Belki sarı sasın kartı yoktur ama çok iyi bir ‘yurttaş gazeteci’dir Atilla Taş.
Yaman Akdeniz’in Diken’de yayınlanan yazısı şöyle:
Atilla Taş bal gibi gazetecidir
Tutuklu gazeteci Atilla Taş hakkında uzun zamandır bu yazıyı yazma ihtiyacını duyuyorum.
Atilla’nın da yargılandığı ve ‘FETÖ’nün medya ayağı’olarak bilinen davada ve aşağıda da detaylarını okuyacağınız diğer davalarda insan hakları hukukçusu Kerem Altıparmak, avukat Ali Deniz Ceylan ve avukat Sevgi Kalan Güvercin’le birlikte kendisine ve Murat Aksoy’a hukuki destek veriyoruz.
Benim Atilla’yla tanışmam 2015’in başına denk gelir…
Elimize geçen iki sulh ceza hakimliği kararıyla Atilla’nın dört tweet’ine dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu tarafından erişimin engelletildiğini öğrenmiştik. Atilla’nın aşağıda görülen bu tweetlerinin hepsi kanımca ifade özgürlüğü kapsamında olduğu için kendisini aradığımdaki şaşkınlığını sözlerle aktarmak mümkün değil. Buna karşılık ifade özgürlüğü mücadelemizin bir parçası olmak için hiç tereddüt etmedi ve avukat arkadaşlarımıza ertesi gün vekalet çıkardı.
Bu tweetlerle ilgili yaptığımız başvurular iki farklı sulh ceza hakimliği tarafından reddedildiği için Atilla adına iki farklı Anayasa Mahkemesi başvurusu yaptık. Aradan iki sene geçmesine rağmen Anayasa Mahkemesi bu başvurularla ilgili halen karar vermiş değil.
Dahası, Davutoğlu sadece Atilla’nın bu dört tweet’iyle ilgili erişimin engellenmesini talep etmemiş, ayrıca bu tweetler hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda da bulunmuştu. Atilla, bu tweetlerden iki tanesi nedeniyle Davutoğlu’na hakaret etmekten (TCK 125/3) yargılandı fakat mahkeme ‘çakma efeler’ ve ‘dış politikamızı özetleyen fotoğraf’ tweetleriyle ilgili olarak bu paylaşımların ‘ifade özgürlüğü çerçevesinde başbakanın siyasi faaliyetlerine yönelik ağır eleştiri niteliğinde olup, hakaret suçunun yasal unsurlarının olayda gerçekleşmediği’ gerekçesiyle beraat kararı verdi. Davutoğlu’nun avukatları yılmadan kararı temyiz edip dosyayı Yargıtay’a götürdü; dosya halen Yargıtay’da.
Ayrıca, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de, Atilla’nın, “Konya bir ülkedir, Kenya’ya komşudur. Sütçü imam aslında sütçü nine’dir. Melih Gökçek de sütçüdür. Ankara’yı sağmaktadır”tweet’inden dolayı şikayetçi olmuştu. Bu vakada da 2015 içinde Ankara’da takipsizlik kararı verildi ve Gökçek’in avukatları tarafından yapılan itiraz da ilgili sulh ceza hakimliği tarafından reddedildi.
Atilla’nın mahkeme serüveni Ankara’yla sınırlı kalmadı…
Attığı bir başka tweet’le de (aşağıda, sağdaki) Bursa’nın İnegöl belediye başkanına hakaret ettiği iddiasıyla İnegöl’de ‘kamu görevlisine hakaret’ten yargılandı. 24 Şubat 2015 tarihinde Bursa’nın Yenişehir ilçesi Çamönü köyü yakınlarında bir arazide 84 köpeğin cesedine ulaşılmış, 16’sı da baygın halde bulunmuştu. Köpeklerin kulaklarındaki küpelerden İnegöl Belediyesi Hayvan Barınağı’na ait oldukları anlaşılmış, sonrasında da bu köpeklerin İnegöl belediyesi görevlileri tarafından buraya bırakıldığı ortaya çıkmıştı. Atilla da tepkisini aşağıdaki tweetlerle göstermişti.
İfade özgürlüğü ve eleştiri hakkı çerçevesinde değerlendirilmesi gereken tweet’indeki iki kelime yüzünden Atilla gerekçesiz bir kararla 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. Bu dosya da Yargıtay’da temyiz aşamasında. İnegöl belediye başkanı tarafından bu tweet’ten dolayı açılmış tazminat davası da halen devam etmekte.
Atilla’nın ‘FETÖ’nün medya ayağı’ yargılamasından önceki son yargılamaları ise yeni doğan torununa yönelik tehdit ve hakaretlere karşılık olarak gayet insani bir tepki vererek 31 Ağustos 2015 günü, “Çok yürekten söylüyorum. Bir insan evladının AKP’yle işi olmaz! Varsa da kesin ya ekmeğinde, ya da bildiğin yavşak oğlu yavşaktır” diye yazdığı tweet’yle ilgili. ‘Duyarlı’vatandaşlarımızın şikayetleri sonunda hakkında üç farklı ceza soruşturması açıldı ve iki farklı mahkemede halen yargılanmasına devam edilmekte.
Bu yargılamalardan görüldüğü üzere Atilla yılmadan muhalif kimliğiyle tweetlerini atmaya devam etmiştir. Sadece sosyal medya üzerinden görüşlerini paylaşmamış ve bir dönem içine düştüğü ekonomik sıkıntı sebebiyle kısa bir süre Meydan Gazetesi’nde de köşe yazarlığı yapmış, burada da aynı siyasi çizgisini aynen devam ettirmiştir.
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede Atilla’ylailgili olarak ‘FETÖ-PDY soruşturması kapsamında kapatılan Meydan Gazetesinde köşe yazarlığı yaptığı’nın tespit edildiği belirtiliyor. İddianamenin ekinde Atilla’yla ilgili yer alan 224 sayfalık klasörün içinde de gazetecilik yaptığı bu döneme ait ve 6 Nisan 2015 ve 20 Temmuz 2016 tarihleri arasında yazmış olduğu 203 köşe yazısının tam metinleri yer alıyor. Pek kimse farkında olmayabilir ama 203 makale de az buz değil.
Dolayısıyla, Atilla’nın yargılanma sebebi de iddianamede yer alan onlarca tweet’iyle beraber gazetecilik kimliği altında yazmış olduğu bu yazılar.
Geçen hafta İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tahliye kararına rağmen Atilla Taş hakkında Murat Aksoy ve diğer 11 gazeteciyle birlikte yeni bir soruşturma başlatılarak tahliye engellendi ve bu sefer ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek’ ve ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek’ gibi ucunda ağırlaştırılmış müebbet cezası olan suçlardan soruşturulmak üzere gözaltına alındı. Gözaltı süresi de 7 Nisan 2017 tarihinde yedi gün daha uzatıldı ve halen savcı ve hakim karşısına çıkmak için Vatan Emniyet’te zorunlu olarak bekletiliyor. Bu soruşturmada da eminim ki Atilla’ya beş altı sene önce attığı tweetleriyle beraber Meydan gazetesinde kaleme aldığı 203 köşe yazısı sorulacaktır.
Atilla’nın yazdıklarını beğenirsiniz veya beğenemezsiniz, buna ben de Atilla da saygı duyarız. Fakat, kimse bana artık Atilla Taş gazeteci değildir demesin çünkü Atilla Taş bal gibi gazetecidir, yargılanma ve soruşturulma sebepleri de muhalif görüşlerinden ve yazdıklarından dolayıdır. Belki sarı sasın kartı yoktur ama çok iyi bir ‘yurttaş gazeteci’dir Atilla Taş.
Tekrar özgür kaldığı zaman da yazmaya devam edecektir. Hiç şüpheniz olmasın.
Belki sarı sasın kartı yoktur ama çok iyi bir ‘yurttaş gazeteci’dir Atilla Taş.
Yaman Akdeniz’in Diken’de yayınlanan yazısı şöyle:
Atilla Taş bal gibi gazetecidir
Tutuklu gazeteci Atilla Taş hakkında uzun zamandır bu yazıyı yazma ihtiyacını duyuyorum.
Atilla’nın da yargılandığı ve ‘FETÖ’nün medya ayağı’olarak bilinen davada ve aşağıda da detaylarını okuyacağınız diğer davalarda insan hakları hukukçusu Kerem Altıparmak, avukat Ali Deniz Ceylan ve avukat Sevgi Kalan Güvercin’le birlikte kendisine ve Murat Aksoy’a hukuki destek veriyoruz.
Benim Atilla’yla tanışmam 2015’in başına denk gelir…
Elimize geçen iki sulh ceza hakimliği kararıyla Atilla’nın dört tweet’ine dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu tarafından erişimin engelletildiğini öğrenmiştik. Atilla’nın aşağıda görülen bu tweetlerinin hepsi kanımca ifade özgürlüğü kapsamında olduğu için kendisini aradığımdaki şaşkınlığını sözlerle aktarmak mümkün değil. Buna karşılık ifade özgürlüğü mücadelemizin bir parçası olmak için hiç tereddüt etmedi ve avukat arkadaşlarımıza ertesi gün vekalet çıkardı.
Bu tweetlerle ilgili yaptığımız başvurular iki farklı sulh ceza hakimliği tarafından reddedildiği için Atilla adına iki farklı Anayasa Mahkemesi başvurusu yaptık. Aradan iki sene geçmesine rağmen Anayasa Mahkemesi bu başvurularla ilgili halen karar vermiş değil.
Dahası, Davutoğlu sadece Atilla’nın bu dört tweet’iyle ilgili erişimin engellenmesini talep etmemiş, ayrıca bu tweetler hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda da bulunmuştu. Atilla, bu tweetlerden iki tanesi nedeniyle Davutoğlu’na hakaret etmekten (TCK 125/3) yargılandı fakat mahkeme ‘çakma efeler’ ve ‘dış politikamızı özetleyen fotoğraf’ tweetleriyle ilgili olarak bu paylaşımların ‘ifade özgürlüğü çerçevesinde başbakanın siyasi faaliyetlerine yönelik ağır eleştiri niteliğinde olup, hakaret suçunun yasal unsurlarının olayda gerçekleşmediği’ gerekçesiyle beraat kararı verdi. Davutoğlu’nun avukatları yılmadan kararı temyiz edip dosyayı Yargıtay’a götürdü; dosya halen Yargıtay’da.
Ayrıca, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de, Atilla’nın, “Konya bir ülkedir, Kenya’ya komşudur. Sütçü imam aslında sütçü nine’dir. Melih Gökçek de sütçüdür. Ankara’yı sağmaktadır”tweet’inden dolayı şikayetçi olmuştu. Bu vakada da 2015 içinde Ankara’da takipsizlik kararı verildi ve Gökçek’in avukatları tarafından yapılan itiraz da ilgili sulh ceza hakimliği tarafından reddedildi.
Atilla’nın mahkeme serüveni Ankara’yla sınırlı kalmadı…
Attığı bir başka tweet’le de (aşağıda, sağdaki) Bursa’nın İnegöl belediye başkanına hakaret ettiği iddiasıyla İnegöl’de ‘kamu görevlisine hakaret’ten yargılandı. 24 Şubat 2015 tarihinde Bursa’nın Yenişehir ilçesi Çamönü köyü yakınlarında bir arazide 84 köpeğin cesedine ulaşılmış, 16’sı da baygın halde bulunmuştu. Köpeklerin kulaklarındaki küpelerden İnegöl Belediyesi Hayvan Barınağı’na ait oldukları anlaşılmış, sonrasında da bu köpeklerin İnegöl belediyesi görevlileri tarafından buraya bırakıldığı ortaya çıkmıştı. Atilla da tepkisini aşağıdaki tweetlerle göstermişti.
İfade özgürlüğü ve eleştiri hakkı çerçevesinde değerlendirilmesi gereken tweet’indeki iki kelime yüzünden Atilla gerekçesiz bir kararla 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. Bu dosya da Yargıtay’da temyiz aşamasında. İnegöl belediye başkanı tarafından bu tweet’ten dolayı açılmış tazminat davası da halen devam etmekte.
Atilla’nın ‘FETÖ’nün medya ayağı’ yargılamasından önceki son yargılamaları ise yeni doğan torununa yönelik tehdit ve hakaretlere karşılık olarak gayet insani bir tepki vererek 31 Ağustos 2015 günü, “Çok yürekten söylüyorum. Bir insan evladının AKP’yle işi olmaz! Varsa da kesin ya ekmeğinde, ya da bildiğin yavşak oğlu yavşaktır” diye yazdığı tweet’yle ilgili. ‘Duyarlı’vatandaşlarımızın şikayetleri sonunda hakkında üç farklı ceza soruşturması açıldı ve iki farklı mahkemede halen yargılanmasına devam edilmekte.
Bu yargılamalardan görüldüğü üzere Atilla yılmadan muhalif kimliğiyle tweetlerini atmaya devam etmiştir. Sadece sosyal medya üzerinden görüşlerini paylaşmamış ve bir dönem içine düştüğü ekonomik sıkıntı sebebiyle kısa bir süre Meydan Gazetesi’nde de köşe yazarlığı yapmış, burada da aynı siyasi çizgisini aynen devam ettirmiştir.
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede Atilla’ylailgili olarak ‘FETÖ-PDY soruşturması kapsamında kapatılan Meydan Gazetesinde köşe yazarlığı yaptığı’nın tespit edildiği belirtiliyor. İddianamenin ekinde Atilla’yla ilgili yer alan 224 sayfalık klasörün içinde de gazetecilik yaptığı bu döneme ait ve 6 Nisan 2015 ve 20 Temmuz 2016 tarihleri arasında yazmış olduğu 203 köşe yazısının tam metinleri yer alıyor. Pek kimse farkında olmayabilir ama 203 makale de az buz değil.
Dolayısıyla, Atilla’nın yargılanma sebebi de iddianamede yer alan onlarca tweet’iyle beraber gazetecilik kimliği altında yazmış olduğu bu yazılar.
Geçen hafta İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tahliye kararına rağmen Atilla Taş hakkında Murat Aksoy ve diğer 11 gazeteciyle birlikte yeni bir soruşturma başlatılarak tahliye engellendi ve bu sefer ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek’ ve ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek’ gibi ucunda ağırlaştırılmış müebbet cezası olan suçlardan soruşturulmak üzere gözaltına alındı. Gözaltı süresi de 7 Nisan 2017 tarihinde yedi gün daha uzatıldı ve halen savcı ve hakim karşısına çıkmak için Vatan Emniyet’te zorunlu olarak bekletiliyor. Bu soruşturmada da eminim ki Atilla’ya beş altı sene önce attığı tweetleriyle beraber Meydan gazetesinde kaleme aldığı 203 köşe yazısı sorulacaktır.
Atilla’nın yazdıklarını beğenirsiniz veya beğenemezsiniz, buna ben de Atilla da saygı duyarız. Fakat, kimse bana artık Atilla Taş gazeteci değildir demesin çünkü Atilla Taş bal gibi gazetecidir, yargılanma ve soruşturulma sebepleri de muhalif görüşlerinden ve yazdıklarından dolayıdır. Belki sarı sasın kartı yoktur ama çok iyi bir ‘yurttaş gazeteci’dir Atilla Taş.
Tekrar özgür kaldığı zaman da yazmaya devam edecektir. Hiç şüpheniz olmasın.
Belki sarı sasın kartı yoktur ama çok iyi bir ‘yurttaş gazeteci’dir Atilla Taş.
Yaman Akdeniz’in Diken’de yayınlanan yazısı şöyle:
Atilla Taş bal gibi gazetecidir
Tutuklu gazeteci Atilla Taş hakkında uzun zamandır bu yazıyı yazma ihtiyacını duyuyorum.
Atilla’nın da yargılandığı ve ‘FETÖ’nün medya ayağı’olarak bilinen davada ve aşağıda da detaylarını okuyacağınız diğer davalarda insan hakları hukukçusu Kerem Altıparmak, avukat Ali Deniz Ceylan ve avukat Sevgi Kalan Güvercin’le birlikte kendisine ve Murat Aksoy’a hukuki destek veriyoruz.
Benim Atilla’yla tanışmam 2015’in başına denk gelir…
Elimize geçen iki sulh ceza hakimliği kararıyla Atilla’nın dört tweet’ine dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu tarafından erişimin engelletildiğini öğrenmiştik. Atilla’nın aşağıda görülen bu tweetlerinin hepsi kanımca ifade özgürlüğü kapsamında olduğu için kendisini aradığımdaki şaşkınlığını sözlerle aktarmak mümkün değil. Buna karşılık ifade özgürlüğü mücadelemizin bir parçası olmak için hiç tereddüt etmedi ve avukat arkadaşlarımıza ertesi gün vekalet çıkardı.
Bu tweetlerle ilgili yaptığımız başvurular iki farklı sulh ceza hakimliği tarafından reddedildiği için Atilla adına iki farklı Anayasa Mahkemesi başvurusu yaptık. Aradan iki sene geçmesine rağmen Anayasa Mahkemesi bu başvurularla ilgili halen karar vermiş değil.
Dahası, Davutoğlu sadece Atilla’nın bu dört tweet’iyle ilgili erişimin engellenmesini talep etmemiş, ayrıca bu tweetler hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda da bulunmuştu. Atilla, bu tweetlerden iki tanesi nedeniyle Davutoğlu’na hakaret etmekten (TCK 125/3) yargılandı fakat mahkeme ‘çakma efeler’ ve ‘dış politikamızı özetleyen fotoğraf’ tweetleriyle ilgili olarak bu paylaşımların ‘ifade özgürlüğü çerçevesinde başbakanın siyasi faaliyetlerine yönelik ağır eleştiri niteliğinde olup, hakaret suçunun yasal unsurlarının olayda gerçekleşmediği’ gerekçesiyle beraat kararı verdi. Davutoğlu’nun avukatları yılmadan kararı temyiz edip dosyayı Yargıtay’a götürdü; dosya halen Yargıtay’da.
Ayrıca, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de, Atilla’nın, “Konya bir ülkedir, Kenya’ya komşudur. Sütçü imam aslında sütçü nine’dir. Melih Gökçek de sütçüdür. Ankara’yı sağmaktadır”tweet’inden dolayı şikayetçi olmuştu. Bu vakada da 2015 içinde Ankara’da takipsizlik kararı verildi ve Gökçek’in avukatları tarafından yapılan itiraz da ilgili sulh ceza hakimliği tarafından reddedildi.
Atilla’nın mahkeme serüveni Ankara’yla sınırlı kalmadı…
Attığı bir başka tweet’le de (aşağıda, sağdaki) Bursa’nın İnegöl belediye başkanına hakaret ettiği iddiasıyla İnegöl’de ‘kamu görevlisine hakaret’ten yargılandı. 24 Şubat 2015 tarihinde Bursa’nın Yenişehir ilçesi Çamönü köyü yakınlarında bir arazide 84 köpeğin cesedine ulaşılmış, 16’sı da baygın halde bulunmuştu. Köpeklerin kulaklarındaki küpelerden İnegöl Belediyesi Hayvan Barınağı’na ait oldukları anlaşılmış, sonrasında da bu köpeklerin İnegöl belediyesi görevlileri tarafından buraya bırakıldığı ortaya çıkmıştı. Atilla da tepkisini aşağıdaki tweetlerle göstermişti.
İfade özgürlüğü ve eleştiri hakkı çerçevesinde değerlendirilmesi gereken tweet’indeki iki kelime yüzünden Atilla gerekçesiz bir kararla 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. Bu dosya da Yargıtay’da temyiz aşamasında. İnegöl belediye başkanı tarafından bu tweet’ten dolayı açılmış tazminat davası da halen devam etmekte.
Atilla’nın ‘FETÖ’nün medya ayağı’ yargılamasından önceki son yargılamaları ise yeni doğan torununa yönelik tehdit ve hakaretlere karşılık olarak gayet insani bir tepki vererek 31 Ağustos 2015 günü, “Çok yürekten söylüyorum. Bir insan evladının AKP’yle işi olmaz! Varsa da kesin ya ekmeğinde, ya da bildiğin yavşak oğlu yavşaktır” diye yazdığı tweet’yle ilgili. ‘Duyarlı’vatandaşlarımızın şikayetleri sonunda hakkında üç farklı ceza soruşturması açıldı ve iki farklı mahkemede halen yargılanmasına devam edilmekte.
Bu yargılamalardan görüldüğü üzere Atilla yılmadan muhalif kimliğiyle tweetlerini atmaya devam etmiştir. Sadece sosyal medya üzerinden görüşlerini paylaşmamış ve bir dönem içine düştüğü ekonomik sıkıntı sebebiyle kısa bir süre Meydan Gazetesi’nde de köşe yazarlığı yapmış, burada da aynı siyasi çizgisini aynen devam ettirmiştir.
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede Atilla’ylailgili olarak ‘FETÖ-PDY soruşturması kapsamında kapatılan Meydan Gazetesinde köşe yazarlığı yaptığı’nın tespit edildiği belirtiliyor. İddianamenin ekinde Atilla’yla ilgili yer alan 224 sayfalık klasörün içinde de gazetecilik yaptığı bu döneme ait ve 6 Nisan 2015 ve 20 Temmuz 2016 tarihleri arasında yazmış olduğu 203 köşe yazısının tam metinleri yer alıyor. Pek kimse farkında olmayabilir ama 203 makale de az buz değil.
Dolayısıyla, Atilla’nın yargılanma sebebi de iddianamede yer alan onlarca tweet’iyle beraber gazetecilik kimliği altında yazmış olduğu bu yazılar.
Geçen hafta İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tahliye kararına rağmen Atilla Taş hakkında Murat Aksoy ve diğer 11 gazeteciyle birlikte yeni bir soruşturma başlatılarak tahliye engellendi ve bu sefer ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek’ ve ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek’ gibi ucunda ağırlaştırılmış müebbet cezası olan suçlardan soruşturulmak üzere gözaltına alındı. Gözaltı süresi de 7 Nisan 2017 tarihinde yedi gün daha uzatıldı ve halen savcı ve hakim karşısına çıkmak için Vatan Emniyet’te zorunlu olarak bekletiliyor. Bu soruşturmada da eminim ki Atilla’ya beş altı sene önce attığı tweetleriyle beraber Meydan gazetesinde kaleme aldığı 203 köşe yazısı sorulacaktır.
Atilla’nın yazdıklarını beğenirsiniz veya beğenemezsiniz, buna ben de Atilla da saygı duyarız. Fakat, kimse bana artık Atilla Taş gazeteci değildir demesin çünkü Atilla Taş bal gibi gazetecidir, yargılanma ve soruşturulma sebepleri de muhalif görüşlerinden ve yazdıklarından dolayıdır. Belki sarı sasın kartı yoktur ama çok iyi bir ‘yurttaş gazeteci’dir Atilla Taş.
Tekrar özgür kaldığı zaman da yazmaya devam edecektir. Hiç şüpheniz olmasın.
Belki sarı sasın kartı yoktur ama çok iyi bir ‘yurttaş gazeteci’dir Atilla Taş.
Yaman Akdeniz’in Diken’de yayınlanan yazısı şöyle:
Atilla Taş bal gibi gazetecidir
Tutuklu gazeteci Atilla Taş hakkında uzun zamandır bu yazıyı yazma ihtiyacını duyuyorum.
Atilla’nın da yargılandığı ve ‘FETÖ’nün medya ayağı’olarak bilinen davada ve aşağıda da detaylarını okuyacağınız diğer davalarda insan hakları hukukçusu Kerem Altıparmak, avukat Ali Deniz Ceylan ve avukat Sevgi Kalan Güvercin’le birlikte kendisine ve Murat Aksoy’a hukuki destek veriyoruz.
Benim Atilla’yla tanışmam 2015’in başına denk gelir…
Elimize geçen iki sulh ceza hakimliği kararıyla Atilla’nın dört tweet’ine dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu tarafından erişimin engelletildiğini öğrenmiştik. Atilla’nın aşağıda görülen bu tweetlerinin hepsi kanımca ifade özgürlüğü kapsamında olduğu için kendisini aradığımdaki şaşkınlığını sözlerle aktarmak mümkün değil. Buna karşılık ifade özgürlüğü mücadelemizin bir parçası olmak için hiç tereddüt etmedi ve avukat arkadaşlarımıza ertesi gün vekalet çıkardı.
Bu tweetlerle ilgili yaptığımız başvurular iki farklı sulh ceza hakimliği tarafından reddedildiği için Atilla adına iki farklı Anayasa Mahkemesi başvurusu yaptık. Aradan iki sene geçmesine rağmen Anayasa Mahkemesi bu başvurularla ilgili halen karar vermiş değil.
Dahası, Davutoğlu sadece Atilla’nın bu dört tweet’iyle ilgili erişimin engellenmesini talep etmemiş, ayrıca bu tweetler hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda da bulunmuştu. Atilla, bu tweetlerden iki tanesi nedeniyle Davutoğlu’na hakaret etmekten (TCK 125/3) yargılandı fakat mahkeme ‘çakma efeler’ ve ‘dış politikamızı özetleyen fotoğraf’ tweetleriyle ilgili olarak bu paylaşımların ‘ifade özgürlüğü çerçevesinde başbakanın siyasi faaliyetlerine yönelik ağır eleştiri niteliğinde olup, hakaret suçunun yasal unsurlarının olayda gerçekleşmediği’ gerekçesiyle beraat kararı verdi. Davutoğlu’nun avukatları yılmadan kararı temyiz edip dosyayı Yargıtay’a götürdü; dosya halen Yargıtay’da.
Ayrıca, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de, Atilla’nın, “Konya bir ülkedir, Kenya’ya komşudur. Sütçü imam aslında sütçü nine’dir. Melih Gökçek de sütçüdür. Ankara’yı sağmaktadır”tweet’inden dolayı şikayetçi olmuştu. Bu vakada da 2015 içinde Ankara’da takipsizlik kararı verildi ve Gökçek’in avukatları tarafından yapılan itiraz da ilgili sulh ceza hakimliği tarafından reddedildi.
Atilla’nın mahkeme serüveni Ankara’yla sınırlı kalmadı…
Attığı bir başka tweet’le de (aşağıda, sağdaki) Bursa’nın İnegöl belediye başkanına hakaret ettiği iddiasıyla İnegöl’de ‘kamu görevlisine hakaret’ten yargılandı. 24 Şubat 2015 tarihinde Bursa’nın Yenişehir ilçesi Çamönü köyü yakınlarında bir arazide 84 köpeğin cesedine ulaşılmış, 16’sı da baygın halde bulunmuştu. Köpeklerin kulaklarındaki küpelerden İnegöl Belediyesi Hayvan Barınağı’na ait oldukları anlaşılmış, sonrasında da bu köpeklerin İnegöl belediyesi görevlileri tarafından buraya bırakıldığı ortaya çıkmıştı. Atilla da tepkisini aşağıdaki tweetlerle göstermişti.
İfade özgürlüğü ve eleştiri hakkı çerçevesinde değerlendirilmesi gereken tweet’indeki iki kelime yüzünden Atilla gerekçesiz bir kararla 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. Bu dosya da Yargıtay’da temyiz aşamasında. İnegöl belediye başkanı tarafından bu tweet’ten dolayı açılmış tazminat davası da halen devam etmekte.
Atilla’nın ‘FETÖ’nün medya ayağı’ yargılamasından önceki son yargılamaları ise yeni doğan torununa yönelik tehdit ve hakaretlere karşılık olarak gayet insani bir tepki vererek 31 Ağustos 2015 günü, “Çok yürekten söylüyorum. Bir insan evladının AKP’yle işi olmaz! Varsa da kesin ya ekmeğinde, ya da bildiğin yavşak oğlu yavşaktır” diye yazdığı tweet’yle ilgili. ‘Duyarlı’vatandaşlarımızın şikayetleri sonunda hakkında üç farklı ceza soruşturması açıldı ve iki farklı mahkemede halen yargılanmasına devam edilmekte.
Bu yargılamalardan görüldüğü üzere Atilla yılmadan muhalif kimliğiyle tweetlerini atmaya devam etmiştir. Sadece sosyal medya üzerinden görüşlerini paylaşmamış ve bir dönem içine düştüğü ekonomik sıkıntı sebebiyle kısa bir süre Meydan Gazetesi’nde de köşe yazarlığı yapmış, burada da aynı siyasi çizgisini aynen devam ettirmiştir.
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede Atilla’ylailgili olarak ‘FETÖ-PDY soruşturması kapsamında kapatılan Meydan Gazetesinde köşe yazarlığı yaptığı’nın tespit edildiği belirtiliyor. İddianamenin ekinde Atilla’yla ilgili yer alan 224 sayfalık klasörün içinde de gazetecilik yaptığı bu döneme ait ve 6 Nisan 2015 ve 20 Temmuz 2016 tarihleri arasında yazmış olduğu 203 köşe yazısının tam metinleri yer alıyor. Pek kimse farkında olmayabilir ama 203 makale de az buz değil.
Dolayısıyla, Atilla’nın yargılanma sebebi de iddianamede yer alan onlarca tweet’iyle beraber gazetecilik kimliği altında yazmış olduğu bu yazılar.
Geçen hafta İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tahliye kararına rağmen Atilla Taş hakkında Murat Aksoy ve diğer 11 gazeteciyle birlikte yeni bir soruşturma başlatılarak tahliye engellendi ve bu sefer ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek’ ve ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek’ gibi ucunda ağırlaştırılmış müebbet cezası olan suçlardan soruşturulmak üzere gözaltına alındı. Gözaltı süresi de 7 Nisan 2017 tarihinde yedi gün daha uzatıldı ve halen savcı ve hakim karşısına çıkmak için Vatan Emniyet’te zorunlu olarak bekletiliyor. Bu soruşturmada da eminim ki Atilla’ya beş altı sene önce attığı tweetleriyle beraber Meydan gazetesinde kaleme aldığı 203 köşe yazısı sorulacaktır.
Atilla’nın yazdıklarını beğenirsiniz veya beğenemezsiniz, buna ben de Atilla da saygı duyarız. Fakat, kimse bana artık Atilla Taş gazeteci değildir demesin çünkü Atilla Taş bal gibi gazetecidir, yargılanma ve soruşturulma sebepleri de muhalif görüşlerinden ve yazdıklarından dolayıdır. Belki sarı sasın kartı yoktur ama çok iyi bir ‘yurttaş gazeteci’dir Atilla Taş.
Tekrar özgür kaldığı zaman da yazmaya devam edecektir. Hiç şüpheniz olmasın.