2019-2021 yılları arasında önce Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’de sınır ötesi operasyonu, sonraysa Doğu Akdeniz’deki hareketlilik nedeniyle önemli gerginliklere sahne olan Ankara-Paris ilişkileri, son dönemde karşılıklı atılan adımlar ve Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ile bağları yeniden canlandırma arayışları sayesinde normalleşme sürecine girdi.
Türkiye’de seçimlerin sonlanmasının ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AB ile ilişkilerde yeni bir sayfa açma niyetini gündeme getirmesi, Ankara’nın hem Brüksel hem de Paris ve Berlin gibi AB’nin önde gelen başkentleriyle daha yoğun bir süreci başlatacağının işareti olarak görülüyor.
Bu kritik dönemde Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Ankara’da görev süresi dolan Hervé Magro yerine 2020’den yana Elysée Sarayı’nda Avrupa ve Türkiye’den sorumlu danışman olarak görev yapan Isabelle Dumont’u Mayıs ayında Türkiye Büyükelçisi olarak atadı.
Dumont, bu hafta içerisinde Ankara’ya varacak ve AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güven mektubunu sunduktan sonra resmi görevine başlayacak.
İyi derecede Türkçe konuşuyor
Dumont, Türkiye’ye yabancı bir diplomat değil. 2011-2013 arasında Ankara Büyükelçiliği’nde görev yapan Dumont, iyi derecede Türkçe konuşuyor. Fransa dışişlerinin parlak diplomatları arasında gösterilen Dumont, 500 yıla dayanan Türk-Fransız diplomatik ilişkiler tarihine bir tarafın diğerinin başkentine atadığı ilk kadın büyükelçi olarak geçti.
Ankara’daki ilk görevinin ardından Paris’e dönen ve Dışişleri Bakanlığı’nda Rusya ve Doğu Avrupa Müdür Yardımcısı olarak çalışan Dumont, 2015’te Ukrayna’ya 2019’da da Kıbrıs’a büyükelçi olarak atandı.
Macron’un danışmanlığı sırasında özellikle Türkiye ile yaşanan gerilimlerin yönetilmesinde ve iki cumhurbaşkanı arasında video konferans ve uluslararası toplantılar marjında yüz yüze görüşmelerin gerçekleşmesinde önemli rol oynadığı bilinen Dumont, görevi sırasında Ankara’da muhataplarıyla temaslarda bulunmuştu.
Fransa ile aynı dönemde Türkiye de Paris Büyükelçiliği’nde görev değişikliği yaptı. AKP’li Cumhurbaşkan Erdoğan imzasıyla bahar aylarında yayımlanan kararnameye göre, 2021’den bu yana Paris Büyükelçisi Ali Onaner’in yerine halen Türkiye’nin Bratislava Büyükelçisi olarak görev yapan Yunus Demirer atandı.
Gündemde ikili işbirliği, Türkiye-AB süreci ve bölgesel çatışmalar var
Diplomatik kaynaklara göre, Ankara-Paris ilişkileri, ileriki dönemde ikili işbirliği, Türkiye-AB süreci ve bölgesel çatışmalar kapsamında yoğunluk gösterecek.
Bir önceki büyükelçi Magro, Türkiye’den ayrılmadan önce Türk basınına verdiği son demeçte özellikle Türkiye-AB ilişkilerine vurgu yapmış ve “Türkiye, Avrupa Birliği için vazgeçilmez bir ortaktır” demişti. Magro, “Önümüzdeki haftalarda yeni bir sayfanın açılmasını temenni ediyorum” ifadesini kullanarak da Ankara-Brüksel arasında sonbahardan itibaren artacak olan temaslara dikkat çekmişti.
AB’nin dış politika ve güvenlik yüksek temsilcisi Josep Borrell’in ileriki dönemde AB’ye sunacağı Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğine ilişkin rapor ileriki dönemde oluşturulacak işbirliğinin zeminini oluşturacak. Ancak diplomatik kaynaklar, Türkiye’de insan hakları ve demokratikleşme konusundaki gerilemenin seçim sonrası süreçte de devam etmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının uygulanmaması gibi nedenlerden dolayı yeni işbirliği çerçevesinin tam üyelik perspektifini içermesinin beklenmediğini kaydediyorlar.
Bu kapsamda, Fransa’nın önem verdiği konular arasında ise 2019-2020 döneminde yaşanan türden yeni bir Doğu Akdeniz bunalımının tekrar etmemesi.
Macron’un Erdoğan ile NATO Zirvesi sırasında yaptığı görüşme sırasında konuyu gündeme getirdiği ve hatta Kıbrıs sorununun çözümü için Paris’in devreye girebileceği önerisini dile getirdiği kaydediliyor.
Erdoğan’ın Kıbrıs sorununun çözümü açısından geçen döneme oranla daha yumuşak mesajlar vermesi hem Paris hem de diğer AB başkentlerinde dikkat çeken bir gelişme olarak görülüyor.
Ukrayna, Karabağ, Suriye ve Libya
Fransa ile Türkiye arasında ileriki dönemde yapılacak temaslar, her iki ülkenin de çıkarı ve ilgisinin bulunduğu çatışma içeren bölgelerdeki gelişmeleri de kapsayacak. Bu konuların başında, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi ve küresel etkileri geliyor.
Diplomatik kaynaklar, iki ülkenin politikalarının genel anlamıyla uyumlu olduğunu, özellikle Ankara’nın tahıl koridorunun yeniden uzatılması için yaptığı girişimlerin Paris tarafından da olumlu karşılandığını kaydediyorlar. Bu süreçte Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğini daha fazla geciktirmemesi, Litvanya’da varılan uzlaşı kapsamında Ekim ayından itibaren gerekli onay sürecini başlatması Fransa’nın beklentileri arasında.
Fransa ve Türkiye arasında görüş ayrılıklarının yoğun olduğu çatışmalı alanlar ise Dağlık Karabağ, Suriye ve Libya olarak sıralanıyor. Türkiye, Dağlık Karabağ konusunda Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanan son gerilimde tamamen Bakü’nün yanında yer alırken Fransa ve AB, Bakü’ye bölgede insani sorun yaratabilecek adımlardan uzak durma çağrısında bulundu. Fransa, Türkiye’den Bakü ile Erivan arasında kapsamlı bir barış antlaşması sağlanması için Azerbaycan üzerindeki etkisini kullanmasını istiyor.
Macron, Türkiye’ye gelecek mi?
İkili ilişkilerin geleceği açısından merak edilen diğer bir konu Fransa’dan Türkiye’ye cumhurbaşkanı düzeyinde yıllardır yapılmayan resmi ziyaretin Macron tarafından gerçekleştirilip gerçekleştirilmeyeceği.
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daveti üzerine 2022 içerisinde böyle bir ziyaretin gerçekleştirilmesine ilişkin ön çalışmalar yapılmış ancak tarafların ziyaretin sonuçlarına ilişkin ortak bir zeminde buluşamamaları nedeniyle askıya alınmıştı.
Paris, Macron’un olası bir Türkiye ziyaretinin sembolikten öte bir anlam taşıması için bazı somut gelişmeleri hedeflemesi gerektiğini öngörüyor. Macron’un Türkiye’ye tek ziyareti 2018’de Suriye konulu bir toplantıya katılım vesilesiyle gerçekleşmişti. İki taraf arasındaki son devlet başkanı düzeyindeki ziyareti 2018’in Ocak ayında AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan yapmıştı.