Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, son olarak eski Korgenaral Vural Avar’ın hayatını kaybetmesiyle gündeme gelen hasta ve ileri yaştaki tutuklu ve hükümlülerle ilgili genelge yayımladı. ‘Sürekli Hastalık, Sakatlık ve Kocama Sebebiyle Kişilerin Cezalarının Hafifletilmesi veya Kaldırılması Hakkında İşlemler’ başlıklı genelgede Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’nın 104’üncü maddesi çerçevesinde cezaların hafifletilmesi veya kaldırılmasına ilişkin işlemler, hükümlülerin talebi olmadan res’en de başlatılabilecek.
GENELGE’NİN GÜNCELLENMESİNE İHTİYAÇ DUYULMUŞTUR
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ imzasıyla bütün başsavcılıklara gönderilen genelgede şu ifadelere yer verildi: “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 104 üncü maddesinin on altıncı fıkrasına göre ‘Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak’ görev ve yetkisi Cumhurbaşkanı’na aittir. 4 sayılı Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 17’nci maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendiyle Adli Tıp Kurumuna sürekli hastalık, engellilik ve kocama sebebiyle kişilerin cezalarının hafifletilmesi veya kaldırılmasına ilişkin işlemler hakkında bilimsel ve teknik görüş bildirme görevi verilmiştir. Hükümlülerin bizzat veya kanuni temsilcileri aracılığıyla Bakanlığımıza veya doğrudan Cumhuriyet Başsavcılığına yaptıkları talep üzerine ya da Cumhuriyet Başsavcılığınca re’sen başlatılan cezalarının hafifletilmesi veya kaldırılması işlemlerini havi evrakın Bakanlığımız aracılığıyla Cumhurbaşkanlığı makamına gecikmeksizin eksiksiz olarak sunulabilmesi amacıyla 01.01.2006 tarih ve 20 sayılı Genelge’nin güncellenmesine ihtiyaç duyulmuştur.”
RAPORUN TAM TEŞEKKÜLLÜ HASTANEDEN ALINMA ŞARTI
Hükümlünün durumunun sürekli hastalık, sakatlık veya kocama hali olup olmadığının teşhis ve tespiti için tam teşekküllü bir devlet hastanesi sağlık kuruluna sevk edilmesi gerektiği belirtilen genelgede, “Hükümlüye tam teşekküllü devlet hastanesinden sağlık kurulu raporu alındıktan sonra; evvelce verilmiş tüm tetkik ve raporlar da talebine eklenerek, hükümlünün durumunun sürekli hastalık, sakatlık veya kocama hali olup olmadığının teşhis ve tespitine ilişkin Adli Tıp Kurumundan bilimsel ve teknik görüş istenilmesi, Adli Tıp Kurumuna görüş için gönderilen evrakın tasdikli birer örneğinin Cumhuriyet Başsavcılığındaki dosyasında saklanması; hükümlünün, muayenesi istenmedikçe ve muayene için gün alınmadıkça bulunduğu yer ceza infaz kurumundan Adli Tıp Kurumunun bulunduğu yer ceza infaz kurumuna sevk edilmemesi, Adli Tıp Kurumunun, hükümlüde ‘sürekli hastalık, sakatlık ve kocama’ hallerinden biri ya da birkaçının varlığını teşhis ve tespit etmesi halinde kurumun bu teşhis ve tespiti ile birlikte sağlık kurulu raporu, onaylı nüfus kayıt örneği, infaza konu kesinleşme şerhli tüm ilamları ile koşullu salıverilmenin geri alınması, içtima veya içtimanın çözülmesine ilişkin bu kararların kesinleşme şerhini içeren birer örneği, daha önce yararlandığı aflara ilişkin bilgi ve karar örnekleri, müddetname, infaz edilen ceza müddeti ile koşullu salıverilme tarihine kadar kalan süreyi açıkça belirten tutanak, varsa infaz tehir kararı, adli sicil kaydı ile hükümlünün kolluk marifetiyle tespit edilecek mesleği, şahsi ve aile durumunu gösterir yazının, dizi pusulasına bağlanarak düzenlenecek bir fezleke ekinde derhal Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilmesi” ifadelerine yer verildi.
Adli Tıp Kurumunun, hükümlüde ‘sürekli hastalık, sakatlık ve kocama’ hallerinin bulunmadığına dair teşhis ve tespiti durumunda sadece kurumun bu teşhis ve tespitini içeren görüşü ile sağlık kurulu raporunun onaylı bir örneğinin Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilmesi gerektiği ifade edilen genelgede, “Hükümlünün veya kanuni temsilcisinin talebinden vazgeçmesi ya da Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından re’sen başlatılan işlemleri reddetmesi halinde, cezaların hafifletilmesi veya kaldırılması işlemlerinin sürdürülebileceği hususunun değerlendirilmesi, hakkında kesinleşmiş bir hüküm bulunmayan tutuklu yönünden cezaların hafifletilmesi veya kaldırılması işlemlerine tevessül olunamayacağından, bu şekildeki talebin tahliye istemi mahiyetinde kabul edilerek gereğinin mahallinde takdir edilmesi” denildi.