Türkiye’nin açıkladığı büyüme rakamlarıyla dalga geçtiler.
Türkiye’nin büyüme rakamlarına geçmişte şüpheli yaklaşımların olduğu görülüyordu ve AKP iktidarı Türk ekonomistlerin bu yöndeki ifadeleri görmezden gelse de, yabancı finans kuruluşları ve bankaların raporlarını ciddiye almak durumunda kalıyordu. Fakat Alman devletinin de ciddi hisse sahibi olduğu Commerzbank’ın yayınladığı bu rapor, durumu bir adım daha öteye taşıdı. Raporun başlığı adeta “artık bunu yemeyiz” türünden. Büyüme rakamlarının doğruluğu şu sıralar ekonomi çevrelerinde de tartışılıyor.
“RESMİ BÜYÜME RAKAMLARI SİYASİ OLARAK ETKİLENMİŞ”
Uzmanlar, Commerzbank’ın raporundan yola çıkarak, Türkiye’nin resmi büyüme rakamlarının “şüpheliden çok daha fazla” olduğu ve hatta “siyasi olarak etkilenmiş” bile olabileceği yorumunda bulunuyor.
Commerzbank Tuik’in kritik büyüme rakamları açıklanmasının ardından, Türkiye ekonomisine ilişkin oldukça kötümser bir rapor kaleme almıştı. Will Conroy tarafından kaleme alınmış BNE Intellinews haberine göre ise, analistler, Alman Commerzbank’ın raporundan yola çıkarak, Türkiye’nin resmi büyüme rakamlarının “şüpheliden çok daha fazla” olduğu ve hatta “siyasi olarak etkilenmiş” bile olabileceği yorumunda bulunuyor.
Habere göre, 13 Eylül tarihinde ilk önce Financial Times tarafından dile getirilen büyüme rakamlarına ilişkin kaygı şayet doğrulanırsa, yatırımcıların OHAL’den dolayı zaten Türkiye’den tedirgin olduğu bu dönemde, Ankara ciddi anlamda zarar görebilir. Öte yandan, habere göre bu yıl borsadaki yükseliş ve Türk ekonomisinde görülen canlanma, büyük ölçüde hükümetin 250 milyar TL’lik (72,3 milyar dolar) kredi garanti fonu ile (KGF) desteklediği kredilere fazlasıyla yaslanmış durumda.
Türkiye tarafında oldukça olumlu karşılanan, %5.1’lik ikinci çeyrek GSYİH büyümesi, G20 ekonomileri arasında sadece Çin ve Hindistan’ın gerisinde kaldı ve Türkiye, geçtiğimiz yıl geçirdiği siyasi sıkıntılardan sonra “ekonomiye güven” açısından son beş yılın zirvesine ulaşarak, dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerden biri olarak listede yerini aldı. Buna karşın, Türkiye’nin büyüme rakamlarını genişçe ele alan, Almanya’nın ikinci büyük bankası Commerzbank’ın GOÜ stratejisti Lutz Karpowitz “Türkiye – Şaka mı Yapıyorsun?” başlığıyla kaleme aldığı raporda, turizm ve yabancı yatırımda toparlanmaya işaret eden rakamların güvenilirliğini sorgulayarak kafalarda soru işaretleri uyandırdı.
“EKONOMİK MUCİZE GERÇEKTEN YAŞANIYORSA TÜRKİYE ADINA MUTLULUK VERİCİ”
Habere göre, Alman hükümetinin büyük bir paya sahip olduğu bankanın böyle bir raporu kaleme almasında, Ankara ile Berlin arasında insan hakları ihlalleri konusunda yaşanan gerilim ve Türkiye’nin AB üyeliği konusunda gelinen kritik nokta etkili olmuş olabilir. Öte yandan söz konusu rapor, şayet böyle bir ekonomik mucize gerçekten yaşanıyorsa Türkiye adına mutlu olunacağı notunu da düşüyor.
“TÜRK EKONOMİ POLİTİKASININ HALA GENİŞ CARİ AÇIK GİBİ BÜYÜK SORUNLARI VAR”
Bununla birlikte, Ankara yalnız değil ve verilere güvenen Avrupalı ekonomistler de var. Örneğin, BlueBay Asset Management’ın kıdemli stratejisti Timothy Ash, yayınladığı notta “Commerzbank’ın neden milli gelir verilerine odaklandığını ve bu denli sert ve bölücü bir siyasi noktaya dikkat çektiğini anlamakta zorlanıyorum” diyor. Buna ek olarak Ash, “Şu anda Türkiye ekonomisine ilişkin önde tutulması gereken asıl unsurlar, yüksek enflasyon, yapısal reformlar ve Merkez Bankası’nın para politikası ve enflasyonla mücadeledeki güvenirliğini korumasıdır. Türk ekonomi politikasının hala geniş cari açık gibi büyük sorunları var” ifadesini kullandı.
“TÜRKİYE EKONOMİSİNDE ODAKLANILMASI GEREKEN NOKTA RESMİ VERİLERİN GÜVENİRLİĞİ”
Ash’e göre, “şu an Türkiye ekonomisinde odaklanılması gereken nokta resmi verilerin güvenirliği ya da Türkiye ekonomisinin bu denli iyi performans gösterdiği soruları olmamalı”. Bunun yerine uzmanlar ekonomik konjonktürün oldukça elverişli olduğu yani ucuz petrol fiyatlarının, ucuz küresel finansmanın, rekabet gücü yüksek lirasının belirgin olduğu bu atmosferde Türkiye ekonomisinin neden daha iyi performans göstermediği sorusu üzerinde kafa yormalı.
SORGULANAN TURİZM RAKAMLARI…
Commerzbank raporunun asıl sorguladığı noktalardan biri, turizmdeki toparlanma. Nitekim rapora göre, Türkiye’de geçen sene yaşanan terörist saldırılarının, başarısız darbe girişiminin ve Moskova ile yaşadığı uçak krizinin ardından düşen turizm rakamlarının nasıl bu kadar yüksek olduğu tartışma konusu. Analistlere göre, turizmdeki toparlanma zayıf lira’ya ve Ruslarla düzelen ilişkilere bağlanabilir ancak Commerzbank raporunu kaleme alan Karpowitz’e göre, Rusya ve Orta Doğu’dan gelen turist sayısının artması, Batı Avrupa’dan, özellikle de Almanya tarafından düşen turist sayısını telafi edecek nitelikte değil.
Karpowitz, Alman turistlerin son yıllarda Türkiye’ye gelen tüm turist sayısının %15’ni oluşturduğuna ancak iki ülke arasındaki gerginliklerin artmasının bu yıl gelen turist sayısını önemli ölçüde düşürdüğüne dikkat çekiyor. Öte yandan Alman dışişleri Bakanı’nın Temmuz ayında Türkiye’nin ziyaretçiler için güvensiz olduğu uyarısı ve Commerzbank’ın, 2016 yılında 3.9 milyon Alman turistin Türkiye’yi ziyaret etmesine karşın 2017 yılında bu rakamın 1,5 milyon daha az seyahat olacağı notu da çarpıcı.
“SİYASİ HUZURSUZLUK YATIRIM KARARLARI İÇİN ADETE ‘ZEHİR’ GİBİ”
Habere göre, her ne kadar Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUIK) son rakamları, Nisan ve Haziran ayları arasında %6 oranında artan yatırımlardan ve canlanan yatırım ortamından bahsetse de Commerzbank’a göre Türkiye’de siyasi huzursuzluk yatırım kararları için adeta “zehir” gibi. Ek olarak, Banka’ya göre, “doğrulanabilir uluslararası veriler” TUİK’in verilerinden çok daha farklı bir yöne işaret ediyor.
Karpowitz, ülkeye gelen yabancı yatırımlarla ilgili olarak ise IMF’nin raporuna atıfta bulunarak, Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı yatırımın yılın ilk yarısında %8′ düştüğüne işaret ediyor ve “Türkiye’nin resmi yatırım patlamasına inanan herkes, Türk iş dünyasının uluslararası meslektaşları ile tamamen farklı çizgide hareket ettiğini düşünüyor olmalı” değerlendirmesinde bulunuyor.
“OTELLER FİYATLARI DÜŞÜRDÜĞÜ İÇİN ORTALAMA HARCAMALARDA AZALDI”
Ancak Commerzbank’ın “sert yorumlar”ını daha da detaylı inceleyen Ash, “Aslında ilk çeyrekte olduğu gibi ikinci çeyrekte güçlü kalan büyüme rakamları beni de şaşırttı, çünkü ben de çoğu ekonomist gibi artan siyasi riskin güçlü iç talep tarafından telafi edildiğini düşünüyordum. Bununla birlikte, yerel büyük laik sanayi gruplarından bir ekonomistle görüştüğümde onlar da yüksek büyüme rakamlarının güçlü ihracat ve iç taleple desteklendiğini ifade etti. Ekonomistlere göre, ihracat ucuz liradan destek buldu ve AB ile ticaret kuvvetlendi. İç talep ise hükümetin başarılı kredi garanti fonu ve artan bütçe harcamaları ile desteklendi. İkinci çeyrek verilerinde de aynı hikâyeyi gördük” değerlendirmesinde bulundu.
Turizm rakamlarındaki toparlanmaya ilişkin şüpheleri de inceleyen Ash, geçtiğimiz hafta Bodrum’da ve hafta sonu İstanbul’da olduğunu ve “turist sayılarında belirgin bir artış olduğuna” dikkat çekti. Ash, “canlanan turizmi otel yöneticileri, havayolu idarecileri ve mağazalarla konuştum ve herkes hikâyeyi doğruladı” diye ekledi. Ash’ın değerlendirmesine göre, turist sayısında, Avrupalılar yavaş olmakla birlikte Ruslar, Araplar, Çinlilerin sayısında belirgin bir artış var. İngilizlerin Akdeniz kıyılarındaki varlıkları belli aralıklarla artıyor. Ash’e göre, “geçen yıl oran çok düşüktü ancak turizm rakamlarındaki yıllık büyümeyi görmek o kadar da zor değil. Ancak dikkat edilmesi gerekiyor ki otellerin fiyatları düşürdüğü için ortalama harcamalar da azaldı. Bu çerçevede, turizm sektöründe belki bir patlama yaşanmıyor, ancak sektör iyileşiyor. “
Commerzbank’ın söz konusu raporu hakkında, Financial Times’a değerlendirmelerde bulunan bir Türk yetkili ise TÜIK’in rakamlarının siyasi olarak etkilenmesinin mümkün olmadığını açıklarken, TÜIK Commerzbank raporunu “yanıltıcı” olarak nitelendirdi.
Habere göre, Türk yetkili son olarak “Resmi istatistiklerin ana üreticisi ve istatistik sisteminin koordinatörü olan TÜİK, Resmi İstatistiklerin Temel Prensipleri ve Avrupa İstatistik Uygulama Esasları doğrultusunda istatistikler üretiyor ve yayınlıyor. TÜİK, bilimsel ve teknik açıdan bağımsız bir kurumdur.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin açıkladığı büyüme rakamlarıyla dalga geçtiler.
Türkiye’nin büyüme rakamlarına geçmişte şüpheli yaklaşımların olduğu görülüyordu ve AKP iktidarı Türk ekonomistlerin bu yöndeki ifadeleri görmezden gelse de, yabancı finans kuruluşları ve bankaların raporlarını ciddiye almak durumunda kalıyordu. Fakat Alman devletinin de ciddi hisse sahibi olduğu Commerzbank’ın yayınladığı bu rapor, durumu bir adım daha öteye taşıdı. Raporun başlığı adeta “artık bunu yemeyiz” türünden. Büyüme rakamlarının doğruluğu şu sıralar ekonomi çevrelerinde de tartışılıyor.
“RESMİ BÜYÜME RAKAMLARI SİYASİ OLARAK ETKİLENMİŞ”
Uzmanlar, Commerzbank’ın raporundan yola çıkarak, Türkiye’nin resmi büyüme rakamlarının “şüpheliden çok daha fazla” olduğu ve hatta “siyasi olarak etkilenmiş” bile olabileceği yorumunda bulunuyor.
Commerzbank Tuik’in kritik büyüme rakamları açıklanmasının ardından, Türkiye ekonomisine ilişkin oldukça kötümser bir rapor kaleme almıştı. Will Conroy tarafından kaleme alınmış BNE Intellinews haberine göre ise, analistler, Alman Commerzbank’ın raporundan yola çıkarak, Türkiye’nin resmi büyüme rakamlarının “şüpheliden çok daha fazla” olduğu ve hatta “siyasi olarak etkilenmiş” bile olabileceği yorumunda bulunuyor.
Habere göre, 13 Eylül tarihinde ilk önce Financial Times tarafından dile getirilen büyüme rakamlarına ilişkin kaygı şayet doğrulanırsa, yatırımcıların OHAL’den dolayı zaten Türkiye’den tedirgin olduğu bu dönemde, Ankara ciddi anlamda zarar görebilir. Öte yandan, habere göre bu yıl borsadaki yükseliş ve Türk ekonomisinde görülen canlanma, büyük ölçüde hükümetin 250 milyar TL’lik (72,3 milyar dolar) kredi garanti fonu ile (KGF) desteklediği kredilere fazlasıyla yaslanmış durumda.
Türkiye tarafında oldukça olumlu karşılanan, %5.1’lik ikinci çeyrek GSYİH büyümesi, G20 ekonomileri arasında sadece Çin ve Hindistan’ın gerisinde kaldı ve Türkiye, geçtiğimiz yıl geçirdiği siyasi sıkıntılardan sonra “ekonomiye güven” açısından son beş yılın zirvesine ulaşarak, dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerden biri olarak listede yerini aldı. Buna karşın, Türkiye’nin büyüme rakamlarını genişçe ele alan, Almanya’nın ikinci büyük bankası Commerzbank’ın GOÜ stratejisti Lutz Karpowitz “Türkiye – Şaka mı Yapıyorsun?” başlığıyla kaleme aldığı raporda, turizm ve yabancı yatırımda toparlanmaya işaret eden rakamların güvenilirliğini sorgulayarak kafalarda soru işaretleri uyandırdı.
“EKONOMİK MUCİZE GERÇEKTEN YAŞANIYORSA TÜRKİYE ADINA MUTLULUK VERİCİ”
Habere göre, Alman hükümetinin büyük bir paya sahip olduğu bankanın böyle bir raporu kaleme almasında, Ankara ile Berlin arasında insan hakları ihlalleri konusunda yaşanan gerilim ve Türkiye’nin AB üyeliği konusunda gelinen kritik nokta etkili olmuş olabilir. Öte yandan söz konusu rapor, şayet böyle bir ekonomik mucize gerçekten yaşanıyorsa Türkiye adına mutlu olunacağı notunu da düşüyor.
“TÜRK EKONOMİ POLİTİKASININ HALA GENİŞ CARİ AÇIK GİBİ BÜYÜK SORUNLARI VAR”
Bununla birlikte, Ankara yalnız değil ve verilere güvenen Avrupalı ekonomistler de var. Örneğin, BlueBay Asset Management’ın kıdemli stratejisti Timothy Ash, yayınladığı notta “Commerzbank’ın neden milli gelir verilerine odaklandığını ve bu denli sert ve bölücü bir siyasi noktaya dikkat çektiğini anlamakta zorlanıyorum” diyor. Buna ek olarak Ash, “Şu anda Türkiye ekonomisine ilişkin önde tutulması gereken asıl unsurlar, yüksek enflasyon, yapısal reformlar ve Merkez Bankası’nın para politikası ve enflasyonla mücadeledeki güvenirliğini korumasıdır. Türk ekonomi politikasının hala geniş cari açık gibi büyük sorunları var” ifadesini kullandı.
“TÜRKİYE EKONOMİSİNDE ODAKLANILMASI GEREKEN NOKTA RESMİ VERİLERİN GÜVENİRLİĞİ”
Ash’e göre, “şu an Türkiye ekonomisinde odaklanılması gereken nokta resmi verilerin güvenirliği ya da Türkiye ekonomisinin bu denli iyi performans gösterdiği soruları olmamalı”. Bunun yerine uzmanlar ekonomik konjonktürün oldukça elverişli olduğu yani ucuz petrol fiyatlarının, ucuz küresel finansmanın, rekabet gücü yüksek lirasının belirgin olduğu bu atmosferde Türkiye ekonomisinin neden daha iyi performans göstermediği sorusu üzerinde kafa yormalı.
SORGULANAN TURİZM RAKAMLARI…
Commerzbank raporunun asıl sorguladığı noktalardan biri, turizmdeki toparlanma. Nitekim rapora göre, Türkiye’de geçen sene yaşanan terörist saldırılarının, başarısız darbe girişiminin ve Moskova ile yaşadığı uçak krizinin ardından düşen turizm rakamlarının nasıl bu kadar yüksek olduğu tartışma konusu. Analistlere göre, turizmdeki toparlanma zayıf lira’ya ve Ruslarla düzelen ilişkilere bağlanabilir ancak Commerzbank raporunu kaleme alan Karpowitz’e göre, Rusya ve Orta Doğu’dan gelen turist sayısının artması, Batı Avrupa’dan, özellikle de Almanya tarafından düşen turist sayısını telafi edecek nitelikte değil.
Karpowitz, Alman turistlerin son yıllarda Türkiye’ye gelen tüm turist sayısının %15’ni oluşturduğuna ancak iki ülke arasındaki gerginliklerin artmasının bu yıl gelen turist sayısını önemli ölçüde düşürdüğüne dikkat çekiyor. Öte yandan Alman dışişleri Bakanı’nın Temmuz ayında Türkiye’nin ziyaretçiler için güvensiz olduğu uyarısı ve Commerzbank’ın, 2016 yılında 3.9 milyon Alman turistin Türkiye’yi ziyaret etmesine karşın 2017 yılında bu rakamın 1,5 milyon daha az seyahat olacağı notu da çarpıcı.
“SİYASİ HUZURSUZLUK YATIRIM KARARLARI İÇİN ADETE ‘ZEHİR’ GİBİ”
Habere göre, her ne kadar Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUIK) son rakamları, Nisan ve Haziran ayları arasında %6 oranında artan yatırımlardan ve canlanan yatırım ortamından bahsetse de Commerzbank’a göre Türkiye’de siyasi huzursuzluk yatırım kararları için adeta “zehir” gibi. Ek olarak, Banka’ya göre, “doğrulanabilir uluslararası veriler” TUİK’in verilerinden çok daha farklı bir yöne işaret ediyor.
Karpowitz, ülkeye gelen yabancı yatırımlarla ilgili olarak ise IMF’nin raporuna atıfta bulunarak, Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı yatırımın yılın ilk yarısında %8′ düştüğüne işaret ediyor ve “Türkiye’nin resmi yatırım patlamasına inanan herkes, Türk iş dünyasının uluslararası meslektaşları ile tamamen farklı çizgide hareket ettiğini düşünüyor olmalı” değerlendirmesinde bulunuyor.
“OTELLER FİYATLARI DÜŞÜRDÜĞÜ İÇİN ORTALAMA HARCAMALARDA AZALDI”
Ancak Commerzbank’ın “sert yorumlar”ını daha da detaylı inceleyen Ash, “Aslında ilk çeyrekte olduğu gibi ikinci çeyrekte güçlü kalan büyüme rakamları beni de şaşırttı, çünkü ben de çoğu ekonomist gibi artan siyasi riskin güçlü iç talep tarafından telafi edildiğini düşünüyordum. Bununla birlikte, yerel büyük laik sanayi gruplarından bir ekonomistle görüştüğümde onlar da yüksek büyüme rakamlarının güçlü ihracat ve iç taleple desteklendiğini ifade etti. Ekonomistlere göre, ihracat ucuz liradan destek buldu ve AB ile ticaret kuvvetlendi. İç talep ise hükümetin başarılı kredi garanti fonu ve artan bütçe harcamaları ile desteklendi. İkinci çeyrek verilerinde de aynı hikâyeyi gördük” değerlendirmesinde bulundu.
Turizm rakamlarındaki toparlanmaya ilişkin şüpheleri de inceleyen Ash, geçtiğimiz hafta Bodrum’da ve hafta sonu İstanbul’da olduğunu ve “turist sayılarında belirgin bir artış olduğuna” dikkat çekti. Ash, “canlanan turizmi otel yöneticileri, havayolu idarecileri ve mağazalarla konuştum ve herkes hikâyeyi doğruladı” diye ekledi. Ash’ın değerlendirmesine göre, turist sayısında, Avrupalılar yavaş olmakla birlikte Ruslar, Araplar, Çinlilerin sayısında belirgin bir artış var. İngilizlerin Akdeniz kıyılarındaki varlıkları belli aralıklarla artıyor. Ash’e göre, “geçen yıl oran çok düşüktü ancak turizm rakamlarındaki yıllık büyümeyi görmek o kadar da zor değil. Ancak dikkat edilmesi gerekiyor ki otellerin fiyatları düşürdüğü için ortalama harcamalar da azaldı. Bu çerçevede, turizm sektöründe belki bir patlama yaşanmıyor, ancak sektör iyileşiyor. “
Commerzbank’ın söz konusu raporu hakkında, Financial Times’a değerlendirmelerde bulunan bir Türk yetkili ise TÜIK’in rakamlarının siyasi olarak etkilenmesinin mümkün olmadığını açıklarken, TÜIK Commerzbank raporunu “yanıltıcı” olarak nitelendirdi.
Habere göre, Türk yetkili son olarak “Resmi istatistiklerin ana üreticisi ve istatistik sisteminin koordinatörü olan TÜİK, Resmi İstatistiklerin Temel Prensipleri ve Avrupa İstatistik Uygulama Esasları doğrultusunda istatistikler üretiyor ve yayınlıyor. TÜİK, bilimsel ve teknik açıdan bağımsız bir kurumdur.” değerlendirmesinde bulundu.