Savcının verdiği takipsizlik kararında tutarsızlıklar dizisi var.
Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı, üç bodrumda yaşamını yitiren bazı kişilere ilişkin yapılan şikayeti, “Olayda hukuka uygun sebeplerin mevcut olduğu anlaşıldığından” kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
‘GİZLİ TANIK’ BEYANLARI ESAS ALINDI
Savcılık, bazı gizli tanıkların ifadelerine dayandırdığı kararında birinci bodrumda yaralı halde mahsur kalan Muharrem Erbek (18), ikinci bodrumda mahsur kalan Yasemin Çıkmaz (17) ile üçüncü bodrumda mahsur kalan Ramazan Biriman’ın (22) “örgüt üyesi” olduklarına karar vererek, öldürülmelerinin yapılan operasyonun amacı kapsamı içerisinde olduğunu savundu.
Operasyona katılan güvenlik güçlerinin Türk Ceza Kanunu’nun 25. Maddesinde düzenlenen meşru müdafaa temelinde davrandıklarını ileri sürülen kararda, kişilerin öldürülmesinde meşru müdafaa sınırının aşıldığına dair herhangi bir delil tespit edilmediği savunuldu.
SAVCI SİLAH VAR DEDİ AMA SİLAHLAR ORTADA YOK
Aileler, takipsizlik kararlarına dilekçe ile itiraz etti. İtiraz dilekçesinde soruşturmanın savcı değil şüpheli konumda olan güvenlik güçleri tarafından yapıldığı ifade edilerek, savcıların cenazelerin bulunduğu bodrumlarda herhangi bir inceleme yapmadığı hatırlatıldı. Operasyonda kullanılan silahlardan hiç bahsedilmediğini kaydeden ailelerin avukatları da, askerlerin sayısı, kimlikleri, boş kovanlar gibi detayların hiç verilmediğini vurguladı. Savcılığın, kararında yaşamını yitirenlerin yanında silah ve mühimmat bulduğunu iddia ettiğini aktaran avukatlar, “Soruşturma dosyasında iddia edilen silahlara dair herhangi bir fotoğraflama, olay yeri inceleme ya da ölen insanların parmak izinin tespiti söz konusu olmamıştır” diye kaydetti.
SAVCI GİRMEDİĞİ BODRUMA SİLAH KOYDU!
Savcılığın bodrumlara girmeme nedeni olarak “binaların moloz yığınından oluştuğu ve çökme riski” olarak gösterdiğini hatırlatan avukatlar, itiraz dilekçe de, “Polis tutanağı da aynı nedenlerle bazı bodrumların içine girilmediği dile getirilmiş, ancak aynı tutanaklarda ölen insanların yanında silah ve mühimmat olduğu ve bu kişilerin güvenlik güçleri ile çatışmaya girdiği belirtilmiş. Yine bu bodrumlarda bulunan cenazeler polisler tarafından çıkarılmıştır. Bu açıklamalardaki tutarsızlık incelenmemiş. Hem binalar riskli olduğu için girilmediği kaydedilmiş hem de binanın içinde cenaze çıkarıldığı belirtiliyor. Eğer bu kişiler çatışmaya girmiş ise bulundukları bodrumlarda çok sayıda boş kovanın delil olarak dosyalara konulması gerekirdi” açıklamalarına yer verdi.
‘OLAYA DAİR GÖRÜNTÜLER DOSYA DA YOK’
Bodrumların olduğu bölgede çok sayıda zırhlı aracın operasyona dahil olduğuna işaret eden avukatlar, olay günlerinde görev yapan zırhlı araçların hiçbirinin görüntüsü evraklara konulmadığını kaydetti.
‘KİMSENİN İFADESİ ALINMAMIŞ’
Otopsi tutanaklarına göre ölümlerin bombalama sonucu yaşandığını hatırlatan avukatlar, itiraz dilekçesinde, “Buna rağmen herhangi bir polis-askerin ifadesi alınmadı. Çoğu cenaze tamamen yanmış ve vücut bütünlüğü kalmamış olmasına rağmen yanıcı maddelerin tespiti yapılmadı. Soruşturmanın sonunda verilen kovuşturmaya yer olmadığına yönelik karar, Hükümet’in AİHM nezdinde ki yükümlülüklerine aykırı hareket ettiğinin de göstergesi olduğunu vurgulayan avukatlar, “Bu durum, müvekkilin Anayasa ve AİHS ile güvence altına alınan yaşam hakkının ihlaline yönelik etkili soruşturma yürütme yükümlülüğünün de ihlalidir” diye belirtti.
Savcının verdiği takipsizlik kararında tutarsızlıklar dizisi var.
Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı, üç bodrumda yaşamını yitiren bazı kişilere ilişkin yapılan şikayeti, “Olayda hukuka uygun sebeplerin mevcut olduğu anlaşıldığından” kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
‘GİZLİ TANIK’ BEYANLARI ESAS ALINDI
Savcılık, bazı gizli tanıkların ifadelerine dayandırdığı kararında birinci bodrumda yaralı halde mahsur kalan Muharrem Erbek (18), ikinci bodrumda mahsur kalan Yasemin Çıkmaz (17) ile üçüncü bodrumda mahsur kalan Ramazan Biriman’ın (22) “örgüt üyesi” olduklarına karar vererek, öldürülmelerinin yapılan operasyonun amacı kapsamı içerisinde olduğunu savundu.
Operasyona katılan güvenlik güçlerinin Türk Ceza Kanunu’nun 25. Maddesinde düzenlenen meşru müdafaa temelinde davrandıklarını ileri sürülen kararda, kişilerin öldürülmesinde meşru müdafaa sınırının aşıldığına dair herhangi bir delil tespit edilmediği savunuldu.
SAVCI SİLAH VAR DEDİ AMA SİLAHLAR ORTADA YOK
Aileler, takipsizlik kararlarına dilekçe ile itiraz etti. İtiraz dilekçesinde soruşturmanın savcı değil şüpheli konumda olan güvenlik güçleri tarafından yapıldığı ifade edilerek, savcıların cenazelerin bulunduğu bodrumlarda herhangi bir inceleme yapmadığı hatırlatıldı. Operasyonda kullanılan silahlardan hiç bahsedilmediğini kaydeden ailelerin avukatları da, askerlerin sayısı, kimlikleri, boş kovanlar gibi detayların hiç verilmediğini vurguladı. Savcılığın, kararında yaşamını yitirenlerin yanında silah ve mühimmat bulduğunu iddia ettiğini aktaran avukatlar, “Soruşturma dosyasında iddia edilen silahlara dair herhangi bir fotoğraflama, olay yeri inceleme ya da ölen insanların parmak izinin tespiti söz konusu olmamıştır” diye kaydetti.
SAVCI GİRMEDİĞİ BODRUMA SİLAH KOYDU!
Savcılığın bodrumlara girmeme nedeni olarak “binaların moloz yığınından oluştuğu ve çökme riski” olarak gösterdiğini hatırlatan avukatlar, itiraz dilekçe de, “Polis tutanağı da aynı nedenlerle bazı bodrumların içine girilmediği dile getirilmiş, ancak aynı tutanaklarda ölen insanların yanında silah ve mühimmat olduğu ve bu kişilerin güvenlik güçleri ile çatışmaya girdiği belirtilmiş. Yine bu bodrumlarda bulunan cenazeler polisler tarafından çıkarılmıştır. Bu açıklamalardaki tutarsızlık incelenmemiş. Hem binalar riskli olduğu için girilmediği kaydedilmiş hem de binanın içinde cenaze çıkarıldığı belirtiliyor. Eğer bu kişiler çatışmaya girmiş ise bulundukları bodrumlarda çok sayıda boş kovanın delil olarak dosyalara konulması gerekirdi” açıklamalarına yer verdi.
‘OLAYA DAİR GÖRÜNTÜLER DOSYA DA YOK’
Bodrumların olduğu bölgede çok sayıda zırhlı aracın operasyona dahil olduğuna işaret eden avukatlar, olay günlerinde görev yapan zırhlı araçların hiçbirinin görüntüsü evraklara konulmadığını kaydetti.
‘KİMSENİN İFADESİ ALINMAMIŞ’
Otopsi tutanaklarına göre ölümlerin bombalama sonucu yaşandığını hatırlatan avukatlar, itiraz dilekçesinde, “Buna rağmen herhangi bir polis-askerin ifadesi alınmadı. Çoğu cenaze tamamen yanmış ve vücut bütünlüğü kalmamış olmasına rağmen yanıcı maddelerin tespiti yapılmadı. Soruşturmanın sonunda verilen kovuşturmaya yer olmadığına yönelik karar, Hükümet’in AİHM nezdinde ki yükümlülüklerine aykırı hareket ettiğinin de göstergesi olduğunu vurgulayan avukatlar, “Bu durum, müvekkilin Anayasa ve AİHS ile güvence altına alınan yaşam hakkının ihlaline yönelik etkili soruşturma yürütme yükümlülüğünün de ihlalidir” diye belirtti.
Savcının verdiği takipsizlik kararında tutarsızlıklar dizisi var.
Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı, üç bodrumda yaşamını yitiren bazı kişilere ilişkin yapılan şikayeti, “Olayda hukuka uygun sebeplerin mevcut olduğu anlaşıldığından” kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
‘GİZLİ TANIK’ BEYANLARI ESAS ALINDI
Savcılık, bazı gizli tanıkların ifadelerine dayandırdığı kararında birinci bodrumda yaralı halde mahsur kalan Muharrem Erbek (18), ikinci bodrumda mahsur kalan Yasemin Çıkmaz (17) ile üçüncü bodrumda mahsur kalan Ramazan Biriman’ın (22) “örgüt üyesi” olduklarına karar vererek, öldürülmelerinin yapılan operasyonun amacı kapsamı içerisinde olduğunu savundu.
Operasyona katılan güvenlik güçlerinin Türk Ceza Kanunu’nun 25. Maddesinde düzenlenen meşru müdafaa temelinde davrandıklarını ileri sürülen kararda, kişilerin öldürülmesinde meşru müdafaa sınırının aşıldığına dair herhangi bir delil tespit edilmediği savunuldu.
SAVCI SİLAH VAR DEDİ AMA SİLAHLAR ORTADA YOK
Aileler, takipsizlik kararlarına dilekçe ile itiraz etti. İtiraz dilekçesinde soruşturmanın savcı değil şüpheli konumda olan güvenlik güçleri tarafından yapıldığı ifade edilerek, savcıların cenazelerin bulunduğu bodrumlarda herhangi bir inceleme yapmadığı hatırlatıldı. Operasyonda kullanılan silahlardan hiç bahsedilmediğini kaydeden ailelerin avukatları da, askerlerin sayısı, kimlikleri, boş kovanlar gibi detayların hiç verilmediğini vurguladı. Savcılığın, kararında yaşamını yitirenlerin yanında silah ve mühimmat bulduğunu iddia ettiğini aktaran avukatlar, “Soruşturma dosyasında iddia edilen silahlara dair herhangi bir fotoğraflama, olay yeri inceleme ya da ölen insanların parmak izinin tespiti söz konusu olmamıştır” diye kaydetti.
SAVCI GİRMEDİĞİ BODRUMA SİLAH KOYDU!
Savcılığın bodrumlara girmeme nedeni olarak “binaların moloz yığınından oluştuğu ve çökme riski” olarak gösterdiğini hatırlatan avukatlar, itiraz dilekçe de, “Polis tutanağı da aynı nedenlerle bazı bodrumların içine girilmediği dile getirilmiş, ancak aynı tutanaklarda ölen insanların yanında silah ve mühimmat olduğu ve bu kişilerin güvenlik güçleri ile çatışmaya girdiği belirtilmiş. Yine bu bodrumlarda bulunan cenazeler polisler tarafından çıkarılmıştır. Bu açıklamalardaki tutarsızlık incelenmemiş. Hem binalar riskli olduğu için girilmediği kaydedilmiş hem de binanın içinde cenaze çıkarıldığı belirtiliyor. Eğer bu kişiler çatışmaya girmiş ise bulundukları bodrumlarda çok sayıda boş kovanın delil olarak dosyalara konulması gerekirdi” açıklamalarına yer verdi.
‘OLAYA DAİR GÖRÜNTÜLER DOSYA DA YOK’
Bodrumların olduğu bölgede çok sayıda zırhlı aracın operasyona dahil olduğuna işaret eden avukatlar, olay günlerinde görev yapan zırhlı araçların hiçbirinin görüntüsü evraklara konulmadığını kaydetti.
‘KİMSENİN İFADESİ ALINMAMIŞ’
Otopsi tutanaklarına göre ölümlerin bombalama sonucu yaşandığını hatırlatan avukatlar, itiraz dilekçesinde, “Buna rağmen herhangi bir polis-askerin ifadesi alınmadı. Çoğu cenaze tamamen yanmış ve vücut bütünlüğü kalmamış olmasına rağmen yanıcı maddelerin tespiti yapılmadı. Soruşturmanın sonunda verilen kovuşturmaya yer olmadığına yönelik karar, Hükümet’in AİHM nezdinde ki yükümlülüklerine aykırı hareket ettiğinin de göstergesi olduğunu vurgulayan avukatlar, “Bu durum, müvekkilin Anayasa ve AİHS ile güvence altına alınan yaşam hakkının ihlaline yönelik etkili soruşturma yürütme yükümlülüğünün de ihlalidir” diye belirtti.
Savcının verdiği takipsizlik kararında tutarsızlıklar dizisi var.
Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı, üç bodrumda yaşamını yitiren bazı kişilere ilişkin yapılan şikayeti, “Olayda hukuka uygun sebeplerin mevcut olduğu anlaşıldığından” kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
‘GİZLİ TANIK’ BEYANLARI ESAS ALINDI
Savcılık, bazı gizli tanıkların ifadelerine dayandırdığı kararında birinci bodrumda yaralı halde mahsur kalan Muharrem Erbek (18), ikinci bodrumda mahsur kalan Yasemin Çıkmaz (17) ile üçüncü bodrumda mahsur kalan Ramazan Biriman’ın (22) “örgüt üyesi” olduklarına karar vererek, öldürülmelerinin yapılan operasyonun amacı kapsamı içerisinde olduğunu savundu.
Operasyona katılan güvenlik güçlerinin Türk Ceza Kanunu’nun 25. Maddesinde düzenlenen meşru müdafaa temelinde davrandıklarını ileri sürülen kararda, kişilerin öldürülmesinde meşru müdafaa sınırının aşıldığına dair herhangi bir delil tespit edilmediği savunuldu.
SAVCI SİLAH VAR DEDİ AMA SİLAHLAR ORTADA YOK
Aileler, takipsizlik kararlarına dilekçe ile itiraz etti. İtiraz dilekçesinde soruşturmanın savcı değil şüpheli konumda olan güvenlik güçleri tarafından yapıldığı ifade edilerek, savcıların cenazelerin bulunduğu bodrumlarda herhangi bir inceleme yapmadığı hatırlatıldı. Operasyonda kullanılan silahlardan hiç bahsedilmediğini kaydeden ailelerin avukatları da, askerlerin sayısı, kimlikleri, boş kovanlar gibi detayların hiç verilmediğini vurguladı. Savcılığın, kararında yaşamını yitirenlerin yanında silah ve mühimmat bulduğunu iddia ettiğini aktaran avukatlar, “Soruşturma dosyasında iddia edilen silahlara dair herhangi bir fotoğraflama, olay yeri inceleme ya da ölen insanların parmak izinin tespiti söz konusu olmamıştır” diye kaydetti.
SAVCI GİRMEDİĞİ BODRUMA SİLAH KOYDU!
Savcılığın bodrumlara girmeme nedeni olarak “binaların moloz yığınından oluştuğu ve çökme riski” olarak gösterdiğini hatırlatan avukatlar, itiraz dilekçe de, “Polis tutanağı da aynı nedenlerle bazı bodrumların içine girilmediği dile getirilmiş, ancak aynı tutanaklarda ölen insanların yanında silah ve mühimmat olduğu ve bu kişilerin güvenlik güçleri ile çatışmaya girdiği belirtilmiş. Yine bu bodrumlarda bulunan cenazeler polisler tarafından çıkarılmıştır. Bu açıklamalardaki tutarsızlık incelenmemiş. Hem binalar riskli olduğu için girilmediği kaydedilmiş hem de binanın içinde cenaze çıkarıldığı belirtiliyor. Eğer bu kişiler çatışmaya girmiş ise bulundukları bodrumlarda çok sayıda boş kovanın delil olarak dosyalara konulması gerekirdi” açıklamalarına yer verdi.
‘OLAYA DAİR GÖRÜNTÜLER DOSYA DA YOK’
Bodrumların olduğu bölgede çok sayıda zırhlı aracın operasyona dahil olduğuna işaret eden avukatlar, olay günlerinde görev yapan zırhlı araçların hiçbirinin görüntüsü evraklara konulmadığını kaydetti.
‘KİMSENİN İFADESİ ALINMAMIŞ’
Otopsi tutanaklarına göre ölümlerin bombalama sonucu yaşandığını hatırlatan avukatlar, itiraz dilekçesinde, “Buna rağmen herhangi bir polis-askerin ifadesi alınmadı. Çoğu cenaze tamamen yanmış ve vücut bütünlüğü kalmamış olmasına rağmen yanıcı maddelerin tespiti yapılmadı. Soruşturmanın sonunda verilen kovuşturmaya yer olmadığına yönelik karar, Hükümet’in AİHM nezdinde ki yükümlülüklerine aykırı hareket ettiğinin de göstergesi olduğunu vurgulayan avukatlar, “Bu durum, müvekkilin Anayasa ve AİHS ile güvence altına alınan yaşam hakkının ihlaline yönelik etkili soruşturma yürütme yükümlülüğünün de ihlalidir” diye belirtti.