Kazım Güleçyüz, Yeni Asya’daki köşesinde “Bylock” mağdurlarının mektuplarına yer veriyor.
Güleçyüz, eşi ‘Bylock’ gerekçesiyle tutuklanan 3 çocuk annesinin mektubunu okurlarıyla paylaştı.
İşte Kazım Güleçyüz’ün “Bylock mağduriyetleri” başlıklı o yazısı:
OHAL tasfiyelerinin dayandırıldığı son derece tartışmalı kriterlerin boşa çıkması durumunda devreye sokulmak üzere bekletilip öyle de yapılan bylock üzerinden yürütülmekte olan hukuk dışı algı ve linç operasyonlarının geniş çaplı yeni mağduriyetler üreterek bütün hızıyla devam ettiği bir süreçte, konunun tek taraflı yönlendirme ve saptırmalarda iddia edildiği gibi olmadığını somut bilgi ve tesbitlerle gerek teknik, gerekse hukukî boyutlarıyla ortaya koyan yayınlarımız çok yankı buldu ve ses getirdi.Ve sırf bylock gerekçesiyle evi basılıp gözaltına alınan ve tutuklanan insanların hikâyeleri de yoğun şekilde gelmeye başladı.
Bunları da imkânlar ölçüsünde paylaşalım ki, bundan kaynaklanan mağduriyetler konusunda da biriken diğerleri gibi bir farkındalık ve duyarlılık oluşsun. İşte o yazılar çıktıktan sonra bize ulaşan mesajlardan biri:
***
Çok değerli Yeni Asya ailesi,
On yedi yıllık sınıf öğretmeniyim. İnandığım ve okuduğum nurlu kitaplar rehberim oldu ve Üstadımızın doğuda Medresetüzzehra isimli üniversitesini örnek alarak sınıfımı o manada parlayan ay sınıfına ve akademiye dönüştürdüm ve birçok başarılı projeler yaptım, ancak 15 Temmuz üzerimize karabasan gibi geldi. Eşim tutuklandı, 8 aydır tutuklu. Ben de 15 gün sonra açığa alındım.
İsnad edilen suç yüklemediğimiz ve indirmediğimiz bylock programı. İddiaya göre eşimin mahkemesinde benim de kullandığım telefonda bylock çıkmış. Benim internetim bile yokken nasıl böyle birşey oldu bilmiyorum; eşim de, ben de şaşkına döndük. Savcı hakkımda suç duyurusunda bulundu.
Üç çocuğumuz var, en küçüğü 3 yaşında. Burada kimsemiz yok, abimi de tutukladılar, evimizde erkek yok, ben de alınırsam ne yaparız bilmiyorum. Bu programı kullanmadığımızı nasıl kanıtlarız, onu da bilmiyorum. Teknik bilgi sahibi değilim. “IP çakışması olabilir” dediler. Ama bunlara hiç bakılmıyor. Tamamen fişleme üzerine delil üretilmiş.
Sizi takip ediyorum ve kuvve-i maneviyenizden istifade etmeye çalışıyorum. Kuyunun içinde her taraftan ümit kesik ve sebepler bilkülliye sukut etmiş durumda. İnşaallah sahil-i selâmete çıkabiliriz. Rabbim kalemlerinize güç versin, ayaklarımızı kaydırmasın.
Kazım Güleçyüz, Yeni Asya’daki köşesinde “Bylock” mağdurlarının mektuplarına yer veriyor.
Güleçyüz, eşi ‘Bylock’ gerekçesiyle tutuklanan 3 çocuk annesinin mektubunu okurlarıyla paylaştı.
İşte Kazım Güleçyüz’ün “Bylock mağduriyetleri” başlıklı o yazısı:
OHAL tasfiyelerinin dayandırıldığı son derece tartışmalı kriterlerin boşa çıkması durumunda devreye sokulmak üzere bekletilip öyle de yapılan bylock üzerinden yürütülmekte olan hukuk dışı algı ve linç operasyonlarının geniş çaplı yeni mağduriyetler üreterek bütün hızıyla devam ettiği bir süreçte, konunun tek taraflı yönlendirme ve saptırmalarda iddia edildiği gibi olmadığını somut bilgi ve tesbitlerle gerek teknik, gerekse hukukî boyutlarıyla ortaya koyan yayınlarımız çok yankı buldu ve ses getirdi.Ve sırf bylock gerekçesiyle evi basılıp gözaltına alınan ve tutuklanan insanların hikâyeleri de yoğun şekilde gelmeye başladı.
Bunları da imkânlar ölçüsünde paylaşalım ki, bundan kaynaklanan mağduriyetler konusunda da biriken diğerleri gibi bir farkındalık ve duyarlılık oluşsun. İşte o yazılar çıktıktan sonra bize ulaşan mesajlardan biri:
***
Çok değerli Yeni Asya ailesi,
On yedi yıllık sınıf öğretmeniyim. İnandığım ve okuduğum nurlu kitaplar rehberim oldu ve Üstadımızın doğuda Medresetüzzehra isimli üniversitesini örnek alarak sınıfımı o manada parlayan ay sınıfına ve akademiye dönüştürdüm ve birçok başarılı projeler yaptım, ancak 15 Temmuz üzerimize karabasan gibi geldi. Eşim tutuklandı, 8 aydır tutuklu. Ben de 15 gün sonra açığa alındım.
İsnad edilen suç yüklemediğimiz ve indirmediğimiz bylock programı. İddiaya göre eşimin mahkemesinde benim de kullandığım telefonda bylock çıkmış. Benim internetim bile yokken nasıl böyle birşey oldu bilmiyorum; eşim de, ben de şaşkına döndük. Savcı hakkımda suç duyurusunda bulundu.
Üç çocuğumuz var, en küçüğü 3 yaşında. Burada kimsemiz yok, abimi de tutukladılar, evimizde erkek yok, ben de alınırsam ne yaparız bilmiyorum. Bu programı kullanmadığımızı nasıl kanıtlarız, onu da bilmiyorum. Teknik bilgi sahibi değilim. “IP çakışması olabilir” dediler. Ama bunlara hiç bakılmıyor. Tamamen fişleme üzerine delil üretilmiş.
Sizi takip ediyorum ve kuvve-i maneviyenizden istifade etmeye çalışıyorum. Kuyunun içinde her taraftan ümit kesik ve sebepler bilkülliye sukut etmiş durumda. İnşaallah sahil-i selâmete çıkabiliriz. Rabbim kalemlerinize güç versin, ayaklarımızı kaydırmasın.
Kazım Güleçyüz, Yeni Asya’daki köşesinde “Bylock” mağdurlarının mektuplarına yer veriyor.
Güleçyüz, eşi ‘Bylock’ gerekçesiyle tutuklanan 3 çocuk annesinin mektubunu okurlarıyla paylaştı.
İşte Kazım Güleçyüz’ün “Bylock mağduriyetleri” başlıklı o yazısı:
OHAL tasfiyelerinin dayandırıldığı son derece tartışmalı kriterlerin boşa çıkması durumunda devreye sokulmak üzere bekletilip öyle de yapılan bylock üzerinden yürütülmekte olan hukuk dışı algı ve linç operasyonlarının geniş çaplı yeni mağduriyetler üreterek bütün hızıyla devam ettiği bir süreçte, konunun tek taraflı yönlendirme ve saptırmalarda iddia edildiği gibi olmadığını somut bilgi ve tesbitlerle gerek teknik, gerekse hukukî boyutlarıyla ortaya koyan yayınlarımız çok yankı buldu ve ses getirdi.Ve sırf bylock gerekçesiyle evi basılıp gözaltına alınan ve tutuklanan insanların hikâyeleri de yoğun şekilde gelmeye başladı.
Bunları da imkânlar ölçüsünde paylaşalım ki, bundan kaynaklanan mağduriyetler konusunda da biriken diğerleri gibi bir farkındalık ve duyarlılık oluşsun. İşte o yazılar çıktıktan sonra bize ulaşan mesajlardan biri:
***
Çok değerli Yeni Asya ailesi,
On yedi yıllık sınıf öğretmeniyim. İnandığım ve okuduğum nurlu kitaplar rehberim oldu ve Üstadımızın doğuda Medresetüzzehra isimli üniversitesini örnek alarak sınıfımı o manada parlayan ay sınıfına ve akademiye dönüştürdüm ve birçok başarılı projeler yaptım, ancak 15 Temmuz üzerimize karabasan gibi geldi. Eşim tutuklandı, 8 aydır tutuklu. Ben de 15 gün sonra açığa alındım.
İsnad edilen suç yüklemediğimiz ve indirmediğimiz bylock programı. İddiaya göre eşimin mahkemesinde benim de kullandığım telefonda bylock çıkmış. Benim internetim bile yokken nasıl böyle birşey oldu bilmiyorum; eşim de, ben de şaşkına döndük. Savcı hakkımda suç duyurusunda bulundu.
Üç çocuğumuz var, en küçüğü 3 yaşında. Burada kimsemiz yok, abimi de tutukladılar, evimizde erkek yok, ben de alınırsam ne yaparız bilmiyorum. Bu programı kullanmadığımızı nasıl kanıtlarız, onu da bilmiyorum. Teknik bilgi sahibi değilim. “IP çakışması olabilir” dediler. Ama bunlara hiç bakılmıyor. Tamamen fişleme üzerine delil üretilmiş.
Sizi takip ediyorum ve kuvve-i maneviyenizden istifade etmeye çalışıyorum. Kuyunun içinde her taraftan ümit kesik ve sebepler bilkülliye sukut etmiş durumda. İnşaallah sahil-i selâmete çıkabiliriz. Rabbim kalemlerinize güç versin, ayaklarımızı kaydırmasın.
Kazım Güleçyüz, Yeni Asya’daki köşesinde “Bylock” mağdurlarının mektuplarına yer veriyor.
Güleçyüz, eşi ‘Bylock’ gerekçesiyle tutuklanan 3 çocuk annesinin mektubunu okurlarıyla paylaştı.
İşte Kazım Güleçyüz’ün “Bylock mağduriyetleri” başlıklı o yazısı:
OHAL tasfiyelerinin dayandırıldığı son derece tartışmalı kriterlerin boşa çıkması durumunda devreye sokulmak üzere bekletilip öyle de yapılan bylock üzerinden yürütülmekte olan hukuk dışı algı ve linç operasyonlarının geniş çaplı yeni mağduriyetler üreterek bütün hızıyla devam ettiği bir süreçte, konunun tek taraflı yönlendirme ve saptırmalarda iddia edildiği gibi olmadığını somut bilgi ve tesbitlerle gerek teknik, gerekse hukukî boyutlarıyla ortaya koyan yayınlarımız çok yankı buldu ve ses getirdi.Ve sırf bylock gerekçesiyle evi basılıp gözaltına alınan ve tutuklanan insanların hikâyeleri de yoğun şekilde gelmeye başladı.
Bunları da imkânlar ölçüsünde paylaşalım ki, bundan kaynaklanan mağduriyetler konusunda da biriken diğerleri gibi bir farkındalık ve duyarlılık oluşsun. İşte o yazılar çıktıktan sonra bize ulaşan mesajlardan biri:
***
Çok değerli Yeni Asya ailesi,
On yedi yıllık sınıf öğretmeniyim. İnandığım ve okuduğum nurlu kitaplar rehberim oldu ve Üstadımızın doğuda Medresetüzzehra isimli üniversitesini örnek alarak sınıfımı o manada parlayan ay sınıfına ve akademiye dönüştürdüm ve birçok başarılı projeler yaptım, ancak 15 Temmuz üzerimize karabasan gibi geldi. Eşim tutuklandı, 8 aydır tutuklu. Ben de 15 gün sonra açığa alındım.
İsnad edilen suç yüklemediğimiz ve indirmediğimiz bylock programı. İddiaya göre eşimin mahkemesinde benim de kullandığım telefonda bylock çıkmış. Benim internetim bile yokken nasıl böyle birşey oldu bilmiyorum; eşim de, ben de şaşkına döndük. Savcı hakkımda suç duyurusunda bulundu.
Üç çocuğumuz var, en küçüğü 3 yaşında. Burada kimsemiz yok, abimi de tutukladılar, evimizde erkek yok, ben de alınırsam ne yaparız bilmiyorum. Bu programı kullanmadığımızı nasıl kanıtlarız, onu da bilmiyorum. Teknik bilgi sahibi değilim. “IP çakışması olabilir” dediler. Ama bunlara hiç bakılmıyor. Tamamen fişleme üzerine delil üretilmiş.
Sizi takip ediyorum ve kuvve-i maneviyenizden istifade etmeye çalışıyorum. Kuyunun içinde her taraftan ümit kesik ve sebepler bilkülliye sukut etmiş durumda. İnşaallah sahil-i selâmete çıkabiliriz. Rabbim kalemlerinize güç versin, ayaklarımızı kaydırmasın.