Kapasitesinin üzerinde mahpusun barındırdığı yetmezmiş gibi, cezaevlerinde çeşitli alt yapı ve sağlık sorunları yaşanıyor. Edirne’de yeni açılan L Tipi Cezaevi’nde 4 bebekli anne ile 2 hamile kadının da bulunduğu A-3 koğuşunda lağımın patlaması sonucu ciddi hastalık tehlikesi atlatıldığı öğrenildi. Mahpuslar başka bir koğuşa nakledilirken, cezaevinde yaşanan hak ihlalleri de dikkat çekiyor. Ankara Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde ise, yemek dağıtımı, temizlik, çöp toplama ve kantin işlerinde çalıştırılan adli tutukluların kaldığı koğuşta başlayan uyuz hastalığının salgına dönüştüğü belirtiliyor.
Yeni açılan Edirne L Tipi Cezaevinde geçen hafta lağımın patladığı, bebekli anneler ile hamile kadınların kaldığı A-3 koğuşundaki kadınların A-8 koğuşuna nakledildiği öğrenildi.
11 aylık oğlu ile birlikte iki aydır Edirne’de tutuklu olan ev hanımı Ayşe Karaduran, dünkü açık görüşte yaşadıklarını eşi Mehmet Akif Karaduran’a aktardı.
Mahpus yakınları, lağım patlaması sonucu oluşabilecek hastalıklara karşı endişeli olduklarını dile getiriyor.
“HER YER PİSLİKTİ, KOĞUŞTA 4 ÇOCUK 2 HAMİLE KADIN VAR”
Kronos’a konuşan Mehmet Akif Karaduran, “Geçen hafta çarşamba akşamı lağım patladığı için koğuşları değiştirmişler. Eşim, ‘Her yer pislikti, apar topar bizi diğer koğuşa aldılar’ dedi. Yeni geçtikleri koğuşta televizyon, çamaşır makinesi gibi hiçbir şey yok. Ayşe’nin olduğu koğuşta 3 erkek, 1 kız çocuğu, 2 de hamile kadın varmış” dedi.
Cezaevinde insani şartların çok kötü olduğunu vurgulayan Karaduran, kargoyla gönderilen kitapların ve kıyafetlerin mahpuslara çok geç teslim edildiğini, nakilde sorunlar olduğunu, açık görüşte de psikolojik işkenceye maruz kaldıklarını belirtti.
‘AÇIK GÖRÜŞTE YAN YANA OTURTMUYORLAR’
Akif Karaduran’ın açıklamaları şöyle:
“Kargoyla kitap gönderiyoruz, ancak bir ayda teslim ediliyor. Mahkumların talep ettikleri kıyafet kitap gibi ihtiyaçları çok geç teslim ediliyor, bu durumdan herkes mustarip. Açık görüşlerde oturum düzeninde eşimle karşı karşıya oturtuyorlar asla yan yana oturtmuyorlar. Resmen işkence ediyorlar, yan yana oturamıyoruz, izin vermiyorlar. Eşim geçen ay nakil dilekçesi yazdı, henüz nakledilmedi, bu ay yine yazacak. Hatay’dan Edirne’ye git gel maddi manevi külfet oluyor. Cezaevinde şartlar çok kötü. Murat ilk adımlarını cezaevinde atmış. Artık yürümeye başlamış, bu sefer de beni tanımadı.”
SİNCAN’DA UYUZ SALGINI
Ankara Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde, yemek dağıtımı, temizlik, çöp toplama ve kantin işlerinde çalıştırılan adli tutukluların kaldığı koğuşta başlayan uyuz hastalığının salgına dönüştüğü belirtiliyor.
Mezopotamya Haber Ajansı’nın haberine göre; salgına dair ilk süreçte açıklama yapmayan hapishane idaresi, herhangi bir önlem de almadı. Haftalık olarak tutuklulardan çamaşır filesi toplayan gardiyan, “Cezaevinde uyuz salgını var. İsterseniz kıyafetlerinizi vermeyin. Sonuçta tüm kıyafetler aynı makinada yıkanıyor” dedi. Salgına ilişkin herhangi bir önlem alınıp alınmadığı sorulan gardiyan, “Şu an için çamaşır uyarısı dışında bir önlemimiz yok” yanıtı verdi.
Bu süreçte sırtında yara çıkan bir tutukluya ise götürüldüğü Sincan Cezaevi Kampüs Hastanesi’nin cildiye bölümü doktoru tarafından sadece yaraya bakılarak test yapılmadan uyuz teşhisi konuldu. Bu tutuklu ve koğuşundaki diğer kişiler, 1 hafta karantinada tutularak hiçbir aktiviteye çıkartılmadı. Ardından yapılan testte uyuz olmadığı ortaya çıktı. Tutuklu, kendisine test uygulamadan teşhis koyan doktor hakkında suç duyurusunda bulundu.
Ortaya çıkan salgına rağmen hapishane idaresinin hijyene dikkat etmediği de belirtiliyor. Tutuklulara hijyen malzemesi vermeyen idare, kantinde de sınırlı sayıda ürünü (çamaşır suyu, bulaşık-çamaşır deterjanı) fahiş fiyata satıyor.
Ajansın aktardığına göre; tabip odası ve insan hakları örgütlerine çağrıda bulunan tutuklular, konunun soruşturulmasını ve hijyenik bir ortamın sağlanması için hapishaneye heyet gönderilmesini talep etti.