Almanya, ülkenin doğusunda küçük bir kasaba lisesindeki iki idealist öğretmenin, öğrencilerini aşırı sağcı faaliyetlerine karşı nasıl korumaya çalıştığını ve tüm çabalara rağmen sonunda yaşanan başarısızlığı konuşuyor.
Almanya’da eğitim verdikleri okulda aşırı sağcı faaliyetlere karşı etkili bir mücadele veren iki öğretmen, yoğun baskı üzerine yaşadıkları küçük kasabayı terk etmek zorunda kaldı.
Associated Press (AP) konuya dair yayınladığı haberinde, Almanya’nın doğusunda küçük bir kasaba lisesindeki iki idealist öğretmenin, öğrencilerini aşırı sağcı faaliyetlerine karşı nasıl korumaya çalıştığını ve tüm çabalara rağmen sonunda yaşanan başarısızlığı aktardı.
Göçmen sınıf arkadaşlarını dövmekle tehdit eden öğrencilere tavsiyelerde bulunan ve Almanya’nın Nazi geçmişi hakkında daha fazla eğitim vermeye çalışan bu iki öğretmen, karşılıklı saygı ve anlayışı geliştirme adına konuşma yapmak üzere okula siyahi bir rap müzisyenini bile davet etti.
Burg kasabasındaki Mina Witkojc lisesinde eğitim veren Laura Nickel ve Max Teske isimli öğretmenler hiç kimseden gerekli desteği görmedikleri şikayetiyle, okuldaki kendileri için “gözdağı” olarak tanımladıkları atmosferi kasabadaki yerel gazetede yayımlanan açık bir mektupla gündeme getirme yolunu seçti.
Almanya Başbakanı Scholz: Aşırı sağcı AfD, yine daha önceki konumuna gerileyecek
Öğrencilerin birbirlerini Nazi selamı ile selamladıkları, sıralarına gamalı haç çizdikleri ve koridorlarda ırkçı sözlerle şarkılar söyledikleri şikayetinde bulunan öğretmenler, kaleme aldıkları ortak mektupta, “Bu okulda aşırı sağcı öğrenci ve öğretmenlere karşı açıkça mücadele eden öğretmenler ve öğrenciler, güvenliklerinden endişe ediyor. Bu yaşanan sorun tanınmalı ve bununla açıkça mücadele edilmeli. Okullar herkes için korkusuz, açık fikirli ve güvenli yerler olmalı. Okullar kesinlikle demokrasi düşmanlarına yuva olamaz.” ifadesini kullandı.
Bu lisede İngilizce ve tarih öğretmenliği yapan Nickel ile matematik ve coğrafya öğretmeni olan Teske, ortak eylem çağrılarına destek alamazken, bir grup velinin tepkisi ise gecikmedi.
İmzasız bir ebeveyn grubundan gelen bir mektup, bu öğretmenlerin işten çıkarılmalarını talep ederken, lisenin yakınındaki elektrik direklerine resimli çıkartmalar ve “Berlin’e defolun” yazılı etiketler yapıştırıldı. Sosyal medyada ise kimliği belli olmayan bir kişi onları öldürmek istediğini bile ima etmekten kaçınmadı.
Meslektaşlarından, okul müdüründün ve yerel yöneticilerden bekledikleri desteği alamayan ve cesaretleri kırılan Nickel ve Teske, iki hafta önce eğitim yılı sona erdiğinde Berlin’in güneydoğusunda başkente 116 kilometre uzaklıktaki bu kasabadan ayrılma kararı aldı.
Bu lisede dört yıl çalışan 34 yaşındaki Nickel ile yine burada üç yıl öğretmenlik yapan 31 yaşındaki Teske Associated Press’e verdikleri ortak röportajda, “aşırı sağcıların radikal açıklamaları, eylemleri, sloganlar, homofobi ve cinsiyetçilik bu okulda her gün görülen davranış biçimleriydi.” diyerek rahatsızlıklarını dile getirdi.
AP’nin öğretmenlerin istifaları hakkında yorum yapma taleplerine ne okul ne de yerel okul yetkilisi yanıt verdi.
Ancak Teske ve Nickel’in başından geçenler Almanya’nın başkenti Berlin’de aşırı sağın eski Doğu Almanya’nın bazı bölgelerinde pek çok kişinin düşündüğünden çok daha fazla güç kazandığı endişesini uyandırdı.
Uzmanlar, özellikle Burg’un bulunduğu Brandenburg eyaletinin güneyinde, FC Energie Cottbus futbol takımının dövme salonları, gece kulüpleri, gençlik grupları ve taraftar kulüplerinden oluşan bir şebekenin, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin slogan ve ideolojisinin bu bölgede güçlü bir biçimde yaymaya çalıştığı uyarısında bulunuyor.
Brandenburg eyaletinin iç istihbarat servisi temmuz ayı başında, AfD’nin 14 yaş ve üstü destekçilerine yönelik kolu olan “Almanya için Genç Alternatif”i özellikle radikal bir grup olarak tanımladı ve bu derneği aşırı sağcı bir grup olarak resmi gözetim altına aldığını kamuoyuna açıkladı.
Kasabayı terk etmek zorunda kalan öğretmenleri yeterince desteklemediği için eleştirilen bu eyaletin Eğitim Bakanlığı ise geçen hafta, yetkililerin Instagram’da öğretmenleri tehdit ettiğinden şüphe duyulan bir gencin kimliğini tespit ettiklerini duyurdu.
Almanya’da aşırı sağcılar, ırkçılık ve antisemitizme karşı çalışıp, insan haklarını desteklemek için kurulan Amadeu Antonio Vakfı İcra Direktörü Timo Reinfrank, AP’ye verdiği açıklamada, Brandenburg eyaletinin Nazilerin yuvası olarak ilan edilen “bir korku bölgesi” haline geldiği saptamasında bulundu.
Reinfrank, AfD’nin on yıl önce kurulmasından önce de aşırı sağın aktif olduğu bu bölgeye iyi bilenler için bu gelişmelerin şaşırtıcı olmadığına dikkat çekti.
Yöneticiliğini yaptığı “Amadeu Antonio” isimli vakfın adı, 1990 yılında Brandenburg’un Eberswalde kasabasına beysbol sopalı yaklaşık 50 gençten oluşan bir grubun saldırmak için siyahi göçmenleri aramaya gittiğinde dövülerek öldürülen Angolalı bir sözleşmeli işçinin anısına saygı adına verilmişti.
2013 yılında kurulan AfD, göçmen karşıtı bir platformda yürüttüğü kampanyanın ardından ilk olarak 2017’de Alman Parlamentosu’na temsilci gönderdi.
Son anketler, partinin ülke çapında desteğinin rekor düzeyde artarak yaklaşık yüzde 20’lik bir oy potansiyeline sahip olduğunu ortaya koyuyor.
Almanya’da aşırı sağın güçlenmesinin nedenleri
Almanya’da aşırı sağın güçlenmesinin farklı nedenleri bulunuyor.
1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasına kadar komünist bir diktatörlükle yönetilen Doğu Almanya’da yaşayanların birçoğu 1990’daki birleşmenin ardından işini kaybetti.
Burada yaşayanlar, ülkenin batısındaki Almanlara kıyasla kendilerini ikinci sınıf vatandaş gibi hissettiklerini hala gizlemiyor.
Konuyla ilgilene uzmanlar, AfD’nin Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden bu yana Covid salgını ve 1,2 milyon Ukraynalı mülteci akınını “bize karşı onlar” söylemini desteklemek ve karmaşık sorunlara basit gibi görünen cevaplar sunmak için fırsat olarak kullandığı görüşünde.