HDP Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, “Değerli iktidar milletvekilleri, ‘Ebu Zer gelip Muaviyeleşmeyin’ diyen Ali Şeriati’nin öğüdünü dinleyin derim” dedi.
HDP, TBMM Genel Kurulu’nda, daha önce TBMM Başkanlığı’na sunulan ve “hapishanelerde büyüyen çocukların ve ebeveynlerinin yaşadığı hak ihlallerinin araştırılması” konulu araştırma önergesinin gündeme alınmasını önerdi.
ANKA’nın aktardığına göre öneri üzerine söz alan HDP Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, şunları söyledi:
“Türkiye’de cezaevlerindeki sayı her geçen gün artıyor. Tabii, bu sayı artarken hükümlü ve tutuklu kadınların da sayısı artıyor. Tabii, buna bağlı olarak da yine, cezaevlerinde çocukların ve yine, bebeklerin sayısında da artış gözlemlenmekte ancak buna dair Adalet Bakanlığının 2018’den beri bir veri paylaşmama durumu söz konusu. En güncel veri olarak Kasım 2019 yılına ait, Hak İnisiyatifinin paylaştığı bir rapor var. Bu rapora göre, 780 çocuk anneleriyle birlikte cezaevinde ancak dediğimiz gibi, Adalet Bakanlığı verilen soru önergelerine ilişkin de yine, 0-6 yaş arasındaki çocukların sayısını paylaşmamakta.
“11 YAŞINDA LÖSEMİ HASTASININ ANNE VE BABASI CEZAEVİNDE”
Bebekler, çocuklar cezaevinde güneş ışığından mahrum, rutubetli odalarda yaşamak zorunda kalıyor ve yine gelişimleri için gerekli koşullar cezaevlerinde sağlanamıyor. Basına da yansıdığı üzere çocuğunun altını bir hafta boyunca naylon poşetle bezlemek zorunda kalan anneler var; yine, çocuğu ranzadan düşen anneler var. Tabii, cezaevinde bu ihlallerle, bu koşullarla karşı karşıya kalan çocuklarla birlikte yine cezaevinin dışında annesi-babası cezaevinde olan ağır hasta çocuklar da söz konusu. Bugün birkaç ismi sizinle paylaşmak istiyorum: Hakan Dağdeviren, 11 yaşında, lösemi hastası, anne babası cezaevinde. Yine hatırladığınız üzere, Elif Nur Tiftik, 6 yaşında, Eskişehir’de o kötü koşullarda annesi-babası cezaevindeyken hayatını kaybeden bir çocuk.
Bu fotoğrafı paylaşmak istiyorum: Değerli milletvekilleri, 8 yaşındaki Ahmet Burhan Ataç, babası cezaevindeydi ve kanser tedavisi görüyordu, toplumun tüm taleplerine rağmen baba sadece 1 defa çocuğuyla görüştürüldü ve son gün durumu ağırlaşan Ahmet ‘Baba… Baba…’ diyerek hayatını kaybetti. Bu olay aslında karşı karşıya kaldığımız vicdansızlığın da bir göstergesi. Tabii, bununla birlikte hâlen bu vicdansızlıklar, hukuksuzluklar devam ediyor.
Şu 2 fotoğrafı size göstermek istiyorum: Bir tarafta hayatını kaybeden, ‘Baba… Baba…’ diyerek kaybeden Ahmet ve diğer tarafta, yine 6 yaşında kanser tedavisi gören Yusuf Kerim. Yusuf Kerim bu sabaha da yine annesiz uyandı. Soğuk bir hastane odasında kanser tedavisi görüyor 4’üncü evre ve doktorlar yaşama şansının yüzde 20 olduğunu söylüyor. Bu çocuğu annesinden ayırmayın.
Değerli milletvekilleri, bu, sadece iktidar milletvekillerinin sorumluluğunda da değil; bütün partiler, bütün toplum Yusuf Kerim’in annesine kavuşması için sessiz kalmamalı, Yusuf Kerim bir an önce annesine kavuşmalı ve bu vicdansızlık son bulmalıdır. Değerli iktidar milletvekilleri, ‘Ebu Zer gelip Muaviyeleşmeyin’ diyen Ali Şeriati’nin öğüdünü dinleyin derim.”
“BU ANNELERE DÜŞMAN CEZA HUKUKU UYGULADINIZ”
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise HDP önerisi üzerine şunları açıkladı:
“Şimdi, 15 Temmuz’dan sonra özellikle olağanüstü bir durumla karşı karşıya kaldık, Türkiye Cumhuriyeti tarihi ilk defa çok yoğun sayıda kadın hükümlüyle karşılaştı. 15 Temmuz’dan sonra haksız bir biçimde birçok kadın yakalandı, tutuklandı ve ceza aldı bir derneğe üye olduğu için, bir bankaya para yatırdığı için, bir yurtta kaldığı için. Bugün itibarıyla sayılara baktım, yaklaşık 12 bin kadın hükümlü, 12 bin kadın ise tutuklu; yaklaşık 14 bin kadın şu anda çeşitli nedenlerle cezaevinde. Bu sayı, cumhuriyet tarihindeki en yüksek sayı ve işte, 15 Temmuz’dan sonra özellikle yoğunlaşarak arttı. Şimdi, bu kadar yoğunluk karşısında da -tabii, bunların çocukları, bebekleri var- biz doğumhane önünde kadınların peşine düştük onların yakalanmaması, tutuklanmaması için; yeni doğum yapmış kadınların cezaevine girmemesi için çaba içerisinde olduk, bütün bunlarla karşılaştık. Şimdi, cezaevinde bugün itibarıyla 470 anne, 0-6 yaş arasındaki 520 çocukla birlikte kalıyor; bakın, arkadaşlar, 470 anne ve 520 bebek cezaevinde. Şimdi, sorun, bu bebeklerin anneleriyle cezaevlerinde iyi koşullarda kalması değil; sorun, bu bebeklerin cezaevinde olmaması. Bunun için ne yapacağız. Bunun için tedbir almadık bugüne kadar. Bu annelere karşı düşman ceza hukuku uyguladınız, hem cezaevlerinde hem de yargı ortamlarında.
‘Madem bu suçtan yakalanmış, madem bu suçtan hükümlü…’ dediniz, ‘Çocuklarıyla, bebekleriyle, aileleriyle her türlü belaya, her türlü ağır cezaya layıktır’ dediniz ve onların, bu bebeklerin cezaevi dışında anneleriyle beraber kalabilecekleri bir süreye ilişkin bir yasal düzenlemeyi burada gerçekleştiremedik. Geçen yıl bununla ilgili bir ortam oldu ama daha sonra geri çektiniz. Bakın, bu cezaevlerinde olan bebekler için… Bir de annesi babası cezaevinde olan, dışarıda tamamen sahipsiz olan, bakımsız olan çocuklar var.
YUSUF KERİM’İN ANNESİ VERİLEN CEZA TAMAMEN HAKSIZ
Geçen hafta Çapa Hastanesi’nde Yusuf Kerim’i ben de ziyaret ettim, babasıyla görüştüm, annesi altı yıl üç ay ceza almış Adıyaman’da bir yurtta belletmenlik yaptığı için; tamamen haksız bir ceza. Ya, bebeği kanser, 4’üncü kürü dün almış, belki yarın öbür gün ölecek ve annesi Sakarya Cezaevinden sadece dört dakika bugün görüşebilmiş.
Babasının ifadesiyle Yusuf Kerim bebek annesine şunu söylemiş: ‘Anne seni çok özledim’. Şimdi, bu annenin tedavi gören çocuğuyla dışarıda olabileceği bir yasal ortam yok. E, bunu yapma imkânınız mı yok, vicdanınıza sesleniyorum, yok mu? Her torba yasayı getiriyorsunuz, her şeyi getiriyorsunuz, bu bebekli anneler için bir yasal düzenlemeyi veya babalar için, anne-babalar için bir yasal düzenlemeyi burada yapamaz mıyız infazlarına ara verebileceğimiz? Burada itiraz ediyoruz. ‘Hayır efendim, infaz yasasında böyle bir imkân yok.’ Evet, yok; biz de biliyoruz.
Peki, bunu değiştirme imkânımız yok mu? Yok mu? Var. Niye yapmıyorsunuz? Çünkü vicdansız oldunuz… Çünkü zalim oldunuz, çünkü mağdurluktan bu noktaya geldiniz. Karşınızdakileri düşman görüyorsunuz, yurttaş görmüyorsunuz ama az kaldı, bu adaletsizliklerin hesabını sandıkta soracağız.”
HDP’nin önerisi, AKP ve MHP milletvekillerinin oyları ile reddedildi.