Reina saldırısının ardından Economist’ten çok önemli bir IŞİD analizi geldi.
İstanbul saldırısı laik-dindar ayrışmasını derinleştirdi: IŞİD Türkiye’deki toplumsal gerilimi kendi çıkarı için kullanıyor” denen yazıda, “Örgüt radikal eğilimleri harekete geçirme çabasında” yorumu yapılıyor.
BBC Türkçe’nin aktardığı yazıdan öne çıkan noktalar şöyle:
Yılbaşı gecesi Reina’dan gelen sesleri kimileri havai fişek zannetti. Ancak gökyüzü karanlıktı. Gece kulübündeyse bir katliam yaşanıyordu. Yapılan otopsiler, hayatını kaybeden 39 kişinin çoğunun yakın mesafeden vurulduğunu gösteriyordu. Saldırgan ise henüz yakalanmış değil.
SURİYE’DE BASKI ALTINDAKİ IŞİD TÜRKİYE’YE SALDIRIYOR
IŞİD Türkiye’deki son sekiz büyük saldırıyı gerçekleştirdi. Buna Ekim 2015’te meydana gelen ve 100’ün üzerinde insanın ölümüyle sonuçlanarak ülke tarihinin en çok can kaybına yol açan saldırısı da dahil. Ancak gece kulübü saldırısı IŞİD’in açıktan üstlendiği ilk saldırı oldu. Örgüt internetten yaptığı açıklamada ‘kâfir’ kutlaması ve Türkiye’nin Suriye’deki askeri harekâtının hedef alındığını söyledi.
Suriye’de baskı altında olan IŞİD, istikrarını yitiren Türkiye’ye saldırıyordu. Örgütün 2015’teki ilk saldırıları PKK ile Türk ordusu arasındaki çatışmaların yeniden başlamasına yol açmıştı. İkinci saldırı dalgasında turistler korkutuldu ve ülkedeki 2,8 milyon Suriyeli mültecinin kızgınlığı körüklendi.
IŞİD TÜRK TOPLUMUNU ÇOK İYİ OKUYOR VE…
Ünlü isimlerin ve yabancıların sık sık ziyaret edip eğlendiği Reina’ya düzenlenen son saldırı ise dindar ve radikal eğilimlerin yayılması konusunda hükümeti suçlayan laik Türkler arasındaki gerilimi tırmandırabilir. Hitit Üniversitesi’nden İlahiyat Profesörü Hilmi Demir, “IŞİD Türk toplumunu çok iyi okuyor ve basınç noktalarına nasıl saldıracağını biliyor” diyor.
Bu basınç noktalarıysa giderek artıyor. 15 Temmuz’daki başarısız darbe girişiminin ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bölünmüş toplumun yaralarını sarmasına yardımcı olmaktansa, Kürtler, solcular ve laikler dâhil olmak üzere rakiplerine yönelik bir tasfiye başlattı.
Hükümetin kullandığı dil giderek daha muhafazakâr hale geliyor. Aralık ayında Diyanet İşleri Başkanlığı, İslamcı çevrelere katılarak yılbaşı kutlamalarının ‘gayrimeşru’ olduğunu söyledi. Pek çok Türk muhafazakâr aralarında Müslümanların da olduğu masum insanların İslam adına düzenlenen bir saldırıda öldürüldüğünü kabullenmeyi reddediyor. Bunun yerine komplo teorilerini tercih ediyorlar.
HESAP VEREBİLİRLİK GÜNDEMDE
Hükümete yakın bir gazete yeniyıl saldırısının ‘Üst Aklın işi’ olduğunu yazdı. Adalet ve Kalkınma Partisi’nden (AKP) bir milletvekili CIA’i suçladı.
Reina saldırısı hesap verilebilirlik konusunun da sorgulanmasını gündeme getirdi. 2015 yazından bu yana düzenlenen saldırılarda 400’ün üzerinde kişi hayatını kaybetmiş durumda. Ancak tek bir bakan dahi istifa etmedi.
Reina saldırısından yaklaşık bir hafta önce Rusya’nın Ankara Büyükelçisi, bir Türk polisi tarafından vurularak öldürülmüştü.
Hükümet 2016’da 339 saldırıyı önlediklerini söylüyor. Ama aynı zamanda terörle mücadeleyi muhalifleri susturmak için bir araç olarak da kullanıyor.
Aralık ayında Wall Street Journal’ın muhabiri üç gün gözaltında tutulmuştu. Gerekçe IŞİD’in yaydığı ve iki Türk askerinin yakılarak öldürüldüğünü gösterdiği iddia edilen görüntüleri Twitter’dan paylaştığı iddiasıydı. Günler sonra araştırmacı gazeteci Ahmet Şık tutuklandı. Gerekçe yüzeysel terör suçlamalarıydı. Darbe girişiminden bu yana 100’ün üzerinde gazeteci hapse atılmış durumda.
‘TÜRKİYE’Yİ SAVAŞ ALANINA ÇEVİRMEK İSTİYORLAR’
Türkiye’de IŞİD’e sempati oldukça düşük düzeyde. Ancak örgüt ülkenin geleneksel ılımlı İslam anlayışıyla azınlıktaki radikal düşünceleri karşı karşıya getirmek için uğraşıyor. Gazeteci Ruşen Çakır, “IŞİD’in amacı, laik yaşam biçimini benimseyenleri kınayan kesimleri harekete geçirmek. Türkiye’yi savaş alanına çevirmek istiyorlar” diyor.
Yeni yıl saldırısı önemli bir uyarı olabilir. German Marshall Fund düşünce kuruluşunun Ankara bürosu direktörü Özgür Hisarcıklı, “AKP kutuplaşmanın seçim kazandırdığını ancak aynı zamanda ülkeyi de yönetilemez hale getirdiğini fark edebilir” diyor.
Diyanet saldırının camiye düzenlenen bir saldırıdan farkı olmadığını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da ülkenin fay hatlarının genişlemesine izin vermeyeceklerini söyledi. IŞİD’in yapmak istediği şey ise tam da bu. Ancak Erdoğan’ın halk desteği gören otoriterliği, aşırı milliyetçiliği ve baskısı, bu fay hatlarını genişletmekten başka bir şey yapmıyor.
Reina saldırısının ardından Economist’ten çok önemli bir IŞİD analizi geldi.
İstanbul saldırısı laik-dindar ayrışmasını derinleştirdi: IŞİD Türkiye’deki toplumsal gerilimi kendi çıkarı için kullanıyor” denen yazıda, “Örgüt radikal eğilimleri harekete geçirme çabasında” yorumu yapılıyor.
BBC Türkçe’nin aktardığı yazıdan öne çıkan noktalar şöyle:
Yılbaşı gecesi Reina’dan gelen sesleri kimileri havai fişek zannetti. Ancak gökyüzü karanlıktı. Gece kulübündeyse bir katliam yaşanıyordu. Yapılan otopsiler, hayatını kaybeden 39 kişinin çoğunun yakın mesafeden vurulduğunu gösteriyordu. Saldırgan ise henüz yakalanmış değil.
SURİYE’DE BASKI ALTINDAKİ IŞİD TÜRKİYE’YE SALDIRIYOR
IŞİD Türkiye’deki son sekiz büyük saldırıyı gerçekleştirdi. Buna Ekim 2015’te meydana gelen ve 100’ün üzerinde insanın ölümüyle sonuçlanarak ülke tarihinin en çok can kaybına yol açan saldırısı da dahil. Ancak gece kulübü saldırısı IŞİD’in açıktan üstlendiği ilk saldırı oldu. Örgüt internetten yaptığı açıklamada ‘kâfir’ kutlaması ve Türkiye’nin Suriye’deki askeri harekâtının hedef alındığını söyledi.
Suriye’de baskı altında olan IŞİD, istikrarını yitiren Türkiye’ye saldırıyordu. Örgütün 2015’teki ilk saldırıları PKK ile Türk ordusu arasındaki çatışmaların yeniden başlamasına yol açmıştı. İkinci saldırı dalgasında turistler korkutuldu ve ülkedeki 2,8 milyon Suriyeli mültecinin kızgınlığı körüklendi.
IŞİD TÜRK TOPLUMUNU ÇOK İYİ OKUYOR VE…
Ünlü isimlerin ve yabancıların sık sık ziyaret edip eğlendiği Reina’ya düzenlenen son saldırı ise dindar ve radikal eğilimlerin yayılması konusunda hükümeti suçlayan laik Türkler arasındaki gerilimi tırmandırabilir. Hitit Üniversitesi’nden İlahiyat Profesörü Hilmi Demir, “IŞİD Türk toplumunu çok iyi okuyor ve basınç noktalarına nasıl saldıracağını biliyor” diyor.
Bu basınç noktalarıysa giderek artıyor. 15 Temmuz’daki başarısız darbe girişiminin ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bölünmüş toplumun yaralarını sarmasına yardımcı olmaktansa, Kürtler, solcular ve laikler dâhil olmak üzere rakiplerine yönelik bir tasfiye başlattı.
Hükümetin kullandığı dil giderek daha muhafazakâr hale geliyor. Aralık ayında Diyanet İşleri Başkanlığı, İslamcı çevrelere katılarak yılbaşı kutlamalarının ‘gayrimeşru’ olduğunu söyledi. Pek çok Türk muhafazakâr aralarında Müslümanların da olduğu masum insanların İslam adına düzenlenen bir saldırıda öldürüldüğünü kabullenmeyi reddediyor. Bunun yerine komplo teorilerini tercih ediyorlar.
HESAP VEREBİLİRLİK GÜNDEMDE
Hükümete yakın bir gazete yeniyıl saldırısının ‘Üst Aklın işi’ olduğunu yazdı. Adalet ve Kalkınma Partisi’nden (AKP) bir milletvekili CIA’i suçladı.
Reina saldırısı hesap verilebilirlik konusunun da sorgulanmasını gündeme getirdi. 2015 yazından bu yana düzenlenen saldırılarda 400’ün üzerinde kişi hayatını kaybetmiş durumda. Ancak tek bir bakan dahi istifa etmedi.
Reina saldırısından yaklaşık bir hafta önce Rusya’nın Ankara Büyükelçisi, bir Türk polisi tarafından vurularak öldürülmüştü.
Hükümet 2016’da 339 saldırıyı önlediklerini söylüyor. Ama aynı zamanda terörle mücadeleyi muhalifleri susturmak için bir araç olarak da kullanıyor.
Aralık ayında Wall Street Journal’ın muhabiri üç gün gözaltında tutulmuştu. Gerekçe IŞİD’in yaydığı ve iki Türk askerinin yakılarak öldürüldüğünü gösterdiği iddia edilen görüntüleri Twitter’dan paylaştığı iddiasıydı. Günler sonra araştırmacı gazeteci Ahmet Şık tutuklandı. Gerekçe yüzeysel terör suçlamalarıydı. Darbe girişiminden bu yana 100’ün üzerinde gazeteci hapse atılmış durumda.
‘TÜRKİYE’Yİ SAVAŞ ALANINA ÇEVİRMEK İSTİYORLAR’
Türkiye’de IŞİD’e sempati oldukça düşük düzeyde. Ancak örgüt ülkenin geleneksel ılımlı İslam anlayışıyla azınlıktaki radikal düşünceleri karşı karşıya getirmek için uğraşıyor. Gazeteci Ruşen Çakır, “IŞİD’in amacı, laik yaşam biçimini benimseyenleri kınayan kesimleri harekete geçirmek. Türkiye’yi savaş alanına çevirmek istiyorlar” diyor.
Yeni yıl saldırısı önemli bir uyarı olabilir. German Marshall Fund düşünce kuruluşunun Ankara bürosu direktörü Özgür Hisarcıklı, “AKP kutuplaşmanın seçim kazandırdığını ancak aynı zamanda ülkeyi de yönetilemez hale getirdiğini fark edebilir” diyor.
Diyanet saldırının camiye düzenlenen bir saldırıdan farkı olmadığını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da ülkenin fay hatlarının genişlemesine izin vermeyeceklerini söyledi. IŞİD’in yapmak istediği şey ise tam da bu. Ancak Erdoğan’ın halk desteği gören otoriterliği, aşırı milliyetçiliği ve baskısı, bu fay hatlarını genişletmekten başka bir şey yapmıyor.
Reina saldırısının ardından Economist’ten çok önemli bir IŞİD analizi geldi.
İstanbul saldırısı laik-dindar ayrışmasını derinleştirdi: IŞİD Türkiye’deki toplumsal gerilimi kendi çıkarı için kullanıyor” denen yazıda, “Örgüt radikal eğilimleri harekete geçirme çabasında” yorumu yapılıyor.
BBC Türkçe’nin aktardığı yazıdan öne çıkan noktalar şöyle:
Yılbaşı gecesi Reina’dan gelen sesleri kimileri havai fişek zannetti. Ancak gökyüzü karanlıktı. Gece kulübündeyse bir katliam yaşanıyordu. Yapılan otopsiler, hayatını kaybeden 39 kişinin çoğunun yakın mesafeden vurulduğunu gösteriyordu. Saldırgan ise henüz yakalanmış değil.
SURİYE’DE BASKI ALTINDAKİ IŞİD TÜRKİYE’YE SALDIRIYOR
IŞİD Türkiye’deki son sekiz büyük saldırıyı gerçekleştirdi. Buna Ekim 2015’te meydana gelen ve 100’ün üzerinde insanın ölümüyle sonuçlanarak ülke tarihinin en çok can kaybına yol açan saldırısı da dahil. Ancak gece kulübü saldırısı IŞİD’in açıktan üstlendiği ilk saldırı oldu. Örgüt internetten yaptığı açıklamada ‘kâfir’ kutlaması ve Türkiye’nin Suriye’deki askeri harekâtının hedef alındığını söyledi.
Suriye’de baskı altında olan IŞİD, istikrarını yitiren Türkiye’ye saldırıyordu. Örgütün 2015’teki ilk saldırıları PKK ile Türk ordusu arasındaki çatışmaların yeniden başlamasına yol açmıştı. İkinci saldırı dalgasında turistler korkutuldu ve ülkedeki 2,8 milyon Suriyeli mültecinin kızgınlığı körüklendi.
IŞİD TÜRK TOPLUMUNU ÇOK İYİ OKUYOR VE…
Ünlü isimlerin ve yabancıların sık sık ziyaret edip eğlendiği Reina’ya düzenlenen son saldırı ise dindar ve radikal eğilimlerin yayılması konusunda hükümeti suçlayan laik Türkler arasındaki gerilimi tırmandırabilir. Hitit Üniversitesi’nden İlahiyat Profesörü Hilmi Demir, “IŞİD Türk toplumunu çok iyi okuyor ve basınç noktalarına nasıl saldıracağını biliyor” diyor.
Bu basınç noktalarıysa giderek artıyor. 15 Temmuz’daki başarısız darbe girişiminin ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bölünmüş toplumun yaralarını sarmasına yardımcı olmaktansa, Kürtler, solcular ve laikler dâhil olmak üzere rakiplerine yönelik bir tasfiye başlattı.
Hükümetin kullandığı dil giderek daha muhafazakâr hale geliyor. Aralık ayında Diyanet İşleri Başkanlığı, İslamcı çevrelere katılarak yılbaşı kutlamalarının ‘gayrimeşru’ olduğunu söyledi. Pek çok Türk muhafazakâr aralarında Müslümanların da olduğu masum insanların İslam adına düzenlenen bir saldırıda öldürüldüğünü kabullenmeyi reddediyor. Bunun yerine komplo teorilerini tercih ediyorlar.
HESAP VEREBİLİRLİK GÜNDEMDE
Hükümete yakın bir gazete yeniyıl saldırısının ‘Üst Aklın işi’ olduğunu yazdı. Adalet ve Kalkınma Partisi’nden (AKP) bir milletvekili CIA’i suçladı.
Reina saldırısı hesap verilebilirlik konusunun da sorgulanmasını gündeme getirdi. 2015 yazından bu yana düzenlenen saldırılarda 400’ün üzerinde kişi hayatını kaybetmiş durumda. Ancak tek bir bakan dahi istifa etmedi.
Reina saldırısından yaklaşık bir hafta önce Rusya’nın Ankara Büyükelçisi, bir Türk polisi tarafından vurularak öldürülmüştü.
Hükümet 2016’da 339 saldırıyı önlediklerini söylüyor. Ama aynı zamanda terörle mücadeleyi muhalifleri susturmak için bir araç olarak da kullanıyor.
Aralık ayında Wall Street Journal’ın muhabiri üç gün gözaltında tutulmuştu. Gerekçe IŞİD’in yaydığı ve iki Türk askerinin yakılarak öldürüldüğünü gösterdiği iddia edilen görüntüleri Twitter’dan paylaştığı iddiasıydı. Günler sonra araştırmacı gazeteci Ahmet Şık tutuklandı. Gerekçe yüzeysel terör suçlamalarıydı. Darbe girişiminden bu yana 100’ün üzerinde gazeteci hapse atılmış durumda.
‘TÜRKİYE’Yİ SAVAŞ ALANINA ÇEVİRMEK İSTİYORLAR’
Türkiye’de IŞİD’e sempati oldukça düşük düzeyde. Ancak örgüt ülkenin geleneksel ılımlı İslam anlayışıyla azınlıktaki radikal düşünceleri karşı karşıya getirmek için uğraşıyor. Gazeteci Ruşen Çakır, “IŞİD’in amacı, laik yaşam biçimini benimseyenleri kınayan kesimleri harekete geçirmek. Türkiye’yi savaş alanına çevirmek istiyorlar” diyor.
Yeni yıl saldırısı önemli bir uyarı olabilir. German Marshall Fund düşünce kuruluşunun Ankara bürosu direktörü Özgür Hisarcıklı, “AKP kutuplaşmanın seçim kazandırdığını ancak aynı zamanda ülkeyi de yönetilemez hale getirdiğini fark edebilir” diyor.
Diyanet saldırının camiye düzenlenen bir saldırıdan farkı olmadığını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da ülkenin fay hatlarının genişlemesine izin vermeyeceklerini söyledi. IŞİD’in yapmak istediği şey ise tam da bu. Ancak Erdoğan’ın halk desteği gören otoriterliği, aşırı milliyetçiliği ve baskısı, bu fay hatlarını genişletmekten başka bir şey yapmıyor.
Reina saldırısının ardından Economist’ten çok önemli bir IŞİD analizi geldi.
İstanbul saldırısı laik-dindar ayrışmasını derinleştirdi: IŞİD Türkiye’deki toplumsal gerilimi kendi çıkarı için kullanıyor” denen yazıda, “Örgüt radikal eğilimleri harekete geçirme çabasında” yorumu yapılıyor.
BBC Türkçe’nin aktardığı yazıdan öne çıkan noktalar şöyle:
Yılbaşı gecesi Reina’dan gelen sesleri kimileri havai fişek zannetti. Ancak gökyüzü karanlıktı. Gece kulübündeyse bir katliam yaşanıyordu. Yapılan otopsiler, hayatını kaybeden 39 kişinin çoğunun yakın mesafeden vurulduğunu gösteriyordu. Saldırgan ise henüz yakalanmış değil.
SURİYE’DE BASKI ALTINDAKİ IŞİD TÜRKİYE’YE SALDIRIYOR
IŞİD Türkiye’deki son sekiz büyük saldırıyı gerçekleştirdi. Buna Ekim 2015’te meydana gelen ve 100’ün üzerinde insanın ölümüyle sonuçlanarak ülke tarihinin en çok can kaybına yol açan saldırısı da dahil. Ancak gece kulübü saldırısı IŞİD’in açıktan üstlendiği ilk saldırı oldu. Örgüt internetten yaptığı açıklamada ‘kâfir’ kutlaması ve Türkiye’nin Suriye’deki askeri harekâtının hedef alındığını söyledi.
Suriye’de baskı altında olan IŞİD, istikrarını yitiren Türkiye’ye saldırıyordu. Örgütün 2015’teki ilk saldırıları PKK ile Türk ordusu arasındaki çatışmaların yeniden başlamasına yol açmıştı. İkinci saldırı dalgasında turistler korkutuldu ve ülkedeki 2,8 milyon Suriyeli mültecinin kızgınlığı körüklendi.
IŞİD TÜRK TOPLUMUNU ÇOK İYİ OKUYOR VE…
Ünlü isimlerin ve yabancıların sık sık ziyaret edip eğlendiği Reina’ya düzenlenen son saldırı ise dindar ve radikal eğilimlerin yayılması konusunda hükümeti suçlayan laik Türkler arasındaki gerilimi tırmandırabilir. Hitit Üniversitesi’nden İlahiyat Profesörü Hilmi Demir, “IŞİD Türk toplumunu çok iyi okuyor ve basınç noktalarına nasıl saldıracağını biliyor” diyor.
Bu basınç noktalarıysa giderek artıyor. 15 Temmuz’daki başarısız darbe girişiminin ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bölünmüş toplumun yaralarını sarmasına yardımcı olmaktansa, Kürtler, solcular ve laikler dâhil olmak üzere rakiplerine yönelik bir tasfiye başlattı.
Hükümetin kullandığı dil giderek daha muhafazakâr hale geliyor. Aralık ayında Diyanet İşleri Başkanlığı, İslamcı çevrelere katılarak yılbaşı kutlamalarının ‘gayrimeşru’ olduğunu söyledi. Pek çok Türk muhafazakâr aralarında Müslümanların da olduğu masum insanların İslam adına düzenlenen bir saldırıda öldürüldüğünü kabullenmeyi reddediyor. Bunun yerine komplo teorilerini tercih ediyorlar.
HESAP VEREBİLİRLİK GÜNDEMDE
Hükümete yakın bir gazete yeniyıl saldırısının ‘Üst Aklın işi’ olduğunu yazdı. Adalet ve Kalkınma Partisi’nden (AKP) bir milletvekili CIA’i suçladı.
Reina saldırısı hesap verilebilirlik konusunun da sorgulanmasını gündeme getirdi. 2015 yazından bu yana düzenlenen saldırılarda 400’ün üzerinde kişi hayatını kaybetmiş durumda. Ancak tek bir bakan dahi istifa etmedi.
Reina saldırısından yaklaşık bir hafta önce Rusya’nın Ankara Büyükelçisi, bir Türk polisi tarafından vurularak öldürülmüştü.
Hükümet 2016’da 339 saldırıyı önlediklerini söylüyor. Ama aynı zamanda terörle mücadeleyi muhalifleri susturmak için bir araç olarak da kullanıyor.
Aralık ayında Wall Street Journal’ın muhabiri üç gün gözaltında tutulmuştu. Gerekçe IŞİD’in yaydığı ve iki Türk askerinin yakılarak öldürüldüğünü gösterdiği iddia edilen görüntüleri Twitter’dan paylaştığı iddiasıydı. Günler sonra araştırmacı gazeteci Ahmet Şık tutuklandı. Gerekçe yüzeysel terör suçlamalarıydı. Darbe girişiminden bu yana 100’ün üzerinde gazeteci hapse atılmış durumda.
‘TÜRKİYE’Yİ SAVAŞ ALANINA ÇEVİRMEK İSTİYORLAR’
Türkiye’de IŞİD’e sempati oldukça düşük düzeyde. Ancak örgüt ülkenin geleneksel ılımlı İslam anlayışıyla azınlıktaki radikal düşünceleri karşı karşıya getirmek için uğraşıyor. Gazeteci Ruşen Çakır, “IŞİD’in amacı, laik yaşam biçimini benimseyenleri kınayan kesimleri harekete geçirmek. Türkiye’yi savaş alanına çevirmek istiyorlar” diyor.
Yeni yıl saldırısı önemli bir uyarı olabilir. German Marshall Fund düşünce kuruluşunun Ankara bürosu direktörü Özgür Hisarcıklı, “AKP kutuplaşmanın seçim kazandırdığını ancak aynı zamanda ülkeyi de yönetilemez hale getirdiğini fark edebilir” diyor.
Diyanet saldırının camiye düzenlenen bir saldırıdan farkı olmadığını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da ülkenin fay hatlarının genişlemesine izin vermeyeceklerini söyledi. IŞİD’in yapmak istediği şey ise tam da bu. Ancak Erdoğan’ın halk desteği gören otoriterliği, aşırı milliyetçiliği ve baskısı, bu fay hatlarını genişletmekten başka bir şey yapmıyor.