Türkiye’nin Libya’ya asker gönderilmesinin önünü açan tezkere kararı ve İran’ın en önemli komutanlarından Kasım Süleymani’nin ABD tarafından öldürülmesi Alman basınında önde olan başlıklar arasında yer aldı.
DW Türkçe’nin derlemesine göre Ludwigshafen gazetesinde Türkiye’nin Libya’ya birliklerini gönderme kararı ile büyük bir risk alındığına dikkat çekiliyor.
“Libya’da Türk askerleri, isyancı General Hafter’in yanında çarpışan Rus paralı askerleri ile karşı karşıya gelebilir” ifadeleri yer alan gazetede, “Ancak Türkiye’nin doğrudan yanı başında yaşanan Suriye savaşında Rusya’nın iyi niyetine ihtiyacı var… Toplamda Türk dış politikası Libya meselesinde plansız olduğunu gösteriyor. Güç gösterisi ise bir konsept sayılmıyor” deniyor.
Neue Osnabrücker Zeitung gazetesi de İran Devrim Muhafızlarına bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin ABD tarafından öldürülmesine dikkat çekiyor.
“İran ile yaşanan gerilimde ABD Başkanı’nın zafer pozları vermesi için bir neden bulunmuyor” ifadeleri kullanılan gazetede, “Trump’ın 52 hedefe daha saldırı tehdidi İran’ı misilleme yapmaktan vazgeçirmeyecek. Irak parlamentosunun ABD birliklerinin ülkeden çekilmesini istemesi ise felaket. Bu sadece IŞİD terör milislerine yönelik mücadelenin geçici olarak sonu anlamına gelmiyor. Bu ABD’nin Irak’ta her türlü etkisini kaybetmesine yol açabilir” yorumu yapılıyor.
İran ve müttefiki Şii milislerin ülkedeki saygınlıklarını artırabileceğine dikkat çeken gazete “Trump’ın siyaseti gerilimi azaltmak yerine artırıyor. Bu da, İran’da sertlik yanlısı olanlara cesaret verdiği ve ülkeyi tehlikeli, terör ihraç eden dışlanmış bir konuma getirdiği için üzücü” bilgisini paylaşıyor.
Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi de “topyekün misilleme” çağrısı sonrası İran’ın Amerikan askerî üstünlüğü ile doğrudan karşı karşıya kalacağına dikkat çekiyor.
Bu durumda Washington’ın askerî olarak karşılık vermekten başka bir seçeneği kalmayacağı belirtilen gazetede, şu ifadeler yer alıyor:
“Amerika bölgede askeri varlığını sürdürmek istiyorsa, özellikle de Suriye’deki birliklerini azaltmasının ardından, geriye tek seçenek olarak Irak Kürdistanı kalıyor. Amerikan askerlerinin Irak Kürdistan’ına konuşlandırılması için gereken ön koşul ise özerk bölgenin bağımsız bir devlet olması olurdu, ama bu da yeni çatışmalara yol açabilirdi. Gerilimin tırmanmasının Batı’yı rahatsız edecek başka sonuçları da var. İran’da şubat ayında parlamento seçimleri yapılacak. Muhafazakarların büyük bir zafer kazanacağı şimdiden tahmin edilebilir.”
Hannoversche Allgemeine Zeitung’da ise Irak parlamentosunun ABD birliklerinin ülkeden tamamen çekilmesini onaylayan yasa tasarısına yer veriyor. “Beklenmedik bir yan hasar oluştu” denilen yorumda, şu sözler yer alıyor:
“Trump İranlı komutana askerî bir darbe indirirken, siyasi açıdan Irak’ı kaybetti. Trump, savaş sonrasında Bağdat ile Washington arasında filizlenen ve teorik olarak bölgede istikrarı sağlayabilecek olan narin çiçeği ezmiş oldu.”
Türkiye’nin Libya’ya asker gönderilmesinin önünü açan tezkere kararı ve İran’ın en önemli komutanlarından Kasım Süleymani’nin ABD tarafından öldürülmesi Alman basınında önde olan başlıklar arasında yer aldı.
DW Türkçe’nin derlemesine göre Ludwigshafen gazetesinde Türkiye’nin Libya’ya birliklerini gönderme kararı ile büyük bir risk alındığına dikkat çekiliyor.
“Libya’da Türk askerleri, isyancı General Hafter’in yanında çarpışan Rus paralı askerleri ile karşı karşıya gelebilir” ifadeleri yer alan gazetede, “Ancak Türkiye’nin doğrudan yanı başında yaşanan Suriye savaşında Rusya’nın iyi niyetine ihtiyacı var… Toplamda Türk dış politikası Libya meselesinde plansız olduğunu gösteriyor. Güç gösterisi ise bir konsept sayılmıyor” deniyor.
Neue Osnabrücker Zeitung gazetesi de İran Devrim Muhafızlarına bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin ABD tarafından öldürülmesine dikkat çekiyor.
“İran ile yaşanan gerilimde ABD Başkanı’nın zafer pozları vermesi için bir neden bulunmuyor” ifadeleri kullanılan gazetede, “Trump’ın 52 hedefe daha saldırı tehdidi İran’ı misilleme yapmaktan vazgeçirmeyecek. Irak parlamentosunun ABD birliklerinin ülkeden çekilmesini istemesi ise felaket. Bu sadece IŞİD terör milislerine yönelik mücadelenin geçici olarak sonu anlamına gelmiyor. Bu ABD’nin Irak’ta her türlü etkisini kaybetmesine yol açabilir” yorumu yapılıyor.
İran ve müttefiki Şii milislerin ülkedeki saygınlıklarını artırabileceğine dikkat çeken gazete “Trump’ın siyaseti gerilimi azaltmak yerine artırıyor. Bu da, İran’da sertlik yanlısı olanlara cesaret verdiği ve ülkeyi tehlikeli, terör ihraç eden dışlanmış bir konuma getirdiği için üzücü” bilgisini paylaşıyor.
Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi de “topyekün misilleme” çağrısı sonrası İran’ın Amerikan askerî üstünlüğü ile doğrudan karşı karşıya kalacağına dikkat çekiyor.
Bu durumda Washington’ın askerî olarak karşılık vermekten başka bir seçeneği kalmayacağı belirtilen gazetede, şu ifadeler yer alıyor:
“Amerika bölgede askeri varlığını sürdürmek istiyorsa, özellikle de Suriye’deki birliklerini azaltmasının ardından, geriye tek seçenek olarak Irak Kürdistanı kalıyor. Amerikan askerlerinin Irak Kürdistan’ına konuşlandırılması için gereken ön koşul ise özerk bölgenin bağımsız bir devlet olması olurdu, ama bu da yeni çatışmalara yol açabilirdi. Gerilimin tırmanmasının Batı’yı rahatsız edecek başka sonuçları da var. İran’da şubat ayında parlamento seçimleri yapılacak. Muhafazakarların büyük bir zafer kazanacağı şimdiden tahmin edilebilir.”
Hannoversche Allgemeine Zeitung’da ise Irak parlamentosunun ABD birliklerinin ülkeden tamamen çekilmesini onaylayan yasa tasarısına yer veriyor. “Beklenmedik bir yan hasar oluştu” denilen yorumda, şu sözler yer alıyor:
“Trump İranlı komutana askerî bir darbe indirirken, siyasi açıdan Irak’ı kaybetti. Trump, savaş sonrasında Bağdat ile Washington arasında filizlenen ve teorik olarak bölgede istikrarı sağlayabilecek olan narin çiçeği ezmiş oldu.”