Eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla, uzun süren sessizliğini T24’ten Cansu Çamlıbel’e verdiği röportajla bozdu. 27 Mart 2017’de New York’taki JFK havalimanında tutuklanıp Manhattan’da bir cezaevine konulduğunda Halkbank’ın Uluslararası Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olan Hakan Atilla, odağında Reza Zarrab’ın olduğu davada yaşadıklarını “ABD Atilla’ya karşı” isimli kitabında anlatmıştı. 105 yıl hapis istemiyle yargılanan ve 32 ay ceza alıp 28 ay hapis yatan Hakan Atilla, Türkiye’ye döndükten sonra Borsa İstanbul Genel Müdürlüğü’ne atandı. 1.5 yıl sonra kendi ifadesiyle ”hükümet bürokratı’ gibi davranan kişilerle anlaşamayıp bu görevinden istifa etti ve emekli oldu.
Hakan Atilla Cansu Çamlıbel’e verdiği uzun söyleşide, ABD’de tutuklandığı dönemde eşinin ve çocuğunun devlet içindeki bazı kişiler tarafından kendisine karşı bir koz olarak kullanılmak istendiğini ‘hissettiğini’ söyledi.
Röportajın ilgili bölümü şöyle:
-Bizim mahkemeyi takip ederken gazeteciler olarak söylenti olarak duyduğumuz ancak uzunca bir süre teyit ettiremediğimiz şeyi kitapta açıkça yazmışsınız. Mart 2017’de tutuklandınız, Kasım sonunda duruşmalar başladı. Ama Ocak 2018’e kadar, yani yaklaşık 9 ay, eşiniz ve oğlunuzun ABD’ye gelmesi engellendi. Doğru değil mi?
Evet belli bir süre.
-O sırada Halkbank’ta çalışmaya devam eden eşinizin pasaportuna el konuyor. Bu işlemin yapılması için bir savcılık kararı gerekiyor. Var mıydı bir karar?
Ben kararı görmedim ama tabii karar gerekir. Başka türlü nasıl yapılır ben bilmiyorum.
-Peki gerekçe neymiş? Bu durumu eminim ki sorgulamışsınızdır.
Çok da sorgulamadık ama emniyet, güvenlik vesaire saiklerle yaptıklarını düşünmüş olabilirler. Ama bunu böyle düşünmüş olmaları yeterli değildir tabii.
-Bu kararın hükümetten bağımsız alındığını düşünmek mümkün mü?
Valla devletin içinde hükümetten bağımsız kendini hükümet zanneden çok insan olabilir.
-Sonra nasıl çözüldü?
Bir şekilde iletişimle çözüldü. Böyle bir konunun varlığı biraz daha üst perdeden dillendirilmeye başlanınca çözülüyor. Eşimle, bankadaki üst düzey yöneticilerle bazı görüşmeler yapıldı. Ondan sonra konu çözümlendi.
-Sizce eşiniz ve oğlunuzun ABD’ye gelişinin 9 ay engellenmesi bir anlamda bir gözdağı mıydı? “Aman ha konuşma, konuşursan aileni göremezsin” mesajı mıydı?
Vermeye çalıştığını düşünen olmuş olabilir. Ama bize doğrudan bu şekilde ifade eden kimse olmadı.
-Size bizzat söylenmemiş olsa da böyle hissettiniz mi siz, gözdağı olarak?
E tabii ki hissedersiniz.
“Benim konuşmamı istemiyorlar o yüzden eşimle oğlumu tutuyorlar” His bu muydu?
Sadece o değil, onun gibi birçok şey aklınıza geliyor. (Duraksıyor.) Bildiğim bir şeyler var da onları anlatmayayım istiyorlar diye düşündüm diyemem çünkü bildiğim bir şey yoktu. Ama bildiğimi zanneden insanlar vardı belki ve bunlar belki de kendilerine bir emniyet supabı yaratmak istemiş olabilirler. Ama devam ettirilmediği için bu durumun işgüzar birileri tarafından organize edildiğini düşünüyorum. Çünkü aksi olsaydı o konu devam ederdi.