Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Sekreteri Mustafa Kuleli, “Medyada dayanışma ikliminden çok bir korku iklimi yaygın” dedi.
DW Türkçe’nin haberine göre, konuyla ilgili olarak konuşan Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Sekreteri Mustafa Kuleli, Türkiye’de gazetecilerin birbirlerini meslektaş olarak görmek yerine siyasi kimlikleri üzerinden değerlendirmelerinin mesleki dayanışmanın önünde çok büyük bir engel olduğuna dikkat çekti. Gazeteciler arası dayanışmanın önündeki asıl engelin “ekonomik ve siyasi koşullar” olduğuna vurgu yapan Kuleli, “Bütün sektörler içinde en yüksek işsizlik medya sektöründe ve yüzde 30. Böyle bir sektörde maaşlar bu kadar düşükken ve insanlar yoksulluk sınırında maaşlar alıyorken onlardan ‘basın özgürlüğü kahramanı’ olmalarını beklemenin ters olduğunu düşünüyorum. İnsanların ödemeleri gereken kiraları var, çocuklarının okul masrafı var. Böyle bir piyasada ‘kahramanlık’ yapmak herkesin harcı değil” yorumunu yapıyor. Gazetecilerin mevcut siyasi atmosferden etkilendiğini ifade eden Kuleli şöyle diyor: “Erdoğan cesaret gösterip de gazetecilikte ısrar edenleri hedef gösteriyor. İsimlerini veriyor, savcılara talimat veriyor. Dolayısıyla medyada dayanışma ikliminden çok bir korku iklimi yaygın.”
‘Basın özgürlüğü olmazsa demokrasiden söz edilemez’
Parlamento Muhabirleri Derneği (PM) Yönetim Kurulu, Çalışan Gazeteciler Günü’nde “Şu çok iyi bilinmelidir ki, gazetecilerin özgürce işini yapamadığı toplumlarda, demokrasiden söz edilemez… Gazetecilerin susturulduğu toplumlarda sokaktaki insan “kör, sağır ve dilsiz” demektir” açıklamasını yaptı. Açıklamada, ayrıca, “Basın emekçileri zor koşullara, engellemelere rağmen kamusal görevini yerine getirmeye, toplumun ‘gözü, kulağı, sesi’ olmaya çalışıyor; halkın doğru bilgi edinme hakkı için mücadele veriyor… Baskılar arttıkça bazı meslektaşlarımız zarar görüyor, bazıları işini kaybediyor. Sansür ve oto sansür tehlikesi kaygı verici boyutlara ulaşırken; bazı yasalar 2019 Türkiye’sinde halen ifade ve basın özgürlüğünü kısıtlayabiliyor. Basın emekçileri zor koşullara, engellemelere rağmen kamusal görevini yerine getirmeye, toplumun ‘gözü, kulağı, sesi’ olmaya çalışıyor; halkın doğru bilgi edinme hakkı için mücadele veriyor” görüşüne yer verildi.
Gazeteler kapanıyor
Anadolu Yayıncılar Derneği Başkanı Sinan Burhan, demokrasinin sağlam temellere oturtulmasında gazetecilerin ve dolayısı ile medyanın çok önemli bir yeri olduğunu belirterek, “Kâğıt fiyatlarının artması nedeni ile gazetelerin kapandığı, telif haklarında düzenlemenin yapılmamasından dolayı radyoların, televizyonların sesinin kısıldığı, Türksat ücretlerinin yüksek olması sebebiyle yerel kanalların kilit vurulduğu bir dönem yaşıyoruz.
Ekonomik koşullarla beraber sektörde işsizlik artıyor. Birçok yerel medya personel çıkartıyor. Anadolu medyası bu milletin vicdanı, sesi, kulağı, ülkesinin de can damarıdır. Anadolu medyası için gerekli düzenlemeler bir an evvel yapılamalıdır.” ifadelerini kullandı.
MÜCADELE GİBİ SAYIYORUZ
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto, uzun süredir 10 Ocak gününü kutlamadıklarına vurgulayarak, “Biz, cemiyet olarak gazetecilerin daha iyi koşullarda çalışabilmesi için, özgür haber yapabilmesi için 10 Ocak’ları bir mücadele gibi sayıyoruz” diye konuşuyor.
En çok tutuklu gazeteci Türkiye’de
Gerek Türkiye’deki meslek örgütleri gerekse uluslar arası kuruluşlar sık sık Türkiye’de gazetecilik yapma koşullarının kötüye gittiğine işaret ediyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün (RSF) 2018 verilerine göre basın özgürlüğü sıralamasında Türkiye 180 ülke arasında 157’nci. Türkiye’deki tutuklu gazeteci sayısı Türkiye Gazeteciler Sendikası’na (TGS) göre 141, Çağdaş Gazeteciler Derneği’ne göre 139, Uluslararası Basın Enstitüsü’nün (IPI) verilerine göre ise 157. Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (CPJ) 2018 yılı verileri tutuklu gazeteci sayısında geçen yıla kıyasla azalma olduğunu gösterse de Türkiye, hapisteki gazeteciler konusunda hala dünyada bir numara.