Yakında “17/25 Aralık’ı rüşveti engellemek için Erdoğan yaptırdı” diyebilir…
Selvi, Zarrab’a bu denli sahip çıkmak yerine, onu “Ambargoyu delen bir işadamı ve onun etrafında dönen bir para ve altın trafiği olarak görüp, seviyesini düşürme” fikrini dillendirerek AKP’nin gidebileceği politika değişikliğine dikkat çekiyor.
ABD’nin Zarrab’ı 2007 yılından bu yana her adımını izlediğini yazan Selvi böylece 17-25 Aralık ses kayıtlarının da doğru olduğunu ima etti.
Kara para aklama, altın kaçakçılığı ve İran lehine ABD yaptırımlarını delmekle suçlanan İran asıllı iş adamı Reza Zarrab hakim karşısına çıkacak. Zarrab’ın davaya katılmayacağı, ABD Başsavcılığı ile ceza indirimi karşısında bildiklerini anlatma anlaşması yaptığı ortaya atılan iddialar arasında.
Zarrab’ın halihazırda cezaevinde tutulmadığı, istihbaratın kontrolünde bir yere yerleştirildiği de bir başka iddia.
Selvi, Zarrab’ın “çocuğunu eğlendirmek için ABD’ye gitmediği, ABD’li makamlarla mal varlığına dokunulmaması karşılığında bir anlaşma yaptığı ve itirafçı olduğu” iddialarına dikkat çekerken, bunun da soruşturmanın genişlemesi ile sonuçlanacağını belirtiyor.
Daha önce, CIA tarafından Zarrab’ı izleyen MİT elemanının kaçırıldığı iddiasını köşesine taşıyan Selvi, yeniden o yazısına atıfta bulunurken bir yandan da Zarrab’ın İran ruhani lideri Ali Hamaney’e yazdığı “İran’ı ekonomik olarak kurtarma” planlarını içeren mektubundan bahsediyor.
ABD’nin 2007 yılından bu yana Zarrab’ı izlediğini savunan Selvi, ABD’nin Ulusal Güvenlik Kurumu NSA aracılığıyla Zarrab’ın ticaret trafiğini takibe aldığını aktarıyor.
“ABD, 2007 yılından bu yana Zarrab adını koyup, Türkiye’den birçok siyasi ve bürokratın nefes alışını dahi takip etmiş. Söz konusu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olduğu durumlarda ise Alman istihbaratının da devrede olduğu anlaşılıyor. F..Ö-ABD-Almanya üçgeni. Peki 15 Temmuz’da da aynı fotoğraf karşımıza çıkmıyor mu?” diye yazan Selvi böylelikle ses kayıtlarının varlığını da kabul etmiş oluyor.
Türkiye’nin izleyeceği yola dair Selvi, İran’ın Bebek Zencani ve Zarrab konusunda reddiyeci tavrı sergilemediğini ancak Zarrab’ı “Ambargoyu delen bir işadamı ve onun etrafında dönen bir para ve altın trafiği olarak görüp, seviyesini düşürme” tavsiyesinde bulunuyor.
Yakında “17/25 Aralık’ı rüşveti engellemek için Erdoğan yaptırdı” diyebilir…
Selvi, Zarrab’a bu denli sahip çıkmak yerine, onu “Ambargoyu delen bir işadamı ve onun etrafında dönen bir para ve altın trafiği olarak görüp, seviyesini düşürme” fikrini dillendirerek AKP’nin gidebileceği politika değişikliğine dikkat çekiyor.
ABD’nin Zarrab’ı 2007 yılından bu yana her adımını izlediğini yazan Selvi böylece 17-25 Aralık ses kayıtlarının da doğru olduğunu ima etti.
Kara para aklama, altın kaçakçılığı ve İran lehine ABD yaptırımlarını delmekle suçlanan İran asıllı iş adamı Reza Zarrab hakim karşısına çıkacak. Zarrab’ın davaya katılmayacağı, ABD Başsavcılığı ile ceza indirimi karşısında bildiklerini anlatma anlaşması yaptığı ortaya atılan iddialar arasında.
Zarrab’ın halihazırda cezaevinde tutulmadığı, istihbaratın kontrolünde bir yere yerleştirildiği de bir başka iddia.
Selvi, Zarrab’ın “çocuğunu eğlendirmek için ABD’ye gitmediği, ABD’li makamlarla mal varlığına dokunulmaması karşılığında bir anlaşma yaptığı ve itirafçı olduğu” iddialarına dikkat çekerken, bunun da soruşturmanın genişlemesi ile sonuçlanacağını belirtiyor.
Daha önce, CIA tarafından Zarrab’ı izleyen MİT elemanının kaçırıldığı iddiasını köşesine taşıyan Selvi, yeniden o yazısına atıfta bulunurken bir yandan da Zarrab’ın İran ruhani lideri Ali Hamaney’e yazdığı “İran’ı ekonomik olarak kurtarma” planlarını içeren mektubundan bahsediyor.
ABD’nin 2007 yılından bu yana Zarrab’ı izlediğini savunan Selvi, ABD’nin Ulusal Güvenlik Kurumu NSA aracılığıyla Zarrab’ın ticaret trafiğini takibe aldığını aktarıyor.
“ABD, 2007 yılından bu yana Zarrab adını koyup, Türkiye’den birçok siyasi ve bürokratın nefes alışını dahi takip etmiş. Söz konusu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olduğu durumlarda ise Alman istihbaratının da devrede olduğu anlaşılıyor. F..Ö-ABD-Almanya üçgeni. Peki 15 Temmuz’da da aynı fotoğraf karşımıza çıkmıyor mu?” diye yazan Selvi böylelikle ses kayıtlarının varlığını da kabul etmiş oluyor.
Türkiye’nin izleyeceği yola dair Selvi, İran’ın Bebek Zencani ve Zarrab konusunda reddiyeci tavrı sergilemediğini ancak Zarrab’ı “Ambargoyu delen bir işadamı ve onun etrafında dönen bir para ve altın trafiği olarak görüp, seviyesini düşürme” tavsiyesinde bulunuyor.