Kılıçdaroğlu, Habertürk’ün sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
”(Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’la uzlaşı arayışı) Yarın 11.00’de açıklayacağız. Temel konu olarak sığınmacılar, terör, Anayasa’nın ilk 4 maddesi, 66 maddesi, yolsuzluklar var. Bütün bunlar konuşuluyor. Hangi konularda uzlaşma sağladığımızı zaten kamuoyu bilecek. Anlaşma hemen oturduk imzaladık değil. Görüşmeler devam ediyor.
(Sinan Oğan’ın Erdoğan’ı destekleme kararı) Size destek verenler köleleriniz değil ki. Onlara “Anayasa’nın ilk 4 maddesini değiştirecek kişilerin yanında yer almayacağım, 66. maddeyi değiştirmeyeceğim” dediniz. Böyle bir toplum yok, olamaz da zaten. Sayın Oğan cumhur ittifakını destekleme yolunda karar aldı. Siyasette bir kişi durduğu yeri bilmeli. Siz topluma neleri vaat ettiniz? Şimdi hangi gerekçeyle vazgeçtiniz. Sade bir vatandaş olarak, hele hele oy veren vatandaş olarak bilmek isterim.
Doğrusunu isterseniz birinci turda sonuç alacağımızı düşünüyordum. İki taraf da beklenen sonucu alamadı. Şimdi iki lider var. Ve tek bir oy pusulasında iki kişi var. Seçimin ötesinde bu bir referandum. Siz Anayasa’nın ilk 4 maddesini değiştirmek isterseniz Erdoğan’a, buna karşı iseniz Kılıçdaroğlu’na vereceksiniz. Kadın haklarının kısıtlanmasını istiyorsanız Erdoğan’a vereceksiniz. Yeni sığınmacılar da gelsin, sayıları 10 milyon yapacağım diyorsanız Erdoğan’a oy vereceksiniz. Hayır ben sığınmacıları en geç iki yıl içinde göndereceğim diyorsanız Kılıçdaroğlu’na oy vereceksiniz. Ekonomide istikrarsızlık devam etsin, fakir fukara kitle olarak daha da büyüsün diyorsanız Erdoğan’a oy vereceksiniz. İkinci tur seçim değil bir referandum haline gelmiştir. Olay bir referandum olayı. Türkiye’nin beka sorunudur. Bu çerçevede bakmak gerekiyor.
(Erdoğan montaj video paylaşması) Biz hiçbir zaman seçim kampanyasını bu kadar kara ve lekeli olduğunu hiç düşünmedik. Aklımın ucundan bile geçmedi. Şu aklınıza gelir miydi Allah aşkına! Efendim sen teröristlerle berabersin. Dün akşam TRT’de ne söyledi? Kandil’de ortak bir şeyler yapmışız. Görüntüler mi çıkmış, öyle bir şey söyledi. Sözde kampanya yapmışız. Ondan sonra gazeteci arkadaş “Anlayamadım” diyor. Sonra montajlı falan. Vicdanı, ahlakı, erdemi ve inancı olan herkese soruyorum. Nasıl olur da beni Kandil’le, gideceğim de ortak program, video, görseller… Sahte video üreten kişiye ne denir? Sahtekar denir değil mi? Devletin cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan bir kişi nasıl sahtekarlık yapılabilir. Allah’a sığınıyorum. Bu kadar iftira, düzeysizlik Cumhuriyet tarihinde hiçbir zaman olmadı. Keşke karşıma gelse de “Yemin et” derim, “Allah’a inanıyorsun yemin et” derim. Niye iftira atıyorsun? Kandil’in anahtarı senin cebinde. Telefonlar senin cebinde. Beni suçluyorsan karşıma çıkacaksın karşıma. Kendini erkek olarak görüyorsan erkek olarak karşıma çıkacaksın. Nedir bu rezalet. Biz bunu hiç düşünmedik. Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan kişinin bu kadar alçalacağını hiç düşünmedik.”