İçişleri Bakanlığı’nın Temmuz ayında yurtdışına yakalanarak getirildiğini duyurduğu ve Malazgirt İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Arslan Kulaksız’a yönelik saldırının faili olduğu iddia edilen Savaş Çelik hakkında Muş’ta yakalanmış gibi sahte belge düzenlendiği ve Çelik’in aylarca işkence gördüğü belirtiliyor.
Artı Gerçek’te Remzi Budancı imzasıyla yer alan habere göre, İçişleri Bakanlığı, temmuz ayında Savaş Çelik’in Türkiye’ye getirildiğini, “MİT operasyonu ile yurtdışından getirilen mavi kodlu örgüt üyesi” açıklaması ile duyurdu. Anadolu Ajansı’nın 20 Temmuz’da geçtiği habere göre Savaş Çelik, MİT tarafından yurt dışında yürütülen operasyonla yakaladı ancak AA’nın haberinde hangi ülkede yakalandığına ilişkin bilgi yer almadı. Haberde Çelik’in Malazgirt İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Arslan Kulaksız’a yönelik saldırının firarı faili olduğu iddia edildi.
AİLESİ, YAKALANDIĞINI AA’NIN HABERİNDEN ÖĞRENDİ
Haberin yayınlanmasının ardından ailesi avukatları ile temasa geçerek, Çelik’in akıbetini öğrenmek istedi. Ailenin anlattığına göre Savaş Çelik en son Lübnan’da kendileri ile temasa geçti. Lübnan’da başka bir isimle karıştırıldığı için gözaltına alınan Çelik’ten yaklaşık üç aydır haber alınamıyordu. Çelik’in Türkiye’ye getirildiği bilgisini ise bakanlığın açıklaması ve Anadolu Ajansı’nın geçtiği haberlerden öğrenmiş oldular.
3 AY İŞKENCE GÖRDÜ
Ailenin verdiği bilgilerin ardından avukatları Erzurum Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan Savaş Çelik’le görüştü. Çelik, Avrupa’ya gitmek için Lübnan’a gittiği sırada Lübnanlı kolluk güçleri tarafından gözaltına alınıp havaalanına götürülerek Türkiye’den gelen bir ekibe teslim edildiğini anlattı. Çelik, ardından Türkiye’ye getirildiği bir yerde 3 ay boyunca işkenceye maruz kaldığını söyledi.
MUŞ’TA YAKALANMIŞ GİBİ TUTANAK DÜZENLENDİ
Çelik’le görüştükten sonra soruşturma dosyasını alan avukatlar, dosyada birçok usulsüzlük tespit etti. Bu usulsüzlükten biri Çelik’in yakalandığı yer ile ilgili bilginin eksikliğiydi. Bakanlık Çelik’in yurt dışında MİT’in gerçekleştirdiği bir operasyonla yakalandığını duyurmuştu ancak soruşturma dosyasında yakalanma yeri olarak Muş gösteriliyordu. Dosyada bulunan 20 Temmuz 2022 tarihli yakalama tutanağında Özel Harekât Uygulama noktasında Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerinin yaptığı kontrol esnasında yapılan UYAP-GBT sorgusunda Savaş Çelik’in yakalandığı bilgisi yer aldığı görülüyor.
İŞKENCE İDDİASI TUTANAĞA İŞLENMEDİ
Dosyayı inceleyen avukatları ayrıca Çelik’in gördüğünü söylediği işkence ile ilgili herhangi bir işlem yapılmadığını da tespit etti. İşkenceye ilişkin işlem yapılmaması yanı sıra, savcılık sorgusunda Çelik’in yakalandığı yere ilişkin anlatımları, gördüğü işkenceye ilişkin iddiaları da yer almadı. Savcılık bu anlatımları kayda almamıştı. Bunun üzerine avukatlar “İşkence ve İnsanlık Dışı Muamele”, “Özgürlüğünden Yoksun Bırakma ve Alıkoyma” ve “Resmi Evrakta Sahtecilik” yapıldığı gerekçesi ile ilgili kamu görevlileri hakkında suç duyurunda bulundu.
AVUKATLARI SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU
Suçun Nisan 2022’den başlayarak Temmuz 2022′ ye kadar olan zaman diliminde gerçekleştiğinin belirtildiği dilekçede, şu ifadeler yer aldı: “Müvekkil 2022 yılının Nisan ayında Lübnan polisi tarafından yakalanmış ve 24 Nisan 2022 günü ülkeye getirilmek üzere Türk Kamu görevlilerine teslim edilmiştir. Aynı gün hava yolu ile getirildiği Türkiye’de 24 Nisan 2022- 20 Temmuz 2022 tarihleri arasında 87 gün boyunca gözleri bağlanmış halde ülkede bilinmeyen bir yere götürülmüştür. Kendisine yönelik İşkence ve İnsanlık Dışı Muameleler uygulanmış, Basta Anayasa ile yasaların izin vermediği uzunluktaki bu süre içinde hakim kararı olmaksızın alıkonulmuştur. Kamu görevlileri bu kadar uzun süre tutmanın hukuki dayanağının bulunmadığını bildikleri için aslı Muş C. Savcılığının 2022/4572 sor. nolu dosyasında yer alan gerçeğe aykırı “Yakalama Tutanağı” düzenleyerek müvekkilin 20.07.2022 tarihinde ülke içinde yol kontrolünde yakalanmış gibi göstermişlerdir.”
KAN DONDURAN İŞKENCE İDDİALARI
Çelik’in Lübnan’dan uçağa bindirilmesinden itibaren işkencenin başladığı ifadelerinin yer aldığı dilekçede, müvekkillerinin ülkeye getirildikten sonra bilinmeyen bir yere götürüldüğünü ve 87 gün boyunca sistematik işkenceye tabii tutulduğu belirtildi. Suç duyurusu dilekçesinde işkence iddiaları ile ilgili şu bilgiler yer aldı:
-Kendisiyle yaptığımız görüşmelerde; Sürekli olarak kaba dayağa maruz kalmış, bayılıncaya kadar dövülmüş, o şekilde bir insanın ancak eğilerek ayakta durabileceği, oturma olanağının bulunmadığı, nefes almanın oldukça güç olduğu, karanlık ve dar kapalı bir alanda elleri ve gözleri bağlı şekilde tutulmuştur.
-İşkence için odadan çıkarıldığında öncelikle duvarlardaki zincirlere elleri ve ayakları bağlanmıştır. El ve ayak uçlarına, böbreklerine, cinsel organına elektrik verilmiştir. Hayaları sıkılmıştır. Makat bölgesine defalarca cop sokulmuş ve her defasında bu cop makattan çıkarılarak ağız burun ve kulak bölgelerine de sokulmuştur. Sonrasında da tazyikli su ile yıkanmıştır.
-Müvekkile eş ve çocuklarının da ellerinde olduğu, onlara da aynı işkenceleri yapacakları söylenmiş, tecavüz tehdidinde bulunulmuştur. Bu 87 gün boyunca banyo yaptırılmamış, ölmemesini sağlayacak düzeyde düzensiz olarak sınırlı yiyecek, ekmek ve su verilmiştir. Kendisi tuvalete götürülmemiş, bulunduğu odada tuvaletini yapmak zorunda kalmış, idrar ve dışkı ortamında uyumuş ve oturmuştur.
‘İŞKENCEDEN DOLAYI 71 KİLODAN 49 KİLOYA DÜŞTÜ’
-Bu süre zarfında 71 kilodan 49 kiloya düşmüş. 20 gün boyunca copla tecavüz nedeniyle bez kullanmak zorunda kalmıştır. Hala aralıklarla büyük abdestinin geldiğini fark edemediğinden çamaşırlarına tuvaletini yapmak durumunda kalmaktadır. Makatındaki ağrılar devam etmekte, vücudunun diğer bölgelerinde zaman zaman birden başlayan şiddetli ağrılar kendini göstermektedir.
-Kendisiyle yaptığımız görüşmelerde yaşadığı olayların etkisi nedeniyle odaklanma sorununun yanında anlama, algılama zayıflığı ve konuşma güçlüğü çektiğini de gözlemlemiş durumdayız. Nerede olduğunu bilmediği bu süre zarfında sürekli olarak birçok suçu üstlenmesi istenmiş ve tanımadığı bir çok kişinin de benzer suçlar içinde bulunduğunu itiraf etmesi beklenmiştir.
-Müvekkil bu insanlık dışı işlemlerden sonra 20.07.2022 günü Muş ilçe Jandarma Komutanlığına teslim edilmiştir. Müvekkil Lübnan’dan ülkeye getirilip yukarıdaki olaylara maruz kalmasına rağmen Muş C. Savcılığının 2022/4572 sor. nolu dosyasında bulunan Yakalama Tutanağına göre ise, Muş şehir girişinde yapılan yol kontrolü sırasında yakalandığı ifade edilmektedir.
-Oysa haber sitelerinin internet çıktılarından anlaşılacağı gibi basta Anadolu Ajansı olmak üzere kaynaklar Savas Çelik’in yurt dışında yapılan bir operasyon sonucu Lübnan’ da yakalanarak ülkeye getirildiğini servis etmiş durumdaydı. Tüm haberlerde müvekkilin kelepçe ile çekilmiş resimleri de kullanılmıştı. Haber kanallarının resmi makamlara dayandırdığı bu açık olguya rağmen, Savcılık dosyasında yer alan yakalama tutanağında müvekkilin ülke içinde yol kontrolü sırasında yakalandığı tespiti açıkça sahte bir isleme işaret etmektedir.
EVRAKTA SAHTECİLİK YAPILDI
-Müvekkilin ulusal düzeyde yakalanma sekli haberlere konu olmuşken ” yol kontrolünde yakaladık ‘ seklinde tutulan tutanak kamu görevlilerinin resmi evrakta sahtecilik suçunun işlendiği açıkça göstermektedir. Bu şekilde tutanak tutulmasının nedeni, neresi olduğu şimdilik bilinmeyen bir yerde 87 gün süren işkencenin üzerinin örtülmesi ve gizlenmesidir. Müvekkil 29.07.2022 günlü Muş Savcılığı ifade tutanağının ilk sayfasında, Lübnan’dan getirildiğini ifade etmesine rağmen gerçeğe aykırı tutanak hakkında şimdiye kadar bir adli işlem yapılmamış olması da soruşturmanın güvenirliliği konusunda ciddi şüpheler uyandırmaktadır.
İŞKENCE İZİ YOK OLMADAN MUAYENE EDİLMEDİ
Çelik’in gördüğünü anlattığı işkencenin detaylı bir şekilde yer aldığı dilekçede, 87 gün boyunca uygulanan işkencenin belirlenmesi ve sorumlularının tespit edilmesi için Çelik’in beyanlarının tekrar alınması istendi. Çelik’in vücudunda bulunan işkencenin izleri ve etkisinin tespiti açısından müvekkilin ivedi bir şekilde yasadığı psikolojik travmaları da değerlendirebilecek uzman bir kurula sevk edilerek muayenesinin sağlanması gerektiğinin belirtildiği dilekçede, şu talepler yer aldı: “Gerek İçişleri Başkanlığı gerek ise Adalet Bakanlığının ilgili birimlerinden müvekkilin hangi tarihte Lübnan’da yakalanarak ülkeye getirildiği, getirildikten sonra tutuklandığı, 21.07.2022 tarihine kadar nerede, hangi amaçla ve hangi yargısal kararlara dayanılarak tutulduğu tespit edilmeli.
Müvekkile ait yakalama tutanağında sicil numaraları bulunan dokuz görevlinin şüpheli sıfatıyla resmi evrakta sahtecilik suçundan dolayı soruşturma açılmalı. Elde edilecek bilgi ve belgeler doğrultusunda sorumluların tespitiyle cezalandırılmalarına olanak sağlayacak şekilde etkin bir soruşturma yürütülerek kamu davası açılmasını talep ederiz.”
SUÇ DUYURUSU İHBAR NUMARASI İLE BEKLETİLİYOR
Avukatların bu talebine rağmen herhangi bir işlem yapılmadı. Suç duyurusuna ilişkin işlem yapılmaması üzerinde Çelik’in Avukatı Şule Recepoğlu, Ekim ayında Muş Cumhuriyet Başsavcılığına tekrardan suç duyurusunda bulundu.
Müvekkilleri Savaş Çelik’e uygulanan işkence, kötü muamele ve hukuksal usulsüzlüklere istinaden yapmış bulundukları suç duyurusu ile ilgili hiçbir işlem yapılmadığını hatırlatan Recepoğlu, “Suç duyurusu ile ilgili 19 Ekim 2022 tarihinden bu yana ilgili adli makamlar ve görevlilerce soruşturma numarası almadan bekletilmektedir. 21/10/2022 tarihinde suç duyurumuzun akıbetini sorduğumuzda 2022/569 ihbar numarası ile kaydın bekletildiğini, gerekli soruşturmanın yürütülmediğini öğrenmiş bulunduk” ifadelerini kullandı.
DOSYA SÜRÜNCEMEDE BIRAKILIYOR
Suç duyurularının neden bir soruşturma numarası almadığı, neden ihbar kaydı ile bekletildiğinin gerekçelerinin kendilerine sunulmadığını belirten Recepoğlu, dilekçesinde şu ifadeleri kullandı: “19/09/2022 tarihli 1086822634 is emri numarası ile UYAP sisteminden yapmış olduğumuz suç duyurumuz müvekkil adına hayati önem arz etmektedir. İvedilikle toplanması gereken delillerin toplanmamış olması, dosyanın sürüncemede bırakılmış olması toplanması gereken delillerin yok olmasına hizmet etmekten öteye geçmeyecektir. Bu durum açıkça etkin soruşturma hakkının ihlalidir. Suç duyurumuzun kayıt altına alınmamış olması, bir soruşturma numarası verilmeden bekletilmesi, delillerin toplanmadan yok olma durumu nedeni ile fiilde sorumluluğu bulunan savcı, savcılık personeli ve tüm ilgililer hakkında işbu suç duyurusunu yapma zorunluluğu hasıl olmuştur. Dosya savcısı aleyhinde Hakimler ve Savcılar Yüksel Kuruluna gerekli şikâyet bilahare yapılacaktır.”
GÖREVİ İHMAL VE GÖREVİ KÖTÜYE KULALANMA SUÇU İŞLENDİ
Kamu görevlilerinin “Görevi ihmal” ve “Görevi kötüye kullanma” suçu işlediğini belirten Recepoğlu, öncelikle ivedi olarak 2022/569 ihbar numara kayıtlı dosyanın akıbeti ile ilgili bilgi verilmesini, sürüncemede bırakılan dosya ile ilgili ihmali bulunan tüm kişi veya kişiler hakkında soruşturma yürütülerek dava açılmasını istedi.
AVUKATLARI BM İNSAN HAKLARI YÜKSEK KOMİSERLİĞİ’NE BAŞVURDU
Çelik’in avukatları ayrıca Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’ne 13 Ekim’de müvekkillerine yönelik “İnsan kaçırma, işkence, alıkoyma, haksız yakalama ve tutuklamaya” yönelik ihlal başvurusunda bulundu. İşkence izlerinin kaybolmaması ve etkili bir soruşturma ile gerçeklerin açığa çıkartılması için ‘acil tedbir talepli’ olarak yapılan başvuruda, şu talepler sıralandı:
– Savaş Çelik 2022 yılı Nisan ayında Lübnan Polisleri tarafından Türkiye İstihbarat birimine teslim edilerek yasa dışı iade işlemi gerçekleştirmiştir. Türkiye’ de 87 gün gözleri bağlı şekilde İşkence ile bilinmeyen bir yerde tutulmuş ve daha sonrasında Türkiye Muş İl Jandarma Komutanlığına teslim edilmiştir.
-Muş Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü Başvurucu Savaş Çelik’ in Lübnan’ dan yasa dışı yollarla kaçırıldığını ve 87 gün işkence ile tutulduğunu gizlemek için Muş ilinde yol kontrol noktasında kimlik kontrolü sırasında ele geçirilmiş gibi “YAKALAMA TUTANAGI” düzenlemiştir. Başvurucu Savaş Çelik’ in Yurt dışından Mit operasyonu ile Türkiye’ ye getirildiğini Türkiye İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sosyal medya hesabından ve yine 13.10.2022 tarihli başvurumuza ek olarak sunduğumuz haber linklerinden ve haber kanallarından yapılan yayın ile öğrenilmiştir. Ancak 87 gün Türkiye’de kimlerle nerede hangi koşullarda tutulduğuna dair bilgi tarafımıza verilmediği gibi dava dosyalarında da mevcut değildir.
DELİLLER YOK EDİLDİ
-Başvurucu Savaş Çelik’ in 87 gün boyunca işkence ile tutulduğuna dair deliller kolluk birimlerince yok edilmiştir. Bunun dışında müdafi olarak yaptığımız başvuruların da bugüne kadar hukuka aykırı gerekçelerle sürüncemede bırakılmaktadır. Ek başvurumuzda sıralayacağımız üzere işkence izleri ve kaçırılma iddialarına ilişkin deliller soruşturmanın sürüncemede bırakılması yolu ile ortadan kaldırılmaktadır.
-19.09.2022 tarihinde Muş Cumhuriyet Bas Savcılığı’na “işkence, hukuka aykırı alıkoyma, resmi belge de sahtecilik suçlarından yaptığımız suç duyurusu 2022/569 ihbar numarası ile bekletilmektedir. 2022/569 ihbar numarası başvurularımıza rağmen 19.09.2022 tarihinden bugüne kadar soruşturma numarası dahi verilmemiştir. 21/10/2022 tarihinde buna istinaden görevi kötüye kullanma delil karartma iddiası ile kamu görevlileri hakkında şikâyet yapılmıştır.
ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI KURULUŞLARI DENETİMİ İSTENDİ
-Türkiye basınına verilen talimat üzerine günlerce terörist olarak ilan edilen başvurucu hakkında yürüyen soruşturma ve yargılamaların “adil yargılamayı etkileme” suçu isledikleri iddiası ile şikâyet yapılmıştır. Başvurucu hakkında yürüyen yargılamalara yapılan baskı neticesinde adil bir yargılama koşullarının sağlanması mümkün değildir. Ulusal makamlar önündeki işkence başvurumuza ilişkin de etkin bir soruşturma yapılmamaktadır. Bu nedenle uluslararası başvuru çok ciddi önem taşımaktadır. Yaşanan hak ihlalleri ancak uluslararası insan hakları kuruluşların baskı ve denetimi ile olanaklı görülmektedir.