneleri ile birlikte cezaevinde bulunuyor.
Dünya ve Türkiye ölçeğinde çocuk hakları ihlallerindeki artış bölge kentlerinde de belirgin bir şekilde hissediliyor.
“O YAŞTA CEZAEVİNE GİRMEN VAHŞİCE”
Diyarbakır’da 19 yaşındaki Cotkar Amara Yürek, 7 yaşından beri 12 defa gözaltına alındı.
17 yaşındayken girdiği cezaevinden 18 yaşında çıktı.
Yürek, Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde 10 ay kaldıktan sonra tahliye edildi.
Yürek, yaşadıklarını Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı:
“O yaşta cezaevine girmem, gece geç saatlerinde uyurken ev baskınlarının gerçeklemesi çok vahşiceydi. Ailen veya çevrendekiler sana bakıyor ve yalnız olmadığını anlıyorsun ama tutuklandığında farklı bir duyguya geçiyorsun. Korku atmosferi yaşıyor, gittiğim yerlerde neler karşına çıkacak diye sürekli endişeleniyorsun. Gittiğim cezaevinde de başka çocukları gördüm ve yaşatılanların sadece bana karşı olmadığını anladım. Ve bir çocuğun asla tutuklanmaması gerektiğini fark ettim ve bu durumun hayatınızdan bazı şeyleri alıp götürüyor.”
“BÖLGEDE BİR ŞEYLERİN NORMALLEŞMESİ CİDDİ BİR SORUN”
Bir çocuk için cezaevi ortamının oldukça zor olduğuna dikkat çeken Yürek, “Gece yapılan baskınlar, gözaltına alınmak, bir çocukta zaten bir travma yaratıyor. Düşünün evde yatıyorsunuz ve baskın gerçekleştiriliyor, bundan daha kötü bir şey olabilir mi? Çocukken gözaltına alınmam aslında genel bir sorunun varlığını işaret ediyor. Yaşadıklarımın çok derinine inmeye gerek yok. A veya B kişisine yapılan bir durum değil, genel bir durum. Şu an bu bölgede bu gibi şeyler artık normalleşmiş ve ciddiyetini kaybetmiş ama kaldı ki bu durum ciddi bir sorundur. Dünya geneline bakıldığında, yaşadığımız bölgenin koşulları aslında olağan dışı koşullar. İlk çocukluk dönemine bakıldığında da bu durum görülüyor, her zaman bir yönelim var. Bu da aslında seni çocuk olarak kabul etmeyen, önünü kesmek, toplumsal durumun genelleşmiş hali. Aslında bu bir zihniyet meselesidir” diye belirtti.
“KOŞULLAR İYİLEŞTİĞİNDE ANLAYACAĞIZ”
Çocuk Hakları Günü’ne ilişkin de değinen Yürek, “Koşullar iyileştiğinde biz bu günün anlam ve önemini anlayıp anacağız. Hayatımızda o zaman bu gün yer edinecek, yoksa pratikte bu günün hiçbir anlamı yok. Bunu deneyimleyerek yaşıyoruz. Bir çocuğun dayatmalara maruz bırakıldığı, öldürüldüğünü değerlendirip çözme odaklı yaklaşmamız gerekir. Cizre’de Sur’da ölen çocuklar yaşadıklarımızla bir bütündür” dedi.
7 yaşından 19 yaşına kadar 12 kez gözaltına alınan ve bir kez tutuklanan Cotkar Amara Yürek, “O yaşta cezaevine girmem, gece geç saatlerinde uyurken ev baskınlarının gerçeklemesi çok vahşiceydi” dedi.
Bugün Dünya Çocuk Hakları Günü.
Türkiye’de, sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporlara göre çocuk hakları ihlallerinin her yıl katlanarak artıyor.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Nisan 2018 verilerine göre, cezaevlerinde 12-17 yaş arasında (18 yaşından gün almamış) çocukların sayısı 2 bin 491.
Bu çocuklardan bin 719’u tutuklu, 772’si hükümlü. Bazı verilere göre ise, Türkiye’de halen 0-6 yaş grubu 800’ü aşkın çocuk anneleri ile birlikte cezaevinde bulunuyor.
Dünya ve Türkiye ölçeğinde çocuk hakları ihlallerindeki artış bölge kentlerinde de belirgin bir şekilde hissediliyor.
“O YAŞTA CEZAEVİNE GİRMEN VAHŞİCE”
Diyarbakır’da 19 yaşındaki Cotkar Amara Yürek, 7 yaşından beri 12 defa gözaltına alındı.
17 yaşındayken girdiği cezaevinden 18 yaşında çıktı.
Yürek, Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde 10 ay kaldıktan sonra tahliye edildi.
Yürek, yaşadıklarını Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı:
“O yaşta cezaevine girmem, gece geç saatlerinde uyurken ev baskınlarının gerçeklemesi çok vahşiceydi. Ailen veya çevrendekiler sana bakıyor ve yalnız olmadığını anlıyorsun ama tutuklandığında farklı bir duyguya geçiyorsun. Korku atmosferi yaşıyor, gittiğim yerlerde neler karşına çıkacak diye sürekli endişeleniyorsun. Gittiğim cezaevinde de başka çocukları gördüm ve yaşatılanların sadece bana karşı olmadığını anladım. Ve bir çocuğun asla tutuklanmaması gerektiğini fark ettim ve bu durumun hayatınızdan bazı şeyleri alıp götürüyor.”
“BÖLGEDE BİR ŞEYLERİN NORMALLEŞMESİ CİDDİ BİR SORUN”
Bir çocuk için cezaevi ortamının oldukça zor olduğuna dikkat çeken Yürek, “Gece yapılan baskınlar, gözaltına alınmak, bir çocukta zaten bir travma yaratıyor. Düşünün evde yatıyorsunuz ve baskın gerçekleştiriliyor, bundan daha kötü bir şey olabilir mi? Çocukken gözaltına alınmam aslında genel bir sorunun varlığını işaret ediyor. Yaşadıklarımın çok derinine inmeye gerek yok. A veya B kişisine yapılan bir durum değil, genel bir durum. Şu an bu bölgede bu gibi şeyler artık normalleşmiş ve ciddiyetini kaybetmiş ama kaldı ki bu durum ciddi bir sorundur. Dünya geneline bakıldığında, yaşadığımız bölgenin koşulları aslında olağan dışı koşullar. İlk çocukluk dönemine bakıldığında da bu durum görülüyor, her zaman bir yönelim var. Bu da aslında seni çocuk olarak kabul etmeyen, önünü kesmek, toplumsal durumun genelleşmiş hali. Aslında bu bir zihniyet meselesidir” diye belirtti.
“KOŞULLAR İYİLEŞTİĞİNDE ANLAYACAĞIZ”
Çocuk Hakları Günü’ne ilişkin de değinen Yürek, “Koşullar iyileştiğinde biz bu günün anlam ve önemini anlayıp anacağız. Hayatımızda o zaman bu gün yer edinecek, yoksa pratikte bu günün hiçbir anlamı yok. Bunu deneyimleyerek yaşıyoruz. Bir çocuğun dayatmalara maruz bırakıldığı, öldürüldüğünü değerlendirip çözme odaklı yaklaşmamız gerekir. Cizre’de Sur’da ölen çocuklar yaşadıklarımızla bir bütündür” dedi.