DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, ceza infaz yasasıyla ilgili MHP’yi kast ederek, “Hırsızlar, yolsuzluğa bulaşanlar, kaçakçılar serbest bırakılmış durumda.
Sadece düşüncesini ifade ettiği için hapse giren vatandaşlarımız hala içeride. Kimse TBMM’yi kendi partisinin çıkarlarına göre kullanamaz” dedi.
Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan T24’te Murat Sabuncu’nun sorularını yanıtladı, infaz yasası, belediye başkanlarına soruşturma açılması, belediye yardımlarının engellenmesi, ekonomi ve Meclis’in işlevsizleştirilmesiyle ilgili önemli mesajlar verdi.
AKP-MHP ortaklığında Meclis’ten geçirilerek mafya liderlerine, suç örgütü liderlerine, uyuşturucu satıcılarına, hırsızlara tahliye imkanı getiren infaz yasasını eleştiren Babacan, “Ceza infaz yasasıyla ilgili, ittifakın küçük ortağının kendilerine özel, kendi çevrelerine yönelik özel talepleri olduğunu kendileri de dile getirdi, sır değil. İktidar partisiyle ilgili bir al-ver olabilir, bir pazarlık olabilir, onu bilemeyiz. Ama partilerin yakın çevresine ve onların çıkarlarına dönük böyle bir düzenleme kabul edilmez. Kimse TBMM’yi kendi partisinin çıkarlarına göre kullanamaz” değerlendirmesini yaptı.
“HIRSIZLAR, KAÇAKÇILAR ÇIKTI, DÜŞÜNCESİNİ İFADE EDENLER İÇERİDE”
“Adaletten hukuktan bahsediyorsak genel adalet ilkeleri çerçevesinde değerlendirmemiz gerekir” diyen Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnfaz yasasında yapılan son düzenleme adalet kavramından tamamen uzak. Belli bir yönetici kadronun ‘kimi serbest bırakıp, kimi içeride tutalım’ diye hazırladığı bir tekliftir. Hırsızlar, yolsuzluğa bulaşanlar, kaçakçılar serbest bırakılmış durumda. Sadece düşüncesini ifade ettiği için hapse giren vatandaşlarımız hala içeride. Evrensel hukuk ilkeleri, mutlaka Türkiye’de de uygulanmalıdır. Kimse meclisi kendi çıkarları için kullanmamalıdır.”
“KRİZİ BİR FIRSAT OLARAK KULLANMAMAK LAZIM”
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstanbul ve Ankara Belediye Başkanları Ekrem İmamoğlu’yla Mansur Yavaş’a İçişleri Bakanlığı tarafından soruşturma açılmasını ‘kabul edilemez’ olarak niteledi. Babacan, “Bu konu toplumun her kesimini ilgilendiriyor. Toplumun her kesimine en yakın birimler yerel yönetimlerdir. İl ve ilçe belediye başkanları seçilmiş insanlardır. Birebir seçilmişliğin verdiği bir sorumluluk vardır bu arkadaşların üzerinde. Sürecin yönetiminde yerel yönetimler bizzat işin içinde olması lazım. Bunu yapamazsınız, şunu yapamazsınız diyemezler. Onun ötesinde ne yapılacaksa ne yaparım, ben dağıtırım, ben her şeyi herkesten daha iyi bilirim demek çok çok yanlış. Ben bir toplumsal mutabakat arayıştan söz ediyorum. Bin biliyorsanız bir bilene sormak kıymetlidir, önemlidir. Yerele, inşalara güvenmek lazım. Krizi fırsat olarak kullanmamak lazım. Burada yapılacak tek hesap can hesabıdır” şeklinde konuştu.
DEVA Partisi lideri Ali Babacan’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
“100 YIL ÖNCEKİ MECLİSİN RUHUNDA BİLE BEN HER ŞEYİ BİLİRİM ANLAYIŞI YOKTU”
-TBMM’nin 100. yılını kutlayacağız. Savaş yıllarında bile her şeyi ben bilirim diye bir şey yoktu. Atacağı her adımda siyasi meşruiyet arayan ve bir hukuk zemini arayan bir yönetim anlayışı vardı. Savaşın ortasında bile o Meclis çalışmıştır. Savaş zamanı bile mecliste hukuk vardı.
-Meclis sadece dar bir kadronun, tek bir karar merciinin arzusunu yerine getirme mekanizması değildir.
-Önümüzdeki hafta Meclis’in 100. yılını kutlayacağız. İlk meclisin ruhunda bile ben her şeyi bilirim anlayışı yoktu. 100 yıl önce bile hukukun üstünlüğü ve istişarenin olduğu bir düşünce varken bu gün geldiğimiz nokta endişe vericidir.
-Yetkiniz var ama sorumluluğunuz buhar olup uçmuşsa bunun adı demokrasi değil başka bir yönetim şeklidir.
-Cumhurbaşkanlığı sistemi maalesef meclisi neredeyse tamamen devre dışı bırakmıştır. Belki 100 maddelik bir yasa 24 saat içinde kimseye sormadan meclisten geçiyor.
“MECLİS TAMAMEN DEVRE DIŞI BIRAKILMIŞTIR”
-Meclis tamamen devre dışı bırakılmıştır. Kararlar muhalefetin ve STK’ların değerlendirmesine müsaade edilmeden çok hızlı çıkarılıyor.
-Eğer bu yönetim tarzı düzeltilmezse, güçlendirilmiş bir parlamenter sistem getirilmezse Türkiye’nin içinde bulunduğu sıkıntıları aşması çok çok zor.
-Güçlendirilmiş parlamenter sistem olmadığı takdirde bu krizden çıkış mümkün değildir.. Türkiye’nin yönetiliş tarzı krizin nedenidir.
-Eğer bu yönetim tarzı düzeltilmezse, güçlendirilmiş bir parlamenter sistem getirilmezse Türkiye’nin içinde bulunduğu sıkıntıları aşması çok çok zor.
“İSTEMEYE İSTEMEYE EL KALDIRAN MİLLETVEKİLLERİ VAR, BİLİYORUM”
-TBMM’de istemeye istemeye elini ‘evet’ diye kaldıran çok sayıda milletvekili olduğuna eminim. Onlar üzerinde oluşturulan baskı ve ülkedeki iklim maalesef Meclis’teki vicdanın ortaya çıkmasını da engelliyor.
“ÖZGÜR BASIN İÇİN MÜCADELE VERMEMİZ GEREKİYOR”
-Bütün manşetleri tek bir merkezden tek bir yönetimden belirliyorsanız basından halkın doğruları duymasına engel olursunuz. Hep birlikte özgür basın mücadelesini vermemiz gerekiyor.
-Özgür basın, ifade özgürlüğü için güçlü bir mücadele vermemiz gerekiyor.
-Günü geldiğinde halkımız doğru kararlar alacağına güvenim tam. Doğru karar doğru bilgi ile mümkün. Onun için ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü diyoruz.
– Hep beraber, toplum olarak özgür basın mücadelesi vermemiz gerekir. Aksi takdirde Türkiye fakirleşir, hayat zorlaşır.
EKONOMİ: TÜRKİYE FELÇ OLMUŞ DURUMDA
-Salgından önce de ciddi bir güven sorunu vardı. Ekonomi demek, güven demek. Güvenin olmadığı ortamda dünyanın en iyi iktisatçılarını da getirseniz, en iyi programı da uygulasanız faydası olmaz.
-Türkiye ekonomisi için 0 ile yüzde 5’lik küçülme tahminleri var. Tahmin aralığının genişliği hükümetin ne yapıp ne yapmayacağı konusundaki belirsizlikten kaynaklanıyor.
-Ekonomide istişaresiz gece baskını gibi kararlar alınmaya devam ederse Türkiye’nin işi gerçekten zorlaşacak.
-Borçlar erteleniyor ama faiz çalışıyor. Türkiye döviz kaynağı bulamaz ise kriz derinleşir. Bu dövizi iç ya da dış kaynaklardan bulabilmeli.
-Türkiye felç olmuş durumda. İktidar dar alana öyle bir hapsoldu ki çıkıp dışarı bakacak hali yok.
-Ortak akıl olursa ancak biz bize yeteriz. Her şeyi biz biliriz diyerek biz bize yetemeyiz.
-Türkiye şu anda felç olmuş durumda. Çünkü söylemler ve Batı düşmanlığı köşeye sıkıştırdı. Dışarı çıkıp kimseyle diyalog kuramaz hale geldiler.