Türkiye’deki cezaevlerinde yaşanan insan hakları ihlalleri ve hukuksuzluklara her geçen gün yenileri ekleniyor. Mesleğini yaptığı için tutuklanan Avukat Turan Canpolat, rejimin hukuksuzluğuna maruz kalan isimlerden sadece biri. 27 Ocak 2016’da, yani sözde darbe girişiminden yaklaşık 6 ay önce tutuklandı. Tutuklanma gerekçesi ise Hizmet Hareketi soruşturmaları kapsamında gözaltına alınan müvekkilini ‘savunması’ydı. Yani Canpolat, ‘mesleğini icra ettiği’ gerekçesiyle tutuklandı.
Hukuksuzluklar bununla sınırlı kalmadı. Cezaevinde olduğu sırada 15 Temmuz sözde darbe girişimi sonrası hakkında ‘darbeye teşebbüs’ten de soruşturam açıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ‘saçmalığı’ fark etmesi üzerine suçlama yeniden ‘örgüt üyeliğine’ dönüştürüldü. Malatya ve Ankara’da hakkında açılan iki dosya da birleştirilen Canpolat, silahlı terör örgütü üyeliğiyle iddiasıyla 10 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Turan Canpolat, 7 yılı aşkın bir zamandır Elazığ 2. No’lu Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu. Yatarı geçtiğimiz yıl temmuz ayında tamamladı. Denetimli serbestlik hakkı kapsamında tahliye edilmesi gerekiyordu. Ancak cezaevi yönetimi Canpolat’ı keyfi olarak tutuyor, tahliye etmiyor.
Kızı Leyla Canpolat şunları söylüyor:
Babam kumpas bir davayla Ocak 2016’dan beri cezaevinde. Darbe girişimi esnasında cezaevinde olan babama ‘darbeye teşebbüsten’ bile dava açtılar. Sonra hatalarını anlayıp o suçlama yapılmamış gibi davrandı ve örgüt üyeliğinden yargıladılar, ceza verdiler. Şimde de yatarı bittiği halde tahliye edilmiyor.
İşte tam da bu sepepten dolayı Adalet Bakanlığı, cezaevi yönetimi ve savcılığın el birliğiyle Elazığ T tipi Cezaevi’nde esir babam. Normalde denetimli serbestlik hakkı var. Temmuz 2022’de denetimlik hakkını kazandı. ‘İyi hal’ raporu var. Hepsi el birliğiyle bu hakkı gasp ediyor.Babamın konuyla ilgili vermiş oludğu dilekçeleri bile hasır altı ediyorlar.
Kısaca babamın denetimli serbestliği verilmeyerek esir tutulmaktadır. Son olarak şunu söyleyeyim; hukuk uyur ama asla ölmez.