Europol’e göre Avrupa’da faaliyet gösteren suç örgütleri içerisinde Türkiye vatandaşları ile Türkiye kökenli göçmenler de etkin bir role sahip.
AB Komisyonu’nun talebi doğrultusunda Europol ilk kez Avrupa’daki en tehlikeli suç ağlarının haritasını çıkardı.
Rapor, AB üyesi 27 ülke ile aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 17 ortak ülkenin emniyet birimlerinden elde edilen veriler ışığında hazırlandı.
Lahey’deki Europol Genel Merkezi’nde, AB ülkelerinin yanı sıra, Türkiye ve diğer 16 ortak ülkeden irtibat görevlileri bulunuyor.
Rapordaki bulgular neler?
Europol Genel Müdürü Catherine De Bolle ve AB yetkilileri tarafından açıklanan 60 sayfalık raporda, 112 farklı ülkeden 25 binden fazla kişinin yer aldığı 821 suç ağının varlığına işaret ediliyor.
Rapora göre suç örgütlerinin yarısından fazlası uyuşturucu ticaretinde etkin, yüzde 71’i yolsuzlukla ilişkili, yüzde 68’i de şiddete başvuruyor.
Kara para aklama, kaçakçılık, insan ticareti, dolandırıcılık, gasp, vergi dolandırıcılığı ve hırsızlık gibi suçlar da Avrupa’nın güvenliğini etkileyen unsurlar arasında.
Europol’e göre, suç örgütlerinin yüzde 86’sı yasal ekonomiye sızmayı başarmış durumda.
Suç örgütleri, yasa dışı yollardan elde edilen paraları, yiyecek içecek ve emlak sektörü aracılığıyla aklıyor.
AB yetkilileri, suç örgütlerinin “kamu güvenliğine, hukukun üstünlüğüne ve ekonomiye ciddi zarar verebileceğini” vurguluyor.
Türkiye kökenli suç örgütleriyle ilgili tespitler neler?
Rapora göre, Türkiye kökenli “kilit üyeler” genellikle Belçikalı, Hollandalı ve Alman suçlulardan oluşan suç ağlarının çekirdeğini oluşturuyor.
Bu örgütleri, milliyet, ortak köken, dil, aile veya alt kültür gibi etkenler güçlendiriyor.
Bu suç örgütleri esas olarak kokain ve esrar ağırlıklı uyuşturucu kaçakçılığı ve kara para aklamayla uğraşıyor.
Suç örgütleri başlıca faaliyetlerini Belçika, Kolombiya, Ekvador, Fransa, Almanya, Hollanda, İspanya, İsveç, İsviçre ve Türkiye’de yürütüyor.
Raporda, Avrupa’ya kokain girişinin iki önemli noktası olan Anvers ve Rotterdam limanları çevresinde faaliyetlerini sürdüren “Belgo-Hollanda suç ağları”na da işaret ediliyor.
Europol, bu suç ağlarının Belçika veya Hollanda uyruklu bazı kilit üyelerinin, başta Türkiye ve Fas olmak üzere diğer ülkelerden geldiğini belirtiyor.
Europol’e göre bu örgütler AB vatandaşı olanlar hariç aynı zamanda Arnavut, İngiliz, İtalyan, Faslı ve Türk kimliğine sahip önemli üyeler bulunduruyor.
Çoğunlukla uyuşturucu kaçakçılığı ve kara para aklama ile uğraşan bu kişiler, AB içinde Belçika, Almanya , Hollanda ve İspanya’da; AB dışında ise, Birleşik Arap Emirlikleri başta olmak üzere 40’tan fazla ülkede faaliyet gösteriyor.
Europol raporuna göre, insan kaçakçılığı konusunda da Türkiye kökenli suç örgütü üyeleri aktif konumda.
Göçmen kaçakçılığı faaliyetlerine en yaygın olarak Türkiye, Irak, Moldova, Romanya, Suriye ve Ukrayna vatandaşları karışıyor.
Rapora göre, son dönemlerde AB sınırları içerisinde yaygın biçimde ve büyük miktarlarda, tamamen orijinal olmayan, sahte ateşli silahlar ele geçirilmeye başlandı.
Europol, bu sahte ateşli silahların çoğunlukla Türkiye’de üretildiğine ve daha sonra Türkiye’deki suç şebekeleri tarafından AB ülkelerine satıldığına inanıyor.
Rapora göre, Avrupa vatandaşlarına yönelik telefon ve dijital dolandırıcılık faaliyetlerinin bir bölümü de Türkiye kökenli suç örgütleri tarafından gerçekleştiriliyor.
Suç örgütleri hangi ülke vatandaşlarından oluşuyor?
Rapora göre, Avrupa’da faaliyet gösteren suç örgütlerinin büyük bölümü, Arnavutluk, Belçika, Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Polonya, İspanya, Türkiye ve Ukrayna vatandaşlarından oluşuyor.
Suç ağlarının AB uyruğuna sahip olmayan üyelerinin çoğunluğu Türkiye, Arnavutluk, Bosna Hersek, Çin, Gürcistan, İzlanda, Nijerya, Sırbistan, İngiltere ve Ukrayna’dan geliyor.
AB üyesi ülke vatandaşlarının oluşturduğu homojen suç ağlarında çoğunlukla İtalyanların yanı sıra Fransız, Polonyalı ve Romenler yer alıyor.
İtalyan mafya tarzı suç ağları genellikle yalnızca İtalya vatandaşı olan kilit üyelerin çevresinde şekilleniyor.
İtalya’nın en eski ve büyük mafyalarından ‘Ndrangheta, uyuşturucu kaçakçılığı, ateşli silah kaçakçılığı ve vergi kaçakçılığı gibi çeşitli suç faaliyetleriyle uğraşan bir suç ağı oluşturmuş durumda.
Ancak 45’ten fazla ülkede faaliyet gösteren İtalyan mafyası, çoğunlukla Belçika, Almanya, Hollanda, Malta, Romanya, İspanya, Kolombiya, İsviçre ve Amerika Birleşik Devletleri’nde de çok geniş bir erişim alanına sahip.
Bu suç örgütleri uyuşturucu kaçakçılığının yanı sıra, gasp ve şantaj, atık kaçakçılığı, sigara kaçakçılığı ve kara para aklamayla da uğraşıyor.
Romen suç örgütleri, Avrupa’da hırsızlık, motorlu taşıt suçları ve soygunlar gibi organize mülkiyet suçları ile mali yardımlarda ve KDV dolandırıcılıklarında ve cinsel istismara yönelik insan kaçakçılığı konularında aktif.
Polonya’daki örgütler ağırlıklı olarak kaçakçılık konusunda faaliyet gösteriyor.
Neredeyse her suç örgütünde İspanya vatandaşlarının bağlantısı bulunuyor.
Her 10 suç örgütü üyesinden biri Latin Amerika vatandaşı.
Pek çok suç şebekesinde Alman üyeler yer alıyor. Bu ağların kilit üyeleri arasında, başta Hollandalı, İtalyan, Polonyalı, Rus ve Türk olmak üzere 48 farklı milletten oluşan geniş bir yelpaze yer alıyor.
Raporda İtalya merkezli suç örgütlerinin yanı sıra, “Batı Balkan mafyasına” da vurgu yapılıyor.
AB yetkilileri ne diyor?
Europol Genel Müdürü Catherine De Bolle, tüm AB üyeleri ile 17 ortak ülkenin katkılarıyla hazırlanan raporu, Avrupa düzeyinde şimdiye kadar kilit suç ağları üzerine gerçekleştirilen en kapsamlı çalışma olarak değerlendirdi.
De Bolle, “Suçlular gizlilik içinde gelişirler ama biz bunu değiştiriyoruz” diyerek, suç örgütlerine, “Kim olduğunuzu, ne yaptığınızı, kiminle çalıştığınızı biliyoruz. Artık saklanamazsınız” mesajını verdi.
AB Dönem Başkanı Belçika İçişleri Bakanı Annelies Verlinden, Avrupa açısından bir kilometre taşı olan çalışmanın, toplumun güvenliğini korumaya yönelik kararlılığın bir ifadesi olduğunu söyledi.
AB Komisyonu’nun Avrupa İçişleri’nden Sorumlu Üyesi Ylva Johansson da, “Organize suç, bugün karşı karşıya olduğumuz en büyük tehditlerden biridir ve toplumu yolsuzlukla, aşırı şiddetle tehdit etmektedir. Neyle mücadele ettiğimizi bilmemiz gerekiyor” dedi.
AB Komisyonu’nun Adalet’ten Sorumlu Üyesi Didier Reynders, bu bulguların, Avrupa genelindeki adalet sistemleri ve hukukun üstünlüğü üzerinde önemli etkileri olacağını dile getirdi.
Haberin kaynağına buradan ulaşabilirsiniz