AKP, 15 yıldan beri reklamını yaparak oy devşirdikleri, ama hayata geçirmedikleri ne kadar proje varsa seçmene yeni vaatlermiş gibi sunuyor. Halbuki bu sunum, AKP’nin “Eğitimde hiç yol kat edemedik” itirafından başka bir şey değil.
EĞİTİM BAKANI “MESLEK LİSESİ MEMLEKET MESELESİ” DİYOR
Dr İsmail S. Gülümser/Aktifhaber
15 yıldan beri gerçekleştiremedikleri önceki vaatleri yeni dönem reformları gibi sunuyor.
Meslek liselerine verdikleri önemi ve başarılarını;
Öğrenci sayısını 15 yılda 980.000’den 1.750.000’e çıkardık sözleriyle anlatıyor.
15 yılda; ülke nüfusu 15 milyondan fazla artmış,
Genel liselerde öğrenci sayısı 2 milyondan 3 milyona çıkmış,
İmam hatiplerdeki öğrenci sayısı 71.000’den 1.200.000’e çıkmış (17 kat artmış).
İKTİDAR EĞİTİMDE HİÇBİR ALANA ÖNEM VERMEMİŞ!
Bakanın iddiasına göre okullara verilen önem öğrenci sayısı değişimine göre değerlendiriliyorsa, iktidar son 15 yılda eğitimde hiçbir alana önem vermemiş, sadece nüfus artışına bağlı artışlarla yetinmiş. Tüm bakanlık kadroları mesailerini sadece İmam hatip okullarındaki öğrenci sayısını artırmak amacıyla harcamış. Mesleki eğitimin tarafları da bakanlığın mesleki eğitim için kayda değer bir adımının olmadığını çok iyi biliyorlar.
“MESLEK LİSESİ, MEMLEKET MESELESİ” DE YALAN OLDU
Ayrıca Bakan tüm konuşmalarında, mesleki eğitimi sektörle birlikte götürdüklerini anlatmaya çalışıyor. Ancak bu sözü de gerçeği yansıtmıyor; “meslek lisesi memleket meselesi” sloganının sahibi Koç Vakfı bakanlığın mesleki eğitim için samimi olduğunu zannederek, 7 yıl özveriyle yürüttüğü, 81 ilde işverenlerle okulları buluşturup staj ve burs fırsatı sunan projesinin, 2011’den bu yana hiç faaliyeti görünmüyor. Bakanlığın 81 ilde işverenlerin öğrencilere sunduğu burs ve staj desteğine ya ihtiyacı yok, ya da yapılanların boşa gittiğini gören Koç grubu ve 81 ildeki iş adamları destekten ve projeden vazgeçtiler.
NASIL BU NOKTAYA GELDİ?
İktidar önce demokrasi talebinin olduğu izlenimi veriyor ve her kesim eğitimi destekliyor.
2002’de görev alan AKP iktidarı siyasi hedeflerden uzak ülke gelişmesi için gayret gösterdiği dönemde, daha fazla demokrasi talebiyle toplumda olumlu imaj oluşturdu. Mesleki eğitim dâhil eğitimin birçok sorununun çözümü için projeler başlatıldı.
Mesleki eğitimin problemleri sektör temsilcileriyle birlikte masaya yatırıldı.
“Gençlerin iş aradığı, işverenlerin ise iyi yetişmiş insan bulmakta zorlandığı,” “İşgücüne katılacak gençlerin ulusal ve uluslararası işgücü piyasalarında insan onuruna yaraşır şekilde istihdam edilebilmeleri için gerekli bilgi ve becerilere sahip olmaları gerektiği” tespitleri yapıldı.
Kalkınma planları ve diğer üst politika belgelerinde;
-Mesleki eğitime daha fazla önem verilmesi,
-İşgücü piyasası ve mesleki eğitim arasındaki ilişkinin güçlendirilmesi,
-Programların işyerlerinin ihtiyaçları göre yeniden güncellenmesi
yönünde üç önemli karar alındı.
REKLAM ÇOK İCRAAT YOK
AB ülkeleri ihtiyatlı da olsa gerçekten ileri demokrasi talebinin olduğunu varsayarak, mesleki eğitimin gelişmesi vb konularda; “Comenius (okul eğitimi), Erasmus (yükseköğretim), Grundtvig (yetişkin eğitimi) ve Leonardo da Vinci (mesleki ve teknik eğitim), ECVET (Mesleki eğitim kredi transfer sistemi)” gibi çalışmalara Türkiye’yi dâhil etti. AB destekli MTEM-UMEM-MEGEP-İKMEP-MYK-UYS-İŞTEK gibi birçok mesleki eğitim projesi için uzman desteğinde kaynak gönderdi.
AB, ülkenin genç nüfusuna talip oldu ve işbirliğini geliştirmek amacıyla “mesleki eğitim kalite ve talebini artırıp, mezunların sektörler ve ülkeler arası istihdam imkânını genişletmek” için Türkiye’ye teşvikler gönderildi. Mesleki yeterliliklerin tanınması için oluşturulacak ortak kalite güvence sistemi çalışmalarına Türkiye dâhil edildi. İktidar her yerde projelerle mesleki eğitimin problemlerini çözeceğinin reklamını yaparak iş dünyasının desteğini arkasına aldı ve oy devşirdi.
Reklamı yapılan projelerin içi doldurulamadı.
Ancak söylenenlere yapılanlar hiç birbirini tutmadı, yabancı ve yerli kaynaklar kullanılarak, her fırsatta reklamı yapılan birçok projenin içi doldurulamadı, destekler bazı firmalara kaynak aktarımında ve parti reklamında kullanıldı.
ESKİ SORUNLAR YENİDEN VAAT OLDU
Bakan bu sezon başında Ekim 2016 da yapılan Mesleki Eğitim Kongresinde 15 yıldan beri yürüttükleri 10 aşkın proje ile sorunların hiç birinin çözülemediğini eski sorunları aynen tekrarlayarak itiraf ediyor;
“Ülkemizde vasıfsız iş gücü fazlalığı var.
Sanayicinin de kalifiye eleman bulma sorunu,
İşgücü talebiyle işgücü arzı arasında bir uyumsuzluk var.
Mesleki eğitim ile iş dünyası arasında kopukluk var,
Mesleki eğitimin itibarı düşük yeni reformlara ihtiyaç var” 15 yıl sonra aynı vaatleri yeni gibi sunuyor.
Komisyondaki iş adamları da; “Meslek lisesi mezunlarının vasıfsız işçi olarak görüldüğünü asgari ücretle çalıştırıldığını, büyük iddialarla oluşturulan standartların güncellenemediğini, sektörle okullar arasında yeterli ilişkinin kurulamadığını, öğretmen eğitimlerinin yetersiz olduğunu, mesleki eğitim ve istihdam arasında arz talep uyuşmazlığı bulunduğunu” söyleyerek, 15 yıldan beri iktidara anlattıkları sorunları yeniden tekrar ediyorlar.
Mesleki eğitime zarar verecek birçok düzenleme yapılıyor.
TESCİLLİ BAŞARISIZLIK
İktidar mesleki eğitime inanmadı, geliştirme derdi hiç olmadı, hatta zarar verecek birçok düzenleme yaptı.
-2010 yılından itibaren okul çeşitliliğinin azaltılması bahanesi arkasına saklanarak, ihtisaslaşmış Bakanlıklara bağlı “öğretmen lisesi, meteoroloji meslek lisesi” gibi köklü meslek liseleri dâhil 65 okul grubu kapatıldı. Bu liselere ait geniş uygulama alanları el değiştirdi ve donanım çöpe atıldı, yılların birikimi kadrolar tasfiye edildi. 2016 yılındaki Kongrede ise iş adamlarına, ihtisaslaşmış meslek lisesi açılacağını yeni bir proje gibi sunuyorlar.
-Bakanlık uzun süreden beri din eğitimi veren okulları artırmayla ilgili manevra yapmakla meşgul, teknik liseler dâhil eğitimin hiçbir problemini çözme akıllarına gelmiyor. 28 Şubat dönemi uygulamaları yıllardır aynen devam ediyor ve önceleri birçok Anadolu lisesiyle yarışacak düzeyde başarılı öğrenci grubuna hitap eden teknik liseler meslek lisesi düzeyine geriliyor. Mezunları en iyi lisans programların yerleşebilen bu okullarda yerleşen oranı %7’lere kadar düşüyor ve meslek yüksek okullarına mahkûm tercih edilmeyen okullara dönüşüyor.
-İş adamları tüm konuşmalarında kalifiye eleman sıkıntısından bahsederken iktidar meslek liselerini başarı düzeyi düşük öğrencilerin toplandığı okullara dönüştürüyor. Tüm genel liseler Anadolu Lisesi haline getirilerek sınavla öğrenci alan okulların kapasitesi aşırı şekilde artırılıyor. Sınavı kazanamayanlar çok programlı lise ya da meslek liselerine yönlendirilerek, meslek liseleri başarı düzeyi düşük öğrencilerin toplandığı okullar haline getiriliyor. Maliyetten kaçıp uygulama laboratuarı olmayan çok programlı liseler açılarak hiç mesleki becerisi olmayan öğrenciler iş piyasasına sürülüyor. Kendilerini başarısızlığa mahkûm gören hedefsiz meslek lisesi öğrencilerinin okula ilgileri azalıyor, bu okullarda devam sağlanamıyor, okul terkleri önlenemiyor.
-ERG raporuna göre 2008 yılından itibaren mesleki eğitime yapılan harcamalar daha da düşürülüyor. Mesleki eğitimde görev yapan 54.000 civarındaki öğretmenin eğitimi bile yeterince yapılamıyor, her yıl ancak 6.000’i eğitime alınabiliyor. Yapılan bir düzenlemenin öğretmenlere aktarılması için 9 yıla ihtiyaç var. Hâlbuki iktidar eğitimin her alanında olduğu gibi hiçbir programı uzun süre devam ettiremiyor. Meslek liselerinde her yıl farklı bir proje deniyor, örneğin modüler eğitim için öğretmenlere hizmet içi eğitim verilmiyor ve içi doldurulamıyor.
-Meslek lisesi mezunlarının sınavsız geçiş hakkı uzun süre devam ettirilerek nitelik sorunu meslek yüksekokullarına yani yükseköğretime taşınıyor. Meslek yüksekokullarındaki meslek lisesi mezunlarının neredeyse % 95’inin en basit temel matematik ve fen kurallarını bile bilmediği gözleniyor. Ulusal ve uluslar arası raporlarda mesleki eğitim programlarının güncel olmadığı, işyerleriyle iletişim eksikliğinin olduğu, kayıt dışı çalıştırıldıkları, çalışma koşullarının özendirici olmadığı, mezunlarının %70’den fazlasının iş bulamadığı, %23’ünün asgari ücretin altında çalıştığı tespitleri yapılıyor.
Kısacası mesleki eğitimle ilgili gerçekler, Bakanlığın başarısızlığını açıkça ortaya koyuyor.