Tarafsızlığını yitiren Adli Tıp hasta mahpusların yaşamlarıyla ilgili değerlendirme tekeline son vermeli…
İHD Diyarbakır Şube binasında düzenlenen basın toplantısında konuşan TTB Merkez Konsey Üyesi Doktor Şeyhmus Gökalp, sağlığa erişim hakkının ihlalinin önlenebilmesi amacıyla ceza infaz sisteminin insan hakları ve evrensel değerler çerçevesinde revize edilmesi gerektiğini vurguladı. Hazırlanan ortak basın metnini okuyan Muhterem Süren ise cezaevlerinde halen ölümler, sevk ve sürgünler, işkence ve kötü muamele, tecrit ve izolasyon, haberleşme haklarının engellenmesi, ailelerle görüş engelleri, disiplin soruşturmaları gibi çok sayıda hak ihlali yaşandığını söyledi. Özellikle hasta mahpuslara dönük etik olmayan yaklaşımlar ve bürokratik engellerin bulunduğuna dikkat çeken Süren, “Bu nedenlerle insani ve yaşamsal ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak bir durumla karşı karşıya bırakılan ve adeta ölüme terk edilen hapishanelerdeki hasta mahpus sayısı, bu durumu gözler önüne sermektedir. 22 Haziran 2017 tarihli son İHD verilerine göre hapishanelerde toplam 357’si ağır olmak üzere 1025 hasta mahpus bulunmaktadır. Adalet Bakanlığı’nın verdiği bilgilere göre ise 2017 yılı Şubat ayı itibarı ile Adli Tıp Kurumu raporuyla ağır ve sürekli hastalığı belgelenen tutuklu ve hükümlü sayısı 841’e ulaşmıştır” diye konuştu.
Kelepçeli tedavi
Hapishanelerin fiziki şartlarının tutuklu ve hükümlülerin beden ve ruh sağlığını bozduğunu, bu sebeple de kronik hastalıkları olan mahpusların hastalıklarının daha da ağırlaştığını belirtti. Süren “Aylarca hastaneye sevk edilmeyi bekleyen birçok mahpus, hastaneye gitme fırsatı yakaladığında ise, kolluk refakatinde veya kelepçeli tedavi dayatmasıyla karşı karşıya kalmakta, bu onur kırıcı muameleye karşı koyunca da tedavi olamadan hapishanelere geri gönderilmektedir” diye konuştu.
‘ADLİ TIP TARAFSIZLIĞINI YİTİRDİ’
Hasta mahpuslarla ilgili tıbbi değerlendirmelerde Adli Tıp Kurumu’nca hazırlanan raporların esas alınmasının, birçok ağır hasta mahpusun ya dört duvar arasında yaşamını yitirmesine ya da hapishaneden ölüm sınırında çıkmasına neden olduğuna dikkat çeken Süren “Mevcut kurumsal yapısı ve siyasi iktidara bağlılığı nedeniyle Adli Tıp Kurum’unun tarafsız davranamadığı, dolayısıyla düzenlediği raporlarda bilimsel ve objektif kriterlere uygun değerlendirmeler yapmadığı açıktır. Bu nedenle, Adli Tıp Kurumu’nun hasta mahpusların yaşamlarıyla ilgili değerlendirme tekeline son verilmelidir” diye konuştu.
cumhuriyet
Tarafsızlığını yitiren Adli Tıp hasta mahpusların yaşamlarıyla ilgili değerlendirme tekeline son vermeli…
İHD Diyarbakır Şube binasında düzenlenen basın toplantısında konuşan TTB Merkez Konsey Üyesi Doktor Şeyhmus Gökalp, sağlığa erişim hakkının ihlalinin önlenebilmesi amacıyla ceza infaz sisteminin insan hakları ve evrensel değerler çerçevesinde revize edilmesi gerektiğini vurguladı. Hazırlanan ortak basın metnini okuyan Muhterem Süren ise cezaevlerinde halen ölümler, sevk ve sürgünler, işkence ve kötü muamele, tecrit ve izolasyon, haberleşme haklarının engellenmesi, ailelerle görüş engelleri, disiplin soruşturmaları gibi çok sayıda hak ihlali yaşandığını söyledi. Özellikle hasta mahpuslara dönük etik olmayan yaklaşımlar ve bürokratik engellerin bulunduğuna dikkat çeken Süren, “Bu nedenlerle insani ve yaşamsal ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak bir durumla karşı karşıya bırakılan ve adeta ölüme terk edilen hapishanelerdeki hasta mahpus sayısı, bu durumu gözler önüne sermektedir. 22 Haziran 2017 tarihli son İHD verilerine göre hapishanelerde toplam 357’si ağır olmak üzere 1025 hasta mahpus bulunmaktadır. Adalet Bakanlığı’nın verdiği bilgilere göre ise 2017 yılı Şubat ayı itibarı ile Adli Tıp Kurumu raporuyla ağır ve sürekli hastalığı belgelenen tutuklu ve hükümlü sayısı 841’e ulaşmıştır” diye konuştu.
Kelepçeli tedavi
Hapishanelerin fiziki şartlarının tutuklu ve hükümlülerin beden ve ruh sağlığını bozduğunu, bu sebeple de kronik hastalıkları olan mahpusların hastalıklarının daha da ağırlaştığını belirtti. Süren “Aylarca hastaneye sevk edilmeyi bekleyen birçok mahpus, hastaneye gitme fırsatı yakaladığında ise, kolluk refakatinde veya kelepçeli tedavi dayatmasıyla karşı karşıya kalmakta, bu onur kırıcı muameleye karşı koyunca da tedavi olamadan hapishanelere geri gönderilmektedir” diye konuştu.
‘ADLİ TIP TARAFSIZLIĞINI YİTİRDİ’
Hasta mahpuslarla ilgili tıbbi değerlendirmelerde Adli Tıp Kurumu’nca hazırlanan raporların esas alınmasının, birçok ağır hasta mahpusun ya dört duvar arasında yaşamını yitirmesine ya da hapishaneden ölüm sınırında çıkmasına neden olduğuna dikkat çeken Süren “Mevcut kurumsal yapısı ve siyasi iktidara bağlılığı nedeniyle Adli Tıp Kurum’unun tarafsız davranamadığı, dolayısıyla düzenlediği raporlarda bilimsel ve objektif kriterlere uygun değerlendirmeler yapmadığı açıktır. Bu nedenle, Adli Tıp Kurumu’nun hasta mahpusların yaşamlarıyla ilgili değerlendirme tekeline son verilmelidir” diye konuştu.
cumhuriyet
Tarafsızlığını yitiren Adli Tıp hasta mahpusların yaşamlarıyla ilgili değerlendirme tekeline son vermeli…
İHD Diyarbakır Şube binasında düzenlenen basın toplantısında konuşan TTB Merkez Konsey Üyesi Doktor Şeyhmus Gökalp, sağlığa erişim hakkının ihlalinin önlenebilmesi amacıyla ceza infaz sisteminin insan hakları ve evrensel değerler çerçevesinde revize edilmesi gerektiğini vurguladı. Hazırlanan ortak basın metnini okuyan Muhterem Süren ise cezaevlerinde halen ölümler, sevk ve sürgünler, işkence ve kötü muamele, tecrit ve izolasyon, haberleşme haklarının engellenmesi, ailelerle görüş engelleri, disiplin soruşturmaları gibi çok sayıda hak ihlali yaşandığını söyledi. Özellikle hasta mahpuslara dönük etik olmayan yaklaşımlar ve bürokratik engellerin bulunduğuna dikkat çeken Süren, “Bu nedenlerle insani ve yaşamsal ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak bir durumla karşı karşıya bırakılan ve adeta ölüme terk edilen hapishanelerdeki hasta mahpus sayısı, bu durumu gözler önüne sermektedir. 22 Haziran 2017 tarihli son İHD verilerine göre hapishanelerde toplam 357’si ağır olmak üzere 1025 hasta mahpus bulunmaktadır. Adalet Bakanlığı’nın verdiği bilgilere göre ise 2017 yılı Şubat ayı itibarı ile Adli Tıp Kurumu raporuyla ağır ve sürekli hastalığı belgelenen tutuklu ve hükümlü sayısı 841’e ulaşmıştır” diye konuştu.
Kelepçeli tedavi
Hapishanelerin fiziki şartlarının tutuklu ve hükümlülerin beden ve ruh sağlığını bozduğunu, bu sebeple de kronik hastalıkları olan mahpusların hastalıklarının daha da ağırlaştığını belirtti. Süren “Aylarca hastaneye sevk edilmeyi bekleyen birçok mahpus, hastaneye gitme fırsatı yakaladığında ise, kolluk refakatinde veya kelepçeli tedavi dayatmasıyla karşı karşıya kalmakta, bu onur kırıcı muameleye karşı koyunca da tedavi olamadan hapishanelere geri gönderilmektedir” diye konuştu.
‘ADLİ TIP TARAFSIZLIĞINI YİTİRDİ’
Hasta mahpuslarla ilgili tıbbi değerlendirmelerde Adli Tıp Kurumu’nca hazırlanan raporların esas alınmasının, birçok ağır hasta mahpusun ya dört duvar arasında yaşamını yitirmesine ya da hapishaneden ölüm sınırında çıkmasına neden olduğuna dikkat çeken Süren “Mevcut kurumsal yapısı ve siyasi iktidara bağlılığı nedeniyle Adli Tıp Kurum’unun tarafsız davranamadığı, dolayısıyla düzenlediği raporlarda bilimsel ve objektif kriterlere uygun değerlendirmeler yapmadığı açıktır. Bu nedenle, Adli Tıp Kurumu’nun hasta mahpusların yaşamlarıyla ilgili değerlendirme tekeline son verilmelidir” diye konuştu.
cumhuriyet
Tarafsızlığını yitiren Adli Tıp hasta mahpusların yaşamlarıyla ilgili değerlendirme tekeline son vermeli…
İHD Diyarbakır Şube binasında düzenlenen basın toplantısında konuşan TTB Merkez Konsey Üyesi Doktor Şeyhmus Gökalp, sağlığa erişim hakkının ihlalinin önlenebilmesi amacıyla ceza infaz sisteminin insan hakları ve evrensel değerler çerçevesinde revize edilmesi gerektiğini vurguladı. Hazırlanan ortak basın metnini okuyan Muhterem Süren ise cezaevlerinde halen ölümler, sevk ve sürgünler, işkence ve kötü muamele, tecrit ve izolasyon, haberleşme haklarının engellenmesi, ailelerle görüş engelleri, disiplin soruşturmaları gibi çok sayıda hak ihlali yaşandığını söyledi. Özellikle hasta mahpuslara dönük etik olmayan yaklaşımlar ve bürokratik engellerin bulunduğuna dikkat çeken Süren, “Bu nedenlerle insani ve yaşamsal ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak bir durumla karşı karşıya bırakılan ve adeta ölüme terk edilen hapishanelerdeki hasta mahpus sayısı, bu durumu gözler önüne sermektedir. 22 Haziran 2017 tarihli son İHD verilerine göre hapishanelerde toplam 357’si ağır olmak üzere 1025 hasta mahpus bulunmaktadır. Adalet Bakanlığı’nın verdiği bilgilere göre ise 2017 yılı Şubat ayı itibarı ile Adli Tıp Kurumu raporuyla ağır ve sürekli hastalığı belgelenen tutuklu ve hükümlü sayısı 841’e ulaşmıştır” diye konuştu.
Kelepçeli tedavi
Hapishanelerin fiziki şartlarının tutuklu ve hükümlülerin beden ve ruh sağlığını bozduğunu, bu sebeple de kronik hastalıkları olan mahpusların hastalıklarının daha da ağırlaştığını belirtti. Süren “Aylarca hastaneye sevk edilmeyi bekleyen birçok mahpus, hastaneye gitme fırsatı yakaladığında ise, kolluk refakatinde veya kelepçeli tedavi dayatmasıyla karşı karşıya kalmakta, bu onur kırıcı muameleye karşı koyunca da tedavi olamadan hapishanelere geri gönderilmektedir” diye konuştu.
‘ADLİ TIP TARAFSIZLIĞINI YİTİRDİ’
Hasta mahpuslarla ilgili tıbbi değerlendirmelerde Adli Tıp Kurumu’nca hazırlanan raporların esas alınmasının, birçok ağır hasta mahpusun ya dört duvar arasında yaşamını yitirmesine ya da hapishaneden ölüm sınırında çıkmasına neden olduğuna dikkat çeken Süren “Mevcut kurumsal yapısı ve siyasi iktidara bağlılığı nedeniyle Adli Tıp Kurum’unun tarafsız davranamadığı, dolayısıyla düzenlediği raporlarda bilimsel ve objektif kriterlere uygun değerlendirmeler yapmadığı açıktır. Bu nedenle, Adli Tıp Kurumu’nun hasta mahpusların yaşamlarıyla ilgili değerlendirme tekeline son verilmelidir” diye konuştu.
cumhuriyet