Dün açıklanan ve beklenenden kötü gelen cari açık verilerinin üzerine, Gazze katliamı üzerinden ABD-Türkiye ilişkilerinde yeni bir tur gerginliğin habercisi olarak algılanması Türk lirasındaki değer kaybını hızlandırdı.
Dün gün içinde 4.30-4.32 seviyelerinde dalgalanan USD-TRY gece 23:00 saatlerinde yeniden 4,3710 seviyesine dayandı.
Son günlerde ABD enflasyon verisinin beklenenden yumuşak açıklanması gelişmekte olan piyasalarda satış baskısını hafifletmiş ve lira da bundan faydalanarak serbest düşüş görüntüsüne ara vermişti.
Fakat temel gerçekler olarak elimizde merkez bankasının faiz artırma konusunda hareketsizliği ilk veri. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İngiltere yolculuğu öncesinde faiz konusunda sarf ettiği sözler ise kur tarafındaki kırılganlığı artırıcı faktörlerden diğeri. Hatırlanırsa, Cumhurbaşkanı faizi düşman olarak gördüğünü yinelemiş ve seçim sonrası çok başka bir faiz seviyesi ve düzeni olacağını açıklayarak kafaları karıştırmıştı.
Halbuki merkez bankası brüt fx rezervlerin 83milyarla çok düşük oluşu da lira üzerindeki baskıyı artırırken, faiz artış beklentini de körüklemekte.
Gelişmekte olan piyasalar Arjantin endişeleri üzerinden yeniden satış baskısı altında kalırken, Türkiye’de merkez bankasının faiz artıramamaktan doğan riskleri elbette yeniden açığa çıkarak liranın yeniden hızla değer kaybetmesine neden oluyor.
Gazze’de yaşanan ve çok sayıda kişinin ölümüne, binlerce kişinin de yaralanmasına yol açan olaylar da politik gerginlikleri tırmandırması açısından risk primi olarak piyasalara eklenmekte.
Gece geç saatlerde Türkiye’nin Washington Büyükelçisini Ankara’ya durum değerlendirmesi yapmak için geri çağırdığı haberleri de ABD ve Türkiye arasında politik gerginliğin tırmanması, risk priminin hemen başıboş bırakılan lira üzerindeki etkisini artırması açısından elle tutulur hale geldi.
Türkiye’de 24 Haziran seçimlerinin yaklaşması ve anketlerin gösterdiği sonuçlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gazze’deki korkunç katliamı gündemde tutmasına neden olacak gibi. Şimdiden Yenikapı ve Diyarbakır’da Gazze için miting yapılacağını açıklayan Erdoğan, ABD-Türkiye arasındaki gerginliği seçime kadar yüksek tansiyonu devam ettirerek gündemden düşürmeyeceğe benziyor.
Bu açıdan liranın değer kaybını geri alması, hele ki zaten gelişmekte olan piyasalar da baskı altındayken, gerçekçi değil.
Şu durumda gözler yeniden merkez bankasında. ABD tarafından gelecek ılımlı enflasyon verisine yönelik işaretler dahi;, liranın enflasyon üzerindeki olumsuz etkisi, Mehmet Şimşek’in “kötüsü geride kaldı” açıklamalarına karşın büyüyen cari açık ortamında lira üzerinde önemli bir olumlu etki yapmaktan uzak kalabilir. Fazi artışı beklentileri güçlenirken, merkezin sessiz kalmaya devam etmesi lira üzerindeki baskıyı besleyecektir.
Hele bir de şimdi ABD-Türkiye gerginliği iyice yükselip, ekonomik yansımaları konusunda endişe duyulmaya başlanmışken…
Öte yandan İngiltere’ye resmi ziyaret gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bloomberg televizyonuna verdiği mülakatta, yeniden seçilmesi durumunda, ekonomi ve para politikasında daha etkin bir rol oynayacağını açıkladı.
Seçimin Türkiye’yi başkanlık sistemine geçirmesinin ardından, Merkez Bankası’nın daha düşük faiz oranı çağrılarına uymak zorunda kalacağının altını çizen Erdoğan’ın bu sözleri doları bir kez daha harekete geçirirken, Türk lirası karşısında 4.40 seviyelerine kadar dayandı.
Erdoğan’ın faiz konusunda daha etkin rol oynayacağına dair açıklamasına dayanak olarak gösterdiği nokta ise ise, “İnsanlar para politikaları yüzünden zor duruma düşünce, kimi sorumlu tutacaklar. Cumhurbaşkanını sorumlu tutacaklar. Cumhurbaşkanına hesap soracakları için para politikalarında daha etkin bir cumhurbaşkanı imajı vermeliyiz” açıklamasında…