“Ülkede yaşananları hem ülke insanından hem uluslar arası değerlendirmelerden saklamaya çalışıyor….
Ülke eğitim dâhil her konuda gün geçtikçe daha çok içe kapanıyor. İçeride problemlerin çözümü yerine tüm basından aynı yönde haberlerle, her şeyin gayet iyi gittiği algısı oluşturup problemleri gizleme tercih ediliyor.
OECD 2013 yılında öğretmenleri farklı açılardan karşılaştıran bir araştırma (Talis) yapıyor. Türkiye’de 2009’daki araştırmaya katılıyor ancak 2013’deki bu çalışmaya öğretmenlerin kötü durumunun uluslararası karşılaştırmalarla görülmesinden kaçındığı için katılmıyor. Ülkede yaşananları hem ülke insanından hem uluslar arası değerlendirmelerden saklamaya çalışıyor.
Ancak gerçekler ne kadar kapalı sistem oluşturulsa bile saklanamıyor. AKP Milletvekili Ahmet Gündoğdu’nun iktidar yanlısı olarak bilinen sendikası “Eğitim Bir Sen”in 2012 yılında yayınladığı raporda ve benzeri raporlarda aktarılanlar ülkede öğretmenlerin yaşadıklarını açıkça ortaya koyuyor.
Türkiye OECD De Öğretmenlere En Düşük Maaş Ödeyen Ülkelerden Biri
Bakan konuşmalarında, iktidarları döneminde öğretmen maaşlarını 409 dolardan 940 dolara çıkardıklarını övünerek anlatırken Eğitim Bir Sen’in raporunda;
“Öğretmenlerin maaşların 1995 yılının bile gerisinde olduğu” değerlendirilmesi yapılıyor.
2005-2008-2012 te temel eğitimde öğrenci başına öğretmene ödenen ücret değişimi ( OECD Ed at a Gl. 2015)
Raporda bir diğer önemli tespit,
“Türkiye uluslar arası karşılaştırmalarda en düşük maaş ödeyen ülkelerden biridir.
Göreve yeni başlamış ya da kıdemli bir öğretmen maaşı Türkiye’de bir işçi maaşını geçmemektedir” değerlendirilmesi yapılıyor.
Ayrıca Bakanın yaptığı konuşmalardan 4 yıl önce yayınlanan raporla bugün arsında da ciddi maaş farklarının ortaya çıktığı anlaşılıyor. Anaokullarında bile o gün öğretmen maaşlarının yıllık 22.740 dolar, aylık 1.700 dolar olduğu açıklanmış. Eğer raporda iktidarın başarıları anlatılırken verdikleri rakam doğru ise, son dört yıldan beri öğretmen maaşlarının 1.700 dolardan 940 dolara düştüğü, öğretmenlerin dolar bazında maaşlarını yarı yarıya kaybettiklerini Bakan kendi ağzından itiraf ediyor.
Eğitim İş sendikasının 2015-2016 öğretim yılında yaptırdığı başka bir araştırmada;
“Eğitim çalışanları borç batağında, öğretmenlerin toplumsal statüleri, ekonomik, sosyal ve özlük hakları, AKP iktidarı döneminde ciddi şekilde gerilemiştir.
% 73’ü gelir yetersizliğinden mesleğe motive olamadığını, % 61’i psikolojik sorunlar yaşadığını, % 69’u ise iyi bir iş bulursa öğretmenliği bırakacağını belirtmiştir.
(%88,7) aldıkları mevcut ücretin yaşamlarını idame ettirmek için yeterli olmadığını ifade etmişler, % 81’i kredi kartına, %79’u bankaya, %41’i esnafa, % 39’u ise şahıslara borcu olduğunu, % 40’ı ise annesinden ve babasından maddi destek aldığını belirtmiştir.” Değerlendirmesi yer alıyor.
Öğretmen Saygınlığının En Az Olduğu Ülkelerden Biri
Bakan konuşmalarında “öğretmelerin kanaat önderi olduğunu, öğretmenliğin en itibarlı meslek olduğunu” savunuyor. Eğitim Bir Sen raporunda “Mesleki statü denildiğinde, ilk akla gelen ölçüt genelde mesleğin ekonomik getirisidir. Dünyanın hemen her yerinde, mesleğin ekonomik getirisi, meslek için önemli bir saygınlık unsurudur. Yüksek gelirli mesleklerin saygınlığı da genelde yüksek olmaktadır.” deniliyor.
Eğitim Bir Sen’in öğretmenler üzerinde yaptığı ankette bu durum;
“Toplumun öğretmene verdiği değerin yeterli olmadığını düşünen öğretmenlerin oranı %88,9,
MEB’in öğretmenlere değer vermediğini düşünen öğretmenlerin oranı %90,7,
Kitle iletişim araçlarının öğretmene değer vermediğini düşünenlerin oranı ise %87,5 ” ifadeleriyle anlatılıyor.
Bakan, öğretmenlik mesleğini en başarılıların seçtiğini iddia ediyor. Raporda, “kaliteli öğretmen eksiği konusunda yapılan sıralamada Türkiye OECD ülkelerinin sonuncusu” ifadeleriyle mesleki saygınlığın azlığı anlatılıyor.
Eğitim İş’in raporunda; “Öğretmen yetiştirme süreci siyasallaştırılarak çökertilmiş, öğretmenliğin saygınlığı da bundan büyük zarar görmüştür. Son yıllarda siyasi iktidar tarafından öğretmenlik mesleğinin itibarını zedeleyen söylem ve tutumların süreklilik kazanması, Alo 147 gibi isimsiz ihbar hatlarının kurulması, öğretmene yönelik şiddet eylemlerini artırmıştır” şeklinde yer alıyor.
Öğretmenlik mesleğinin özerkliği yok edildi, meslek dar gelirli ailelerin çocukları tarafından seçiliyor
Eğitim Bir Sen raporunda;
“Türkiye’de öğretmenlik mesleğinin, genellikle orta gelir düzeyinin altı ailelerin çocukları tarafından tercih edildiği bilinmektedir. 2007 yılında eğitim fakültelerindeki öğrenciler üzerinde yapılan kapsamlı bir ankete katılan 18.226 öğrencinin %78,7’sinin annesinin; %53,4’ünün ise babasının eğitim düzeyinin ortaokulu geçmediği ortaya çıkmıştır. Aynı çalışmada, öğrencilerin %82,4’ünün annesinin ev hanımı; %30,6’sının babasının ise emekli olduğu tespit edilmiştir.
Türkiye’de öğretmelerin mesleki özerkliğinin olduğundan bahsetmek güçtür. Çünkü öğretmenin neyi ve nasıl öğreteceği, hangi kitapları kullanacağı büyük ölçüte MEB tarafından belirlenmektedir. Her ne kadar kanunda öğretmenlik bir uzmanlık mesleği olarak tanımlansa da yasama ve yürütme erki mensuplarının söylemleriyle öğretmenliğe gerçekte bir uzmanlık mesleği olarak bakmaktan uzak oldukları ifade edilebilir. Bu yaklaşım öğretmenliği bir uzmanlık mesleği ve özerkliği olan bir meslek olmaktan uzaklaştırıp, uygulayıcı teknisyene indirgemektedir. Öğretmenlere yönelik şiddetin artması gerekse de toplum ve hükümet yetkilileri tarafından iş yüklerinin ve buna mukabil aldıkları ücretlerin sorgulanması da bu durumu teyit eden niteliktedir.” Deniliyor.
Bütün bu raporlar 15 Temmuzdan önceki değerlendirmeler. OHAL den sonra ülkeyi yönetenler 100.000’e yakın öğretmeni sadece görüşünden dolayı terörist ilan ederek, diğerlerini de terörist ilan etmeyle korkutarak öğretmenlik mesleğinin toplumdaki saygınlığını tümüyle yok ettiler. Şimdi de 80 öncesindeki gibi tüm objektif kriterleri yok eden “mülakatla” partili öğretmen alınıyor kanaati oluşuyor ve mesleğin itibarını hepten bitiriliyor.
Kaynaklar: Dünya Bankası. (2011). Türkiye’de temel eğitimde kalite ve eşitliğin geliştirilmesi: zorluklar ve seçenekler. Eğitim Bir Sen (2012)-Eğitimsen(2016)-Eğitim iş(2016) raporları, EURYDICE. (2008-2012), MEB(2011) Ulusal öğretmen strateji belgesi, OECD (2012) Education at a Glance, UNESCO(2012) Unesco strategy on teachers, OECD Talis (2009-2013), TEDMEM (2014)Öğretmen Gözüyle Öğretmenlik Mesleği, ERG Öğretmenler arka plan raporu
“Ülkede yaşananları hem ülke insanından hem uluslar arası değerlendirmelerden saklamaya çalışıyor….
Ülke eğitim dâhil her konuda gün geçtikçe daha çok içe kapanıyor. İçeride problemlerin çözümü yerine tüm basından aynı yönde haberlerle, her şeyin gayet iyi gittiği algısı oluşturup problemleri gizleme tercih ediliyor.
OECD 2013 yılında öğretmenleri farklı açılardan karşılaştıran bir araştırma (Talis) yapıyor. Türkiye’de 2009’daki araştırmaya katılıyor ancak 2013’deki bu çalışmaya öğretmenlerin kötü durumunun uluslararası karşılaştırmalarla görülmesinden kaçındığı için katılmıyor. Ülkede yaşananları hem ülke insanından hem uluslar arası değerlendirmelerden saklamaya çalışıyor.
Ancak gerçekler ne kadar kapalı sistem oluşturulsa bile saklanamıyor. AKP Milletvekili Ahmet Gündoğdu’nun iktidar yanlısı olarak bilinen sendikası “Eğitim Bir Sen”in 2012 yılında yayınladığı raporda ve benzeri raporlarda aktarılanlar ülkede öğretmenlerin yaşadıklarını açıkça ortaya koyuyor.
Türkiye OECD De Öğretmenlere En Düşük Maaş Ödeyen Ülkelerden Biri
Bakan konuşmalarında, iktidarları döneminde öğretmen maaşlarını 409 dolardan 940 dolara çıkardıklarını övünerek anlatırken Eğitim Bir Sen’in raporunda;
“Öğretmenlerin maaşların 1995 yılının bile gerisinde olduğu” değerlendirilmesi yapılıyor.
2005-2008-2012 te temel eğitimde öğrenci başına öğretmene ödenen ücret değişimi ( OECD Ed at a Gl. 2015)
Raporda bir diğer önemli tespit,
“Türkiye uluslar arası karşılaştırmalarda en düşük maaş ödeyen ülkelerden biridir.
Göreve yeni başlamış ya da kıdemli bir öğretmen maaşı Türkiye’de bir işçi maaşını geçmemektedir” değerlendirilmesi yapılıyor.
Ayrıca Bakanın yaptığı konuşmalardan 4 yıl önce yayınlanan raporla bugün arsında da ciddi maaş farklarının ortaya çıktığı anlaşılıyor. Anaokullarında bile o gün öğretmen maaşlarının yıllık 22.740 dolar, aylık 1.700 dolar olduğu açıklanmış. Eğer raporda iktidarın başarıları anlatılırken verdikleri rakam doğru ise, son dört yıldan beri öğretmen maaşlarının 1.700 dolardan 940 dolara düştüğü, öğretmenlerin dolar bazında maaşlarını yarı yarıya kaybettiklerini Bakan kendi ağzından itiraf ediyor.
Eğitim İş sendikasının 2015-2016 öğretim yılında yaptırdığı başka bir araştırmada;
“Eğitim çalışanları borç batağında, öğretmenlerin toplumsal statüleri, ekonomik, sosyal ve özlük hakları, AKP iktidarı döneminde ciddi şekilde gerilemiştir.
% 73’ü gelir yetersizliğinden mesleğe motive olamadığını, % 61’i psikolojik sorunlar yaşadığını, % 69’u ise iyi bir iş bulursa öğretmenliği bırakacağını belirtmiştir.
(%88,7) aldıkları mevcut ücretin yaşamlarını idame ettirmek için yeterli olmadığını ifade etmişler, % 81’i kredi kartına, %79’u bankaya, %41’i esnafa, % 39’u ise şahıslara borcu olduğunu, % 40’ı ise annesinden ve babasından maddi destek aldığını belirtmiştir.” Değerlendirmesi yer alıyor.
Öğretmen Saygınlığının En Az Olduğu Ülkelerden Biri
Bakan konuşmalarında “öğretmelerin kanaat önderi olduğunu, öğretmenliğin en itibarlı meslek olduğunu” savunuyor. Eğitim Bir Sen raporunda “Mesleki statü denildiğinde, ilk akla gelen ölçüt genelde mesleğin ekonomik getirisidir. Dünyanın hemen her yerinde, mesleğin ekonomik getirisi, meslek için önemli bir saygınlık unsurudur. Yüksek gelirli mesleklerin saygınlığı da genelde yüksek olmaktadır.” deniliyor.
Eğitim Bir Sen’in öğretmenler üzerinde yaptığı ankette bu durum;
“Toplumun öğretmene verdiği değerin yeterli olmadığını düşünen öğretmenlerin oranı %88,9,
MEB’in öğretmenlere değer vermediğini düşünen öğretmenlerin oranı %90,7,
Kitle iletişim araçlarının öğretmene değer vermediğini düşünenlerin oranı ise %87,5 ” ifadeleriyle anlatılıyor.
Bakan, öğretmenlik mesleğini en başarılıların seçtiğini iddia ediyor. Raporda, “kaliteli öğretmen eksiği konusunda yapılan sıralamada Türkiye OECD ülkelerinin sonuncusu” ifadeleriyle mesleki saygınlığın azlığı anlatılıyor.
Eğitim İş’in raporunda; “Öğretmen yetiştirme süreci siyasallaştırılarak çökertilmiş, öğretmenliğin saygınlığı da bundan büyük zarar görmüştür. Son yıllarda siyasi iktidar tarafından öğretmenlik mesleğinin itibarını zedeleyen söylem ve tutumların süreklilik kazanması, Alo 147 gibi isimsiz ihbar hatlarının kurulması, öğretmene yönelik şiddet eylemlerini artırmıştır” şeklinde yer alıyor.
Öğretmenlik mesleğinin özerkliği yok edildi, meslek dar gelirli ailelerin çocukları tarafından seçiliyor
Eğitim Bir Sen raporunda;
“Türkiye’de öğretmenlik mesleğinin, genellikle orta gelir düzeyinin altı ailelerin çocukları tarafından tercih edildiği bilinmektedir. 2007 yılında eğitim fakültelerindeki öğrenciler üzerinde yapılan kapsamlı bir ankete katılan 18.226 öğrencinin %78,7’sinin annesinin; %53,4’ünün ise babasının eğitim düzeyinin ortaokulu geçmediği ortaya çıkmıştır. Aynı çalışmada, öğrencilerin %82,4’ünün annesinin ev hanımı; %30,6’sının babasının ise emekli olduğu tespit edilmiştir.
Türkiye’de öğretmelerin mesleki özerkliğinin olduğundan bahsetmek güçtür. Çünkü öğretmenin neyi ve nasıl öğreteceği, hangi kitapları kullanacağı büyük ölçüte MEB tarafından belirlenmektedir. Her ne kadar kanunda öğretmenlik bir uzmanlık mesleği olarak tanımlansa da yasama ve yürütme erki mensuplarının söylemleriyle öğretmenliğe gerçekte bir uzmanlık mesleği olarak bakmaktan uzak oldukları ifade edilebilir. Bu yaklaşım öğretmenliği bir uzmanlık mesleği ve özerkliği olan bir meslek olmaktan uzaklaştırıp, uygulayıcı teknisyene indirgemektedir. Öğretmenlere yönelik şiddetin artması gerekse de toplum ve hükümet yetkilileri tarafından iş yüklerinin ve buna mukabil aldıkları ücretlerin sorgulanması da bu durumu teyit eden niteliktedir.” Deniliyor.
Bütün bu raporlar 15 Temmuzdan önceki değerlendirmeler. OHAL den sonra ülkeyi yönetenler 100.000’e yakın öğretmeni sadece görüşünden dolayı terörist ilan ederek, diğerlerini de terörist ilan etmeyle korkutarak öğretmenlik mesleğinin toplumdaki saygınlığını tümüyle yok ettiler. Şimdi de 80 öncesindeki gibi tüm objektif kriterleri yok eden “mülakatla” partili öğretmen alınıyor kanaati oluşuyor ve mesleğin itibarını hepten bitiriliyor.
Kaynaklar: Dünya Bankası. (2011). Türkiye’de temel eğitimde kalite ve eşitliğin geliştirilmesi: zorluklar ve seçenekler. Eğitim Bir Sen (2012)-Eğitimsen(2016)-Eğitim iş(2016) raporları, EURYDICE. (2008-2012), MEB(2011) Ulusal öğretmen strateji belgesi, OECD (2012) Education at a Glance, UNESCO(2012) Unesco strategy on teachers, OECD Talis (2009-2013), TEDMEM (2014)Öğretmen Gözüyle Öğretmenlik Mesleği, ERG Öğretmenler arka plan raporu
“Ülkede yaşananları hem ülke insanından hem uluslar arası değerlendirmelerden saklamaya çalışıyor….
Ülke eğitim dâhil her konuda gün geçtikçe daha çok içe kapanıyor. İçeride problemlerin çözümü yerine tüm basından aynı yönde haberlerle, her şeyin gayet iyi gittiği algısı oluşturup problemleri gizleme tercih ediliyor.
OECD 2013 yılında öğretmenleri farklı açılardan karşılaştıran bir araştırma (Talis) yapıyor. Türkiye’de 2009’daki araştırmaya katılıyor ancak 2013’deki bu çalışmaya öğretmenlerin kötü durumunun uluslararası karşılaştırmalarla görülmesinden kaçındığı için katılmıyor. Ülkede yaşananları hem ülke insanından hem uluslar arası değerlendirmelerden saklamaya çalışıyor.
Ancak gerçekler ne kadar kapalı sistem oluşturulsa bile saklanamıyor. AKP Milletvekili Ahmet Gündoğdu’nun iktidar yanlısı olarak bilinen sendikası “Eğitim Bir Sen”in 2012 yılında yayınladığı raporda ve benzeri raporlarda aktarılanlar ülkede öğretmenlerin yaşadıklarını açıkça ortaya koyuyor.
Türkiye OECD De Öğretmenlere En Düşük Maaş Ödeyen Ülkelerden Biri
Bakan konuşmalarında, iktidarları döneminde öğretmen maaşlarını 409 dolardan 940 dolara çıkardıklarını övünerek anlatırken Eğitim Bir Sen’in raporunda;
“Öğretmenlerin maaşların 1995 yılının bile gerisinde olduğu” değerlendirilmesi yapılıyor.
2005-2008-2012 te temel eğitimde öğrenci başına öğretmene ödenen ücret değişimi ( OECD Ed at a Gl. 2015)
Raporda bir diğer önemli tespit,
“Türkiye uluslar arası karşılaştırmalarda en düşük maaş ödeyen ülkelerden biridir.
Göreve yeni başlamış ya da kıdemli bir öğretmen maaşı Türkiye’de bir işçi maaşını geçmemektedir” değerlendirilmesi yapılıyor.
Ayrıca Bakanın yaptığı konuşmalardan 4 yıl önce yayınlanan raporla bugün arsında da ciddi maaş farklarının ortaya çıktığı anlaşılıyor. Anaokullarında bile o gün öğretmen maaşlarının yıllık 22.740 dolar, aylık 1.700 dolar olduğu açıklanmış. Eğer raporda iktidarın başarıları anlatılırken verdikleri rakam doğru ise, son dört yıldan beri öğretmen maaşlarının 1.700 dolardan 940 dolara düştüğü, öğretmenlerin dolar bazında maaşlarını yarı yarıya kaybettiklerini Bakan kendi ağzından itiraf ediyor.
Eğitim İş sendikasının 2015-2016 öğretim yılında yaptırdığı başka bir araştırmada;
“Eğitim çalışanları borç batağında, öğretmenlerin toplumsal statüleri, ekonomik, sosyal ve özlük hakları, AKP iktidarı döneminde ciddi şekilde gerilemiştir.
% 73’ü gelir yetersizliğinden mesleğe motive olamadığını, % 61’i psikolojik sorunlar yaşadığını, % 69’u ise iyi bir iş bulursa öğretmenliği bırakacağını belirtmiştir.
(%88,7) aldıkları mevcut ücretin yaşamlarını idame ettirmek için yeterli olmadığını ifade etmişler, % 81’i kredi kartına, %79’u bankaya, %41’i esnafa, % 39’u ise şahıslara borcu olduğunu, % 40’ı ise annesinden ve babasından maddi destek aldığını belirtmiştir.” Değerlendirmesi yer alıyor.
Öğretmen Saygınlığının En Az Olduğu Ülkelerden Biri
Bakan konuşmalarında “öğretmelerin kanaat önderi olduğunu, öğretmenliğin en itibarlı meslek olduğunu” savunuyor. Eğitim Bir Sen raporunda “Mesleki statü denildiğinde, ilk akla gelen ölçüt genelde mesleğin ekonomik getirisidir. Dünyanın hemen her yerinde, mesleğin ekonomik getirisi, meslek için önemli bir saygınlık unsurudur. Yüksek gelirli mesleklerin saygınlığı da genelde yüksek olmaktadır.” deniliyor.
Eğitim Bir Sen’in öğretmenler üzerinde yaptığı ankette bu durum;
“Toplumun öğretmene verdiği değerin yeterli olmadığını düşünen öğretmenlerin oranı %88,9,
MEB’in öğretmenlere değer vermediğini düşünen öğretmenlerin oranı %90,7,
Kitle iletişim araçlarının öğretmene değer vermediğini düşünenlerin oranı ise %87,5 ” ifadeleriyle anlatılıyor.
Bakan, öğretmenlik mesleğini en başarılıların seçtiğini iddia ediyor. Raporda, “kaliteli öğretmen eksiği konusunda yapılan sıralamada Türkiye OECD ülkelerinin sonuncusu” ifadeleriyle mesleki saygınlığın azlığı anlatılıyor.
Eğitim İş’in raporunda; “Öğretmen yetiştirme süreci siyasallaştırılarak çökertilmiş, öğretmenliğin saygınlığı da bundan büyük zarar görmüştür. Son yıllarda siyasi iktidar tarafından öğretmenlik mesleğinin itibarını zedeleyen söylem ve tutumların süreklilik kazanması, Alo 147 gibi isimsiz ihbar hatlarının kurulması, öğretmene yönelik şiddet eylemlerini artırmıştır” şeklinde yer alıyor.
Öğretmenlik mesleğinin özerkliği yok edildi, meslek dar gelirli ailelerin çocukları tarafından seçiliyor
Eğitim Bir Sen raporunda;
“Türkiye’de öğretmenlik mesleğinin, genellikle orta gelir düzeyinin altı ailelerin çocukları tarafından tercih edildiği bilinmektedir. 2007 yılında eğitim fakültelerindeki öğrenciler üzerinde yapılan kapsamlı bir ankete katılan 18.226 öğrencinin %78,7’sinin annesinin; %53,4’ünün ise babasının eğitim düzeyinin ortaokulu geçmediği ortaya çıkmıştır. Aynı çalışmada, öğrencilerin %82,4’ünün annesinin ev hanımı; %30,6’sının babasının ise emekli olduğu tespit edilmiştir.
Türkiye’de öğretmelerin mesleki özerkliğinin olduğundan bahsetmek güçtür. Çünkü öğretmenin neyi ve nasıl öğreteceği, hangi kitapları kullanacağı büyük ölçüte MEB tarafından belirlenmektedir. Her ne kadar kanunda öğretmenlik bir uzmanlık mesleği olarak tanımlansa da yasama ve yürütme erki mensuplarının söylemleriyle öğretmenliğe gerçekte bir uzmanlık mesleği olarak bakmaktan uzak oldukları ifade edilebilir. Bu yaklaşım öğretmenliği bir uzmanlık mesleği ve özerkliği olan bir meslek olmaktan uzaklaştırıp, uygulayıcı teknisyene indirgemektedir. Öğretmenlere yönelik şiddetin artması gerekse de toplum ve hükümet yetkilileri tarafından iş yüklerinin ve buna mukabil aldıkları ücretlerin sorgulanması da bu durumu teyit eden niteliktedir.” Deniliyor.
Bütün bu raporlar 15 Temmuzdan önceki değerlendirmeler. OHAL den sonra ülkeyi yönetenler 100.000’e yakın öğretmeni sadece görüşünden dolayı terörist ilan ederek, diğerlerini de terörist ilan etmeyle korkutarak öğretmenlik mesleğinin toplumdaki saygınlığını tümüyle yok ettiler. Şimdi de 80 öncesindeki gibi tüm objektif kriterleri yok eden “mülakatla” partili öğretmen alınıyor kanaati oluşuyor ve mesleğin itibarını hepten bitiriliyor.
Kaynaklar: Dünya Bankası. (2011). Türkiye’de temel eğitimde kalite ve eşitliğin geliştirilmesi: zorluklar ve seçenekler. Eğitim Bir Sen (2012)-Eğitimsen(2016)-Eğitim iş(2016) raporları, EURYDICE. (2008-2012), MEB(2011) Ulusal öğretmen strateji belgesi, OECD (2012) Education at a Glance, UNESCO(2012) Unesco strategy on teachers, OECD Talis (2009-2013), TEDMEM (2014)Öğretmen Gözüyle Öğretmenlik Mesleği, ERG Öğretmenler arka plan raporu
“Ülkede yaşananları hem ülke insanından hem uluslar arası değerlendirmelerden saklamaya çalışıyor….
Ülke eğitim dâhil her konuda gün geçtikçe daha çok içe kapanıyor. İçeride problemlerin çözümü yerine tüm basından aynı yönde haberlerle, her şeyin gayet iyi gittiği algısı oluşturup problemleri gizleme tercih ediliyor.
OECD 2013 yılında öğretmenleri farklı açılardan karşılaştıran bir araştırma (Talis) yapıyor. Türkiye’de 2009’daki araştırmaya katılıyor ancak 2013’deki bu çalışmaya öğretmenlerin kötü durumunun uluslararası karşılaştırmalarla görülmesinden kaçındığı için katılmıyor. Ülkede yaşananları hem ülke insanından hem uluslar arası değerlendirmelerden saklamaya çalışıyor.
Ancak gerçekler ne kadar kapalı sistem oluşturulsa bile saklanamıyor. AKP Milletvekili Ahmet Gündoğdu’nun iktidar yanlısı olarak bilinen sendikası “Eğitim Bir Sen”in 2012 yılında yayınladığı raporda ve benzeri raporlarda aktarılanlar ülkede öğretmenlerin yaşadıklarını açıkça ortaya koyuyor.
Türkiye OECD De Öğretmenlere En Düşük Maaş Ödeyen Ülkelerden Biri
Bakan konuşmalarında, iktidarları döneminde öğretmen maaşlarını 409 dolardan 940 dolara çıkardıklarını övünerek anlatırken Eğitim Bir Sen’in raporunda;
“Öğretmenlerin maaşların 1995 yılının bile gerisinde olduğu” değerlendirilmesi yapılıyor.
2005-2008-2012 te temel eğitimde öğrenci başına öğretmene ödenen ücret değişimi ( OECD Ed at a Gl. 2015)
Raporda bir diğer önemli tespit,
“Türkiye uluslar arası karşılaştırmalarda en düşük maaş ödeyen ülkelerden biridir.
Göreve yeni başlamış ya da kıdemli bir öğretmen maaşı Türkiye’de bir işçi maaşını geçmemektedir” değerlendirilmesi yapılıyor.
Ayrıca Bakanın yaptığı konuşmalardan 4 yıl önce yayınlanan raporla bugün arsında da ciddi maaş farklarının ortaya çıktığı anlaşılıyor. Anaokullarında bile o gün öğretmen maaşlarının yıllık 22.740 dolar, aylık 1.700 dolar olduğu açıklanmış. Eğer raporda iktidarın başarıları anlatılırken verdikleri rakam doğru ise, son dört yıldan beri öğretmen maaşlarının 1.700 dolardan 940 dolara düştüğü, öğretmenlerin dolar bazında maaşlarını yarı yarıya kaybettiklerini Bakan kendi ağzından itiraf ediyor.
Eğitim İş sendikasının 2015-2016 öğretim yılında yaptırdığı başka bir araştırmada;
“Eğitim çalışanları borç batağında, öğretmenlerin toplumsal statüleri, ekonomik, sosyal ve özlük hakları, AKP iktidarı döneminde ciddi şekilde gerilemiştir.
% 73’ü gelir yetersizliğinden mesleğe motive olamadığını, % 61’i psikolojik sorunlar yaşadığını, % 69’u ise iyi bir iş bulursa öğretmenliği bırakacağını belirtmiştir.
(%88,7) aldıkları mevcut ücretin yaşamlarını idame ettirmek için yeterli olmadığını ifade etmişler, % 81’i kredi kartına, %79’u bankaya, %41’i esnafa, % 39’u ise şahıslara borcu olduğunu, % 40’ı ise annesinden ve babasından maddi destek aldığını belirtmiştir.” Değerlendirmesi yer alıyor.
Öğretmen Saygınlığının En Az Olduğu Ülkelerden Biri
Bakan konuşmalarında “öğretmelerin kanaat önderi olduğunu, öğretmenliğin en itibarlı meslek olduğunu” savunuyor. Eğitim Bir Sen raporunda “Mesleki statü denildiğinde, ilk akla gelen ölçüt genelde mesleğin ekonomik getirisidir. Dünyanın hemen her yerinde, mesleğin ekonomik getirisi, meslek için önemli bir saygınlık unsurudur. Yüksek gelirli mesleklerin saygınlığı da genelde yüksek olmaktadır.” deniliyor.
Eğitim Bir Sen’in öğretmenler üzerinde yaptığı ankette bu durum;
“Toplumun öğretmene verdiği değerin yeterli olmadığını düşünen öğretmenlerin oranı %88,9,
MEB’in öğretmenlere değer vermediğini düşünen öğretmenlerin oranı %90,7,
Kitle iletişim araçlarının öğretmene değer vermediğini düşünenlerin oranı ise %87,5 ” ifadeleriyle anlatılıyor.
Bakan, öğretmenlik mesleğini en başarılıların seçtiğini iddia ediyor. Raporda, “kaliteli öğretmen eksiği konusunda yapılan sıralamada Türkiye OECD ülkelerinin sonuncusu” ifadeleriyle mesleki saygınlığın azlığı anlatılıyor.
Eğitim İş’in raporunda; “Öğretmen yetiştirme süreci siyasallaştırılarak çökertilmiş, öğretmenliğin saygınlığı da bundan büyük zarar görmüştür. Son yıllarda siyasi iktidar tarafından öğretmenlik mesleğinin itibarını zedeleyen söylem ve tutumların süreklilik kazanması, Alo 147 gibi isimsiz ihbar hatlarının kurulması, öğretmene yönelik şiddet eylemlerini artırmıştır” şeklinde yer alıyor.
Öğretmenlik mesleğinin özerkliği yok edildi, meslek dar gelirli ailelerin çocukları tarafından seçiliyor
Eğitim Bir Sen raporunda;
“Türkiye’de öğretmenlik mesleğinin, genellikle orta gelir düzeyinin altı ailelerin çocukları tarafından tercih edildiği bilinmektedir. 2007 yılında eğitim fakültelerindeki öğrenciler üzerinde yapılan kapsamlı bir ankete katılan 18.226 öğrencinin %78,7’sinin annesinin; %53,4’ünün ise babasının eğitim düzeyinin ortaokulu geçmediği ortaya çıkmıştır. Aynı çalışmada, öğrencilerin %82,4’ünün annesinin ev hanımı; %30,6’sının babasının ise emekli olduğu tespit edilmiştir.
Türkiye’de öğretmelerin mesleki özerkliğinin olduğundan bahsetmek güçtür. Çünkü öğretmenin neyi ve nasıl öğreteceği, hangi kitapları kullanacağı büyük ölçüte MEB tarafından belirlenmektedir. Her ne kadar kanunda öğretmenlik bir uzmanlık mesleği olarak tanımlansa da yasama ve yürütme erki mensuplarının söylemleriyle öğretmenliğe gerçekte bir uzmanlık mesleği olarak bakmaktan uzak oldukları ifade edilebilir. Bu yaklaşım öğretmenliği bir uzmanlık mesleği ve özerkliği olan bir meslek olmaktan uzaklaştırıp, uygulayıcı teknisyene indirgemektedir. Öğretmenlere yönelik şiddetin artması gerekse de toplum ve hükümet yetkilileri tarafından iş yüklerinin ve buna mukabil aldıkları ücretlerin sorgulanması da bu durumu teyit eden niteliktedir.” Deniliyor.
Bütün bu raporlar 15 Temmuzdan önceki değerlendirmeler. OHAL den sonra ülkeyi yönetenler 100.000’e yakın öğretmeni sadece görüşünden dolayı terörist ilan ederek, diğerlerini de terörist ilan etmeyle korkutarak öğretmenlik mesleğinin toplumdaki saygınlığını tümüyle yok ettiler. Şimdi de 80 öncesindeki gibi tüm objektif kriterleri yok eden “mülakatla” partili öğretmen alınıyor kanaati oluşuyor ve mesleğin itibarını hepten bitiriliyor.
Kaynaklar: Dünya Bankası. (2011). Türkiye’de temel eğitimde kalite ve eşitliğin geliştirilmesi: zorluklar ve seçenekler. Eğitim Bir Sen (2012)-Eğitimsen(2016)-Eğitim iş(2016) raporları, EURYDICE. (2008-2012), MEB(2011) Ulusal öğretmen strateji belgesi, OECD (2012) Education at a Glance, UNESCO(2012) Unesco strategy on teachers, OECD Talis (2009-2013), TEDMEM (2014)Öğretmen Gözüyle Öğretmenlik Mesleği, ERG Öğretmenler arka plan raporu