Temel yaşam gereksinimlerine ulaşamamak, yoksulluk, işsizlik gibi faktörler vatandaşın ruh sağlığını bozdu.
Psikiyatrist Prof. Dr. Burhanettin Kaya, yoksulluğun sosyal kırılganlığı da artıran bir durum olduğunu söyledi.
Yapılan araştırmalara göre, ekonomik kriz döneminde depresyon ve anksiyete gibi ruh sağlığı problemlerinin 2 kat artış gösterdiğini vurgulayan Prof. Dr. Kaya ‘‘Kamusal sağlık sisteminde de sorunlar var. Türkiye’de psikiyatri yatak sayıları giderek azalıyor. Hastaların, hekime ulaşmaları zorlaştı’’ dedi.
UMUTSUZLUK ARTIYOR
Prof. Dr. Kaya, şöyle devam etti: ‘‘Yoksulluk ve işsizlik sürdükçe depresyon daha da süreğen nitelik kazanıyor. İşsizlik, iş bulamamanın belirsizliği ile anksiyeteye, belirsizliğin uzamasıyla umutsuzluğa yol açıyor. Depresyonun oluşmasını daha da kolaylaştırıyor. Depresyonun varlığı ve süreğen nitelik kazanması da yol açtığı isteksizlik, karamsarlık, hayattan zevk almama, enerji azlığı, artan umutsuzluk, kendini değersiz görme gibi belirtilerle birlikte üretkenliğini azaltması, iş araması ve bulmasını giderek olanaksız hale getiriyor. İşsizlik de kalıcı bir duruma dönüşüyor. Bir kısır döngü. Yaşam amacını kaybetmek ölüm ve intihar düşüncesine ya da girişimlerinin artmasına yol açıyor. Çeşitli araştırmalar ekonomik kriz dönemlerinde depresyon ve anksiyete belirtilerinin 2 kat arttığını gösteriyor. Aynı şekilde intihar düşünce ve girişimleri de iki kat artmakta.’’
İşsizliğin giderek arttığını, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinin gerçeği yansıtmadığını vurgulayan Prof. Kaya ‘‘Artık umudunu kaybetmiş, iş aramayan, Türkiye İş Kurumu kayıtlarından düşmüş işsiz sayısı, bu sayıların en az üç katını oluşturuyor’’ dedi.
GENÇLERDE DAHA FAZLA
Türkiye’de genç işsizliğinin daha yüksek olduğunu kaydeden Kaya ‘‘Ruhsal etkilenmeler, anksiyete ve depresyon yaygınlığı bu grupta daha fazla artış göstermekte. Türkiye, intihar hızı bir önceki yıla göre en yüksek olan ülkedir. Her yıl bir önceki yıla göre daha da artmaktadır’’ dedi. Hastanelere başvuran, yardım isteyen, hastane randevu sistemlerinden randevu almaya çalışan insanların sayısı üzerinden depresyon, anksiyete bozuklukları ve birçok ruhsal bozukluğun yaygınlığının arttığını gördüklerini söyleyen Prof. Kaya, ‘‘Kurulan Toplum Ruh Sağlığı merkezleri önemlidir. Sayıları 200’e ulaştı. Sadece kronik ruh sağlığı hastalıklarına yönelik olmasına ve bağlı olduğu hastanenin semt polikliniği gibi çalışmasına rağmen etkileri çok sınırlı da olsa öneml’’ değerlendirmesini yaptı.