Almanya’da, ülkenin doğusu başta olmak üzere yabancı düşmanlığı artıyor. Araştırmacılar demokrasinin tehlikede olduğu konusunda uyarıyor.
Almanya’da yapılan “Leipzig Otoriteryanizm Araştırması”na göre, Almanların üçte biri yabancıların sadece sosyal devletin sunduğu imkânlardan yararlanmak için ülkeye geldiğine inanıyor. Almanya’nın doğu eyaletlerinde ise bu oran her iki kişiden birine denk geliyor. Benzer şekilde Almanların yüzde 36,6’sı Almanya’nın yabancılar tarafından tehlike arz edecek oranda istila edildiğine inanıyor. Bu oran Almanya’nın doğusunda yüzde 44,6’ya kadar çıkıyor.
Araştırmayı kaleme alan uzmanlardan Leipzig Aşırı Sağcılık ve Demokrasi Araştırmaları Merkezi Direktörü Oliver Decker DW’ye yaptığı açıklamada şöyle dedi:
“Şu anda Almanya’nın doğusunda yaşayan insanların yüzde 30’undan fazlası yabancı düşmanı fikirlere sahip. Bu yüksek bir oran. Almanya’nın batısında ise bu oran yüzde 22 civarında.”
Araştırmayı yürüten merkez, 2002 yılından bu yana her iki yılda bir, Almanya’daki otoriter ve aşırı sağcı davranışlara ilişkin anket çalışmaları yapıyor. “Orta araştırmaları” adıyla da bilinen bu çalışmalara Yeşiller partisi ile yakın ilişkisi olan Heinrich Böll Vakfı ve IG Metall Sendikası’na yakınlığıyla bilinen Otto-Brenner Vakfı da katkılarını sunuyor.
Araştırmacıların tespitlerine göre, sadece göçmenlere yönelik değil, özellikle Müslüman, Sinti ve Roman azınlıklara yönelik de önyargılar artış gösteriyor. Decker, özellikle Sinti ve Romanlara yönelik daha belirgin bir öfke olduğuna dikkat çekiyor. Araştırmaya katılanların yüzde 60’ı Sinti ve Romanların suça daha yatkın olduğu görüşünde. Yeni veriler, bu oranın 2014 yılından bu yana yüzde 5 artış gösterdiğini ortaya koyuyor.
Araştırma ayrıca Müslümanlara yönelik önyargıların da arttığını ortaya koyuyor. Buna göre 2014 yılında katılımcıların yüzde 36,5’i Müslümanların Almanya’ya göç etmesinin yasaklanmasını savunurken, son araştırmada bu rakam yüzde 44’e yükseldi. Benzer şekilde 2014 yılında katılımcıların yüzde 43’ü Müslümanlar yüzünden kendi ülkesinde yabancı gibi hissettiğini açıklarken, bu oran son araştırmada yüzde 55,8’e yükseldi.
Berlin’de yaşanan Yahudi karşıtı bazı olaylar sonrasında Yahudi düşmanlığını yine manşetlere taşıdı. Araştırmaya göre her 10 Alman’dan biri Yahudilerin toplumdaki etkisinin hala çok yüksek olduğunu düşünüyor. Benzer oranda katılımcı, Yahudilerin kendilerine mahsus özellikleri nedeniyle “tam olarak toplumla uyum sağlayamadığını” düşünüyor. Ancak araştırmacılar bu oranın daha yüksek olabileceğini düşünüyor.
Decker, Almanya’daki demokrasiyi tehdit eden bu gelişmeye ilişkin uyarıda bulunuyor. Katılımcıların yüzde 90’ı demokrasi fikrini iyi bulsa da aslında demokrasiyi her insana eşit hak ve özgürlükler tanıyan bir toplumdan ziyade bir tür “çoğunluk diktatörlüğü” olarak tasavvur ediyorlar.
Araştırmaya göre katılımcıların yüzde 8’i her şeye rağmen diktatörlüğün belirli koşullar atında iyi bir yönetim şekli olduğunu düşünüyor. Yüzde 11’lik bir kesim bir ise “ülkenin iyiliği için ülkeyi demir yumrukla” yönetecek bir lider arzu ediyor. Yabancı düşmanı ve anti demokratik eğilimler özellikle araştırmaya katılan sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisi seçmenleri arasında yaygın.
AfD seçmeninin yüzde 55’i yabancı düşmanı, yüzde 13,2’si de anti demokratik fikirlere sahip. Araştırmaya göre, bu da “Bariz ve sabit aşırı sağ dünya görüşüne sahip seçmenlerin AfD içerisinde kendilerini politik olarak ifade etme imkânına eriştiklerini” gösteriyor. Öte yandan araştırma CDU/CSU, SPD ve FDP seçmenleri arasında da yabancı düşmanlığının yüzde 20’lik bir oranla oldukça yüksek olduğunu ortaya koyuyor.
Ancak Decker’e göre araştırma sonucunda gözlemlenen olumlu gelişmeler de var. “Halkın yüzde 30’u net bir biçimde özgürlükçü demokrasi yanlısı” diyor. Almanların yüzde 40’ının otoriter toplumsal yapıları desteklediğini vurgulayan Decker “Bu yüzden de toplumda belirgin bir kutuplaşma olduğuna” dikkat çekiyor.