Sayıştay, aralarında uluslararası ihaleye çıkarılan projeleri alanların da olduğu ismi açıklanmayan şirketlere akıl almaz devlet olanakları sağlandığını ortaya çıkardı.
Kıyak üstüne kıyak
AKP’nin, ‘doğal afet, salgın hastalık, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani durumlarda ya da idare tarafından önceden öngörülemeyen olaylarda’ başvurulması gerekirken giderek yaygınlaştırdığı 21/b yöntemiyle usulsüz olarak ihale verdiği şirketleri bir de usulsüz olarak teşvik ettiği Sayıştay raporlarına yansıdı.
Sayıştay’ın denetim raporunda yer alan tespitler özetle şöyle:
İhale de usulsüz muafiyet de
Vergi Resim ve Harç İstisnası Belgeleri (VRHİB) incelendiğinde, dört firmaya Kamu İhale Kanunu’nun 21/b maddesine göre pazarlık usulüyle yapılan ihale neticesinde istisna tanındığı görüldü.
Yerli ve yabancı firmaların ayrı ayrı veya birlikte katılabileceği uluslararası ihaleye çıkarılan yatırım projelerini üstlenen firmaların bu çerçevede yapılan faaliyetlere vergi, resim ve harç istisnası öngörüldü. İncelemede, ihaleye davet edilen firmalar arasında yerli ve yabancı şirketin oluşturduğu iş ortaklığının bulunduğu görüldü. Ancak bu ortaklığın ihaleye teklif vermesi, uluslararası ihale tanımını karşılamıyor. İhalenin, ‘Açık İhale Usulü’ne ya da ‘Belli İstekliler Arasında İhale Usulü’ne göre yapılması gerekir. Sadece yerli isteklilerin davet edildiği, isteklilerden birinin yabancı firmayla iş ortaklığı oluşturmak suretiyle teklif verdiği ihalelerin uluslararası ihale olarak kabulü mümkün değil.
İptal edilmeli
Bakanlık, yabancı isteklilerin katılımına açık pazarlık usulü ihalelerde, yabancı firmanın dahil olduğu ortak girişimlerin tekliflerinin yabancı firma teklifi olarak değerlendirildiği için istisna sağlandığını bildirdi. Mevzuatta gerekli düzeltmelerin de yapıldığı vurgulandı.
Ancak Sayıştay, tereddütlerin sürdüğünü ifade ederek, “Pazarlık usulüyle yapılan ihalelere, ihaleyi yapan idare tarafından, ortak girişimi oluşturan firmaların ayrı ayrı olarak davet edilmesi, ortak girişim olarak davet edilmemesi sebebiyle Bakanlık tarafından iptali gerekir” dedi.
Tebliğe aykırı destek
Ekonomi Bakanlığı’nın ihracat yapan firmalara sunduğu markalaşma desteği olan Turquality programından, hisselerinin tamamına yakını satıldığı halde firmaların tebliğe aykırı olarak devlet desteğinden faydalanmaya devam ettiği tespit edildi. 2015 yılı Denetim Raporu’nda da olmasına karşın tebliğ değişikliğine gidilmedi ve tebliğ çalışmalarında da buna değinilmedi. Eleştiri konusu uygulamaya her geçen gün yenileri eklendi.
Bakanlık, yabancı şirketlerin, Türkiye’de faaliyet göstermesi halinde yerli ticari işletmeler gibi tescilinin zorunlu olduğu savunması yaptı. Sayıştay ise bu savunmayı kabul etmeyerek, şunları yazdı; “Tüm yabancı firmaların veya markalarının destekleniyor olması gerekirdi. Oysaki 118 firmanın 129 markasının Turquality Programı’ndan, 66 firmanın 67 markasının Marka Destek Programı’ndan yararlandığı ve hiçbirinin yabancı olmadığı dikkate alındığında, ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır.”
Borç ödememe alışkanlığı
“Devlete karşı mali yükümlülüklerini yerine getirmeyen firmalara devlet desteği verildi” diyen Sayıştay, şöyle devam etti; “İncelemede, bazı firmaların vergi ve sigorta mükellefiyetlerinin yerine getirilmemesini kurumsal alışkanlık haline getirdiği görüldü.
Bir şirketin ihracat rakamlarının yüksek olduğu, vergi ve sigorta prim borcunun, mahsuben ödenen tutarların çok üzerinde olduğu da anlaşıldı. Bu tespitler, taahhütlerini yerine getirmeme alışkanlığı edindiği izlenimi yarattı.”
(birgün)