Suzan Çay’ın Urfa Emniyeti’nde yaşadığı dehşet kayıtlara geçti.
2 yıl önce Suriye’ye geçtiğini ve burada kooperatif çalışmalarında yer aldığını belirten Çay, annesinin rahatsızlandığı haberini alması üzerine sınırdan geçip Akçakale ilçesine geldiğini, kapıların kapalı olmasından dolayı da yasak yollardan geçmeye çalışırken gözaltına alındığını ifade etti.
‘SOYUP MEYDANA ASACAĞIZ’
Gözaltına alındığı andan itibaren işkenceye maruz kaldığını belirten Çay, gözleri ve ellerinin bağlanarak, yumruklanmaya başlandığını aktardı. Emniyete götürülmeyeceği ve kuma gömüleceği yönünde tehdit edildiğini ifade eden Çay, mektupta şu bilgileri verdi: “Sözlü ve fiziki taciz ediyorlardı. Emniyete götürüldüğüm an beni odaya atıp, 6-7 kişi dövmeye başladı. Birinin tekmesi burnuma geldi ve burnumdan kan fışkırdı. Bana bir kod isim ile sesleniyorlardı ‘Sen o sun’ diyorlardı. En fazla kafamı duvara vuruyorlardı. Bana ‘Seni çıplak soyup Akçakale meydanında asacağız’ diyorlardı.”
BAŞINA TORBA GEÇİRİLDİ
Akçakale İlçe Emniyeti’nden hastaneye götürüldüğünü ancak araçtan indirilmeden doktorun araca geldiğini ve sadece kendisine “Bir şeyin var mı?” diye sorduğunu kaydeden Çay, burnunun kanadığını ve kaburgalarının ağrıdığını söylemesine rağmen polislerin araya girip doktora “düşmüş” dediğini aktardı.
Doktorun oradan uzaklaşması üzerine tekrar ilçe emniyetine getirildiğini ifade eden Çay, burada kafasına torba geçirilip üzerindeki kemerin çıkarıldığını ve bu şekilde saatlerce kemerle dövüldüğünü vurguladı.
‘BAYILANA KADAR DAYAK VE TEHDİT’
Kendisine işkence edenlerin sık sık “Buradan çıkış yok, bu gece bizimlesin” dediklerini ifade eden Çay, aralıksız devam eden işkenceyi şöyle anlattı: “Bir ara bayılmışım. Bütün gün bir damla su vermediler. Sadece aralıksız işkence ediyorlardı. Akşam yemek için gittiler ve ben halen başımda çuval odada bekliyordum. Sonra tekrar sağlık kontrolü için götürdüler.”
‘İŞKENCE URFA TEM ŞUBE’DE DEVAM ETTİ’
Daha sonra Urfa TEM Şube’ye getirildiğini ve buradan da hastaneye götürüldüğünü kaydeden Çay, şöyle devam etti: “Hastanede doktora başım dönüyor, midem bulanıyor, kaburgalarım ağrıyor dedim. Bana ‘Eğer bir şey olursa seni hastaneye getirirler, film çekerler’ dedi. Daha sonra beni hücreye götürdüler. Beni koydukları hücrede 4 kadın vardı. Bir kadın polis gelip buradan aldı ve bodrum katına indirdi. Burada bir kapıyı çalarak ‘Başkan’ diye seslendi. Ellerimi arkadan kelepçeleyip o odaya aldılar. Odada başka birileri daha vardı. Bana ‘Ayaklarının üzerinde diz çök’ diye bağırıyordu. Arkadan biri beni itti, dizlerimin üstüne attı. Bir diğeri arkadan bağlı kollarımı boynuma doğru iterek kafamı yere çarptı. Gündüz de burnumdan kan akmıştı. Çarpmanın etkisi ile yine burnum kanadı.”
‘ZORLA BAZI İDDİALAR KABUL ETTİRİLMEYE ÇALIŞILDI’
Elleri arkadan kelepçeliyken bir kişinin ayaklarının üstüne oturduğunu ve bu şekilde kendisine işkence edildiğini anlatan Çay, polislerin kendisini parmak izi için götürdüklerinde daha fazla dayanamadığını ve kendisini araçtan atmak istediğini ancak aracın kapılarının kilitli olmasından yapamadığını söyledi.
Gözaltında olduğu sürece yemek yemediğini ve 3’ncü gece de aynı bodruma indirilerek, burada kendisine zorla bazı iddiaların kabul ettirilmeye çalışıldığının altını çizen Çay, “Biri boğazımı tuttu, sıktı ve beni yukarı kaldırdı. Dağdan geldiğimi, eğitimler aldığımı ve burayı patlatmak için geldiğimi söylüyorlardı. Söylediklerini kabul etmeyince beni yere attılar. Bana ‘Söyle konuş böyle olduğunu söyle’ diyorlardı” diye ekledi.
ELEKTRİK VE CİNSEL SALDIRI TEHDİDİ
“İşkence yapılırken bağırıp çağırmayınca daha çok sinirlendiler. ‘Seni soyarız ve buradakiler istediğini yapar” şeklinde cinsel saldırı ile tehdit edildiğini kaydeden Çay, “Sonra biri çoraplarımı çıkardı, sert bir şeyle ayaklarıma vurdu. Kendimden geçtim, yüzüme su döküp beni kendime getirdiler. Koluma bir şey değdi, elektrikti. Yine kendimden geçtim. Bir sonraki gün beni yine bodruma aldılar ve ilk yaptıkları diz çöktürtmek oluyordu” dedi. Kürşat adında bir polisin kendisine “Seni generale teslim etsem sana neler neler yapar. Ben onu zor tutuyorum” diyerek sık sık cinsel saldırı ile tehdit edildiğini belirten Çay, her gece işkencenin dozunun arttığını ve farklı işkence biçimlerinin kullanıldığını aktardı.
‘14 GÜN BOYUNCA TACİZ, İŞKENCE ETTİLER’
Gözaltının 4’üncü gününde CMK’den çağırılan avukatın yanında hazırlanan ifadenin kendisine imzalatılmaya çalışıldığını kaydeden Çay, “Avukata işkence edildiğini söyledim. İzleri gösterdim. Bu işkence her gece sürdü dayanılacak gibi değildi. 14 gün boyunca her gece. Son günlerde burnum ve boğazımdan kan geliyordu. Son gece yine gözlerim bağlı, ellerim arkadan kelepçeli ve diz çöktürterek içeri aldılar. Odada biri ellerini boynumda bacaklarımda gezdirerek beni taciz ediyordu. 14 gün boyunca işkence ve taciz ettiler” diyerek yaşananları anlattı.
‘KIYAFETİNDE KAN İZLERİ VARDI’
Müvekillinin 14 gün boyunca maruz bırakıldıklarını İHD’ye yaptığı başvuru ile kayıtlara geçiren Çay’ın Avukat Mikail Yavuz, 5’inci günde müvekkilinin gözaltında olduğundan haberdar olduğunu belirterek, oysa prosedürün şüphelinin gözaltına alındığı anda ailesine bilgi verilmesi yönünde olduğunu kaydetti. Müvekkilinin yasal hakkından mahrum bırakıldığını vurgulayan Yavuz, “Baro avukatının aileyi arayıp kızları Suzan Çay’ın gözaltında olduğunu bildirmesi üzerine aile haberdar oldu. Böylelikle TEM Şube’ye gidip müvekkilimi gözaltında ziyaret etme fırsatı bulabildim. Müvekkilim titriyordu. Konuşamayacak durumda olduğunu gözlemledim. Vücudunun değişik bölgelerinde morluklar vardı. Kıyafetinde kan izi vardı. Ayrıca her iki kolunda ciddi morluklar ve iğne batığını andıracak iz vardı. Kendisine ne olduğunu sorduğumda elektrik akımı verildiğini ifade etti” dedi.
MAHKEME ARAŞTIRILMASINI İSTEDİ
Savcılığa suç duyurusunda bulunmak istediğini ancak müvekkilinin “Şuan gözaltında ellerindeyim. İşkencelerini daha da artıracaklarından korkuyorum. Mahkemeye çıktığımızda hepsini ifade edip suç duyurunda bulunuruz” diyerek kabul etmediğini söyledi. Gözaltı süresi bitip adliyeye çıkarıldığında müvekkilinin yasal mercilere başvuruda bulunup sorgu zaptında tüm yaşadıklarını tek tek anlatıp ifade ettiğini kaydeden Yavuz, bunun üzerine 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin işkence iddialarının araştırılması gerektiği yönünde Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunması kararı verdiğini ve bununla ilgili soruşturmanın devam ettiğini belirtti.
Suzan Çay’ın Urfa Emniyeti’nde yaşadığı dehşet kayıtlara geçti.
2 yıl önce Suriye’ye geçtiğini ve burada kooperatif çalışmalarında yer aldığını belirten Çay, annesinin rahatsızlandığı haberini alması üzerine sınırdan geçip Akçakale ilçesine geldiğini, kapıların kapalı olmasından dolayı da yasak yollardan geçmeye çalışırken gözaltına alındığını ifade etti.
‘SOYUP MEYDANA ASACAĞIZ’
Gözaltına alındığı andan itibaren işkenceye maruz kaldığını belirten Çay, gözleri ve ellerinin bağlanarak, yumruklanmaya başlandığını aktardı. Emniyete götürülmeyeceği ve kuma gömüleceği yönünde tehdit edildiğini ifade eden Çay, mektupta şu bilgileri verdi: “Sözlü ve fiziki taciz ediyorlardı. Emniyete götürüldüğüm an beni odaya atıp, 6-7 kişi dövmeye başladı. Birinin tekmesi burnuma geldi ve burnumdan kan fışkırdı. Bana bir kod isim ile sesleniyorlardı ‘Sen o sun’ diyorlardı. En fazla kafamı duvara vuruyorlardı. Bana ‘Seni çıplak soyup Akçakale meydanında asacağız’ diyorlardı.”
BAŞINA TORBA GEÇİRİLDİ
Akçakale İlçe Emniyeti’nden hastaneye götürüldüğünü ancak araçtan indirilmeden doktorun araca geldiğini ve sadece kendisine “Bir şeyin var mı?” diye sorduğunu kaydeden Çay, burnunun kanadığını ve kaburgalarının ağrıdığını söylemesine rağmen polislerin araya girip doktora “düşmüş” dediğini aktardı.
Doktorun oradan uzaklaşması üzerine tekrar ilçe emniyetine getirildiğini ifade eden Çay, burada kafasına torba geçirilip üzerindeki kemerin çıkarıldığını ve bu şekilde saatlerce kemerle dövüldüğünü vurguladı.
‘BAYILANA KADAR DAYAK VE TEHDİT’
Kendisine işkence edenlerin sık sık “Buradan çıkış yok, bu gece bizimlesin” dediklerini ifade eden Çay, aralıksız devam eden işkenceyi şöyle anlattı: “Bir ara bayılmışım. Bütün gün bir damla su vermediler. Sadece aralıksız işkence ediyorlardı. Akşam yemek için gittiler ve ben halen başımda çuval odada bekliyordum. Sonra tekrar sağlık kontrolü için götürdüler.”
‘İŞKENCE URFA TEM ŞUBE’DE DEVAM ETTİ’
Daha sonra Urfa TEM Şube’ye getirildiğini ve buradan da hastaneye götürüldüğünü kaydeden Çay, şöyle devam etti: “Hastanede doktora başım dönüyor, midem bulanıyor, kaburgalarım ağrıyor dedim. Bana ‘Eğer bir şey olursa seni hastaneye getirirler, film çekerler’ dedi. Daha sonra beni hücreye götürdüler. Beni koydukları hücrede 4 kadın vardı. Bir kadın polis gelip buradan aldı ve bodrum katına indirdi. Burada bir kapıyı çalarak ‘Başkan’ diye seslendi. Ellerimi arkadan kelepçeleyip o odaya aldılar. Odada başka birileri daha vardı. Bana ‘Ayaklarının üzerinde diz çök’ diye bağırıyordu. Arkadan biri beni itti, dizlerimin üstüne attı. Bir diğeri arkadan bağlı kollarımı boynuma doğru iterek kafamı yere çarptı. Gündüz de burnumdan kan akmıştı. Çarpmanın etkisi ile yine burnum kanadı.”
‘ZORLA BAZI İDDİALAR KABUL ETTİRİLMEYE ÇALIŞILDI’
Elleri arkadan kelepçeliyken bir kişinin ayaklarının üstüne oturduğunu ve bu şekilde kendisine işkence edildiğini anlatan Çay, polislerin kendisini parmak izi için götürdüklerinde daha fazla dayanamadığını ve kendisini araçtan atmak istediğini ancak aracın kapılarının kilitli olmasından yapamadığını söyledi.
Gözaltında olduğu sürece yemek yemediğini ve 3’ncü gece de aynı bodruma indirilerek, burada kendisine zorla bazı iddiaların kabul ettirilmeye çalışıldığının altını çizen Çay, “Biri boğazımı tuttu, sıktı ve beni yukarı kaldırdı. Dağdan geldiğimi, eğitimler aldığımı ve burayı patlatmak için geldiğimi söylüyorlardı. Söylediklerini kabul etmeyince beni yere attılar. Bana ‘Söyle konuş böyle olduğunu söyle’ diyorlardı” diye ekledi.
ELEKTRİK VE CİNSEL SALDIRI TEHDİDİ
“İşkence yapılırken bağırıp çağırmayınca daha çok sinirlendiler. ‘Seni soyarız ve buradakiler istediğini yapar” şeklinde cinsel saldırı ile tehdit edildiğini kaydeden Çay, “Sonra biri çoraplarımı çıkardı, sert bir şeyle ayaklarıma vurdu. Kendimden geçtim, yüzüme su döküp beni kendime getirdiler. Koluma bir şey değdi, elektrikti. Yine kendimden geçtim. Bir sonraki gün beni yine bodruma aldılar ve ilk yaptıkları diz çöktürtmek oluyordu” dedi. Kürşat adında bir polisin kendisine “Seni generale teslim etsem sana neler neler yapar. Ben onu zor tutuyorum” diyerek sık sık cinsel saldırı ile tehdit edildiğini belirten Çay, her gece işkencenin dozunun arttığını ve farklı işkence biçimlerinin kullanıldığını aktardı.
‘14 GÜN BOYUNCA TACİZ, İŞKENCE ETTİLER’
Gözaltının 4’üncü gününde CMK’den çağırılan avukatın yanında hazırlanan ifadenin kendisine imzalatılmaya çalışıldığını kaydeden Çay, “Avukata işkence edildiğini söyledim. İzleri gösterdim. Bu işkence her gece sürdü dayanılacak gibi değildi. 14 gün boyunca her gece. Son günlerde burnum ve boğazımdan kan geliyordu. Son gece yine gözlerim bağlı, ellerim arkadan kelepçeli ve diz çöktürterek içeri aldılar. Odada biri ellerini boynumda bacaklarımda gezdirerek beni taciz ediyordu. 14 gün boyunca işkence ve taciz ettiler” diyerek yaşananları anlattı.
‘KIYAFETİNDE KAN İZLERİ VARDI’
Müvekillinin 14 gün boyunca maruz bırakıldıklarını İHD’ye yaptığı başvuru ile kayıtlara geçiren Çay’ın Avukat Mikail Yavuz, 5’inci günde müvekkilinin gözaltında olduğundan haberdar olduğunu belirterek, oysa prosedürün şüphelinin gözaltına alındığı anda ailesine bilgi verilmesi yönünde olduğunu kaydetti. Müvekkilinin yasal hakkından mahrum bırakıldığını vurgulayan Yavuz, “Baro avukatının aileyi arayıp kızları Suzan Çay’ın gözaltında olduğunu bildirmesi üzerine aile haberdar oldu. Böylelikle TEM Şube’ye gidip müvekkilimi gözaltında ziyaret etme fırsatı bulabildim. Müvekkilim titriyordu. Konuşamayacak durumda olduğunu gözlemledim. Vücudunun değişik bölgelerinde morluklar vardı. Kıyafetinde kan izi vardı. Ayrıca her iki kolunda ciddi morluklar ve iğne batığını andıracak iz vardı. Kendisine ne olduğunu sorduğumda elektrik akımı verildiğini ifade etti” dedi.
MAHKEME ARAŞTIRILMASINI İSTEDİ
Savcılığa suç duyurusunda bulunmak istediğini ancak müvekkilinin “Şuan gözaltında ellerindeyim. İşkencelerini daha da artıracaklarından korkuyorum. Mahkemeye çıktığımızda hepsini ifade edip suç duyurunda bulunuruz” diyerek kabul etmediğini söyledi. Gözaltı süresi bitip adliyeye çıkarıldığında müvekkilinin yasal mercilere başvuruda bulunup sorgu zaptında tüm yaşadıklarını tek tek anlatıp ifade ettiğini kaydeden Yavuz, bunun üzerine 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin işkence iddialarının araştırılması gerektiği yönünde Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunması kararı verdiğini ve bununla ilgili soruşturmanın devam ettiğini belirtti.
Suzan Çay’ın Urfa Emniyeti’nde yaşadığı dehşet kayıtlara geçti.
2 yıl önce Suriye’ye geçtiğini ve burada kooperatif çalışmalarında yer aldığını belirten Çay, annesinin rahatsızlandığı haberini alması üzerine sınırdan geçip Akçakale ilçesine geldiğini, kapıların kapalı olmasından dolayı da yasak yollardan geçmeye çalışırken gözaltına alındığını ifade etti.
‘SOYUP MEYDANA ASACAĞIZ’
Gözaltına alındığı andan itibaren işkenceye maruz kaldığını belirten Çay, gözleri ve ellerinin bağlanarak, yumruklanmaya başlandığını aktardı. Emniyete götürülmeyeceği ve kuma gömüleceği yönünde tehdit edildiğini ifade eden Çay, mektupta şu bilgileri verdi: “Sözlü ve fiziki taciz ediyorlardı. Emniyete götürüldüğüm an beni odaya atıp, 6-7 kişi dövmeye başladı. Birinin tekmesi burnuma geldi ve burnumdan kan fışkırdı. Bana bir kod isim ile sesleniyorlardı ‘Sen o sun’ diyorlardı. En fazla kafamı duvara vuruyorlardı. Bana ‘Seni çıplak soyup Akçakale meydanında asacağız’ diyorlardı.”
BAŞINA TORBA GEÇİRİLDİ
Akçakale İlçe Emniyeti’nden hastaneye götürüldüğünü ancak araçtan indirilmeden doktorun araca geldiğini ve sadece kendisine “Bir şeyin var mı?” diye sorduğunu kaydeden Çay, burnunun kanadığını ve kaburgalarının ağrıdığını söylemesine rağmen polislerin araya girip doktora “düşmüş” dediğini aktardı.
Doktorun oradan uzaklaşması üzerine tekrar ilçe emniyetine getirildiğini ifade eden Çay, burada kafasına torba geçirilip üzerindeki kemerin çıkarıldığını ve bu şekilde saatlerce kemerle dövüldüğünü vurguladı.
‘BAYILANA KADAR DAYAK VE TEHDİT’
Kendisine işkence edenlerin sık sık “Buradan çıkış yok, bu gece bizimlesin” dediklerini ifade eden Çay, aralıksız devam eden işkenceyi şöyle anlattı: “Bir ara bayılmışım. Bütün gün bir damla su vermediler. Sadece aralıksız işkence ediyorlardı. Akşam yemek için gittiler ve ben halen başımda çuval odada bekliyordum. Sonra tekrar sağlık kontrolü için götürdüler.”
‘İŞKENCE URFA TEM ŞUBE’DE DEVAM ETTİ’
Daha sonra Urfa TEM Şube’ye getirildiğini ve buradan da hastaneye götürüldüğünü kaydeden Çay, şöyle devam etti: “Hastanede doktora başım dönüyor, midem bulanıyor, kaburgalarım ağrıyor dedim. Bana ‘Eğer bir şey olursa seni hastaneye getirirler, film çekerler’ dedi. Daha sonra beni hücreye götürdüler. Beni koydukları hücrede 4 kadın vardı. Bir kadın polis gelip buradan aldı ve bodrum katına indirdi. Burada bir kapıyı çalarak ‘Başkan’ diye seslendi. Ellerimi arkadan kelepçeleyip o odaya aldılar. Odada başka birileri daha vardı. Bana ‘Ayaklarının üzerinde diz çök’ diye bağırıyordu. Arkadan biri beni itti, dizlerimin üstüne attı. Bir diğeri arkadan bağlı kollarımı boynuma doğru iterek kafamı yere çarptı. Gündüz de burnumdan kan akmıştı. Çarpmanın etkisi ile yine burnum kanadı.”
‘ZORLA BAZI İDDİALAR KABUL ETTİRİLMEYE ÇALIŞILDI’
Elleri arkadan kelepçeliyken bir kişinin ayaklarının üstüne oturduğunu ve bu şekilde kendisine işkence edildiğini anlatan Çay, polislerin kendisini parmak izi için götürdüklerinde daha fazla dayanamadığını ve kendisini araçtan atmak istediğini ancak aracın kapılarının kilitli olmasından yapamadığını söyledi.
Gözaltında olduğu sürece yemek yemediğini ve 3’ncü gece de aynı bodruma indirilerek, burada kendisine zorla bazı iddiaların kabul ettirilmeye çalışıldığının altını çizen Çay, “Biri boğazımı tuttu, sıktı ve beni yukarı kaldırdı. Dağdan geldiğimi, eğitimler aldığımı ve burayı patlatmak için geldiğimi söylüyorlardı. Söylediklerini kabul etmeyince beni yere attılar. Bana ‘Söyle konuş böyle olduğunu söyle’ diyorlardı” diye ekledi.
ELEKTRİK VE CİNSEL SALDIRI TEHDİDİ
“İşkence yapılırken bağırıp çağırmayınca daha çok sinirlendiler. ‘Seni soyarız ve buradakiler istediğini yapar” şeklinde cinsel saldırı ile tehdit edildiğini kaydeden Çay, “Sonra biri çoraplarımı çıkardı, sert bir şeyle ayaklarıma vurdu. Kendimden geçtim, yüzüme su döküp beni kendime getirdiler. Koluma bir şey değdi, elektrikti. Yine kendimden geçtim. Bir sonraki gün beni yine bodruma aldılar ve ilk yaptıkları diz çöktürtmek oluyordu” dedi. Kürşat adında bir polisin kendisine “Seni generale teslim etsem sana neler neler yapar. Ben onu zor tutuyorum” diyerek sık sık cinsel saldırı ile tehdit edildiğini belirten Çay, her gece işkencenin dozunun arttığını ve farklı işkence biçimlerinin kullanıldığını aktardı.
‘14 GÜN BOYUNCA TACİZ, İŞKENCE ETTİLER’
Gözaltının 4’üncü gününde CMK’den çağırılan avukatın yanında hazırlanan ifadenin kendisine imzalatılmaya çalışıldığını kaydeden Çay, “Avukata işkence edildiğini söyledim. İzleri gösterdim. Bu işkence her gece sürdü dayanılacak gibi değildi. 14 gün boyunca her gece. Son günlerde burnum ve boğazımdan kan geliyordu. Son gece yine gözlerim bağlı, ellerim arkadan kelepçeli ve diz çöktürterek içeri aldılar. Odada biri ellerini boynumda bacaklarımda gezdirerek beni taciz ediyordu. 14 gün boyunca işkence ve taciz ettiler” diyerek yaşananları anlattı.
‘KIYAFETİNDE KAN İZLERİ VARDI’
Müvekillinin 14 gün boyunca maruz bırakıldıklarını İHD’ye yaptığı başvuru ile kayıtlara geçiren Çay’ın Avukat Mikail Yavuz, 5’inci günde müvekkilinin gözaltında olduğundan haberdar olduğunu belirterek, oysa prosedürün şüphelinin gözaltına alındığı anda ailesine bilgi verilmesi yönünde olduğunu kaydetti. Müvekkilinin yasal hakkından mahrum bırakıldığını vurgulayan Yavuz, “Baro avukatının aileyi arayıp kızları Suzan Çay’ın gözaltında olduğunu bildirmesi üzerine aile haberdar oldu. Böylelikle TEM Şube’ye gidip müvekkilimi gözaltında ziyaret etme fırsatı bulabildim. Müvekkilim titriyordu. Konuşamayacak durumda olduğunu gözlemledim. Vücudunun değişik bölgelerinde morluklar vardı. Kıyafetinde kan izi vardı. Ayrıca her iki kolunda ciddi morluklar ve iğne batığını andıracak iz vardı. Kendisine ne olduğunu sorduğumda elektrik akımı verildiğini ifade etti” dedi.
MAHKEME ARAŞTIRILMASINI İSTEDİ
Savcılığa suç duyurusunda bulunmak istediğini ancak müvekkilinin “Şuan gözaltında ellerindeyim. İşkencelerini daha da artıracaklarından korkuyorum. Mahkemeye çıktığımızda hepsini ifade edip suç duyurunda bulunuruz” diyerek kabul etmediğini söyledi. Gözaltı süresi bitip adliyeye çıkarıldığında müvekkilinin yasal mercilere başvuruda bulunup sorgu zaptında tüm yaşadıklarını tek tek anlatıp ifade ettiğini kaydeden Yavuz, bunun üzerine 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin işkence iddialarının araştırılması gerektiği yönünde Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunması kararı verdiğini ve bununla ilgili soruşturmanın devam ettiğini belirtti.
Suzan Çay’ın Urfa Emniyeti’nde yaşadığı dehşet kayıtlara geçti.
2 yıl önce Suriye’ye geçtiğini ve burada kooperatif çalışmalarında yer aldığını belirten Çay, annesinin rahatsızlandığı haberini alması üzerine sınırdan geçip Akçakale ilçesine geldiğini, kapıların kapalı olmasından dolayı da yasak yollardan geçmeye çalışırken gözaltına alındığını ifade etti.
‘SOYUP MEYDANA ASACAĞIZ’
Gözaltına alındığı andan itibaren işkenceye maruz kaldığını belirten Çay, gözleri ve ellerinin bağlanarak, yumruklanmaya başlandığını aktardı. Emniyete götürülmeyeceği ve kuma gömüleceği yönünde tehdit edildiğini ifade eden Çay, mektupta şu bilgileri verdi: “Sözlü ve fiziki taciz ediyorlardı. Emniyete götürüldüğüm an beni odaya atıp, 6-7 kişi dövmeye başladı. Birinin tekmesi burnuma geldi ve burnumdan kan fışkırdı. Bana bir kod isim ile sesleniyorlardı ‘Sen o sun’ diyorlardı. En fazla kafamı duvara vuruyorlardı. Bana ‘Seni çıplak soyup Akçakale meydanında asacağız’ diyorlardı.”
BAŞINA TORBA GEÇİRİLDİ
Akçakale İlçe Emniyeti’nden hastaneye götürüldüğünü ancak araçtan indirilmeden doktorun araca geldiğini ve sadece kendisine “Bir şeyin var mı?” diye sorduğunu kaydeden Çay, burnunun kanadığını ve kaburgalarının ağrıdığını söylemesine rağmen polislerin araya girip doktora “düşmüş” dediğini aktardı.
Doktorun oradan uzaklaşması üzerine tekrar ilçe emniyetine getirildiğini ifade eden Çay, burada kafasına torba geçirilip üzerindeki kemerin çıkarıldığını ve bu şekilde saatlerce kemerle dövüldüğünü vurguladı.
‘BAYILANA KADAR DAYAK VE TEHDİT’
Kendisine işkence edenlerin sık sık “Buradan çıkış yok, bu gece bizimlesin” dediklerini ifade eden Çay, aralıksız devam eden işkenceyi şöyle anlattı: “Bir ara bayılmışım. Bütün gün bir damla su vermediler. Sadece aralıksız işkence ediyorlardı. Akşam yemek için gittiler ve ben halen başımda çuval odada bekliyordum. Sonra tekrar sağlık kontrolü için götürdüler.”
‘İŞKENCE URFA TEM ŞUBE’DE DEVAM ETTİ’
Daha sonra Urfa TEM Şube’ye getirildiğini ve buradan da hastaneye götürüldüğünü kaydeden Çay, şöyle devam etti: “Hastanede doktora başım dönüyor, midem bulanıyor, kaburgalarım ağrıyor dedim. Bana ‘Eğer bir şey olursa seni hastaneye getirirler, film çekerler’ dedi. Daha sonra beni hücreye götürdüler. Beni koydukları hücrede 4 kadın vardı. Bir kadın polis gelip buradan aldı ve bodrum katına indirdi. Burada bir kapıyı çalarak ‘Başkan’ diye seslendi. Ellerimi arkadan kelepçeleyip o odaya aldılar. Odada başka birileri daha vardı. Bana ‘Ayaklarının üzerinde diz çök’ diye bağırıyordu. Arkadan biri beni itti, dizlerimin üstüne attı. Bir diğeri arkadan bağlı kollarımı boynuma doğru iterek kafamı yere çarptı. Gündüz de burnumdan kan akmıştı. Çarpmanın etkisi ile yine burnum kanadı.”
‘ZORLA BAZI İDDİALAR KABUL ETTİRİLMEYE ÇALIŞILDI’
Elleri arkadan kelepçeliyken bir kişinin ayaklarının üstüne oturduğunu ve bu şekilde kendisine işkence edildiğini anlatan Çay, polislerin kendisini parmak izi için götürdüklerinde daha fazla dayanamadığını ve kendisini araçtan atmak istediğini ancak aracın kapılarının kilitli olmasından yapamadığını söyledi.
Gözaltında olduğu sürece yemek yemediğini ve 3’ncü gece de aynı bodruma indirilerek, burada kendisine zorla bazı iddiaların kabul ettirilmeye çalışıldığının altını çizen Çay, “Biri boğazımı tuttu, sıktı ve beni yukarı kaldırdı. Dağdan geldiğimi, eğitimler aldığımı ve burayı patlatmak için geldiğimi söylüyorlardı. Söylediklerini kabul etmeyince beni yere attılar. Bana ‘Söyle konuş böyle olduğunu söyle’ diyorlardı” diye ekledi.
ELEKTRİK VE CİNSEL SALDIRI TEHDİDİ
“İşkence yapılırken bağırıp çağırmayınca daha çok sinirlendiler. ‘Seni soyarız ve buradakiler istediğini yapar” şeklinde cinsel saldırı ile tehdit edildiğini kaydeden Çay, “Sonra biri çoraplarımı çıkardı, sert bir şeyle ayaklarıma vurdu. Kendimden geçtim, yüzüme su döküp beni kendime getirdiler. Koluma bir şey değdi, elektrikti. Yine kendimden geçtim. Bir sonraki gün beni yine bodruma aldılar ve ilk yaptıkları diz çöktürtmek oluyordu” dedi. Kürşat adında bir polisin kendisine “Seni generale teslim etsem sana neler neler yapar. Ben onu zor tutuyorum” diyerek sık sık cinsel saldırı ile tehdit edildiğini belirten Çay, her gece işkencenin dozunun arttığını ve farklı işkence biçimlerinin kullanıldığını aktardı.
‘14 GÜN BOYUNCA TACİZ, İŞKENCE ETTİLER’
Gözaltının 4’üncü gününde CMK’den çağırılan avukatın yanında hazırlanan ifadenin kendisine imzalatılmaya çalışıldığını kaydeden Çay, “Avukata işkence edildiğini söyledim. İzleri gösterdim. Bu işkence her gece sürdü dayanılacak gibi değildi. 14 gün boyunca her gece. Son günlerde burnum ve boğazımdan kan geliyordu. Son gece yine gözlerim bağlı, ellerim arkadan kelepçeli ve diz çöktürterek içeri aldılar. Odada biri ellerini boynumda bacaklarımda gezdirerek beni taciz ediyordu. 14 gün boyunca işkence ve taciz ettiler” diyerek yaşananları anlattı.
‘KIYAFETİNDE KAN İZLERİ VARDI’
Müvekillinin 14 gün boyunca maruz bırakıldıklarını İHD’ye yaptığı başvuru ile kayıtlara geçiren Çay’ın Avukat Mikail Yavuz, 5’inci günde müvekkilinin gözaltında olduğundan haberdar olduğunu belirterek, oysa prosedürün şüphelinin gözaltına alındığı anda ailesine bilgi verilmesi yönünde olduğunu kaydetti. Müvekkilinin yasal hakkından mahrum bırakıldığını vurgulayan Yavuz, “Baro avukatının aileyi arayıp kızları Suzan Çay’ın gözaltında olduğunu bildirmesi üzerine aile haberdar oldu. Böylelikle TEM Şube’ye gidip müvekkilimi gözaltında ziyaret etme fırsatı bulabildim. Müvekkilim titriyordu. Konuşamayacak durumda olduğunu gözlemledim. Vücudunun değişik bölgelerinde morluklar vardı. Kıyafetinde kan izi vardı. Ayrıca her iki kolunda ciddi morluklar ve iğne batığını andıracak iz vardı. Kendisine ne olduğunu sorduğumda elektrik akımı verildiğini ifade etti” dedi.
MAHKEME ARAŞTIRILMASINI İSTEDİ
Savcılığa suç duyurusunda bulunmak istediğini ancak müvekkilinin “Şuan gözaltında ellerindeyim. İşkencelerini daha da artıracaklarından korkuyorum. Mahkemeye çıktığımızda hepsini ifade edip suç duyurunda bulunuruz” diyerek kabul etmediğini söyledi. Gözaltı süresi bitip adliyeye çıkarıldığında müvekkilinin yasal mercilere başvuruda bulunup sorgu zaptında tüm yaşadıklarını tek tek anlatıp ifade ettiğini kaydeden Yavuz, bunun üzerine 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin işkence iddialarının araştırılması gerektiği yönünde Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunması kararı verdiğini ve bununla ilgili soruşturmanın devam ettiğini belirtti.