Almanya iç istihbarat birimi Anayasayı Koruma Teşkilatı, 2019 yılı raporunu kamuoyu ile paylaştı. MİT’in Almanya’daki casusluk faaliyetlerine dikkat çekilen raporda, PKK, DHKP-C ve Ülkücü Hareket’le ilgili de bilgi ve değerlendirmelere yer verildi.
MİT HANGİ METODLARI KULLANIYOR?
DW’nin aktardığı haberde, Alman iç istihbaratı raporunda, MİT’in Almanya’da hem açık kaynaklardan bilgi topladığı hem de örtülü casusluk faaliyetleri yürüttüğü aktarılıyor. Almanya’daki Türkiye kökenli toplumun büyüklüğüne, Türk örgütlerinin ve diplomatik temsilciliklerinin sayıca çok olduğuna dikkat çekilen raporda, bunun MİT’in istihbarat faaliyetleri lehine bir ortam sağladığı belirtiliyor.
Türkiye’deki Alman diplomatik temsilciliklerinde çalışanların da MİT’in odağında bulunduğu ifade edilerek son dönemde hem Alman hem Türk vatandaşlığına sahip olanların, Türkiye seyahatlerinde gözaltı ya da giriş yasağı gibi sıkıntılı uygulamalarla karşı karşıya kalabildikleri kaydediliyor.
“ALMANYA MİT’İN ODAK ÜLKELERİNDEN”
Almanya’nın Türk istihbaratının faaliyetlerinin odağındaki ülkeler arasında yer aldığı vurgulanan raporda, bunun siyasi, ekonomik ve teknolojik istihbarat elde etme boyutlarının olduğu, ayrıca nüfuz etme gayretlerinin de sürdüğü ifade edildi.
Raporda, “Türk istihbarat faaliyetlerinin yoğunluğu, Türkiye’deki mevcut siyasi ve ekonomik gelişmelerden bağımsız olarak devam edecektir. Almanya’daki Türkiye kökenli topluma, aktif diaspora politikası kapsamında nüfuz etme çalışmaları da devam edecektir” görüşü aktarıldı.
Türk istihbaratının faaliyetlerinde, PKK ve Hizmet Hareketi’ne ağırlık verdiğinin altı çiziliyor. Ayrıca MİT’in öncelikleri arasında AKP hükümetine muhalif dernek veya kişilere yönelik istihbarat faaliyetlerinin de bulunduğu belirtiliyor.
Türk istihbaratının, Almanya’daki Türkiye kökenli topluma nüfuz etme amaçlı girişim çabalarına dikkat çekilen raporda, MİT’in aynı zamanda Almanya genelinde, siyasi karar alma süreçlerini etkilemeye, Alman siyaseti, ekonomisi, ordusu, bilim dünyası ve yüksek teknolojisine yönelik istihbarat edinmeye çalıştığı vurgulanıyor.
DİTİB BU SENE RAPORDA YOK
Raporda, AKP hükümetine yakın organizasyonların Almanya ve Avrupa ülkelerinde hükümet politikalarının propagandasını yaparken aynı zamanda eleştiriler karşısında yine Türk hükümetini korumaya aldıklarına işaret ediliyor.
Geçmiş senelerdeki raporlarda, istihbarat faaliyetleri kapsamında Türk devletinin artan oranda diasporadaki kurumları kullandığı belirtilerek yer verilen Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nin (DİTİB) bu seneki raporda bulunmaması dikkat çekiyor.
UİD YENİDEN MERCEK ALTINDA
Buna karşın, AKP’ye yakınlığı ile bilinen Uluslararası Demokratlar Birliği’ne (UID) bu sene de raporda yer veriliyor.
AKP’nin lobi organizasyonu olarak UID’nin Berlin ve Batı Almanya’da yaklaşık 13 bölgede örgütlendiği not edilen raporda, UID’nin kendini kamuoyuna ılımlı olarak göstermeye çabaladığı, Türkiye’ye bağlı olmadığı izlenimini vermeye çalıştığı belirtiliyor.
BfV bu yılki raporunda, Türk hükümetinin Türkiye kökenli diasporayı hem ülke içinde hem de ülke dışındaki politikaları için araçsallaştırmaya dönük girişimleri olduğuna vurgu yapılıyor, Almanya’daki Türk toplumunun Türkiye’deki siyasi yapılar ve süreçler için “anlam taşıdığı” , 2018 cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimleri için Almanya’daki 1 milyon 400 bin Türk vatandaşının, yaklaşık 600 bininin oy kullandığı hatırlatılıyor.
PKK, DHKP-C VE ÜLKÜCÜ HAREKET
Raporun, “Güvenliği Tehdit Eden Aşırı Yabancı Hareketler” başlığı altında, Almanya’nın terör örgütü olarak yasakladığı PKK ve DHKP-C’nin faaliyetleri de mercek altına alındı. Raporun bu bölümünde ayrıca, “Ülkücü Hareket” ve Almanya’daki milliyetçi gruplarlarla ilgili bilgilere yer verildi.
“Silahlı mücadele yoluyla Türkiye’de sosyalist düzenin inşası hedefi güttüğü” belirtilen DHKP-C, tıpkı Ülkücü hareket ve PKK gibi, “Anavatanlarında, çoğu zaman şiddet ve teröre başvurarak siyasi düzende radikal değişim hedefleyen” siyasi oluşumlar olarak aktarılıyor.
Ülkücü hareketi raporda aşırı sağcı bir hareket olarak nitelendiriliyor, hareketin Pantürkçü, Panturancı kökenlere, milliyetçi ve ırkçı aşırı sağcı ideolojiye dayandığı belirtiliyor.
EN BÜYÜK YABANCI AŞIRI HAREKET PKK
İç istihbaratın raporuna göre PKK, yaklaşık 14 bin 500 üyeyle yabancı aşırı hareketler arasında en büyük grubu oluşturuyor.
PKK yapılanmalarının Avrupa’da, kendilerine yönelik terör örgütü algısını kırmak için çeşitli isim değişikliklerine gittiğine işaret edilen raporda, bu çerçevede geçen yıl Almanya’da da adımlar atıldığı kaydedildi.
BfV’ye göre, PKK’nın etkisindeki derneklerin çatı örgütü olarak görülen NAV-DEM geri planda kalırken, yeni kurulan KON-MED, örgütün faaliyetlerinde öne çıkmaya başladı.
PKK’YA REKOR BAĞIŞ
Alman iç istihbaratının raporunda son dönemde PKK etkinliklerine katılanların sayısının gerilediğine dikkat çekilirken, örgütün 2019 yılında Almanya’da yaklaşık 16 milyon euro topladığı, bunun geçen yıla göre daha fazla olduğu belirtildi. PKK’nın yine geçen sene Avrupa genelinde topladığı paranın ise 25 milyon euroyu geçtiği kaydedildi.
Raporda PKK’nın son dönemde Almanya’da özellikle “gençleri endoktrine ederek silahlı mücadele için yanına çekmeye çalıştığına” dikkat çekilirken, bu çabaların Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik askeri harekatı ile birlikte arttığına vurgu yapıldı.
Öte yandan BfV’nin raporunda, “İslamcılık / İslami Terörizm” başlığı altında da Alman güvenlik makamları tarafından faaliyetleri izlenen radikal hareketler ve ayrıca siyasal İslamcı gruplar mercek altına alındı.
Bu bölümde, Türk Hizbullahı’nın yanısıra Furkan cemaati hakkında bilgiler sıralandı, ayrıca Milli Görüş, Erbakan Vakfı, İsmail Ağa Cemaati, Milli Gazete, Saadet Partisi’nin Almanya temsilciliği hakkında da güncel bilgiler yer aldı.