Kaşıkçı’yla ilgili soruşturma ve yargılama sürecinde görev alan iki yargı mensubundan, soruşturmayı yürüten Savcı Hasan Yılmaz, dosyanın kapatılmasına onay veren Adalet Bakan Yardımcısı olurken; dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan ise, AYM’ ye yapılan başvuruyu görüşecek heyette AYM Üyesi olacak. Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz’in avukatı Gökmen Başpınar, “ilk soruşturmayı yürüten kişinin, nihai kararı verecek mahkemede bulunmaması gerekir” dedi.
İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda 2018’de yaşanan cinayetle ilgili başlatılan yargılama süreci yeni boyut kazandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca cinayetle ilgili hazırlanan ve Suudi Arabistan uyruklu 26 şüphelinin yargılandığı dava devam ederken, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi 31 Aralık 2021’de davanın durdurulması ve dosyanın Suudi Arabistan’a devrine karar verdi.
Aynı dönemde cinayet şüphelilerinin tamamının Suudi Arabistan uyruklu olması nedeniyle Türkiye, Riyad yönetimine adli yardımlaşma talebini iletti. Ancak Suudi Arabistan makamları, şüphelilerin bir bölümünün ülkede yargılandığı gerekçesiyle talepleri geri çevirdi.
İki ülke arasında adli yardımlaşma anlaşması olmaması nedeniyle yargılamanın Türkiye’deki süreci “dava dosyasının devri” ile noktalandı.
Bunun üzerine Kaşıkçı’nın nişanlısı yeni bir süreci başlatan başvuruları yaptı. Önce, Cengiz’in avukatı Gökmen Başpınar tarafından üst mahkemeye yapılan itiraz reddedildi. Ardından dosya, kanun yararına bozma istemiyle Adalet Bakanlığı’na gönderildi.
Ancak, bakanlıkta yapılan incelemede, Cengiz’in avukatının istemi reddedildi. Adalet Bakan Yardımcısı Hasan Yılmaz imzasıyla Mayıs 2022’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilen yazıda, kanun yararına bozma yoluna gidilmediği belirtildi.
Cengiz ve avukatı, son olarak süreci Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Anayasa Mahkemesi, 18 Ocak 2023’te Adalet Bakanlığı’na gönderdiği yazıyla Kaşıkçı cinayetinin süreciyle ilgili bilgi talebinde bulundu.
Başkan’ın şerhi yok!
Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanlığı, 14 Şubat 2023 tarihli yazıyla süreç hakkında detaylı bilgileri Anayasa Mahkemesi’ne gönderdi. Daire Başkanı Hacı Ali Açıkgül imzasıyla gönderilen 12 sayfalık yazıda, Kaşıkçı’nın İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’na girmesinin ardından bir daha haber alınamamasıyla başlayan süreç anlatıldı.
Aynı yazıda, İstanbul’da devam eden mahkeme süreci çerçevesinde İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yürütülen yargılama ile sonrasında verilen yargılamanın durdurulması ve dosyanın devri kararının yanı sıra söz konusu karara yapılan itirazın değerlendirilediği İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararına yer verildi. Ancak, kamuoyu gündemine geldiğinde tartışma yaratan ve 12. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Nimet Demir’in “şerhi”ne yazıda yer verilmemesi dikkati çekti.
“Bağımsız yargılama yapıldı”
Adalet Bakanlığı, soruşturma ve yargılama sürecinin “bağımsız” biçimde gerçekleştirildiğini açıkladığı yazısında şu görüşe yer verdi:
“Söz konusu mevzuat ve içtihatlarla uyumlu olarak somut başvuruda, soruşturma ve yargılama makamları olayı öğrendiği ilk andan itibaren bütün delilleri toplamış ve muhafaza altına almışlardır. Soruşturmalar, Cumhuriyet Savcısı’nın gözetim ve denetimi altında bağımsız olarak yürütülmüştür. Başvurucu, müşteki ve müdahil olarak soruşturma ve kovuşturma sürecine en başından itibaren katılım sağlamış, savcılık ve yerel mahkemeler önünde iddialarını dile getirebilmiş ve kanun yollarından faydalanabilmiştir. Böylelikle başvurucu, usuli güvencelerden yararlanarak yargılama süreçlerini etkin katılım sağlayabilmiştir.”
“Yargılama işlemi sürüncemede kalmasın”
Adalet Bakanlığı yazısında, dava dosyasının Suudi Arabistan’la Türkiye arasında ikili adli yardımlaşma anlaşmaması bulunmaması ve yargılamanın sürüncemede kalmaması nedeniyle “uluslararası teamül hukuku kuralları ve karşılıklılık ilkesi” temelinde devredildiği yinelendi.
Bakanlık yazısında şöyle denildi:
“Yargılama makamları tarafından usulüne uygun olarak sanıkların iadesi talep edilmiş, ancak Suudi Arabistan Krallığı makamları sanıkların iadesi taleplerine olumlu yaklaşmamıştır. Ayrıca savcılığın ve ağır ceza mahkemesinin taleplerine istinaden sanıklar hakkında İnterpol Genel Sekreterliği’nce kırmızı bülten çıkarılmış ancak yakalanmaları mümkün olmamıştır. Bu nedenlerle yargılama işlemlerinin sürüncemede kalmaması amacıyla kanunda şartları belirtilen yargılamanın devri hususu adli makamlarca değerlendirilmiştir. Suudi Arabistan krallığı adli mercilerinden gönderilen ve İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi ile paylaşılan yargılama dosyasına ilişkin bilgi – belgeler ile mahkeme kararları yargılama makamları tarafından incelenmiş ve 6706 sayılı kanunun 24. maddesinde belirtilen yargılamanın devrine ilişkin şartların oluştuğuna kanaat getirilerek dosyanın devredilmesine karar verilmiştir.”
Avukatın görüşü: Cinayet siyasi; milli gemenlik hiçe sayıldı
Adalet Bakanlığı’nın yazısına karşılık, Kaşıkçı’nın nişanlısı Cengiz avukatlığını yürüten Gökmen Başpınar, Anayasa Mahkemesi’ne 11 sayfalık karşı görüş sundu.
Başpınar, soruşturma sırasında yaşanan aksaklık ve eksikliklerine yer verdiği görüşünde Kaşıkçı’nın öldürülmesinin siyasi olduğunu savundu.
Başpınar karşı görüşünde şöyle dedi:
“Soruşturma aşamasında tespit edilen 24 kişilik timin, özel jetlerle, uçaklarla ülkemize rahat bir şekilde geldiği, İstanbul’da birlikte otellerde konakladıkları ve planladıkları korkunç bir operasyon ile maktül Cemal Kaşıkçı’yı ortadan kaldırdıktan sonra ülkemizi yine hiçbir engelle tedbirle karşılaşmadan rahat bir şekilde yine tim olarak terk ettikleri dosyadan açıkça anlaşılmaktadır.”
“Dosya alelacele devredildi”
Türkiye’nin defalarca adli yardımlaşma talep etmesine karşın yanıt alamadığını vurgulayan Başpınar, “Defalarca adli yardımlaşma talep edilmişse de; Suud makamları, Türk makamları ile hiçbir bilgi ve belge paylaşmamış, bu taleplere karşılık vermemiş ve hatta günlerce delillere ulaşılmasını engellemiştir.
Ne zaman ki Suud makamlarına dosyanın devri güvencesi verildiğinde Suud mahkemeleri yıllar önce karar verdiğini dosyanın kendilerini devri ile kırmızı bülten kararlarının kaldırılması ile adli yardımlaşmayı kabul etmiştir. Ne yazık ki Suud makamlarının dosyayı açık bir şekilde kapamaya çalıştığı, delilleri kararttığı böylesi aşikar iken milli egemenliğimiz hiçe sayılarak dosya Suud makamlarına alelacele devredilmiştir” dedi.
“Dosyadaki ilginç tesadüf”
Avukat Başpınar, soruşturmayı yürüten Savcı Hasan Yılmaz’ın Adalet Bakan Yardımcısı olarak kanun yararına bozma talebine olumsuz yanıt veren isim; soruşturmadan sorumlu dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan’ın ise, dosyanın görüşüleceği Anayasa Mahkemsi’nde üye olduğuna dikkati çekti.
Başpınar, “İlk soruşturmayı yürüten kişinin nihai kararı verecek mahkemede bulunmaması gerekir. Dünya üzerinde bu böyledir. AİHM’in tüm içtihatlerinde de bu vardır. Dosya üzerinde adil bir karar verişmesi için Fidan’ın çekilmesi gerekir” dedi.