Ekinleri yakılıyor, meraları kapatılıyor, 5 kere boşaltıldı ama..
İLK GÖÇ 1988 YILINDA
Kavun ve balı ile tanınan Doğanlı köyü, ilk göçü 1988 yılında yaşar. Köyden çıkarılan bazı aileler merkeze taşınsa da geriye kalan 4 aile, Çukurca ana yolu üzerinde bulunan köyün aşağı mahallesine yerleşir. Geride bıraktıkları ev ve bahçeleri ateşe verilen köy halkı, taşındıkları mahallede yeni bir yaşam kurar. Köylülerin yeniden hayat verdiği köy, 90’lı yıllarda bir kez daha boşaltılır. İki yıl boyunca köylerine dönemeyen köy halkı, 92 yılında askeri operasyonlar bitince yeniden dönüş yapar. Ancak 4 yılda iki göç yaşayan köy, 94 yılında tekrar boşaltılır. Ev ve bahçelerini geride bırakmak zorunda kalan aileler, 96 yılında tekrar dönüş yapar.
Bereketli topraklara sahip olan köy, bir yandan göçe zorlanırken diğer yandan da göç almaya başlar. Askeri operasyonlar nedeniyle boşaltılan Uzundere (Ertoşê) beldesinden 80 aile, Doğanlı köyüne gelip yerleşmek zorun kalır. Uzundere beldesinden göç eden ailelerle dayanışan köy halkı, yeni evlerini inşa etmeye başlar.
BİTMEYEN GÖÇ
Uzundere beldesinden göç etmek zorunda kalanlarla yeni bir yaşam kurulan köy, bu kez 2003 yılında heyelan tehlikesiyle karşı karşıya kalınca boşaltılır. 100’den fazla aile Yüksekova’nın (Karlı) Befírcan köyünde kurdukları Ertoşê kampına göç etmek zorunda kalırken, köyde kalan yaklaşık 20 aile ise, 2015 yılının Haziran ayında çatışmaların tekrar şiddetlenmesiyle bir gece yarısı her şeylerini geride bırakarak bir kez daha göç yollarına düşer. 2017 yılında geri dönüş yapan köy halkı, havaların soğumasına rağmen kendi imkanlarıyla evlerini yeniden inşa ediyor.
‘CANIMIZI ZOR KURTARDIK’
59 yıl önce Beytüşşebap’ın Kitêr köyünden Doğanlı köyüne göç ettiklerini belirten Sabri Zirek, “5 defa boşaltmak zorunda kaldık. Bugüne kadar rahat bir gün geçirmedik. Köyü ilk boşalttığımızda Hakkari kent merkezine yerleştik. Ama 2 yıl dayanamadık ve köyümüze geri döndük. Çünkü şehirdeki hayat çok zordu, köy hayatına alışmış bizim gibi insanlar için çekilmiyor. Her yıl köyümüzde bahar aylarında ekin yapar, toprağı yeşertiyoruz ama yaz ayı gelmeden tekrar terk etmek zorunda kalıyoruz. En son 2015 yılında Zap Vadisi’nin tamamı olaylar nedeniyle ulaşıma kapanınca 5’inci kez köyü terk etmek zorunda kaldık. Çocuklarımızı alıp canımızı zor kurtardık” dedi.
‘BİZ EKİYORUZ ONLAR YAKIYOR’
Köye yakın bütün bölgelerin yasaklandığını ve geçim kaynaklarının tükendiğini vurgulayan Zirek, şöyle dedi: “Burada ihtiyacımız olan her şeyi yetiştirebiliriz ama maalesef imkanımız yok. Daha önce buğday, pirinç, mısır başta olmak üzere her şeyi ekerdik. Ama şimdi ‘güvenlik’ nedeniyle ekin yapamıyoruz. Biz ekiyoruz onlar yakıyor, bu nedenle artık ekin yapamıyoruz. Ana yoldan çıkmamıza izin verilmiyor. Yayla yok, mera yok. Asfaltın üzerine neyi besleyeceğiz?”