Sayıştay’ın devlet kurumlarını ve belediyeleri denetlediği raporlarda çok sayıda usulsüzlük ve yolsuzluk da gün yüzüne çıkmış oldu.
Sayıştay raporlarının ortaya koyduğu görevi kötüye kullanmalara dair Gazeteduvar’da bir yazı kaleme alan Bahadır Özgür, kurumun Ulaştırma Bakanlığı’na dair raporun okurken bile insanın yüzünü kızarttığını belirtti.
“Okurken bile insanın yüzünü kızartan bu rapor, yandaş üreten bir ‘devridaim makinesi’nin nasıl çalıştığını bütün açıklığı ile ortaya koyuyor” görüşünü ifade eden Özgür, şu önemli soruları sordu:
“İhaleleri kimin, nasıl aldığı, pahalıya mı ucuza mı verildiği bir yana, gerçekten o projeleri yandaş şirketlerin yaptığını düşünüyor musunuz? Açılış törenlerinde poz veren çoğu patronun, işi yapmadığı halde parasını fazlasıyla aldığını söylemek şaşırtıcı olur mu?
Belki değil, ancak koskoca otoyol, köprü, viyadük karşımızda dururken, bunu nasıl becerdiği önemli bir konu. Zira sorun, iktidara yakın olanları kayırmanın ötesine geçmiş durumda. Yandaş üretimi, keyfiyet veya tercihten ziyade bir ‘devridaim makinesi’ gibi çalışıyor artık. Nasıl mı?”
Raporları, ‘bir yandaş yaratma ve beslemenin sihirli formülü’nün ortaya konuluşu olarak değerlendiren Özgür, ‘yolsuzluk için en ideal ihaleler’in 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında açılan ‘birim fiyat teklifli’ ihaleler olduğunu iddia etti.
Özgür, konuyla ilgili şu detayları paylaştı:
“İşin püf noktası, ihalenin ‘birim fiyat teklifli’ olması. Ne demek bu? Projenin; güzergah kazı işleri, dolgu işleri, menfezler, alt-üst geçit, tünel, sinyalizasyon gibi pek çok parçadan oluşması. Şirket toplam teklifi geçmemek üzere bunların her biri için ayrı fiyat hazırlar. Devletin elinde de aynı işlerin maliyetine dair çıkardığı bir liste bulunur. Vatandaş bu detayları bilmez. Şeffaf olduğu iddia edilen ihalenin üzerine sis perdesi tam da burada yavaş yavaş çekilir.
Şirket teklifi kalem kalem ayrıntılandırır. 519 milyon liraya alınan otoyol ihalesinde güzergah kazı işi için verilen birim teklifi 29.7 liradır. Devletin aynı iş için çıkardığı maliyet ise 3.23 lira. Fark 9.2 kat. Aynı şekilde güzergah dolgu işleri için firmanın fiyatı 4.3 lirayken, devletinki 0.19 liradır. Burada da 22.63 kat. Bu farklar neden kaynaklanıyor?”
Özgür, bir başka örneği ise şöyle anlattı:
“…kağıt üzerinde yüzde 99’u bitmiş sayılan projenin Sayıştay’a göre yalnızca yüzde 33’ü tamamlanmıştır. Raporda bitirilme oranları şöyle veriliyor: Güzergah işlerinin yüzde 101’i, menfezlerin yüzde 53’ü, tünellerin yüzde 16’sı. Üşenmeyip istasyon tesislerinin de yüzde 77’sini yapmışlar. Elektrifikasyon ve sinyalizasyona ise el sürülmemiş bile. Kalan işlerin bitme oranı yüzde 0! Biten işlerin değeri 231 milyon lira olmasına karşılık şirkete maliyet artışları da dikkate alınarak yapılan toplam ödeme, KDV hariç 658 milyon liradır. Kısaca devlet, projenin fiilen üçte birini yapan şirkete 3 katı fazla para ödemiş durumda.”
Özgür yazısını şu yorumla tamamladı:
“Kuşkusuz Cumhuriyet tarihinde ilk defa yolsuzluk ve kayırmacılık olmuyor. Ama kamu kaynaklarını birilerine aktarmak için tepeden tırnağa bu denli bütünlüklü işleyiş AKP döneminin marifeti. Sanki aksamadan işlemesi için gece gündüz üzerine düşünülmüş, ince ince tasarlanmış bir makine gibi.”